Hava Durumu

CORONANIN EKONOMİK ETKİSİ 2-3 YILDAN ÖNCE BİTMEYECEK!

Sosyal Güvenlik Uzmanı Özgür Erdursun, corona virüs salgını ve çalışma hayatına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Haber Giriş Tarihi: 18.05.2020 09:07
Haber Güncellenme Tarihi: 18.05.2020 09:07
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenimarmaragazetesi.com/
CORONANIN EKONOMİK ETKİSİ 2-3 YILDAN ÖNCE BİTMEYECEK!

ÖZEL HABER- HANİFE ÖRSOĞLU


Corona virüs salgını sürecinde Türkiye’de vatandaşların yaşadığı ekonomik sıkıntılara değinen Özgür Erdursun ‘’Dünya da Türkiye de ekonomik olarak zor bir süreçten geçiyor. Şu anda üretimin, devletin kasasına vergi girişlerinin, vatandaşın cebine para girişinin azaldığı bir dönemdeyiz. İnsanlar yıllarca devlete karşı vergilerini öder, devlet de vatandaşına hizmetler sunar. Şimdi zor bir anda vatandaş tabii ki de devletine sığınacak ve devletten yardım isteyecek. 18 Mart itibariyle ülkemizde genelgeyle işyerleri kapandı, ondan sonraki süreç biraz yavaş işledi. Kısa çalışma ödeneği devreye girdi, bunu alamayanlar için ücretsiz izin aylığı uygulanacak denildi. Ama sigortasızlar, günlük çalışanlar var. Hükümet şimdi onlarla ilgili de bir şeyler yapmaya çalışıyor. Devamında esnaflar var. Küçük esnaflar, orta ölçekli esnaflar var. Ve cebinde parası olmayan günübirlik yaşayan bir toplumuz. İnsanlar bir anda ortada kaldılar. Yardımlar vatandaşlara ulaştı mı ulaşmadı mı bunu rakamlar ortaya koyuyor. 200 milyarlık yardım paketine baktığımızda bunun büyük bir kısmı kredi. Dağıtılan paranın %73’ü kredi, %27’si vatandaşa hibe şeklinde verilecek. Çalışanlara kısa çalışma ödeneği veriliyor. Fakat yarın öbür gün işçi işsiz kaldığında ve işsizlik ödeneğini hak ettiğinde bu kısa çalışma ödeneği işsizlik ödeneğinden düşecek. Bu, kredi olmasa da aslında karşılıksız bir para değil. Vatandaş ‘Ben krediye de razıyım, yeter ki cebime üç beş kuruş para girsin, bu süreci atlatayım’ diyor ama kredi almak kolay değil. O krediden de herkes yararlanamıyor. Krediden yararlanan kişi sayısı 200 bin-250 bin olarak açıklanıyor. Şu anda zor durumda olan kişi sayısı 8-10 milyon civarında. Vatandaş emekli olmak istiyordu. Emeklilikte yaşa takılmıştı. Yıllarca prim ödenmişti ve bunun karşısında hak etmiş oldukları emekli maaşları kendilerine verilmemişti. Bu mücadele devam ederken biz emeklilikte yaşa takılanları emekli edebilirsiniz demiştik. Kademeli olarak emeklilikte yaşa takılanlar emekli olsaydı, hak etmiş oldukları maaş kendilerine bağlanmış olsaydı bugün ekonomik krizin etkisi daha az hissedilecekti. Emekli maaşı bin 500 liraya yükseltildi deniyor ama herkesin maaşının bin 500 lira olmadığını biliyoruz. Türkiye’de iki milyon iki yüz bin kişinin maaşı bin 500 liranın altındaydı. Sadece 600 bin kişinin maaşı bin 500 liraya tamamlandı. Geri kalan bir milyon altı yüz bin kişinin emekli maaşı hala bin 500 liranın altında. Bu süreç içerisinde Çalışma Bakanlığı sık sık açıklamalar yapıyor. Şartlı çocuk yardımı vs. şeyleri artırdık diyorlar. O dedikleri yardımlar 25-30 liralık yardımlar ve bunlara %30 zam yaptılar. Vatandaşların büyük bir kısmı bu yardımın ne olduğunu da bilmiyorlar. Örneğin çocuk altı yaşına gelene kadar sağlık ocağına gidip düzenli sağlık hizmetlerini alırsa anneye 35 lira para veriliyor. Bunu bilen var mı? İşin içine girdiğinizde gerçekten elle tutulur bir yardım yok. Çok karmakarışık bir yardım sistemimiz var. Son zamanlarda Çalışma Bakanı televizyonlara çıkıp açıklama yapıyor. Bence daha sık çıkmalı ve daha fazla açıklama yapmalı. Bugün hiçbir geliri olmayan kişiler nereye müracaatta bulunacak? Hangi hizmetten yararlanacak? Karmakarışık bir yapı ve çoğu kişi bunu gerçekten bilmiyor. Kısa çalışma ödeneği müracaatları neticesinde parasını alanlar, hesabına geçenler oldu. Bazıları sadece İş-Kur sisteminde sadece parasını görüyorlar ama banka hesaplarına geçmedi. Ücretsiz izin aylığı da 17 Nisan’dan sonra başlayacak. 17 Nisan’dan önce işten çıkartılmış, ücretsiz izne çıkartılmış, işsizlik maaşını hak etmemiş olan kişiler marttan Nisan’ın 17’sine kadar bir para alamayacaklar. Yani bu kişiler de mayıs ve haziranda paralarını alacaklar. İnsanların geliri yok ama su, elektrik, doğalgaz, telefon faturaları gelmeye devam ediyor. İnsanların karnını doyurması gerekiyor, çoluğu çocuğu var, zorunlu ihtiyaçları, kirası ve diğer ödemeleri var. İnsanlar bunalmış durumda. Bugün corona virüs sona erdi ya da aşısı bulundu denilse inanın ekonomik etkisi 2-3 yıldan önce bitmeyecek. Bu süreç çok zor bir süreç ve üzerinden biraz zaman geçtikten sonra etkilerini anlayacağız. ABD’de 30 milyon kişi işini kaybetti, 50 milyon kişinin de işini kaybedeceği öngörülüyor. Türkiye’de 31 milyon kişi çalışabilir deniyor. Bu 31 milyonun zaten 8-10 milyonu işsizdi. Geriye kalan 20 milyondan da işini kaybedenler olacak. Kalıcı çözümler ürememiz ve kalıcı planlar yapmamız lazım. Coronanın etkileri sadece Türkiye’de değil dünyada da, siyaseten de çok şeyleri değiştirecek. Bu süreçten sonra siyaset adamları çıkıp boş nutuklar atarak vatandaşları ikna edemezler. Çünkü vatandaşın cebime ne girdi, karnım aç, çoluk çocuğun aç, iş bulamıyorum, ödemelerimi yapamıyorum diyeceği bir sürece doğru ilerliyoruz. O yüzden köprü, hastane, yol yaptık gibi şeylerin hiçbir karşılığı olmayacak. Hükümetin de işi çok zor. Öyle bir dönemdeyiz ki geçmişte yaptıklarını anlatıp bana oy verin deme süreci bitti. Herkes kendi bireysel ekonomisine göre olayı değerlendirecek. Milyonlarca kişi işsiz, belirsiz bir süre evlerindeler ve maalesef ülkemiz her geçen gün yoksullaşan bir ülke. 200 lira ilk çıktığında kaç dolar, Euro alabiliyordunuz, şimdi ne kadar alabiliyorsunuz? İthalat ihracat rakamlarına baktığımızda ithalatın çok fazla olduğunu görüyoruz. Yani dışarıdan mal alıyoruz. Bu malları döviz karşılığında alıyoruz. Bunlar yükseldiğinde fiyatlar yükseliyor. Mutfak ihtiyaçlarımızı karşılamak için son dönemde hepimiz marketlere gidiyoruz. İki yıl önce iki liraya aldığımız bir şeyi şu anda dokuz buçuk liraya alıyoruz. İki yıl önce beş liraya aldığımızı şimdi kırk beş liraya alıyoruz. Düşünün geliriniz tamamen azalmış bir de fiyatlar artmaya devam ediyor. Üretimdeki, özellikle tarımdaki eksiklerimizi bir kere daha gördük. Üretemeyen bir toplum kesinlikle ve kesinlikle yüksek fiyatlı mal almaya mecburdur. Emeklilikte yaşa takılanlar kademe kademe emekli olacaklar. Başlangıçta 700 bin ile bir milyon arasında vatandaş emekli olacak. Emeklilikte yaşa takılanların toplam maliyeti yıllık 15 milyar. 15 milyarı bulmak imkansız deniyordu şimdi kaynak yaratılmaya çalışılıyor. Biz 15 milyar diyoruz, ilk önce sayın Cumhurbaşkanı 750 milyar maliyeti var dedi, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu maliyeti 800 milyara çıkarmıştı, bir sene önce Çalışma Bakanı 60 milyar dedi, üzerinden altı ay geçtikten sonra da 30 milyar maliyeti var dedi. Bizim söylediğimiz 15 milyar şu konuşulan rakamlar içerisinde ne kadar az bir tutar? Demek ki 30 milyar karşılanabilirmiş. 30 milyar karşılansaydı zaten o paraların bir kısmı ekstra bulunmak zorunda kalmayacaktı, millet daha da rahat edecekti, sokağa çıkma daha az olacaktı, hastalıkla mücadele daha sonuçlar verecekti diye düşünüyorum. Emeklilikte yaşa takılanlar bu ülkenin gerçeğiydi ve yarın da gerçeği olmaya devam edecek. Çalışan, asgari ücretli, emekli, emeklilikte yaşa takılanlar zaten yıllarca alın teriyle çalışmış ve tek istedikleri, hayalini kurdukları konu emeklilik. Ama ilk işe başladığı tarihte emekli olacağı yaş belli iken değiştirmişsiniz, bu kişilerin birçok hakkını vermemişsiniz, size bu parayı vermeyeceğiz ama sistemde biriktireceğiz, yarın öbür gün siz değil torunlarınız da rahat etsin diyeceksiniz ama o vermediğiniz para çarçur olacak, ortada yok şu an. Emeklilikte yaşa takılanlara verilmeyen 215 milyar dolar şu anda kasada olsaydı ülkenin sorunu olmazdı ki.’’ İfadelerini kullandı.

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.