
Uludağ'ın güneyinden akan ve Bursa ovasını tek başına besleyen Nilüfer Çayı, yıllardır çevresindeki yoğun sanayileşme nedeniyle zehir saçıyor.
Sanayi atıklarıyla kirlenen Nilüfer Çayı için harekete geçen Bursa Teknik Üniversitesi, şeker pancarı küspesi, alg ve su yosunuyla boyar maddeleri yüzde yüze varan oranda arıtan çevreci bir yöntem geliştirdi. Bursa'nın önemli su ihtiyacını karşılayan Nilüfer Çayı, çevresindeki sanayileşme nedeniyle zehir saçıyor. Kilometrelerce uzunluğuyla tarım alanlarının vazgeçilmez su kaynağı olan çayda bazı zamanlarda toplu balık ölümleri görülüyor. Geçtiği güzergah boyunca çok sayıda fabrikanın kimyasal ve boya atıklarıyla kirlenen Nilüfer Çayı'nın temizlenmesine yönelik adım Bursa Teknik Üniversitesi'nden geldi. Nilüfer Çayı'ndaki boyar maddeleri arındıracak. Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü öğrencileri Dilara Doğancı, Deren Öner ve Tuğçe Selvi'nin, Doç. Dr. Derya Ünlü'nün danışmanlığında hazırladığı proje, TÜBİTAK tarafından da destek aldı. Tekstil atık sularının, su yosunu, alg ve şekerpancarı küspesinden elde edilen biyobozunur malzemeler ile arıtılması projesi sayesinde Nilüfer Çayı'ndaki kirliliğin önüne geçilmesi hedefleniyor. Elde edilen madde ile tekstil fabrikalarının boyar madde atıkları yüzde yüze varan oranda temizleniyor. Nilüfer Çayı'nı tekstil boya atıklarından kurtaracak proje geliştirilerek diğer zararlı maddelerin de arındırılması üzerine çalışılacak.
Tekstil atıkları haricindeki atıklar için çalışmalar başlatıldı Sadece tekstil atıkları için değil Nilüfer Çayı'nın maruz kaldığı tüm atıkları gidermek için çalışmaların devam ettiği söyleyen Doç. Dr. Ünlü, "Bu suların içerisinde sadece boyar maddeler yok. Tekstilden haricinde diğer firmaların da atık sularından gelen uçucu organik bileşenler, ağır metaller gibi yapılar mevcut. Son çalışmamızda da biz bunu hedefledik. Bunun yanında yani sadece boyar maddelerin değil, bu ağır metallerin, uçucu organik bileşenlerin gidereceği malzemelerle geliştirme üzerine çalışmalarımız sürüyor. Özellikle firmaların deşarj ünitelerine bu sentez dediğimiz adsorban maddeler filtre haline de getirilerek entegre edildiği takdirde arıtılmış bir şekilde deşarj edilmesi mümkün. Bu da yüksek oranda sulardaki kirliliği azaltacaktır ve önüne geçilmiş olacaktır" dedi.
Kuraklığın önüne geçmek için arıtılan suların tekrar kullanılması önemli Firmaların deşarjdaki kirlilik oranını düşürüp arıtılmış suları tekrar kullanarak, muhtemel kuraklığın önüne geçebileceklerini söyleyen Doç. Dr. Ünlü, "Aslında firmaların kendi bazılarına çözüm üretmeleri gerekiyor. Çünkü deşarj edecekleri suların da ya da o suların tekrar değerlendirmesi de önemli. Çünkü bizim amacımız yani su tasarrufunu sağlamak olması gerekiyor. Tekstilde yüksek oranda su harcanıyor. Yani uygulanan işlemlerde çok yüksek konsantrasyonlarda ve yüksek oranlarda su harcanması durumu söz konusu. Dolayısıyla burada suların arıtılması ve sistem içerisinde yeniden kullanılması önem arz ediyor. Bu yüzden firmaların yani kendi içerisinde çözüm bulması ve bu deşarjdaki kirlilik oranını minimuma indirip ve o arıtılmış suyu da tekrar bünyelerinde yeniden kullanmaları önem arz ediyor. Suların çekilmesi büyük ihtimalle kuraklıktan kaynaklanıyor. Suyu yeniden kullansalar aslında o su miktarda azalma değil döngünün sürekliliğinden dolayı su miktarı daha stabil kalmasını bekleriz" ifadelerini kullandı.