Hava Durumu

ÇALIŞMA GÜNLERİNİ 4’E ÇEKME SENARYOSU!..

Yazının Giriş Tarihi: 14.10.2021 16:29
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.10.2021 16:29

DOSABSİAD Başkanı Nilüfer Çevikel’in söylediği sıra dışı bazı şeyler dünkü gazetemizin manşetini oluşturmuştu. Başkan Çevikel “TBMM’de onaylanan Paris İklim Anlaşması şartlarına uymamız kaçınılmazdır. Sera gazı salınımının azaltılması için sanayicilerde elini taşın altına koyacak.D ünyadaki bu değişim sürecinin dışında kalmamalıyız. Özellikle enerji, ulaşım, tarım ve sanayide çevreci değişim bir zorunluluktur“ derken sanayi-çevre çerçevesine dair olası gelecek senaryolarından da bahsetti belki de…

Şimdi ben de sizlere yakın geleceğe dair önemli bir senaryodan bahsetmek istiyorum. Uluslararası Enerji Ajansı; dünyanın 2050 yılına kadar olacak gelişmelerini, bir senaryo haline getirerek kamuoyu ile paylaşmış. Anlatılanlara ve öngörülere baktığımızda; bu senaryonun gerçekleşmesi halinde; yaşam şeklimizin köklü bir şekilde değişeceğini anlıyoruz.

Zaten yapmak zorunda olduğumuz şeyler bunlar belki de…

Yoksa; dünyanın köküne kibrit suyu döküleceği ve komple yanacağı günlere gelmek üzereyiz. Küresel ısınma dediğimiz felaketler zinciri, tüm ülkelerin kapısını çalmış durumda… Orman yangınları, sert yağışlar, fırtınalar, uzun süren yakıcı sıcak hava dalgaları, çölleşme, susuzluk ve kuraklıklar boşuna değil…

Artık insanların başına gelen felaketler, eski felaketleri aratacak cinste…

Sebep; küresel ısınma dediğimiz bir şey… Petrol, kömür ve doğalgaz gibi fosil yakıtlar, 150 yıllık modern yaşam dediğimiz bu süreçte dünyanın iklim krizi felaketini hazırladı.

Küresel ısınmanın temel kaynağı olan sera gazlarının artışı ile dünya 1,2 derece daha fazla ısındı.

Şimdi bu sıcaklık artışını en az 1,5 derece de en fazla da 2 derecede tutabilmek için eylem planları hazırlanıyor. Eğer şu anda 1,2 derece olan sıcaklık artışı 1,5 dereceyi geçerse; dünya nüfusunun yüzde 15’i sıcak hava dalgalarının etkisi altına girerek yoğun felaketler yaşayacak. Eğer bu sıcaklık artışı 2 dereceyi geçerse; dünya nüfusunun yüzde 37’si seri felaketlerle karşı-karşıya gelecek.

Yani; yukarı tükürsek bıyık, aşağı tükürsen sakal örneği…

Isınmanın en kuvvetli olduğu bölgeler arasında kalan Türkiye’de de; yangınlar-seller, fırtınalar, kuraklıklar, susuzluk ve çölleşme ile karşılacak. Geçtiğimiz yaz yaşanan seri orman yangınları gibi felaketler kapıda bekliyor yani…

          ULUSLARARASI ENERJİ AJANSI’NIN KURTULUŞ SENARYOSU

Şimdi IEA’nın 2050 yılına kadar olacak olası Dünyayı Kurtarma Senaryosu’nun yıl başları kriterleriyle değerlendirilmesine başlayalım. Hedef: 30 yıl sonunda her alanda karbonsuzlaşarak dünyanın sıcaklık artışını 2 derecenin altında tutmak ve sıfır emisyona ulaşmak…

Bu arada senaryoyu paylaşan kuruluşu da tanıyalım isterseniz… Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) 1974 yılında Paris’te kurulan bağımsız bir çevre kuruluşudur. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 29 ülke bu kuruluşun üyesidir. Şimdi IEA’nın yıllar bazında hazırladığı senaryo ayrıntılarına geçiyorum.

YIL 2022: Tüm dünya ülkelerinde yeni kömür, petrol ve gaz sahalarının açılması durdurulacak, yeni santrallere izin verilmeyecek. Elektrikli otomobil satışı, küresel satışın yüzde 5’ine ulaşacak. Kentlere mazotlu araçların girişi engellenecek. (Bu konuda Brüksel ve Stutgart kentlerinde çalışma başlatıldı. Mazotlu araçların kent içine girişi engelleniyor.)

YIL 2025: Dünyanın gelişmiş ekonomilerinde yeni yapılan tüm evler sıfır emisyon standartlarında olacak. Bu evlerde fosil yakıt (kömür-petrol-doğalgaz) tüketilse bile, çatısındaki özel bir paneldeki ısı pompası ile karbon salınımı azaltılacak. Binalarda kömürlü kazan kullanımı yasaklanacak. Binaların yalıtımı maksimum düzeyde artırılacak ve elektrikli ısınma sistemleri devreye sokulacak. Son kömür santrali inşaatlarının tamamlandığı duyurulacak. Başka kömürlü santral inşaatı yapılmayacak. Ulaşımda bisiklete ağırlık verilecek ve egsoz gazı üretmeyen yeni ve basit araçlar kullanılmaya başlanacak. İnsanlar okullara ve işyerlerine bu tür sera gazı üretmeyen bisikletlerle gidecek.

YIL 2030: Tüm dünyada yapılan konut ve binalarda sıfır emisyon standartına geçilecek. Geniş yalıtımlı binalarda oturan insanların doğalgaz-kömür ve petrol giderleri azalacak. Bu faturalara ne kadar zam geldiği endişesi de yok olacak. Dünyada satılan tüm otomobillerin yüzde 60’ı elektrikli olacak. Sanayide hidrojen enerjisi kullanımı artacak ve 850 gigavata ulaşacak.

2035 YILI: Küresel fosil yakıt kullanımı 2020 yılının yarısına indirilecek. İçten yanmalı motora sahip otomobil satışı hiç olmayacak. Bu nedenle trafik kaynaklı hava kirliliği yaşanmayacak. Kamyon türü yük taşımacılıkta kullanılan araçların yarısı elektrikli hale gelecek. Ev ve işyerlerinde kullanılan ve gaz salınımı yüksek olan klimalar, artık devre dışı kalacak. Yüksek yalıtımlı binalarda klima ihtiyacı yaşanmayacak.

2040 YILI: Tüm binalarda süper yalıtım sistemi tamamlanacak. Petrol talepleri 2020 yılının yarısına düşecek. Elektrik üretiminde sıfır emisyon noktasına kavuşulacak.Hidrojen enerjisi biraz daha ön plana çıkacak.

2045 YILI: Isı pompaları binalardaki ısı ihtiyacının yarısını karşılar hale gelecek. Bisiklet türü çevre kirliliği hiç yaratmayan yeni jenerayon araçlar çıkacak. Bisiklet kulüpleri kurularak, sosyal dayanışmalar ve yarışmalar düzenlenecek. Organik tarım ve doğal gübre ile üretim yaygınlaştırılacak.

2050 YILI: Elektriğin büyük bölümü güneş, rüzgar ve hidrojenden elde edilecek. Ağır sanayide üretim yüzde 90-95 oranında düşük emisyonlu tesislerden oluşacak. Kentlerde ve otoyollarda elektrik şarj istasyonları ve dev akü alanları görülmeye başlanacak. Ulaşım sisteminde elektrikli araçlar,aydınlatma da ise LED ampuller dönemi başlayacak. Trenlerin yüzde 90’ı elektrikli olacak.Uçaklarda ise biyoyakıt kullanımı yüzde 50’ye yaklaşacak. Oturduğumuz binaların yüzde 85’i sıfır karbon üretecek hale gelecek. İnsanların çalışma süreleri azalacak. Haftanın 4 günü, çalışma günü olarak kullanılmaya başlanacak. Lüks tüketim sınırlandırılacak. Atmosfere bırakılan az miktardaki karbon da kurulacak depolama sistemi ile hapsedilecek. Sıfır emisyon yaşantılarımızdaki yerini alırken, dünyanın güzel yarınları için somut adımlar atılmaya başlanacak. Sıcaklıklar sabit tutulunca, doğal felaketler de azalacak.

                           BİR ÜTOPYA MIDIR BU SENARYO YOKSA?..

IEA’nın bu 30 yıllık senaryosuna “bir ütopya” değerlendirmesinde bulunacak birçok okurum çıkacaktır şimdi… Evet bende kabul ediyorum ki; Türkiye gibi kömür santrallerine bağımlı birçok ülkede bu senaryonun kurallarını hayata geçirmek zor olabilir. Ama gerek AB’nin uygulamaya başladığı Yeşil Mutabakat Eylem Planı, gerekse Birlşmiş Milletler’in Paris İklim Anlaşması, artık bazı ülkelerde hayata geçiriliyor. Bu yılın sonunda Belçika’da 604 bin mazotlu araç trafikten men edilecek. Almanya’nın bazı kentlerinde (Berlin ve Stuttgart) mazotlu araçların kent merkezlerine girişi engelleniyor. AB’de kömür santralleri kapanıyor.

Amaç; dünyanın sağlıklı ve güvenli geleceği ise; çıkarılan kurallara uymak gerekiyor. Anlaşılıyor ki yakın gelecekte elektrik ve hidrojen enerji sektörünün kralları olacak. Yalıtımı yüksek binalar daha çok para edecek ve insanlar daha az çalışıp, dünyanın geleceği için daha iyi şeyler yapacaklar.

Bu senaryo kapsamında; benzinli ve mazotlu araçlar yavaş-yavaş tarih olacak. Lüks tüketimde de büyük düşüşler yaşanacağı ve herkesin kendine yetecek kadar gıda maddesi satın alması da bir başka önemli gelişme olarak hayatımıza girecek gibi…

Güvenli tarım ve güvenli gıda da önemli tabii ki…

Değişim tam gaz yaşanacak yani…

Bu proje tam olarak uygulanırsa tabii ki..

Haydi hayırlısı…                                  

ÖZLÜ SÖZLER: Doğa sabır içinde, insan ise sabırsızlık içinde gelişim çabası gösterir. (Paul BOESE)

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.