Hava Durumu

Terk Edilmişlik Hissiyle Sosyal Hayatta Var Olmak

Yazının Giriş Tarihi: 13.10.2025 23:37
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.10.2025 23:37

Danışanın dünyasından …

Ben küçük bir çocukken, biri arkasını döndüğünde bunun sonsuza kadar olabileceğini düşünürdüm. Kalbimde açıklayamadığım bir boşluk oluşur, bu boşlukta suçlu benmişim gibi hissederdim. O günlerde farkında olmasam da, içimde filizlenen duygunun adı “terk edilmişlik”ti.

Yıllar geçti. Fiziksel olarak kimse beni terk etmedi belki ama bir bakışın eksikliğinde, bir sesin yoksunluğunda, bir sarılmanın gelmeyişinde terk edilmiş gibi hissettim. Meğer duygusal terk edilme, yokluğun içimizde bıraktığı en görünmez izmiş.

Zamanla fark ettim ki, bu duygu sadece iç dünyamda kalmıyor. Sosyal ilişkilerimi, insanlara olan güvenimi ve bağ kurma biçimimi de etkiliyordu.

Bazı insanlara gereğinden fazla tutunuyordum. Onların her mesajı, her sözü benim için varoluşumun onayı gibiydi. Terk edilmekten o kadar korkuyordum ki, bazen kendimden bile vazgeçiyordum.Aşırı baglanıyor ya da uzak duruyordum.

Diğer zamanlarda ise tam tersi oluyordu. İnsanlara duvar örüyor, yakınlaşmalarına izin vermiyor, içimdeki boşluğu onlara fark ettirmemeye çalışıyordum.Benim için güvende kalmanın yolu, duygusal mesafeydi.

Topluluklara karışmakta, kendimi ifade etmekte zorlanıyordum. İçimden bir ses, “Zaten seni kim önemser ki?” diyordu. Bu ses çocukluğumdan kalma bir yankıydı belki de; duyulmamış, görülmemiş, anlaşılmamış bir çocuğun sesiydi.Kalabalıklar içinde kendimi yalnız hissediyordum.

Bazen bir bakışla, bazen bir ilgisizlikle tetikleniyor ve sosyal ortamlardan içime kapanarak uzaklaşıyordum. Sonra yalnızlıktan şikâyet ediyordum, ama yaklaştığımda içim ürküyordu. Terk edilme korkusu, beni hep aynı mesafede aynı yerde tutuyordu.

Kendi çocuğuma da aktarmaktan korktum.Ebeveyn olduğumda en çok bundan korktum. Beni kimse terk etmesin derken, ben çocuğuma duygusal olarak ulaşabiliyor muydum? Onu gerçekten görüyor, dinliyor, yanında olduğumu hissettirebiliyor muydum?

Çünkü fark ettim ki, görülmeyen çocuklar bir gün kendini görünmez hissetmeye başlıyor.Bu duygu, nesilden nesle taşınan sessiz bir mirasa dönüşüyor.

Ben bu duygunun sadece bireysel bir yara olmadığını zamanla anladım. Terk edilmişlik hissiyle büyümüş bireyler bir araya geldiğinde, bağ kurmakta zorlanan bir toplum oluşuyor.

İnsanlar birbirine mesafeli,
Güvensiz,
Yorgun ve
İlişkilerde hep “gidebilir” ihtimaline hazır hâlde yaşıyor.

Bu duygunun yaygın olduğu yerlerde, toplumsal dayanışma da zayıflıyor. Çünkü herkes kendi yalnızlığını yönetmekle meşgul oluyor. Kimse kimsenin yükünü taşıyacak gücü kendinde bulamıyor.

Terk edilme duygusu anlatıldıkça hafifliyor.
Görülmeyen yanlarımız görünür oldukça iyileşiyoruz.
Ve en önemlisi, bir diğerinin elini tuttuğumuzda aslında kendi içimizdeki boşluğu da onarıyoruz.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.