
Eski Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, “Geleceğin Türkiye'sinin anayasasının halkın seçtiklerinin katılımı ile onların önceliği ile hazırlanması gerekiyor. Yeni anayasa ihtiyacı Türkiye’de hala devam ediyor” dedi.
Eski TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde (OMÜ) öğrencilerle bir araya geldi. Öğrencilere “Türkiye’de Anayasalar ve Siyaset” konulu bir konferans veren Şentop, anayasaların siyaset üzerindeki etkisine değinerek, anayasa tartışmaları hakkındaki görüşlerini belirtti. Konferansın açılış konuşmasını yapan OMÜ Rektörü Prof. Dr. Fatma Aydın, “Prof. Dr. Mustafa Şentop, hem hukukçu ve siyasetçi kimliğiyle hem de akademik birikimiyle ülkemizin hukuk sistemine ve anayasal gelişimine çok önemli katkılarda bulunmuştur. İnsanlık tarihine bakıldığında her anayasa çalışmasının içinde bulunduğu toplumun kültürel ve siyasal özelliklerinden etkilendiği bilinmektedir. Bugün öğrencilerimizin anayasa, siyaset ve toplumsal hayat bağlamında yeni perspektifler kazanacaklarına inanıyorum” diye konuştu.
“Yeni dünya düzenini tasarlayanlar, ülkeleri ‘bizim çocuklar’ yönetsin istiyor” Anayasaların siyaset üzerinde nasıl etkileri olduğunu 2. Dünya Savaşı sonrası mağlup devletlerin anayasalarından örnekler vererek aktaran Prof. Dr. Mustafa Şentop, “Bizim çocuklar' diye bir tabir var. 12 Eylül 1980 darbesi olduğunda ABD Başkanı Jimmy Carter’dı. Bir oyun izliyormuş, CIA Türkiye masası şefi bilgi veriyor. Türkiye’de darbe olduğunu söylüyor. O da kafasını çevirerek, ‘Kimler yapmış’ diyor. O da ‘Our boys’ (Bizim çocuklar) diyor. Sonra da Carter dönüp oyunu izlemeye devam ediyor. Yeni dünya düzeninde her ülkede demokrasi olsun, çok partili hayat olsun, serbest seçimler olsun isteniyor ama her ülkeyi de 'bizim çocuklar' yönetsin istiyorlar yeni dünya düzenini tasarlayanlar. Fakat o mümkün değil. Serbest seçim olduğu takdirde bazen o ülkenin halkının çocukları seçilebilir, 'bizim çocuklar' seçilemeyebilir. O zaman ne olacak? O zaman daha rafine bir şey geliştiriyorlar. Diyorlar ki kim kazanırsa o yönetsin ama yönetirken 'bizim çocuklar' gibi yönetsin. İşte bu anayasaların siyasetin temel parametrelerini içine alması ve siyasetin parametrelerinin anayasalar tarafından düzenlenmesinin anlamı bu. Kim kazanırsa kazansın belli sınırlar içerisinde ülkeyi yönetsin ama temel politika kararları ile ilgili olarak da biz bunları kontrol altına alalım. 2. Dünya Savaşı’nın galipleri, mağlupların anayasalarını yapmıştır. İtalya’nın anayasası Amerikan işgal kuvvetleri tarafından hazırlanmıştır. İtalya hala o anayasa ile yönetiliyor. Almanya’nın anayasası yine Amerika kontrolünde hazırlanmıştır, 1949 Bonn Anayasası. Japonların anayasası da Amerika işgal kuvvetleri tarafından hazırlattırılmıştır. Niye bu yapılıyor? Bunlar örnek, modern ülkeler. Bu ülkelerde kim yönetime gelirse gelsin 'bizim çocuklar' gibi yönetsinler düşüncesiyle yapılmış, siyasetin temel parametreleri anayasaların içerisine konulmuştur” şeklinde konuştu.
“27 Mayıs 1960 bürokrasinin rövanşı olarak görülür” 1960 darbesinin anayasa ile siyasete müdahale konusunda bir örnek olduğunu dile getiren Prof. Dr. Şentop, “Türkiye’deki durum da aslında 27 Mayıs 1960 darbesi ile bu şekle dönüştürülüyor. Bir düşünce adamı, Türkiye’nin 1960 darbesi ile 2. Dünya Savaşı’nın mağlupları arasına girdiğini söylüyor. Hakikaten bu anlayışla anayasa hazırlanıyor. Öncesinde 1960’a kadar serbest seçimler yapılıyor ve Türkiye’de serbest seçimleri Türkiye’yi uzun süre yönetmiş bürokratik siyasiler kazanamıyor. CHP, 1950-60 arası yapılan seçimlerde iktidara gelemiyor. Bir seçim daha olacağı konuşuluyor ama kazanamayacakları görülüyor. Türkiye’de tekrar seçimle iktidara, yönetime gelemeyen bir siyasi görüşün seçim olmadan nasıl iktidara geleceği konusu konuşuluyor. Bunun akla gelen ilk yöntemi de askeri darbedir. 1954 sonrası ordu içerisinde bir takım yapılanmalar bunu düşünmeye başlıyor. 14 Mayıs 1950 siyasetin zaferi olarak görülür, 27 Mayıs 1960 da bürokrasinin rövanşı olarak görülür. Yani seçimle iktidara gelemeyen bir anlayışı seçim olmadan iktidara getirmek. Darbe yaparak getirdiniz ama bu nasıl devam edebilir? Türkiye’yi bu şekilde idare etmek mümkün değil. Türkiye 1945’te çok partili hayata geçmişti. 15 yıl sonra Türkiye’yi seçimsiz, tek partili bir yönetime döndürmek mümkün değil. Tekrar seçim olacak ama kazanma ümitleri yok. Bir formül arıyorlar. Seçimle iktidara gelemeyen anlayışı seçimi kaybetse de iktidara getirecek bir formül. İşte anayasa bu anlayışla siyasetin alanını büyük ölçüde etkileyen, daraltan bir yaklaşımla hazırlanıyor. Yani biz gelmesek, başkaları da gelse bizim istediğimiz gibi yönetsinler anlayışı” ifadelerini kullandı.