Hava Durumu

EVLADI-İ FATİHAN BALKANLAR - 15

Yazının Giriş Tarihi: 12.11.2021 16:37
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.11.2021 16:37

Rahibe Teresa Vatikan tarafından kutsanmış olsa da, aslında pek anlatıldığı gibi hayırsever birisi değildir. Teresa’nın 9 yıl yanında bağışları kayıtta çalışan Susan Shields onun karanlık yönlerini hatıratında ortaya dökmüştür. Teresa’nın ölmek üzere olan hastalara “cennete bilet ister misin diyerek” vaftiz ettiğini New York’ta toplanan 50 milyon dolarlık paranın yoksullara harcanmadığını, Etiyopya’ya açlık için toplanan paraların gönderilmediğini ve fakat Afrika’ya gönderilen paraların Etiyopya üzerinden gönderilmiş gibi makbuz kesildiğini açıkça yazmıştır.

Yine 1991 yılında İngiltere’deki bir kurum, vakfın gelirlerini denetlerken toplanan paraların %7’sinin yardım şeklinde kullandığını kalanın da Vatikan’ın hesaplarına aktarıldığını ortaya çıkarmıştır.

Yine Teresa’nın yanında gönüllü olarak çalışan Hemley Gonzales, hastalara yapılan iğnelerin sterilize edilmeden musluk altında yıkanarak tekrar vurulduğunu, depolarda son kullanma tarihleri geçen ilaçların kullanıldığını, kliniklerinde normal hastalar ile bulaşıcı hastaların beraber yattıklarını, bu ihmaller sonucu Hindistan’da ebola salgının çıktığını yazmıştır.

Velhasıl Teresa hastaların değil hastalığın dostu idi. Bütün hayatı Katolikliği dünyaya yaymaktı. Onun içinde hastalara acı çektirmeyi görev sayardı. Çocuk tacizcisi ve dolandırıcılıkla adı çıkan Haiti devleti diktatörüyle gönül ilişkisi olduğundan bahisle adı da çıkmıştır. Zira ona bol bol para toplardı.

Ölümünden sonra yayınlanan mektuplarında ise inancını yitirdiği yazılır. 1997’de de Hindistan’da öldü.

Seyahatimizin son günü sabah erkenden otelimizden çıktık, caddenin karşısındaki Osmanlı çarşısındaki ilk durağımız Hüdavendigar Camii’ne geldik. Cami hafif bir tepe üzerine yüksekte yapılmış, halen kullanılır vaziyette ibadete açıktır. Yanında ise her yerden görülebilen saat kulesi ve şadırvanı ile klasik bir Osmanlı eseri. Cami bahçesinde bulunan mezarlardan birisi Kanuni Sultan Süleyman’ın kız kardeşi Beyhan Sultan’a ait türbesi bulunmakta. Türbenin hemen karşısında da Üsküp Fatihlerinden Gazi İshak Paşa’nın türbesi sessizce bizi karşıladı. Hemen yüz metre kadar yakınında Yıldırım Beyazıt ve Murat Hüdavendigar’ın komutanlarından Gazi İsa bey yatmakta.  Hüdavendigar cami mimari yapısı itibariyle bir ilke imza atmış, balkanların çift kubbeli ilk camisidir. Osmanlı zamanında cami ve etrafı büyük bir külliye olarak hizmet vermekte iken şimdilerde ise avlusu otopark olarak kullanılıyor.  Ne yazık ki Üsküp’te 30’dan fazla cami kominizmin idaresi altında iken yıktırılmıştır. Hüdavendigar Cami’nin avlusunda Osmanlı’nın sembolü 700 yıllık bir çınar ağacı da, zamana inat dimdik ayakta geçmişi yaşatmaya çalışıyor.

Türk Çarşısı’na Hünkar kapısından girilmekte, bizdeki uzun çarşıyı andıran, etrafındaki eski binaları ve dükkanlarının faaliyet gösterdiği, oldukça hareketli olan bu çarşıda dolaşırken yine bir Osmanlı eseri olan yiğit paşa kültür merkezine vardık. Yiğit paşa Üsküp’ün eski komutanı olup, merkez içinde Yiğit Paşa’nın türbesi, çeşmesi, kütüphanesi ve kuyusu ile birlik bir ziyaret merkezi olmuş.

Üsküp kalesine doğru dar sokaklardan yürüdüğümüzde önümüze, tarihin en büyük seyyahlarından ve seyahatnamesi hala günümüz de bile kaynak özelliğini taşıyan Evliya Çelebi sokağının bulunduğu Evliya Çelebi Mahallesi’ne rastladık. Geniş parkları yaşlı çınar ve yaban kestanesi ağaçları ile doldurulmuş. Lakin mahalle ve sokakları bakımsız ve etraf harabelik, çarşı girişinde Arasta Cami mevcut ancak bu camide viranelik olmuş.

Devam edecek…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.