“Vazgeçmek, kaybetmek değil; çoğu zaman kendine yeniden kavuşmaktır.”
İnsanın emek verdiği, gönül bağladığı bir oluşumdan vazgeçmesi hiçbir zaman kolay değildir. Çünkü emek yalnızca yapılan işte değil, insanın ruhunda da iz bırakır. Verilen her çaba, kat edilen her yol, aslında kişinin kimliğinin bir parçasına dönüşür. Gönül bağı kurulduğunda ise mesele daha da derinleşir; artık söz konusu olan yalnızca bir iş ya da uğraş değil, kalbin bir parçasıdır.
Ben de hayatımda böyle dönemeçlerle karşılaştım. Uykusuz geceler, umutla atılan adımlar, heyecanla kurulan hayaller… Hepsi bir anda “ya devam, ya vazgeç” sorusunun karşısına geldi. Bu noktada insan kendiyle bir hesaplaşmaya giriyor: “Bütün bunlar bana hâlâ güç mü veriyor, yoksa içimi tüketiyor mu?” İşte asıl kırılma anı da burada başlıyor.
Vazgeçmek ilk bakışta kayıp gibi görünür. Çünkü geride bırakılan şey yalnızca somut bir oluşum değil; aynı zamanda hatıralar, emeğin alın teri ve kalpten verilen duygulardır. Fakat zamanla anlıyorsun ki bırakmak bazen en büyük özgürlüktür. Bazen geride durarak ilerlemek, elindekini bırakıp yeniye yer açmak gerekir.
Hayat, insana yeniden başlamayı öğretecek fırsatlar sunar. Her bitişin içinde gizli bir başlangıç vardır. İnsan vazgeçtiğinde, yüklerinden arındığında aslında kendisini yeniden bulur.
Ve işte o an, kalbin fısıldar:
“Bazen bir yerden bir işten vazgeçmek, aslında kendini yeniden bulmanın başlangıcıdır.”
Peki siz, emek verdiğiniz bir yerden vazgeçmek zorunda kaldığınızda ne hissettiniz?
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
EMİNE ÇİZMELİ ERİKEL
Bırakmak Yenilgi Değil, Özgürlüktür
“Vazgeçmek, kaybetmek değil; çoğu zaman kendine yeniden kavuşmaktır.”
İnsanın emek verdiği, gönül bağladığı bir oluşumdan vazgeçmesi hiçbir zaman kolay değildir. Çünkü emek yalnızca yapılan işte değil, insanın ruhunda da iz bırakır. Verilen her çaba, kat edilen her yol, aslında kişinin kimliğinin bir parçasına dönüşür. Gönül bağı kurulduğunda ise mesele daha da derinleşir; artık söz konusu olan yalnızca bir iş ya da uğraş değil, kalbin bir parçasıdır.
Ben de hayatımda böyle dönemeçlerle karşılaştım. Uykusuz geceler, umutla atılan adımlar, heyecanla kurulan hayaller… Hepsi bir anda “ya devam, ya vazgeç” sorusunun karşısına geldi. Bu noktada insan kendiyle bir hesaplaşmaya giriyor: “Bütün bunlar bana hâlâ güç mü veriyor, yoksa içimi tüketiyor mu?” İşte asıl kırılma anı da burada başlıyor.
Vazgeçmek ilk bakışta kayıp gibi görünür. Çünkü geride bırakılan şey yalnızca somut bir oluşum değil; aynı zamanda hatıralar, emeğin alın teri ve kalpten verilen duygulardır. Fakat zamanla anlıyorsun ki bırakmak bazen en büyük özgürlüktür. Bazen geride durarak ilerlemek, elindekini bırakıp yeniye yer açmak gerekir.
Hayat, insana yeniden başlamayı öğretecek fırsatlar sunar. Her bitişin içinde gizli bir başlangıç vardır. İnsan vazgeçtiğinde, yüklerinden arındığında aslında kendisini yeniden bulur.
Ve işte o an, kalbin fısıldar:
“Bazen bir yerden bir işten vazgeçmek, aslında kendini yeniden bulmanın başlangıcıdır.”
Peki siz, emek verdiğiniz bir yerden vazgeçmek zorunda kaldığınızda ne hissettiniz?