Çok merak ediyorum, sağlıklı çevrede yaşam hakkının Anayasal Hak olmasına rağmen insanların “ölmek değil temiz hava solumak istiyoruz” diye haykırarak yürüyüş yapıp hak arayan acaba dünyada başka toplumlar var mıdır?
Ne yazıktır ki, sanayi şehri olmasını yere göğe koyamadığımız Bursa’nın sanayi atıklarının kontrollü şekilde bertaraf edecek tesisi olmadığı halde ülkemizin ekonomik anlamda dördüncü büyük şehri diye övündüğümüz, diğer kentlere göre daha fazla organize sanayi bölgesi olmakla yetinilmeyip yenilerini kurmak için fırıldak çevirenlere “yeter artık” demek için Bursa’nın şimdi ayağa kalkma zamanı.
Aksi takdirde çok geç kalmış olacağız.
Kentimizin en önemli sorununun her ne kadar trafik olduğu aktarılsa da asıl gerçek her geçen gün artış gösteren ve de her canlının yaşam kalitesini etkileyen hava ve çevre kirliliğidir.
Bunun böyle olduğunu önceki dönem Büyükşehir Belediye Meclisi’nde AK Parti Meclis Üyesi Ercan Barutçuoğlu’nun başkanlığını yaptığı Hava Kirliliğini Önleme Komisyonu raporlarınca açıkça belirtilmişti.
Komisyonun bileşenleri üç üniversitelerimiz başta olmak üzere İl Sağlık Müdürlüğü, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğü, Marmara Temiz Hava Merkezi Müdürlüğü, Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı ve akademik odalarından yetkililerinin olduğu Hava Kirliliğini Önleme Komisyonu oluşturulmuştu.
Komisyon bir yıl boyunca bizzat sahada tespitler yaparak titizlikle rapor hazırlamıştı.
Raporda, Bursa’nın hava ve çevre kirliliğinin oluşumunun nedenleri ve bunların önlenebilmesinin formülleri kapsamlı şekilde yer verilmişti.
Raporda şehrin tamamı belirtilse de en çok hava ve çevre kirliliğine maruz kalan yerleşim yerlerinin Kestel, Gürsu, İnegöl ve Nilüfer olduğudur.
Rapor, Büyükşehir Belediye Meclisi’ne sunulmuş oy birliğiyle geçerek gereğinin yapılması için TBMM Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Fatma Varank ve TBMM Çevre Komisyonu Başkan Vekili AK Parti Bursa Milletvekili Muhammed Müfit Aydın ile Komisyon Üyesi AK Parti Bursa Milletvekili Emel Gözükara Durmaz’ın da yer aldığı komisyona verilmişti.
Dikkatinizi çekmek isterim ki, sorunun çözümü noktasında yetkili TBMM Çevre Komisyonu’nda Bursa halkının oylarıyla milletvekili seçilmiş iki isim olmasına rağmen ne yazıktır bir yıldır somut gelişme olmamıştır.
Öyle değil mi?
Nitekim Bursa halkı hala zehir solumaya devam etmektedir.
Geçtiğimiz günlerde Kestel Platformu “Ölmek değil temiz hava solumak istiyoruz” diyerek ilçe halkının da katımıyla yürüyüş düzenledi.
Benzer bir yürüyüş iki yıl önce de İYİ Parti Kestel İlçe Başkanlığı’nın öncülüğünde yapılmıştı.
Kestel Belediye Başkanı Ferhat Erol ile tüm siyasi parti temsilcileri, STK’lar, DOĞADER, duyarlı yurttaşlar ile çevreciler katıldı.
Tek istekleri, Kestel’in geçmiş dönemlerdeki öngörüsüz, vizyonsuz, inisiyatif kullanmaktan korkan, uyarıları takmayan, makam gücünü halktan değil partisinden ibaret zanneden bazı kafaların yönetimindeki belediyelerin o günlerde kurulmasına müsaade edip ruhsatlarını verdiği boyahane fabrikalarının bugün ölüm tüten bacalarına tepki göstermekti.
Aynı şekilde Bursa Çimento Fabrikası’nın bacasından bıraktığı dumanın hiç de masum olmadığına anlatabilmekti.
Zira, sanayi şehri kentimizde sanayi atıkların kontrollü şekilde bertaraf edilmesine sağlayacak tesis olmadığı için Büyükşehir Belediyesi’nin geçmişte Bursa Çimento Fabrikası ile anlaşma yapılarak evsel hariç sadece şehrimizin değil tüm bölgenin tehlikeli sanayi, tıbbi ve de benzeri atıkları burada yakılmak suretiyle söz de imha ediliyor.
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın izni ile atıkların yakılması işleminde bacasından bıraktığı gaz ne kadar filtre edilse de zaman zaman çevreye yayılan kimyasal yanık kokularının insan sağlığını etkilememesi mümkün mü?
Geçtiğimiz hafta sonu Kestel’de, “Zehir solumak istemiyoruz!” başlıklı panel düzenlendi.
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Türkkan, Bursa Kimya Mühendisleri Odası Başkanı Vedat Sezer, Büyükşehir Belediyesi Çevre Dairesi Başkanı Ali Alper Makam, DOĞADER Başkanı Murat Demir konuşmacı olarak katıldı.
Panelistlerin ortak görüşü, yapılan ölçümlerde günün her saati Kestel’deki hava kalitesinin ölümcül sonuçlara etken olabilecek şekilde tehlike oluşturduğunu belirttiler.
Büyükşehir Belediyesi Çevre Dairesi Başkanı Ali Alper Makam, konuşmasında Kestel’in bu duruma gelmesine neden olan unsurları söyle açıkladı:
“Kestel geçmişten bu yana plansız gelişmiş. Kestel, çevreyi kirletici sanayinin merkezi olabilecek konumda bir yer değildir. Bu durum başlı başına şehrin kaderini etkileyebilecek büyük bir hata. Sanayi kuruluşları Kestel’in hem havasını hem suyunu hem de tarım topraklarını kirletmeye devam ediyor. Bunun her halde dünyada bir örneği yoktur”
Kimya Mühendisleri Odası Başkanı Vedat Sezer de, Bursa’nın havasını kirleten etkenlerin belirleyerek 2021 yılında TBMM’ne rapor halinde sunduklarını ancak önlem alıcı bir çalışma yapılmadığı gibi kesin çözüm alınabilecek taleplerin her seferinde ertelendiğini belirterek şunları paylaştı:
“Bursa’nın özel bir yer olduğu için özel ve de olağanüstü özel önlemler alınması gerekiyor. Bunun için siyaset üstü devlet politikası ile desteklenmesi gerekiyor”
DOĞADER Başkanı Murat Demir ise her canlının sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşama hakkının Anayasal Hak olduğunu hatırlatarak Bursa’da yaşayan herkese şu çok önemli şu çağrıyı yaptı. “Öncelikli şu iyi bilinmelidir ki, bizler akademik ve bilimsel veriler üzerinden konuşuyoruz. Başta Keste, Gürsu olmak üzere şehrin geneli maalesef sağlıksız hava soluyor. Artık yeter temiz hava solumak istiyoruz diyen vatandaşlardan toplanan 10 bini aşan imzalı dilekçeleri yarın saat 16:00’de Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’ne götüreceğiz. Zehir değil temiz hava solumak istiyoruz diyen herkesi yarın buraya bekliyoruz”
Başkan Murat Demir, verecekleri imzalarla birlikte talepleri de şunlar olacak:
“Belediyelerin yetkililerinin girmesine yasaklarla izin verilmeyen OSB’lere girip denetleyebilmelidir.
Filtresi olmayan ya da olup da çalıştırmayan fabrikaları kapatsınlar.
Filtrelerin ve arıtmaların çalıştırılması devlet tarafından denetlenmeli.”
Şayet bunlar yapılmazsa hukuku devreye alıp görevini yapmayanlar hakkında suç duyurusunda bulunacaklar.
DOĞADER Başkanı Murat Demir, Kestel’de başlatılan mücadeleyi sınırlamayıp Bursa’nın geneline yayarak mücadeleyi büyütülmesi gerekçesini şu şekilde izah etti:
“Bu saatten sonra bu uğurda geri adım atmak yok. Ya o filtreleri takacaklar ya da taktıkları filtreleri çalıştıracaklar. Çünkü sanayiden elde ettiğimiz kar insan sağlığından daha karlı değildir. Ülke olarak insan sağlığına harcayacağımız bütçe ve masraflar sanayiden kazandığımızın kat ve kat üstüne çıkar oldu. Artık ölmek değil yaşamak istiyoruz”
Panelin en can alıcı olduğu kadar yüreklerimizi dağlayan açıklama ise Uludağ Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Alpaslan Türkkan’dan geldi.
Türkkan Hoca, Dünya Salık Örgütü Türkiye’de 2024 yılındaki yapılan Hava Kalitesi Raporu sonuçlarında ne yazıktır ki, Kestel’in ikinci sırada çıktığını açıkladı.
Yine Dünya Sağlık Örgütü’nün raporuna göre 2024 yılının 365 günün 278 günü aşmaması gerektiği sınırı Kestel’in havasının aştığını açıklayan bilim insanı Prof. Dr. Alpaslan Türkkan, risk altındaki hastalıkların bu durumda sokağa çıkma yasağı uygulanması gerektiğini söyledi.
Kestel’in her geçen gün havasının daha da kirlendiğini tespit ettiklerini belirten Türkkan, bunun önlenebilmesi için Kestel halkının ortaya koyacağı “tepki” ile ancak sonuç alınabileceği söyledi.
Halkın sağlığı üzerinden para kazanmak isteyen Allah korkusundan mahrum kalmış vicdansızlara karşı mücadele etmek için daha da geç olmadan şimdi ayağa kalk Kestel.
Unutulmamalıdır ki, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Bursa’nın havasının, suyunun, topraklarının kısaca çevresinin temiz olması için sanayicilerin vicdanlarına seslenerek arıtmalarını çalıştırıp bacalarına filtre takmaları gerektiğine çağrısını yapması takdire şayandır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ERSEL PEKER
Vicdansızlar...
Çok merak ediyorum, sağlıklı çevrede yaşam hakkının Anayasal Hak olmasına rağmen insanların “ölmek değil temiz hava solumak istiyoruz” diye haykırarak yürüyüş yapıp hak arayan acaba dünyada başka toplumlar var mıdır?
Ne yazıktır ki, sanayi şehri olmasını yere göğe koyamadığımız Bursa’nın sanayi atıklarının kontrollü şekilde bertaraf edecek tesisi olmadığı halde ülkemizin ekonomik anlamda dördüncü büyük şehri diye övündüğümüz, diğer kentlere göre daha fazla organize sanayi bölgesi olmakla yetinilmeyip yenilerini kurmak için fırıldak çevirenlere “yeter artık” demek için Bursa’nın şimdi ayağa kalkma zamanı.
Aksi takdirde çok geç kalmış olacağız.
Kentimizin en önemli sorununun her ne kadar trafik olduğu aktarılsa da asıl gerçek her geçen gün artış gösteren ve de her canlının yaşam kalitesini etkileyen hava ve çevre kirliliğidir.
Bunun böyle olduğunu önceki dönem Büyükşehir Belediye Meclisi’nde AK Parti Meclis Üyesi Ercan Barutçuoğlu’nun başkanlığını yaptığı Hava Kirliliğini Önleme Komisyonu raporlarınca açıkça belirtilmişti.
Komisyonun bileşenleri üç üniversitelerimiz başta olmak üzere İl Sağlık Müdürlüğü, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğü, Marmara Temiz Hava Merkezi Müdürlüğü, Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı ve akademik odalarından yetkililerinin olduğu Hava Kirliliğini Önleme Komisyonu oluşturulmuştu.
Komisyon bir yıl boyunca bizzat sahada tespitler yaparak titizlikle rapor hazırlamıştı.
Raporda, Bursa’nın hava ve çevre kirliliğinin oluşumunun nedenleri ve bunların önlenebilmesinin formülleri kapsamlı şekilde yer verilmişti.
Raporda şehrin tamamı belirtilse de en çok hava ve çevre kirliliğine maruz kalan yerleşim yerlerinin Kestel, Gürsu, İnegöl ve Nilüfer olduğudur.
Rapor, Büyükşehir Belediye Meclisi’ne sunulmuş oy birliğiyle geçerek gereğinin yapılması için TBMM Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Fatma Varank ve TBMM Çevre Komisyonu Başkan Vekili AK Parti Bursa Milletvekili Muhammed Müfit Aydın ile Komisyon Üyesi AK Parti Bursa Milletvekili Emel Gözükara Durmaz’ın da yer aldığı komisyona verilmişti.
Dikkatinizi çekmek isterim ki, sorunun çözümü noktasında yetkili TBMM Çevre Komisyonu’nda Bursa halkının oylarıyla milletvekili seçilmiş iki isim olmasına rağmen ne yazıktır bir yıldır somut gelişme olmamıştır.
Öyle değil mi?
Nitekim Bursa halkı hala zehir solumaya devam etmektedir.
Geçtiğimiz günlerde Kestel Platformu “Ölmek değil temiz hava solumak istiyoruz” diyerek ilçe halkının da katımıyla yürüyüş düzenledi.
Benzer bir yürüyüş iki yıl önce de İYİ Parti Kestel İlçe Başkanlığı’nın öncülüğünde yapılmıştı.
Kestel Belediye Başkanı Ferhat Erol ile tüm siyasi parti temsilcileri, STK’lar, DOĞADER, duyarlı yurttaşlar ile çevreciler katıldı.
Tek istekleri, Kestel’in geçmiş dönemlerdeki öngörüsüz, vizyonsuz, inisiyatif kullanmaktan korkan, uyarıları takmayan, makam gücünü halktan değil partisinden ibaret zanneden bazı kafaların yönetimindeki belediyelerin o günlerde kurulmasına müsaade edip ruhsatlarını verdiği boyahane fabrikalarının bugün ölüm tüten bacalarına tepki göstermekti.
Aynı şekilde Bursa Çimento Fabrikası’nın bacasından bıraktığı dumanın hiç de masum olmadığına anlatabilmekti.
Zira, sanayi şehri kentimizde sanayi atıkların kontrollü şekilde bertaraf edilmesine sağlayacak tesis olmadığı için Büyükşehir Belediyesi’nin geçmişte Bursa Çimento Fabrikası ile anlaşma yapılarak evsel hariç sadece şehrimizin değil tüm bölgenin tehlikeli sanayi, tıbbi ve de benzeri atıkları burada yakılmak suretiyle söz de imha ediliyor.
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın izni ile atıkların yakılması işleminde bacasından bıraktığı gaz ne kadar filtre edilse de zaman zaman çevreye yayılan kimyasal yanık kokularının insan sağlığını etkilememesi mümkün mü?
Geçtiğimiz hafta sonu Kestel’de, “Zehir solumak istemiyoruz!” başlıklı panel düzenlendi.
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Türkkan, Bursa Kimya Mühendisleri Odası Başkanı Vedat Sezer, Büyükşehir Belediyesi Çevre Dairesi Başkanı Ali Alper Makam, DOĞADER Başkanı Murat Demir konuşmacı olarak katıldı.
Panelistlerin ortak görüşü, yapılan ölçümlerde günün her saati Kestel’deki hava kalitesinin ölümcül sonuçlara etken olabilecek şekilde tehlike oluşturduğunu belirttiler.
Büyükşehir Belediyesi Çevre Dairesi Başkanı Ali Alper Makam, konuşmasında Kestel’in bu duruma gelmesine neden olan unsurları söyle açıkladı:
“Kestel geçmişten bu yana plansız gelişmiş. Kestel, çevreyi kirletici sanayinin merkezi olabilecek konumda bir yer değildir. Bu durum başlı başına şehrin kaderini etkileyebilecek büyük bir hata. Sanayi kuruluşları Kestel’in hem havasını hem suyunu hem de tarım topraklarını kirletmeye devam ediyor. Bunun her halde dünyada bir örneği yoktur”
Kimya Mühendisleri Odası Başkanı Vedat Sezer de, Bursa’nın havasını kirleten etkenlerin belirleyerek 2021 yılında TBMM’ne rapor halinde sunduklarını ancak önlem alıcı bir çalışma yapılmadığı gibi kesin çözüm alınabilecek taleplerin her seferinde ertelendiğini belirterek şunları paylaştı:
“Bursa’nın özel bir yer olduğu için özel ve de olağanüstü özel önlemler alınması gerekiyor. Bunun için siyaset üstü devlet politikası ile desteklenmesi gerekiyor”
DOĞADER Başkanı Murat Demir ise her canlının sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşama hakkının Anayasal Hak olduğunu hatırlatarak Bursa’da yaşayan herkese şu çok önemli şu çağrıyı yaptı. “Öncelikli şu iyi bilinmelidir ki, bizler akademik ve bilimsel veriler üzerinden konuşuyoruz. Başta Keste, Gürsu olmak üzere şehrin geneli maalesef sağlıksız hava soluyor. Artık yeter temiz hava solumak istiyoruz diyen vatandaşlardan toplanan 10 bini aşan imzalı dilekçeleri yarın saat 16:00’de Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’ne götüreceğiz. Zehir değil temiz hava solumak istiyoruz diyen herkesi yarın buraya bekliyoruz”
Başkan Murat Demir, verecekleri imzalarla birlikte talepleri de şunlar olacak:
“Belediyelerin yetkililerinin girmesine yasaklarla izin verilmeyen OSB’lere girip denetleyebilmelidir.
Filtresi olmayan ya da olup da çalıştırmayan fabrikaları kapatsınlar.
Filtrelerin ve arıtmaların çalıştırılması devlet tarafından denetlenmeli.”
Şayet bunlar yapılmazsa hukuku devreye alıp görevini yapmayanlar hakkında suç duyurusunda bulunacaklar.
DOĞADER Başkanı Murat Demir, Kestel’de başlatılan mücadeleyi sınırlamayıp Bursa’nın geneline yayarak mücadeleyi büyütülmesi gerekçesini şu şekilde izah etti:
“Bu saatten sonra bu uğurda geri adım atmak yok. Ya o filtreleri takacaklar ya da taktıkları filtreleri çalıştıracaklar. Çünkü sanayiden elde ettiğimiz kar insan sağlığından daha karlı değildir. Ülke olarak insan sağlığına harcayacağımız bütçe ve masraflar sanayiden kazandığımızın kat ve kat üstüne çıkar oldu. Artık ölmek değil yaşamak istiyoruz”
Panelin en can alıcı olduğu kadar yüreklerimizi dağlayan açıklama ise Uludağ Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Alpaslan Türkkan’dan geldi.
Türkkan Hoca, Dünya Salık Örgütü Türkiye’de 2024 yılındaki yapılan Hava Kalitesi Raporu sonuçlarında ne yazıktır ki, Kestel’in ikinci sırada çıktığını açıkladı.
Yine Dünya Sağlık Örgütü’nün raporuna göre 2024 yılının 365 günün 278 günü aşmaması gerektiği sınırı Kestel’in havasının aştığını açıklayan bilim insanı Prof. Dr. Alpaslan Türkkan, risk altındaki hastalıkların bu durumda sokağa çıkma yasağı uygulanması gerektiğini söyledi.
Kestel’in her geçen gün havasının daha da kirlendiğini tespit ettiklerini belirten Türkkan, bunun önlenebilmesi için Kestel halkının ortaya koyacağı “tepki” ile ancak sonuç alınabileceği söyledi.
Halkın sağlığı üzerinden para kazanmak isteyen Allah korkusundan mahrum kalmış vicdansızlara karşı mücadele etmek için daha da geç olmadan şimdi ayağa kalk Kestel.
Unutulmamalıdır ki, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Bursa’nın havasının, suyunun, topraklarının kısaca çevresinin temiz olması için sanayicilerin vicdanlarına seslenerek arıtmalarını çalıştırıp bacalarına filtre takmaları gerektiğine çağrısını yapması takdire şayandır.