Hava Durumu

#İşçiye

Yeni Marmara Gazetesi - İşçiye haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İşçiye haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Değişen iş şartları nedeniyle işten çıkarılan işçi soluğu mahkemede aldı Haber

Değişen iş şartları nedeniyle işten çıkarılan işçi soluğu mahkemede aldı

Kontrol analisti olarak çalışan işçi, değişen iş şartları sebebiyle pandemi sürecinde işten çıkarıldı. İş Mahkemesi'nin kapısını çalan mağdur işçi, fesih yasağının kaldırılmasıyla birlikte işverence kapı önüne konulduğunu öne sürdü. Herhangi bir evrak tebliğ almadığını, insan kaynakları sorumlusunun whatsapp üzerinden noter ihbarnamesinin ekran görüntüsünü gönderdiğini, feshin usulüne uygun olmadığını, tüm bu nedenlerle feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine karar verilmesini talep etti. Davalı şirket avukatı ise; davacının pandemi sebebiyle ücretsiz izne çıkartıldığını, bu durumun davacıya tebliğ edildiğini hatırlattı. 'Değişen iş şartları ve iş organizasyonunda ihtiyaç bulunmaması' nedeniyle feshedildiğini, fesih yasağının sonuna gelindiğinde davacının iş görme ediminden faydalanılmaması sebebiyle davacının çıkarıldığını öne sürdü. Davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, tüm bu nedenlerle davacının davasının reddine karar verilmesini talep etti. Mahkeme davanın kabulüne hükmetti. Kararı davalı avukatı istinafa götürdü. Bölge Adliye Mahkemesi (BAM) Hukuk Dairesi, emsal nitelikte bir karara imza attı. Kararda, patronların kafasına göre soyut gerekçelerle personel çıkaramayacağı vurgulandı. Kararda şöyle denildi: "Dosyanın incelenmesinden ispat yükü üzerinde bulunan davalı işverenliğin dosyaya ibraz ettiği evraklarla istinaf dilekçesine konu yaptığı, hususları delillendiremediği anlaşılmıştır. Fesih bildirimindeki fesih sebebi ile bağlı olduğu, fesih bildiriminde fesih sebebi olarak değişen iş şartları ve organizasyonda ihtiyaç bulunmamasının fesih sebebi olarak bildirildiği ancak davalı tarafın iş yerinde bu şekilde bir yönetimsel karar alındığına dair herhangi bir karar norm kadro çalışması yapıldığına dair herhangi bir delil sunulmamıştır. Bu şekilde yasal olarak işletmesel kararını ibraz etmediği gibi bu kararı keyfilikten uzak, tutarlı, sosyal seçim kriterleri dikkate alınarak ve feshin son çare olma ilkesine uygun şekilde ispatlayamadığı ortadadır. İlk derece mahkemesi kararınıj objektif değerlendirmeye dayalı istinaf sebeplerini karşılar yeterli yasal gerekçeye sahip olduğu kanaatine varılarak istinaf müracaatının esastan reddine karar verilmiştir."

Hem işçiye hem patrona kötü haber Haber

Hem işçiye hem patrona kötü haber

Tam dört sene boyunca çalıştığı şirketten kovulan işçi, İş Mahkemesi'nin kapısını çaldı. Davacı işçi, mağaza müdürü olarak çalıştığını, çalıştığı sürece fazla mesai yapmasına rağmen, fazla mesai ücreti alacaklarının ödenmediğini, haksız olarak iş akdine son verildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etti. Davalı şirket iddiaları reddetti. Mahkeme; davanın kısmen kabulüne hükmetti. Kararı davalı şirket avukatı temyiz etti. Yargıtay 9. Hukuk dairesi, emeklilik, askerlik ve evlilik gibi durumlarda işverenin işçiden tazminat talep edemeyeceğine dikkat çekti. Kararda şu ifadelere yer verildi: "İhbar tazminatı, belirsiz süreli iş sözleşmesini haklı bir nedeni olmaksızın ve usulüne uygun bildirim süresi tanımadan fesheden tarafın, karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminattır. Buna göre, öncelikle iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 24 ve 25. maddelerinde yazılı olan nedenlere dayanmaksızın feshedilmiş olması ve 4857 sayılı Kanun'un 17. maddesinde belirtilen şekilde usulüne uygun olarak ihbar süresi tanınmamış olması halinde ihbar tazminatı ödenmelidir. İhbar tazminatı iş sözleşmesini fesheden tarafın karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminat olduğu için, iş sözleşmesini fesheden tarafın feshi haklı bir nedene dayansa dahi, ihbar tazminatına hak kazanması mümkün olmaz. Yine, işçinin 1475 sayılı Kanun'un 14. maddesi hükümleri uyarınca emeklilik, muvazzaf askerlik, evlilik gibi sebeplerle iş sözleşmesini feshetmesi durumunda ihbar tazminatı talep hakkı bulunmamaktadır. Anılan fesihlerde işveren de ihbar tazminatı talep edemez. Mahkeme kararının bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir."

Yargıtay: Amir, işçiye küçültücü laf söyleyemez Haber

Yargıtay: Amir, işçiye küçültücü laf söyleyemez

Çalıştığı fabrikada, makinenin arızalanması üzerine yanına gelen üretim şefinin fırçasına maruz kalan işçi, hayatının şokunu yaşadı. Öfkelenen üretim şefi, işçiye 'Lan oğlum o elini cebinden çıkar' diyerek işçinin üzerine yürüdü. Araya giren çalışanlar, amiri ve amirinin öfkeli sözlerine maruz kalan işçiyi uzaklaştırdı. Ardından, işçi kovuldu. İş Mahkemesi'nin yolunu tutan mağdur işçi, haksız uygulama sonucu kıdem ve ihbar tazminatının tarafına verilmediğini; kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının olduğunu ileri sürerek; davanın kabulüne karar verilmesini talep etti. Davalı işveren ise davacının şirketten hiçbir hak ve alacağının bulunmadığını, çalışma süresi boyunca çalışmaya bağlı olarak hak etmiş olduğu her türlü tüm ücretlerinin ve eklentilerinin eksiksiz olarak davacıya ödendiğini öne sürdü. Olayın sataşmadan dolayı gerçekleştiğine dikkat çeken İş Mahkemesi, davacının amiri konumunda olan kişinin üzerine yürümesinin sataşma niteliğinde olduğunu ve işverence yapılan feshin haklı olduğu gerekçesi ile davanın reddine hükmetti. Kararı davacı temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi. Yüksek Mahkeme, işçinin ulu orta fırçalanmasının yasaya aykırı olduğuna dikkat çekti. Kararda şöyle denildi: "Davacının iş akdinin İş kanunun 25/II-d maddesi gereğince haklı nedenle feshedildiği anlaşılmaktadır. Tanıklar; amirin, 'lan oğlum elini cebinden çıkar' dediği davacının eline uzandığını ifade etmişlerdir. Akabinde davacının da bu söz ve davranışa tepki gösterdiği fakat yumruklama yadanin üzerine yürüme gibi davacı fiili olmadığını beyan etmişlerdir. Ayrıca dosya içinde alınan CD çözümleme tutanağında ise davalı beyanına göre davacı olan siyah giysili şahsın el kol hareketi yaptığı iki kişininde bu şahsı tutarak çektiği , rapor edilmişse de olayın ilk çıkış sebebinin amirin söz ve davranışı olduğu anlaşılmaktadır. İşyerinde amir konumda olması , işçiye 'lan oğlum elini cebinden çıkar' diyerek, küçültücü , tahrik edici ifade kullanma hakkı vermediği gibi , davacının verdiği tepkinin ise ilk hareket ve tahrik edici eylemin karşı taraftan gelmesi nedeni ile haklı fesih boyutuna varmadığı dosya çerçevesinden anlaşılmaktadır. Davacının tahrik neticesinde sarfettiği sözler olsa da vurma ya da hakarete varan söz ve davranışı olmadığı bu nedenle davacı eyleminin haklı fesih boyutuna varmadığı , yapılan feshin ancak geçerli fesih olarak kabul edilebileceği anlaşılmakla , feshin haklı olduğu gerekçesi ile davanın reddine dair verilen kararının bozulması gerekmiştir. Kararın bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir."

Erkeklerle aynı işi daha ucuza yapan kadın işçiye tazminat Haber

Erkeklerle aynı işi daha ucuza yapan kadın işçiye tazminat

 Yıllar süren davada son sözü söyleyen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, işverenin eşit işe eşit ücret ödememesinin eşit işlem borcunun ihlali niteliğinde olduğunu belirterek, kadın işçiye tazminat ödenmesi gerektiğine hükmetti. Bursa’da bir dokuma fabrikasında devereci olarak çalışan kadın, aynı işi yapan deverecilerin kendisinden daha fazla ücret aldıklarını, her iki deverecinin de aynı kıdemde olmamalarına rağmen aynı ücreti aldıklarını, sırf kadın olduğu için diğer devereciler ile aynı işi yapmasına rağmen daha az ücret aldığını belirterek iş sözleşmesini feshetti. İş Mahkemesi’nin yolunu tutan kadın işçi; davalı işverenin işyerinde ücret konusunda cinsiyet ayrımı yaptığını, İş Kanunu’na göre işverenin eşit iş yapan işçiye eşit ücret ödemekle yükümlü olduğunu, bu borca aykırı davranan işverenin işçiye 4 aylık ücreti tutarında tazminat ödemesi gerektiğini dile getirdi. Çalıştığı süre boyunca diğer işçilere ödenen ücret farkını da işçiye ödemek zorunda olduğunu, davalı işverenin eşit işlem borcuna aykırı davranışından dolayı iş akdini haklı sebeple feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, ücret farkı ile eşit işlem borcuna aykırılık tazminatının davalıdan tahsilini talep etti. Bursa 4. İş Mahkemesi’nde ifade veren işveren ise davacının, kendisi ile aynı işi yaptığını zikrettiği deverecilerinin kıdem ve tecrübesinin davacıya oranla daha fazla olduğunu kaydetti. Maaşları emsal gösterilen iki ustanın davacıdan daha fazla iş tecrübesi kazandığını ve davacıya oranla daha fazla çalışma sergilemesi nedeniyle ücretlerinde yapılan genel iyileştirmede daha fazla ücrete hak kazandığını, davacının diğer deverecilere oranla daha az üretim kapasitesine sahip olduğunu, çalışmasında arkadaşlarının yardımını alarak işine devam ettiğini öne sürdü. Davacının, kendisinden daha fazla mesleki tecrübesi bulunan ve kendisine oranla daha fazla üretim yapan çalışanlarla maaşını kıyaslayarak haksızlık yapıldığı gerekçesiyle iş akdini haksız ve kötüniyetle feshettiğini, bu sebeple kıdem tazminatı ile ücret alacağı farkına hak kazanamadığını savunarak davanın reddini talep etti. Davanın kısmen kabulüne hükmeden Mahkeme; yıllık izin ücreti alacağının tahsiline, diğer taleplerin reddine karar verdi. Kararı davacı avukatı temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi. Emsal nitelikte bir karara imza atan 9. Hukuk Dairesi, eşit davranma ilkesinin tüm hukuk alanında geçerli olup, iş hukuku bakımından işverene işyerinde çalışan işçiler arasında haklı ve objektif bir neden olmadıkça farklı davranmama borcu yüklediğine dikkat çekti. Kararda şöyle denildi: “Eşit davranma borcuna aykırılığı ispat yükü işçide olmakla birlikte, anılan maddenin son fıkrasında yer alan düzenlemeye göre işçi ihlalin varlığını güçlü biçimde gösteren bir delil ileri sürdüğünde aksi işveren tarafından ispatlanmalıdır. Somut uyuşmazlıkta, davacı aynı bölümde çalıştığı diğer personellerle aynı işi yaptığı halde kendisine daha az ücret ödeyen işverenin eşit davranma borcuna aykırı davrandığı ve iş sözleşmesini bu nedenle haklı olarak feshettiği iddiasıyla tazminat ve fark ücret isteminde bulunmuştur. Dosya kapsamına göre davacı işçiye işyerinde çalışan diğer deverecilere kıyasla daha az ücret ödendiği konusunda tartışma yoktur. Dosya içeriği ve özellikle davalı işveren tanıklarının anlatımlarından, davacının işyerinde başarılı bir işçi olduğu, diğer devereciler hangi işi yapıyorlarsa davacının da aynı işi yaptığı, yeteneğinde veya performansında hiç bir yetersizlik bulunmadığı anlaşılmaktadır. Dosyadaki mevcut delil durumuna göre davacı cinsiyet ayrımcılığı yönündeki iddiasını kanıtlayamamış ise de işverenin eşit işe eşit ücret ödememesi eşit işlem borcunun ihlali niteliğindedir ve ayrımcılık tazminatının koşulları oluşmuştur. Mahkemece davacının çalışma süresi de dikkate alınarak, anlan yasanın 5. maddesi kapsamında ayrımcılık tazminatına hükmedilmesi gerekirken tazminat talebinin reddine karar verilmesi hatalıdır. Buna göre davacının fark ücretleri de hesaplanmalı ve hüküm altına alınmalıdır. Diğer yandan davacının aynı kıdem ve aynı işte çalışan işçi ile aynı ücretle çalıştırılmaması suretiyle eşit işlem borcunun ihlal edilmesi 4857 sayılı Yasa'nın 24/II-e maddesi uyarınca işçiye haklı fesih yetkisi verir. Bu itibarla iş akdini bu nedenle haklı nedene dayalı olarak fesheden davacının kıdem tazminatı isteğinin de kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. Mahkeme hükmünün bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.