3. SULTAN MURAD'IN ÖZDEMİR OĞLU OSMAN PAŞA’YI KABULÜ
Yazının Giriş Tarihi: 31.07.2021 16:37
Yazının Güncellenme Tarihi: 31.07.2021 16:37
Kahraman oğlu kahraman kumandanın, Hazreti Padişah ile olan buluşmasını Kâmil Paşa’nın Tarihî Siyasiyye adlı eserinden 289. sahifeden metne uygun olarak vermeyi lüzumlu gördük. Böylece bu muhterem padişahların, kahramanları ve Devleti Aliyyeye hakkıyla
hizmet edenleri nasıl takdir ettiğini, o mükemmel lisanla nakledilmiş
olsun.
“Özdemiroğlu Osman Paşa Dersaadete vusulunda sureti mahsusada istikbal olunarak avatifi celilei mülükâneye müstağrak oldu. Muşarileyha (Osman Paşa) Boğaziçi’nde kâin yalı köşkünde Sehi seniyye-i Şehriyâriye cebhe sarakı iyd olduğunda hilaf-ı mutadı olarak, hoşgeldin Osman otur deyu hitab buyurrnalaru üzerine Osman Paşa, zemin ve damer pus olup İradei seniyyeye muntazır oldukta yine, otur emrine binaen Osman Paşa oturup tekrar kalkmış velhasıl üç defa ira de-i seniyyeye imtisalen oturup tazimen yine kalktıktan sonra dördüncü defada oturup, muharebelerini nakil eylemesi ferman buyurulması üzerine Osman Paşa İrade-i Şahaneye bila-muttasıl son seferini arz ve beyana beda ile Araş Hân'ın mağlûbiyyeti maddesine geldikte, Zâtı Şahane sözünü keserek, kendi başındaki Tuğ'u çıkarıp, Osman Paşa'nın başına takmıştır.
Paşa müşal ilevna hikâyesine devamla Hamza Mirza'nın mağlûbiyyeti vakasının tarifinde yine Hünkâr sözünü kesip “Bunun
semeresini görürsün” buyurarak kendi murassa hançerini Osman Paşa'nın beline taktığı gibi müteakiben İmam Kulu Hân'ın bozgunluğu
keyfiyetinin istimalında dahi evvelkinden daha âlâ bir tuğ ile Paşa
müşaireleyhin Serabudiyetini tezyin buyurmuşlardı.
Elhasıl Osman Paşa, Kefede, Tatarların muhasarası tahtında 3-4
bin askerle ne vecihle mukavemet eylediği ve Hânın nasıl katl ve idam
olunduğu tafsilatıyla hikâyesine hitam verdikte Sultan Murad Han
Hazretleri mübarek ellerini kaldırıp bir çok duadan sonra kendi
elbiselerinden bir kat elbise hediye eylemiştir.” Özdemiroğlu Osman
Paşa’nın böylece Sadrazamlığa tayini katileşmişti.
Siyavuş Paşa sadrazamlıktan indirilmiş ve Özdemiroğlu Osman Paşa
Sadrazam tayin olunmuştu. 4 aya yakın bir zaman İstanbul’da duran
Osman Paşa Kafkas’ya üzerine sefere çıkmak üzere hazırlandı ve Vezir
Ferhad Paşa’yı İstanbul'a çağırdı.
Devlet-i Aliyye'nin Doğu üzerine yaptığı ve 300 bin kilometrekare
toprak kazandığı bu seferi burada bırakıp biraz da Batı yâni küffar
üzerine yapılan ve 13 sene sürecek olan sefere bakalım.
Yalnız burada şunu hatırlatmak isteriz ki, hem doğu hem de batı hudutlarında açılmış seferler ortada iken padişahın sefere çıkmamasını rahatına düşkünlüğüne, kadın sözü ile hareket ettiğini, haremin sefere çıkmasına mani olduğunu ileri sürenlere siz olsanız hangi tarafa giderdiniz? diye sormak gerekir...
Batı Seferi Tarihler Hicrî 1001 - Milâdî 1592'yi gösterirken, 2 sene
evvel 12 sene süren Doğu seferinin sulh müzakereleri tamamlanmış
ve Doğu sınırları sükûnete getirilmişti. Bu arada Şehzâde Veliaht
Mehmed Sultan'ın sünnet düğünü yapılmış ve bu muhteşem düğün kırk gün kırk gece sürmüş ve bu arada bir çok fakir giydirilmiş,
doyurulmuş, halk bundan çok hoşnut kalmıştı.
Yalnız bu düğünde marifet gösterisinde bulunan sanatkârlar Padişahı
çok memnun etmişler, heyecana kapılan 3. Murad benden ne dilerseniz dileyin buyurarak, bir nevi taahhüt altına girmiş bundan istifade eden sanatçılar, Yeniçeri ocağına yazılma isteğini ileri sürmüşler Hazreti Padişah vaadinden dönememiş ve bu isteği kabul etmek mecburiyetinde kalmıştı.
Yeniçeri Ağası bu talebi şiddetle ret etmişse de, Hünkâra söz dinletemeyip, inandığı davasında samimi olduğundan vazifesinden istifa etmek cesaret ve şecaatini göstermişti. Bilindiği gibi Yeniçeriler muharip yani savaşan bir sınıftı. Sanatkâr insanların yeri muharip sınıf olamaz, muharip sınıfın ihtiyaçlarını gerek imâl gerekse tamir etmeye yarayan bir kuruluş biçiminde olması askerlik tekniğinin icabıdır. Bunda Yeniçeri Ağasının itirazı asker olmalarına değil, muharip bir sınıfın içine dahil olma isteklerine karşı çıkıştır. Yoksa, Koca Mimar Sinan bir Yeniçeri idi. Fakat sanatkâr tarafı ağır basınca, Yeniçerilikten ayrılıp teknik sınıfa dahil olmuş asakir-i İslâm'ın bir çok nehirleri geçmesine kolaylık sağlamak üzere bir çok köprüler kurmuş, muhasara aletleri geliştirirken ordudan ayrı değildi. Fakat muharip sınıf olan Yeniçeriye de dahil değildi.
Neticeten, bu sanatkârların Yeniçeri ortalarına kaydedilmiş olması
hatalı olmuştur. Ayrıca sanatkârlar düşünen ve düşündüklerini söyleyen insanlar oldukları için siyasete mecburen açık bir kafa yapısına mâliktirler. Bu sanatkârların orduya muharip sınıfta katılmaları politikaya da karışmalarını ve bunların tesiri altına girmelerini intaç etmiştir. Sokullu Mehmed Paşa’dan sonra Vezareti Uzma makamı Osman Paşa gibi müstesna kabiliyetler hariç tutulursa tam bir mücadele ile ele geçirilmesi düşünülen bir mevki haline gelmişti. Bu mücadelede Yeniçerinin her zaman tesiri olurdu. Fakat bu sanatkâr grupta aralarına girince hizipler çoğalmıştır. Hatta bu devirden itibaren, Şeyhülislâmlar dahi azledilir hale gelmişlerdi. O devire kadar Şeyhlİslâmlar makamlarından ancak vefat münasebetiyle
ayrılırlardı. Şimdi biz yine, Batı üzerine açılan seferin sebebini ve
3. Murad zamanın içine giren bölümün izahına gelecek yazıda dönelim.
Fiemanillah
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
METİN HASIRCI
3. SULTAN MURAD'IN ÖZDEMİR OĞLU OSMAN PAŞA’YI KABULÜ
Kahraman oğlu kahraman kumandanın, Hazreti Padişah ile olan buluşmasını Kâmil Paşa’nın Tarihî Siyasiyye adlı eserinden 289. sahifeden metne uygun olarak vermeyi lüzumlu gördük. Böylece bu muhterem padişahların, kahramanları ve Devleti Aliyyeye hakkıyla
hizmet edenleri nasıl takdir ettiğini, o mükemmel lisanla nakledilmiş
olsun.
“Özdemiroğlu Osman Paşa Dersaadete vusulunda sureti mahsusada istikbal olunarak avatifi celilei mülükâneye müstağrak oldu. Muşarileyha (Osman Paşa) Boğaziçi’nde kâin yalı köşkünde Sehi seniyye-i Şehriyâriye cebhe sarakı iyd olduğunda hilaf-ı mutadı olarak, hoşgeldin Osman otur deyu hitab buyurrnalaru üzerine Osman Paşa, zemin ve damer pus olup İradei seniyyeye muntazır oldukta yine, otur emrine binaen Osman Paşa oturup tekrar kalkmış velhasıl üç defa ira de-i seniyyeye imtisalen oturup tazimen yine kalktıktan sonra dördüncü defada oturup, muharebelerini nakil eylemesi ferman buyurulması üzerine Osman Paşa İrade-i Şahaneye bila-muttasıl son seferini arz ve beyana beda ile Araş Hân'ın mağlûbiyyeti maddesine geldikte, Zâtı Şahane sözünü keserek, kendi başındaki Tuğ'u çıkarıp, Osman Paşa'nın başına takmıştır.
Paşa müşal ilevna hikâyesine devamla Hamza Mirza'nın mağlûbiyyeti vakasının tarifinde yine Hünkâr sözünü kesip “Bunun
semeresini görürsün” buyurarak kendi murassa hançerini Osman Paşa'nın beline taktığı gibi müteakiben İmam Kulu Hân'ın bozgunluğu
keyfiyetinin istimalında dahi evvelkinden daha âlâ bir tuğ ile Paşa
müşaireleyhin Serabudiyetini tezyin buyurmuşlardı.
Elhasıl Osman Paşa, Kefede, Tatarların muhasarası tahtında 3-4
bin askerle ne vecihle mukavemet eylediği ve Hânın nasıl katl ve idam
olunduğu tafsilatıyla hikâyesine hitam verdikte Sultan Murad Han
Hazretleri mübarek ellerini kaldırıp bir çok duadan sonra kendi
elbiselerinden bir kat elbise hediye eylemiştir.” Özdemiroğlu Osman
Paşa’nın böylece Sadrazamlığa tayini katileşmişti.
Siyavuş Paşa sadrazamlıktan indirilmiş ve Özdemiroğlu Osman Paşa
Sadrazam tayin olunmuştu. 4 aya yakın bir zaman İstanbul’da duran
Osman Paşa Kafkas’ya üzerine sefere çıkmak üzere hazırlandı ve Vezir
Ferhad Paşa’yı İstanbul'a çağırdı.
Devlet-i Aliyye'nin Doğu üzerine yaptığı ve 300 bin kilometrekare
toprak kazandığı bu seferi burada bırakıp biraz da Batı yâni küffar
üzerine yapılan ve 13 sene sürecek olan sefere bakalım.
Yalnız burada şunu hatırlatmak isteriz ki, hem doğu hem de batı hudutlarında açılmış seferler ortada iken padişahın sefere çıkmamasını rahatına düşkünlüğüne, kadın sözü ile hareket ettiğini, haremin sefere çıkmasına mani olduğunu ileri sürenlere siz olsanız hangi tarafa giderdiniz? diye sormak gerekir...
Batı Seferi Tarihler Hicrî 1001 - Milâdî 1592'yi gösterirken, 2 sene
evvel 12 sene süren Doğu seferinin sulh müzakereleri tamamlanmış
ve Doğu sınırları sükûnete getirilmişti. Bu arada Şehzâde Veliaht
Mehmed Sultan'ın sünnet düğünü yapılmış ve bu muhteşem düğün kırk gün kırk gece sürmüş ve bu arada bir çok fakir giydirilmiş,
doyurulmuş, halk bundan çok hoşnut kalmıştı.
Yalnız bu düğünde marifet gösterisinde bulunan sanatkârlar Padişahı
çok memnun etmişler, heyecana kapılan 3. Murad benden ne dilerseniz dileyin buyurarak, bir nevi taahhüt altına girmiş bundan istifade eden sanatçılar, Yeniçeri ocağına yazılma isteğini ileri sürmüşler Hazreti Padişah vaadinden dönememiş ve bu isteği kabul etmek mecburiyetinde kalmıştı.
Yeniçeri Ağası bu talebi şiddetle ret etmişse de, Hünkâra söz dinletemeyip, inandığı davasında samimi olduğundan vazifesinden istifa etmek cesaret ve şecaatini göstermişti. Bilindiği gibi Yeniçeriler muharip yani savaşan bir sınıftı. Sanatkâr insanların yeri muharip sınıf olamaz, muharip sınıfın ihtiyaçlarını gerek imâl gerekse tamir etmeye yarayan bir kuruluş biçiminde olması askerlik tekniğinin icabıdır. Bunda Yeniçeri Ağasının itirazı asker olmalarına değil, muharip bir sınıfın içine dahil olma isteklerine karşı çıkıştır. Yoksa, Koca Mimar Sinan bir Yeniçeri idi. Fakat sanatkâr tarafı ağır basınca, Yeniçerilikten ayrılıp teknik sınıfa dahil olmuş asakir-i İslâm'ın bir çok nehirleri geçmesine kolaylık sağlamak üzere bir çok köprüler kurmuş, muhasara aletleri geliştirirken ordudan ayrı değildi. Fakat muharip sınıf olan Yeniçeriye de dahil değildi.
Neticeten, bu sanatkârların Yeniçeri ortalarına kaydedilmiş olması
hatalı olmuştur. Ayrıca sanatkârlar düşünen ve düşündüklerini söyleyen insanlar oldukları için siyasete mecburen açık bir kafa yapısına mâliktirler. Bu sanatkârların orduya muharip sınıfta katılmaları politikaya da karışmalarını ve bunların tesiri altına girmelerini intaç etmiştir. Sokullu Mehmed Paşa’dan sonra Vezareti Uzma makamı Osman Paşa gibi müstesna kabiliyetler hariç tutulursa tam bir mücadele ile ele geçirilmesi düşünülen bir mevki haline gelmişti. Bu mücadelede Yeniçerinin her zaman tesiri olurdu. Fakat bu sanatkâr grupta aralarına girince hizipler çoğalmıştır. Hatta bu devirden itibaren, Şeyhülislâmlar dahi azledilir hale gelmişlerdi. O devire kadar Şeyhlİslâmlar makamlarından ancak vefat münasebetiyle
ayrılırlardı. Şimdi biz yine, Batı üzerine açılan seferin sebebini ve
3. Murad zamanın içine giren bölümün izahına gelecek yazıda dönelim.
Fiemanillah