Kentimizin en önemli çözüm bekleyen sorunu olarak her ne kadar trafik yoğunluğu öne çıksa da aslında gözden kaçırdığımız hayati önem taşıyan bir gerçek daha var.
İnsan sağlığını tehdit eden boyutlara ulaşan hava ve çevre kirliliğidir.

Üç tarafı sanayi bölgeleriyle çevrili Bursa'nın Allah'tan ki güneyinde Uludağ var.

O da olmasaymış şehrin dört bir yanını organize sanayi bölgeleriyle (OSB)çevireceklermiş.

Şehrimizde hava kirliliğinin yaşamı zorlaştırmasıyla en çok öne çıktığı ilçeler Kestel, Gürsu, Nilüfer ve İnegöl gelmektedir.

Bu ilçelerimizde diğer ilçelerimize göre sayısal olarak daha fazla organize sanayi bölgesi olması değildir.

Nitekim para kazanma hırsı aklının önüne geçmiş, kendisinden başka kimsenin sağlığını düşünmeyen bazı tekstil fabrikaların patronlarıdır sebep .
Bir diğeri de bu gerçeği bilerek Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın arkasına saklanan Bursa'nın TBMM'deki 20 temsilcisidir.

Yıllardır bu sütunlardan yazıyor, tv ekranlarından söylüyoruz, hatırlatıyoruz.

Her canlının sağlıklı ortamlarda yaşayabilme koşullarının oluşturulması Anayasal Hak'dır.

Şayet herhangi bir canlının Anayasal Hak ihlali sonucu yaşamının zorlaşması ya da bir şekilde ölümüne sebep olunmasının vebali hangi partiden olursa olsun TBMM'de Bursa'nın sorunlarını çözmek adına milletin seçtiği kanun koyucu milletvekillerinindir.

Yasalarla belirlenmiş olmasına rağmen daha fazla para kazanmak adına filtre sistemini devreye almayarak bacasından ölüm tüten kanun tanımaz fabrika sahiplerine göz yumulması insanlık suçudur.

Her geçen yıl havamızı artarak kirletmeye devam eden ve de bu durumu görmezden gelenlere sesimizi duyurmak için tek bir çare kalmıştır.
O da tüm halk olarak demokratik hakkımız olan eylem yapmaktır.

Bakın iddia ediyorum, halk olarak bu konuda kendimizin ve çocuklarımızın sağlıklı koşullarda yaşamlarını sürdürmesini isteyen her yurttaşın katılım göstermesiyle oluşturulacak "Yaşamak için temiz hava solumak istiyoruz" platformu adı altında başlatılacak planlı protestolar kesinlikle karşılık bulacaktır.
Aksi takdir de hava kirliliğine maruz kalarak hastaneye yatırılmış eşimizin, dostumuzun, komşumuzun ziyaretine gidip gelirken de ölüm sırası acaba bize ne zaman gelecek diye beklemeği sürdürürüz.

Evet, evet Kestel'de şu anki durum bu denli hayati önem taşımaktadır.

Zehir solumayı insanlara reva görenlere durumum ciddiyetini hissettirmek için iş başa düşmüştür.

Çünkü 2022 yılında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, Sağlık İl Müdürlüğü, Uludağ Üniversitesi, Bursa Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü ve Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı'nın da içinde yer aldığı Büyükşehir Belediyesi Çevre ve Sağlık Komisyonu'nca bir yıl süren çalışmaları sonucu Bursa'nın hava kalitesi raporu çıkarılmıştı.
Raporda Kestel ve Gürsu'da hava kalitesinin belirli zamanlarda maske takma zorunluğunun yanı sıra bazen de sokağa çıkılmaması gerektiğine yer verilmiştir.
Şimdi ortada böyle bir bilimsel rapor varken Kestel Belediye Başkanı Ferhat Erol yardımcılarını da yanına alarak Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'ne gidip yetkililerle görüştüğünü gösteren paylaştığı fotoğrafın altına, "Kestel rahat bir nefes alacak. Hava kirliliği artık sorun olmaktan kalkacak" notu düşmesiyle ancak kendisini avutabilir.
Çünkü, geçmişte Kestel'in bu hale geleceğini öngöremeyen siyaseten ustası, Kestel'in eski Belediye Başkanı Yener Acar'dır.
Dolayısıyla bu işin çözümü ne Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ne ilçe belediyeleri ne de Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'dür.
Tek çare kalmıştır o da halkın bilinçlenip yasaların ön gördüğü şekilde temiz hava soluma hakkını her koşulda aramasıdır.