Son yıllarda ülkemizde ve dünyada çağdaş devlet anlayışında meydana gelen değişmenin bir sonucu olarak ekonomide kamu sektörünün payının azaltılması, piyasa ekonomisine işlerlik kazandırılması ve üretim faktörlerinin verimli ve etkin kullanılması görüşü önem kazanmaya başladı.

Bu gelişmelere yol açan temel nedenler ise kamunun başarısızlığı olarak ifade edilebilecek kamu kaynaklarının rasyonel ve etkin kullanılmaması, israf edilmesi değil midir?  

Bunlar geçmişten beri süregelen, birey olarak alışkın olduğumuz, çözmeye yanaşılsa da kararlılık sürdürülemediği için ortada olan sorunlar...

Lojman, sosyal tesis ve resmi binek otomobil cenneti Türkiye!..

İsraf ve savurganlığın gelir dağılımı adaletsizliğini daha da arttırdığı böyle bir sürecin sonlandırılması gerekmiyor mu artık?

* * *

Gıda ve beyaz eşya fiyatlarının giderek yükseldiği, döviz fiyatlarının katlanarak sürdüğü bu zor günlerde radikal kararlar alınarak bu hantal yapının değiştirilmesi gerekiyor artık.

Evet, AK Parti hükümetleri ilk yıllarda devletin bu hantal yapı ve bürokratik oligarşi ile epey mücadele etti.

Kısmen adımlar atıldı, kimi lojman ve sosyal tesisler elden çıkartıldı, resmi binek aracı alımlarında frene basıldı.

Bu gelişmeler toplumda büyük bir heyecan yaratmıştı da.

Ama bu süreç kısa sürdü!..

2023 seçimlerine hızla yaklaştığımız bu süreçte AK Parti’nin ilk iktidar yıllarında olduğu gibi devletin bu adaletsizlik yaratan hantal yapısını değiştirmeye yönelik önemli radikal kararlar alması gerekiyor.

Türkiye’de son yaşanan ekonomik sorunları çözmek için kamudaki israfı durdurmak gerekiyor.

Özellikle lüks makam araçları, lojmanlar ve kamu binaları kamudaki israfın vardığı boyutu gözler önüne seriyor.

* * *

Türkiye resmi araç sayısıyla dünyanın en zengin ve gelişmiş ülkelerinden Almanya ve Japonya’yı 20’ye katlıyor.

Türkiye'nin tamamında kamu kurumlarında tüm il müdürlerine, şube müdürlerine, rektörlere, dekanlara makam aracı ve şoför tahsis ediliyor.

Devlet müdür unvanını almış hemen herkese makam aracı ve lojman tahsis ediyor.

Oysa devletin, çiftçinin, işçinin, emeklinin, esnafın, gelirinden çocuklarımızın geleceğinden kısarak kimsenin sefa sürmesine, saltanat yaşamasına, izin vermemesi gerekmiyor mu?

Türkiye’de kiralama usulü hariç devlete ait 193 bin 425 adet otomobil, minibüs ve otobüs gibi resmi araç bulunuyor.

Özellikle lüks makam araçları, lojmanlar ve kamu binaları...

Hemen her ilde boş bekleyen binlerce lojman ortadayken üniversite gençlerinin yurt sorunu yaşamasına ne denmeli?

Evet, AK Parti iktidarları döneminde çokça sayıda yurt yapıldı ancak bir miktar daha açık olduğu gözleniyor.

Her ilde bu boş kamu lojmanları ve sosyal tesisler yurt olarak işlev görecek hale getirilemez mi?

Bununla ilgili olarak kimi illerimizde bu kamu lojman ve sosyal tesisleri yurt olarak kullanılmak üzere harekete geçildi.

Bursa’da da böyle bir uygulamaya gidilerek boş durumdaki yüzlerce lojman ve sosyal tesis neden öğrenci yurdu olarak işlev görecek hale getirilmez?