29 Ekim Cumhuriyet Bayramı coşkusunu sokaklarda, alanlarda yaşamayamadık bu yıl.
Malum pandemi sürecindeyiz.
Sadece mütevazı törenler yapılabildi.
Ancak tabi evlerimize, iş yerlerimize bayraklarımızı astık, kutlama paylaşımlarımızı yaptık.
İçimizdeki coşku her zaman olduğu gibi çok büyük.
En önemli ulusal bayramımız sonuçta.
Bir ulusun var oluşunun, bir ülkeyi, bir devleti var edişinin en somut, en güzel göstergesi.
Mustafa Kemal Atatürk'ün ulusal mücadeleyi başlattığı 19 Mayıs ve egemenliğin millete verildiği 23 Nisan da çok kıymetli.
Gençlere ve çocuklara armağan edilen çok özel bayramlar bu günler de.
Ulusal mücadelenin kazanıldığı 30 Ağustos, Zafer Bayramı'mız.
Milli bayramlarımız bizi derinden etkiliyor.
Lakin, hepimizin bildiği üzere, bugünleri önemli bulmayanlar da var.
Bu da bir gerçek.
Bir kesim Cumhuriyet'e, Atatürk'e çok farklı pencereden bakıyor.
Bu günleri çok fazla üzerinde durmadan, baştan savma geçiştirmek istiyorlar.
Zira ulusal birlik ve beraberliğin öne çıkmasını istemiyorlar.
Bu önemli günlerde kutlamalara katılmamak için türlü bahaneler üretiliyor.
Bu durum ülkemiz üzerinde oynanan oyunların bir parçası.
Doğu ve Güneydoğu'da etnik milliyetçiliği kaşıma girişimleri, bölgede bağımsızlık vaatleri, art niyetli, sinsi planların göstergesi.
BOP, Arap Baharı gibi projeler aynı temele dayanıyor.
Düşman güçler, yerli uzantılarıyla bir olup, içten zarar vermek istiyorlar.
Güçlü, bilinçli toplum işlerine gelmiyor.
Çünkü istedikleri gibi kullanamayacak, at koşturamayacaklar.
Bu planı bozmak ve karşılarında dik durmak hepimizin görevi olmalı.
Aksi halde ulus olma özelliğini yitirir, birilerinin kuklası haline gelirsin.
Kan gölüne çevrilen ülkelerin ve milletlerinin hali apaçık ortada.
'Böl, parçala, yut-yönet' klasik taktiği ile sömürü düzeni her daim devrede.
Pakistan'dan Filistin'e kadar olan coğrafyaya, Afganistan, İran, Irak, Suriye, Mısır, Libya, Tunus'un haline bakın.
Gözümüzü daha fazla açmalı, emperyalist güçlerin ve de işbirlikçilerinin oyunlarına gelmemeliyiz.
Bu topraklar, bu vatan kolay kazanılmadı.
Genci, yaşlısı tek yürek oldu.
Her bir karışında emek var, cefa, gözyaşı, mücadele, özveri, şehit kanı, anaların duası, kurşuna siper olan kahramanlar var.
Bedelini fazlasıyla ödedik, özgürlüğü, bağımsızlığı sonuna kadar yaşamak hakkımız.
Bunu sürdürmek için milli değerlerimize, ulusal bilincimize çok iyi sahip çıkmalıyız.
Milli bayramlarımızın manası üzerinde, şöyle bir durup inceden düşünmek gerekir.
Ne diyor ünlü mısralar?
“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.
Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”
Bu vesileyle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluşunun 97. yıldönümünde, yüce önder Mustafa Kemal Atatürk'ü, silah arkadaşlarını, şehitleri, gazileri saygı, sevgi ve minnetle bir kez daha analım.
**********
Günün Sözü
“Geleceğe güçlü biçimde
ulaşabilmek,
Cumhuriyetimizi korumak
ve yaşatmakla olanaklıdır.”
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
TÜRKAN GENÇ
BU VATAN KOLAY KAZANILMADI
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı coşkusunu sokaklarda, alanlarda yaşamayamadık bu yıl.
Malum pandemi sürecindeyiz.
Sadece mütevazı törenler yapılabildi.
Ancak tabi evlerimize, iş yerlerimize bayraklarımızı astık, kutlama paylaşımlarımızı yaptık.
İçimizdeki coşku her zaman olduğu gibi çok büyük.
En önemli ulusal bayramımız sonuçta.
Bir ulusun var oluşunun, bir ülkeyi, bir devleti var edişinin en somut, en güzel göstergesi.
Mustafa Kemal Atatürk'ün ulusal mücadeleyi başlattığı 19 Mayıs ve egemenliğin millete verildiği 23 Nisan da çok kıymetli.
Gençlere ve çocuklara armağan edilen çok özel bayramlar bu günler de.
Ulusal mücadelenin kazanıldığı 30 Ağustos, Zafer Bayramı'mız.
Milli bayramlarımız bizi derinden etkiliyor.
Lakin, hepimizin bildiği üzere, bugünleri önemli bulmayanlar da var.
Bu da bir gerçek.
Bir kesim Cumhuriyet'e, Atatürk'e çok farklı pencereden bakıyor.
Bu günleri çok fazla üzerinde durmadan, baştan savma geçiştirmek istiyorlar.
Zira ulusal birlik ve beraberliğin öne çıkmasını istemiyorlar.
Bu önemli günlerde kutlamalara katılmamak için türlü bahaneler üretiliyor.
Bu durum ülkemiz üzerinde oynanan oyunların bir parçası.
Doğu ve Güneydoğu'da etnik milliyetçiliği kaşıma girişimleri, bölgede bağımsızlık vaatleri, art niyetli, sinsi planların göstergesi.
BOP, Arap Baharı gibi projeler aynı temele dayanıyor.
Düşman güçler, yerli uzantılarıyla bir olup, içten zarar vermek istiyorlar.
Güçlü, bilinçli toplum işlerine gelmiyor.
Çünkü istedikleri gibi kullanamayacak, at koşturamayacaklar.
Bu planı bozmak ve karşılarında dik durmak hepimizin görevi olmalı.
Aksi halde ulus olma özelliğini yitirir, birilerinin kuklası haline gelirsin.
Kan gölüne çevrilen ülkelerin ve milletlerinin hali apaçık ortada.
'Böl, parçala, yut-yönet' klasik taktiği ile sömürü düzeni her daim devrede.
Pakistan'dan Filistin'e kadar olan coğrafyaya, Afganistan, İran, Irak, Suriye, Mısır, Libya, Tunus'un haline bakın.
Gözümüzü daha fazla açmalı, emperyalist güçlerin ve de işbirlikçilerinin oyunlarına gelmemeliyiz.
Bu topraklar, bu vatan kolay kazanılmadı.
Genci, yaşlısı tek yürek oldu.
Her bir karışında emek var, cefa, gözyaşı, mücadele, özveri, şehit kanı, anaların duası, kurşuna siper olan kahramanlar var.
Bedelini fazlasıyla ödedik, özgürlüğü, bağımsızlığı sonuna kadar yaşamak hakkımız.
Bunu sürdürmek için milli değerlerimize, ulusal bilincimize çok iyi sahip çıkmalıyız.
Milli bayramlarımızın manası üzerinde, şöyle bir durup inceden düşünmek gerekir.
Ne diyor ünlü mısralar?
“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.
Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”
Bu vesileyle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kuruluşunun 97. yıldönümünde, yüce önder Mustafa Kemal Atatürk'ü, silah arkadaşlarını, şehitleri, gazileri saygı, sevgi ve minnetle bir kez daha analım.
**********
Günün Sözü
“Geleceğe güçlü biçimde
ulaşabilmek,
Cumhuriyetimizi korumak
ve yaşatmakla olanaklıdır.”