Hava Durumu

#İsrail

Yeni Marmara Gazetesi - İsrail haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İsrail haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Öğretim Üyesi Dr. Furkan Polat: "İran'ın, İsrail'e doğrudan savaşmak gibi bir niyeti yok" Haber

Öğretim Üyesi Dr. Furkan Polat: "İran'ın, İsrail'e doğrudan savaşmak gibi bir niyeti yok"

İran ve İsrail krizinin daha da tırmanarak bir savaş çıkmasının kısa vadede mümkün olmadığını belirten Bursa Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Furkan Polat, "İsrail'in ABD’siz İran’a savaş açması mümkün değil. İsrail, Amerika’nın bölgeye dahil olarak İran’a yönelik bir operasyon yapılma taraftarı. İran tarafından yapılan açıklamalara bakıldığında ise net bir biçimde İsrail’e doğrudan savaşmak gibi bir niyeti yok. Bu aşamada her iki devletin de karşılık geri adım atarak krizi sonlandırmasını bekliyoruz" dedi.   Orta Doğu’da yaşananları değerlendiren Bursa Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Furkan Polat, "Orta Doğu son dönemlerde yine ciddi krizlerle karşı karşıya gelmiş durumda. Özellikle İran ile İsrail arasındaki kriz, kronikleşmiş bir hal almaya başladı. Bu tür rekabetlerde aktörlerin karşısına üç farklı seçenek çıkar. Birincisi aktörlerden biri karşı tarafa blöf yapar, karşı taraf ise geri adım atarak bir saygınlık veya stratejik kayıp yaşamakla birlikte krizin son bulmasına imkan tanır. İkinci seçenekte ise, aktörler karşılıklı olarak bir geri adım atma durumu tercih ederler, bu durumda da kriz kendiliğinden son bulur. Son olarak üçüncüsünde ise, aktörler mevcut pozisyonlarından taviz vermezler. Daha sert adımlar atmaya başlarlar. Bu da kaçınılmaz olarak aktörler arasında bir savaşa yola açarlar" dedi.  "İran ve İsrail krizi, daha da tırmanarak bir savaşa yol açması kısa vadede mümkün değil"  Bu 3 senaryo üzerinden İran-İsrail ilişkisini değerlendiren Öğretim Üyesi Dr. Furkan Polat, "İran ve İsrail arasındaki ilişkilerde ilk senaryonun gerçekleşmeyeceğini çok net bir şekilde söyleyebiliriz. Her iki tarafta geri adım atma niyetinde değil. Bunu hem İsrail’in Şam’daki büyükelçilik saldırısında gördük. Hem de İran’ın İsrail’e misilleme olarak insansız hava araçları ve balistik füzelerini kullanarak yaptığı saldırıda net bir biçimde gördük. Dolayısıyla iki tarafta geri adım atma niyetinde değil. İkinci seçeneği bir tarafa bırakacak olursak, üçüncü seçenekteki gibi tarafların krizi daha da tırmandırarak bir savaşa yol açması ise kısa vadede mümkün olmayacak gibi görünüyor" ifadelerine yer verdi.  "İsrail'in ABD’siz İran’a savaş açması mümkün değil"  İran tarafından yapılan açıklamalara bakıldığında İran’ın net bir biçimde İsrail’e doğrudan savaşmak gibi bir niyetinin olmadığını belirten Polat, "Diğer taraftan İsrail ise İran ile savaşma konusunda o kadar isteksiz değil. Ancak bunun da bazı şartları var. İsrail, Amerika’nın bölgeye dahil olarak İran’a yönelik bir operasyon yapılma taraftarıdır. Ancak ABD cephesine bakıldığında ise hem bu yıl içerisinde yapılması planlanan seçimlerin başkan üzerindeki baskısı, hem de Amerika’nın uzun yıllardır yaklaşık 15 yıldır Orta Doğu'ya doğrudan angaje olmamak gibi bir stratejik yaklaşımı söz konusudur. Bu opsiyonu da kısa vadede pek mümkün kılmıyor. Dolayısıyla önümüzde tek bir seçenek kalıyor. Bu aşamada aktörlerin krizi yavaş yavaş iki tarafın da geri adım atarak sonlandırmasını bekliyoruz. Mevcut durumda bu senaryonun gerçekleşme ihtimalini yüksek görüyorum. Özellikle İran ile İsrail arasındaki kriz kronikleşmeye başladı diyebiliriz" dedi.  "Türkiye, Orta Doğu’da mümkün mertebe krizlerin barışçıl bir biçimde çözümlenmesini arzuluyor"  Türkiye'nin, 7 Ekim’den beri bölgesel krizlerin artık bir noktada durması gerektiği yönünde bir politika benimsemiş durumda olduğunu ifade eden Polat, "Malum, son 15 yıldır Orta Doğu’da yoğun bir rekabet söz konusu bölgesel aktörler arasında. Buna bir de devlet dışı silahlı aktörler ve başarısız devletler eklenmiş durumdadır. Dolayısıyla Orta Doğu, 2000 yıllarının başından 2010 yıllarına kadar olan kısmen istikrarlı dönemini özlemiş durumdadır. Dolayısıyla Türkiye, ne İran-İsrail arasında, ne de İsrail-Hamas arasında böyle bir çatışmanın devamlılığı yönünde bir politika arzulamıyor. Türkiye, Orta Doğu’da mümkün mertebe krizlerin barışçıl bir biçimde çözümlenmesini arzuluyor. Bu çerçevede de girişimlerini sürdürüyor. Türkiye’nin kendi çıkarları açısından da bu oldukça önemli. Aksi takdirde, çeşitli insani krizler, terör örgütlerinin yeniden palazlanması gibi veya başarısız devletlerin ortaya çıkması gibi Türkiye’nin güvenliğini yanından ilgilendiren başka kriz alanları ortaya çıkıyor. Dolayısıyla Türkiye, bu tür krizlerin daha barışçıl yollarla çözümü için mücadele ediyor" şeklinde konuştu. 

MHP Genel Başkanı Bahçeli: "Milli irade tam ve eksiksiz olarak sandığa yansımamıştır" Haber

MHP Genel Başkanı Bahçeli: "Milli irade tam ve eksiksiz olarak sandığa yansımamıştır"

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "31 Mart yerel seçimlerinden sonra el değiştiren, birisinin çıkıp diğerinin indiği bir iktidar yapısı yoktur. 31 Mart yerel seçimlerinden sonra rota değiştiren, hedeflerinden sapan, iddialarından cayan, yerinde sayan bir Türkiye yoktur, olması da mevzu konusu değildir. 'Yerelde iktidar olduk' diyenler hayal âlemindedir. Türkiye'de iktidar tektir ve o da Cumhurbaşkanlığı Kabinesidir" dedi.   MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grup Toplantısında konuştu. Bugünün sosyal ve ekonomik temelli ihtiyaç ve isteklerin aksine siyaset yapılamayacağını belirten MHP lideri Devlet Bahçeli, "Geleceğin tasarım ve planlamasını ihmal ederek de asla mevzi ve mesafe alamayız. Biz görevimizin farkındayız. Yapacaklarımızın da şuurundayız. Vizyonu yetişmeyenlerin nefeslerinin tükendiği yerde terk etmeleri, hatta farklı tesirlerin sonucu yılmaları, umutsuzluk ve yılgınlık çarkına kapılmaları bundan sonra da muhtemeldir. Ancak Milliyetçi Hareket Partisi’nin inanmış, irade göstermiş, ahlaki ve fikri olgunluğa erişmiş hiçbir mensubunun devşirilip yarı yolda devrilmesi artık söz konusu değildir. Türkiye’mizi hak ettiği gelişmişlik statüsüne mutlaka çıkarmalıyız. Türk milletini layık olduğu yüksek mevkie muhakkak ulaştırmalıyız. Bütün bunları yaparken siyaset önceliğimiz sınıflara, zümrelere, şahıslara hiçbir ayrıcalık tanımadan yalnızca milletimizin tamamını tarihi perspektif içinde kucaklayan ve onun devamını amaçlayan bir kavrayışla hareket etmektir" diye konuştu.  "Yeni yüzyılda Türkiye ekonomisini zincirlerinden kurtarmalıyız"  "Siyaset, medya ve ekonomi ilişkilerini demokratikleştirmeli" diye konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, şunları söyledi:  "Türk devrinde insanımızın mutlu, müreffeh ve güvenli olacak bir dönemin kapılarını el birliğiyle, ortak değerler etrafında kenetlenerek açmalıyız. Sosyal ve ekonomik ihtiyaçlara köklü cevaplar hazırlayarak, Türk ve Türkiye Yüzyılı'na temel olacak kalıcı ve güçlü reformları peş peşe hayata geçirmeliyiz. Üreterek, yabancı sermayeyi özendirerek, tasarrufu artırarak, fiyat ve finansal istikrarı kurumsallaştırarak, ihracat ve yatırım seferberliğini teşvik ederek, bilhassa adil ve insani paylaşımı canlandırarak yeni yüzyılda Türkiye ekonomisini zincirlerinden kurtarmalıyız. Milletler mücadelesinin acımasız rekabetinde Türk milleti ortak paydasında buluşmalı, hiç kimseyi ötekileştirmeden, hiç kimseyi yabana atmadan geçmişin muzaffer hatıralarını geleceğin ufkuyla eklemleştirmeliyiz. Bunu yapacak irade, inanç ve itibar Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı’nda mevcuttur."  "Türkiye ve Türk milleti 2071’de cihan ve uzay hakimiyeti mefkûresini Allah’ın izniyle başaracaktır"  Geleceğin süper gücünün Türkiye olduğunu söyleyen Bahçeli, "İstanbul’un fethinin 600’üncü yıl dönümü olan 2053’te bu ideal gerçekleşecektir. İstiklalin ve istikbalin güvencesi Cumhur İttifakı’dır ve varlığını kararlılıkla devam ettirecektir. Tarihte büyük devletler kurmuş ve bu potansiyeli defalarca göstermiş olan Türk milletinin bugün her evde, her ocakta, her ailede, her ana yüreğinde yaşattığı medeniyet kudreti, onu saklı durduğu yerden çıkaracak samimiyeti, marifeti ve cesareti beklemektedir. Beklenen o samimiyet, o marifet, o cesaret şükürler olsun ki, Milliyetçi Hareket Partisi ile Cumhur İttifakı’nda tecessüm ve tecelli etmiştir. Gelen Türk asrıdır, Türkiye ve Türk milleti 2071’de cihan ve uzay hakimiyeti mefkûresini Allah’ın izniyle başaracaktır. Zafer sabredenlerin ve inananlarındır" dedi.  "Yeni yüzyılın ilk seçimi tamamlanmış, seçimsiz geçecek 4 yılın önü açılmıştır"  31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimi’ne ilişkin değerlendirme yapan MHP lideri Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:  "Türk milleti hükmünü vermiştir. Önümüzdeki beş yılın yerel yöneticileri seçilmiştir. Geldiğimiz bu aşamada, Milliyetçi Hareket Partisi’nin 31 Mart seçimleriyle ilgili görüş ve değerlendirmeleri 3 madde halinde şunlardan müteşekkildir. 14 Mayıs ve 28 Mayıs 2023 tarihlerinde yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimlerinden yaklaşık 10 ay sonra milletimiz bu defa da yerel seçimler için sandık başına gitmiştir. Yeni yüzyılın ilk seçimi tamamlanmış, seçimsiz geçecek 4 yılın önü açılmıştır. Milletimizin hür iradesiyle verdiği demokratik karara saygılıyız, seçim sonuçlarının ülkemize, milletimize ve siyasi partilere hayırlı olması da temennimizdir. Yerel seçimlerin doğasıyla genel seçimlerin doğası elbet farklıdır. İkisini birbirine karıştırmak fahiş bir yanlıştır. Yerel seçimlerde özne ve öncelik adaylar olduğu halde, genel seçimlerde partilerdir, bununla mündemiç ülkenin ve uluslararası ilişkilerin bütününü kapsayacak program ve projeleridir. 31 Mart yerel seçimlerinden sonra el değiştiren, birisinin çıkıp diğerinin indiği bir iktidar yapısı yoktur. 31 Mart yerel seçimlerinden sonra rota değiştiren, hedeflerinden sapan, iddialarından cayan, yerinde sayan bir Türkiye yoktur, olması da mevzu konusu değildir. 'Yerelde iktidar olduk' diyenler hayal âlemindedir. Türkiye’de iktidar tektir ve o da Cumhurbaşkanlığı Kabinesidir. Fazladan üç beş belediye başkanlığı kazanmakla yerel iktidar tantanası koparanların siyasetin nesnel gerçeklerine, milletin irade künhüne vakıf olmadıkları ayan beyan ortadadır."  "Milli irade tam ve eksiksiz olarak sandığa yansımamıştır"  "Kendi partilerinde disiplini tesis edemeyenlerin, birlik ve beraberlik vasatını kaybedenlerin, üstelik hiçbir projeleri olmayanların, hasbelkader, konjonktürel sebeplerle ulaştıkları sonuçlara güvenip zafer nutukları atmaları sadece mizahi bir yanılgıdır" diye konuşan Bahçeli, şunları kaydetti:  "Şımarıklığın alemi hiç yoktur. Çünkü bugün şımaranların yarın milletten şamarı yemeleri mukadderdir. 31 Mart seçimlerine katılım oranı diğer seçimlerle mukayese edildiğinde çarpıcı şekilde düşüktür. Nitekim 31 Mart 2019 seçimlerinde yüzde 84,1 olan katılım oranı, 31 Mart 2024’te yüzde 78,11’e inmiştir. 31 Mart’ta yaklaşık 13 milyon 300 bin vatandaşımızın sandığa gitmediği anlaşılmaktadır. Bundan dolayı milli irade tam ve eksiksiz olarak sandığa yansımamıştır. CHP Genel Başkanı'nın 'yüzde 25’lik cam tavanı çatlatma' masalını anlatmasının dayanağı da budur. Tavanı çatlamış bir partinin ayağı yere basmayacaktır. Kaldı ki, tavanı çatlak olanın temeli çürüktür, ayakta kalması mucizelere bağlıdır. ‘Sokağın sesini duyduk, değişim sandığa yansıdı, sandık ittifakı işliyor, rehavet yok, şimdi icraat vakti’ diyerek böbürlenen, kendilerini dev aynasında gören DEM’lenmiş siyasi garabetlerin; ne bir dünya görüşü, ne de mütekamil bir fikir ve siyaset çizgisi vardır. Tesadüflerin ve tepkiselliklerin bileşkesinde elde edilen gelip geçici seçim başarısının nasıl ağır bir yüke dönüşeceğine her insanımız yakın bir vadede şahit olacaktır. Geçmişinden ibret almayanların geleceği de hüsrandır. 31 Mart seçimlerine tesir eden olgulardan birisi ekonomik sıkıntılar ve emeklilerimizin yaşadığı sorunlar, diğeri ise mahalli özellik ve şartlara muvafık adayların tespitindeki bazı açmazlardır. Parti olarak milletimizin mesajını aldık ve gerekli çalışmaları başlattık. Milliyetçi Hareket Partisi ile Cumhur İttifakı’nın çok güçlü bir şekilde millete hizmet yolculuğunu sürdüreceğinden herkesin emin olması başlıca arzumdur. 31 Mart seçimlerinden sonra müfteriler yine boş durmadılar. Partimizin oy oranının düştüğünü, tabanımızın kaydığını, seçmen kaybettiğimizi, eridiğimizi, dibe çöktüğümüzü utanmadan, sıkılmadan, yüzleri kızarmadan yazanlar, söyleyenler, televizyon televizyon gezip boş keseden sallayanlar, ulu orta atıp tutanlar oldu. Hepsini takip ve not ettik. Kötürüm emel sahibi bu bay ve bayanların Milliyetçi Hareket Partisi’ni tanımadıklarını, tanısalar bile karalamak için her yola saptıklarını gayet iyi biliyoruz."  "51 ili kapsamına alan il genel meclis seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisi’nin oy oranı yüzde 16,62’dir"  Yerel seçimlerde parti oylarının doğru ve sağlıklı anlaşılması için il genel meclisi seçim sonuçlarına bakılmasının kaçınılmaz bir mecburiyet olduğunu belirten Bahçeli, "51 ili kapsamına alan il genel meclis seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisi’nin oy oranı yüzde 16,62’dir. Hani nerede yüzde 5’in altına inen oy oranımız? Hani nerede zayıflayan seçmen desteğimiz? Hani nerede küçülen, kaybeden, tekleyen ve gerileyen Milliyetçi Hareket Partisi? 31 Mart seçimlerini işlerine geldiği gibi okuyanlar, keyfi olarak yorumlayanlar, ilkel ve ideolojik dürtülerle asıl bağlamından koparanlar zillettedir, ziyandadır, kalpleri de kaskatı kesilmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi 31 Mart Mahalli İdareler Seçimlerinden başarıyla çıkmıştır. Hiç kimse bu gerçeği karalamaya ve kapatmaya teşebbüs etmemelidir, zira buna güç yetiremeyecektir. Türk milleti sevdalılarına sahip çıkmıştır. Türk milleti geleceğini Cumhur İttifakı’nda görmüştür" şeklinde konuştu.  "Bölgesel bir savaşın patlak vermesi zincirleme felaketleri tetikleyecektir"  Rusya ile Ukrayna, İsrail ile Filistin arasındaki savaş ve çatışmaların önce ateşkes, sonra barış ve siyasi çözümle düğümlenmesi gerektiğini ifade eden Bahçeli, şunları aktardı:  "Kiev ile Moskova, İstanbul’da el sıkışmalı, üçüncü dünya savaşı senaryosunu tedavüle sokan, nükleer savaştan bahseden zalimlerin tezgahı boşa çıkartılmalıdır. Yeni bir dünya savaşı cinayettir, Allah muhafaza beşeriyetin sonunu hazırlayacaktır. Rusya ile NATO’yu çatıştırma, Fransa’nın Ukrayna’ya asker yollama ihtimalleri ateşe benzin dökmektir. Barış herkesin yararına, her ülke ve millet için hayat memat konusudur. İsrail ile İran arasındaki yoğunlaşan gerilimin, karşılıklı çatışma ve silaha sarılma tercihinin son bulması, Ortadoğu’ya barış, sağduyu ve sükûnetin hakim olması dileğimizdir. Bölgesel bir savaşın patlak vermesi zincirleme felaketleri tetikleyecektir. Buna hiç kimsenin, hiçbir devletin hakkı yoktur. İsrail’in 1 Nisan’da İran’ın Şam diplomatik misyonunu hedef alması, İran’ın da 13 Nisan’ı 14 Nisan’a bağlayan gece yarısı 100 balistik füze, 30 seyir füzesi, 170 İHA ile misilleme de bulunması herkesin gözü önünde cereyan etmiştir. ABD ve Batı Avrupa ülkeleri İsrail’e destek vererek ikiyüzlü siyasetlerini teyit etmişlerdir. İran’ın, operasyonun başarıyla tamamlandığı açıklaması, dahası bu operasyonda fırlatılan füze ve uçurulan İHA’ların tamamıyla etkisiz hale getirilmesi, tek bir kişinin dahi burnunun kanamaması başka bir tartışma konusudur. Adeta Gazze katliamının perdelenmesi ve dikkatlerin farklı yöne çekilmesi için iki devletin ön planda olduğu bir tiyatro gösterisi sahnelenmiştir. İsrail’in Gazze’deki soykırım suçuna tahammül etmek, sabır göstermek, alttan almak hiçbir vicdan sahibinin yapacağı bir şey de değildir. Netanyahu canidir, istifa etmelidir, hesap vermelidir, barış yanlısı bir hükümet kurulmalıdır."  "HDP’nin kapatma davası sonuçlanmalı, arkasından sıra DEM’e gelmeli"  "Tavsayan ve kasten uzatılan HDP’nin kapatma davası sonuçlanmalı" diye konuşan Bahçeli, "Arkasından sıra DEM’e gelmeli, nitekim bölücü partilerin kapısı kilitlenmeli, başka isimlerle açılmaları anayasal çerçevede engellenmelidir. İttifak sistemi gözden geçirilerek siyasi ve demokratik istikrarı zaafa uğratan ve uygulamada şahit olunan bazı çarpıklıklar ilerleyen süreçte giderilmelidir. Önümüzdeki sıcak gündemlerden birisi de sivil, demokratik ve kapsayıcı yeni anayasa hazırlığı olmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi, 100 maddelik anayasa teklifiyle mezkur hazırlığa katkı vermek için samimi çağrısını yineleyerek herkesi sorumluluk bilinciyle hareket etmeye davet etmektedir. Biz hazırız, darbe anayasasını rafa kaldırmanın sadece zaman, emek, sabır, sağduyu ve ahlaki uzlaşma gerektirdiğine inanıyoruz. Türkiye’nin tarihsel varlığı, Türk milletinin istikbal umudu sekteye uğratılmayacaktır. Milletimizin her talebi başımızın üstündedir, çözülmesi de acildir" ifadelerini kullandı. 

Emeklilik maaşını Gazze’ye bağışladı Haber

Emeklilik maaşını Gazze’ye bağışladı

Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim'de İsrail'in Mescid-i Aksa ve Filistinlilerin kutsal değerlerine yönelik saldırılarına karşılık vermek için İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarında sürdürdüğü insan hakları ihlallerine yönelik "Aksa Tufanı" adı altında bir saldırı başlattı. 7 Ekim’den sonra İsrail’in orantısız şiddet ve baskıyı zirveye çıkarken başta Türkiye olmak üzere dünyadan İsrail’e tepki yağdı. Iğdır’da da Filistin’e destek için birçok gösteri düzenlendi. Iğdırlı vatandaşlar da Filistinlilere, Gazze’ye destek olmaya çalışıyorlar. Iğdır’da yaşayan Ahmet Işık (84) emekli maaşı olan 14 bin lirayı alarak Iğdır Valiliğine gitti. Emekli maaşını Gazze’ye göndermek istediğini belirten Işık’a yardımcı olan Iğdır Valiliği personeli, Iğdır AFAD ile iletişime geçti. Valiliğe gelen AFAD yetkilileri Işık’ı alarak Ziraat Bankasına gitti. Burada parayı AFAD’ın Filistin Yardım Kampanyası’na yatıran Işık, Gazze’de yaşanan insanlık dramının kendisini üzdüğünü belirterek, “Ramazan ayındayız, bu parayı Filistin'e göndereceğim. Ben yemek yediğimde boğazımdan gitmiyor. Gerek bu parayı onlara vereyim, onlar benim din kardeşimdir. Yiyecekleri ekmekleri yoktur; yerden toprak, ot toplayıp yiyorlar. Ben bir işçi emeklisiyim, bu aldığım 14 bin maaşımı göndereceğim" dedi. 

İsrail ordusu, Gazze'de bir gazeteciyi daha öldürdü Haber

İsrail ordusu, Gazze'de bir gazeteciyi daha öldürdü

Gazze'deki hükümetin Medya Ofisi'nden konuyla ilgili yazılı açıklama yapıldı. Açıklamaya göre, Gazze'den yayın yapan El-Aksa televizyonu spikeri ve gazeteci Muhammed Selame'nin İsrail'in Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Deyr el-Belah kentinde bir eve düzenlediği saldırı sonucu öldüğü belirtildi. İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten bu yana saldırılarını sürdürdüğü Gazze Şeridi'nde öldürülen gazetecilerin sayısı 133'e çıktı. İsrail'in Gazze'yi işgalinde 7 Ekim sonrası Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, "Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlere yönelik sürekli ihlallere karşılık verme" gerekçesiyle İsrail'e 7 Ekim 2023'te kapsamlı saldırı düzenledi. İsrail, 7 Ekim'deki saldırılarda 1200 İsraillinin öldüğünü, 5 bin 132 kişinin de yaralandığını açıkladı. İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 13 bin 430'u çocuk, 8 bin 900'ü kadın olmak üzere 30 bin 631 Filistinli öldürüldü, 72 bin 43 kişi yaralandı. Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor. İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ne saldırılarının başladığı 7 Ekim'den bu yana 245'i karadan işgal sürecinde olmak üzere 585 askerinin öldürüldüğünü duyurdu. Çatışmalara 24 Kasım 2023'te 4 günlüğüne verilen ve daha sonra 3 gün daha uzatılan "insani ara"da 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakıldı. Öte yandan İsrail, binlerce Filistinliyi alıkoyup hapsetmeye devam etti. İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te de 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail güçleri ile yasa dışı Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 422 Filistinli hayatını kaybetti. İsrail ordusu ve Hizbullah arasında 8 Ekim'den bu yana sınırda yaşanan çatışmalarda 232 Hizbullah mensubu, 45 Lübnanlı sivil, 11 Emel Hareketi, 12 Hamas ve 12 İslami Cihad mensubu ile 6 İsrailli sivil ve 11 asker öldü.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.