Aralık ayındaki yazılarımdan birine yorum yazan bir okurum “Sizde hiç mi pozitif haber yok. Hep kötü şeyleri yazıyorsunuz” diye bir serzenişte bulunmuştu bana...Su şehri Bursa’nın susuzluğu ve küresel kuraklık bilgileri ile derlediğim bu yazımda kentimizin, ülkemizin ve dünyanın geleceğine yönelik olası tehlikelere dikkat çekmiştim. Okurum bu yazıya ve daha öncekilere atıfta bulunarak “bizim mavi ve umutlu yazılara ihtiyacımız var” demişti bana…
Okurumun bu yorumuna cevap yazmadım ama kendimi de sorguladım. Acaba bu ülkede ve yaşadığımız kentte; çok güzel şeyler oluyor da, ben bunları atlıyor ve hep negatif mesajlı köşe yazıları yazıyorum diye…
Gerçekten sorguladım kendimi pesimist yazılarım üzerine…
Ama medyanın haber dağarcığına baktığımda da; bazı okurlarımı mutlu edecek haberler yoktu ki…Yani mavi haber kıtlığına kıran girmişti. Optimistlik(iyimserlik) sadece kağıt üzerindeydi sanki…Ben ne yapabilirdim ki…Polyannacılığı da sevmiyorum ya..!
İşte olumsuz haberlerin en sonuncusu ve en acısı…
Pazartesi günü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesindeki 7,7’lik deprem ve bu büyük depremden 9 saat sonra, Elbistan’daki 7,6’lik ikinci deprem ülkemizdeki herkesi tarumar etti.
GÖZ GÖRE GÖRE GELDİ BU DEPREMLER..!
Ardı ardına bu kadar büyük 2 büyük yer sarsıntısı görülmemişti deprem tarihinde…Bu ne büyük enerji birikmesiymiş ki; daha sonra da 120 artçı deprem getirdi bölgeye…
İşte bu depremler; hepimizi can evinden vurdu.
Bölgedeki tam 10 ilde hayat durdu ve insanlarımız canlarını kurtarmak için kaçıştılar sağa-sola…İlk büyük depreme evlerinde uyurken yakalananların çoğu ne yazık ki hayatlarını enkazlar da yitirdi. On binlerce kişinin de yaralı olarak kurtulduğunu düşündüğüm bu 2 deprem; Kahramanmaraş ve ilçeleri ile, Malatya, Hatay ve Gaziantep’te çok canlar yaktı.
Diyarbakır, Şanlıurfa. Adana, Kilis ve Osmaniye’de çok etkilendi bu büyük depremlerden…
AFAD verilerine göre: bu depremlerde şu ana kadar 3.419 kişi hayatını kaybetti.20.534 kişi yaralanarak tedavi altına alındı ve 5.775 bina da yıkıldı.
Neresinden bakarsanız bakın; korkunç bir doğal felaket bu…
Ölü ve yaralı sayısının nereye varacağını kestirmek şu anda çok güç…Bölgeye sevk edilen yardım ekipleri, çalışmalara hangi binadan başlayacaklarını şaşırmış durumda…Çünkü nereye baksalar yıkılmış bir bina vardı cadde boyunca…Her taraf toz-duman içinde ve bina enkazları tahmin edilenden çok daha fazla…
BİLİMSELLİĞE UZAK MI KALIYORUZ YOKSA..!
Ülkemizdeki en büyük depremlerden biri olan Gölcük depreminden tam 23 yıl sonra meydana gelen bu 2 büyük deprem, yıllar geçse de bu felaketlerden ders almadığımızı gösteriyor.
Yapılan hataların devam ettiği, çıkarılan etkili yönetmeliklere rağmen bina üretim güvenliği konusunda “bir arpa boyu bile “yol alınamadığını gerçeği ile bir kez daha yüzleştik.
Yıllar geçmiş, depremler konusunda; sistemsel, eğitimsel ve personel liyakat anlamında sorunlarının devam ettiğini yine acı bir şekilde anladık. Bitişik nizam evlerin depremlerde yarattığı riski, yeniden gözlemledik.
İmar aflarının da depremlerde ülkemizin yumuşak bir karnı olduğunu ve bu büyük deprem coğrafyasında bu tür afların depreme dayanıksız binaları yasalaştırdığını gördük.
Bu acı gerçekler bir kez daha tokat gibi çarptı suratlarımıza…
Kapanan yollar, yıkılan hastaneler ve ulaşılamayan enkazlar da yaşanan…Hepsi de bizim elimizi kolumuzu bağlayan olumsuzluklar olarak notlara girdi bu depremde de…Bilimsellikten uzak inşaatçılık, acı verdi bir kez daha…
“YASSI KADAYIF ŞEKLİNDE ÇÖKMÜŞ BİNALAR”
Bu 2 deprem sonrasında bir konuşmasını dinledim İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Pelin GündeşBakır’ın…Bilim insanı kimliği ile uzmanı olduğu konuda oldukça mantıklı ve doğru bilgiler veren Pelin Hoca, Kahramanmaraş depremlerinde de binaların yassı kadayıf şeklinde çökerek enkaza dönüştüğünü belirterek şu önemli açıklamaları yaptı: ”Gölcük depreminden 23 yıl sonra yine bu büyük depremlerle sarsıldık. Ama Gölcük’ten yeterince ders almadığımız ortada. Sistem sorunları da sürüyor, bina denetim sorunları da…Bitişik nizam evler depremlerde sorun yaratıyor. Binaların yassı kadayıf şeklinde çökmüş olması, kuvvetli kiriş-zayıf kolon tezini güçlendiriyor. Özellikle binaların dükkan katlarında kolonlardan kablo ve su gideri boruları geçiriliyor. Kolonlar darbe görüyor. Üzeri sıvanarak kapatılıyor sonra da…Aslında Gölcük Depremi sonrasında çok iyi yönetmelikler çıkarıldı ama ne yazık ki uygulama ve denetleme anlamında sorunlar var. Kalitesiz bir yapı stoku sorunu ile de karşı karşıya kalıyoruz çoğunlukla…Bu büyük depremlerde gördük ki; adeta kentlerin altına atom bombası yerleştirilmiş. İşte öyle güçlü darbeler yıktı binaları…30 Yıldır deprem araştırmaları yapıyorum. Bu sorunların acilen çözülmesi gerek…Başka depremlerde binlerce bina yıkılmasın, insanlar ölmesin diye”…
Eski bir milletvekili olan Prof. Dr. Pelin Gündeş Bakır’ın görüşlerini çok önemsiyorum ve artık deprem önlemleri konusunda YENİ BİR MİLAT oluşturulmasını bekliyorum. Hem de acilen…
Yeni depremler kapıda…
Yüreklerimiz daha fazla yanmasın, insanlarımız enkaz altlarında can çekişmesin diye…
Çaresizlikler içinde…
Bir şeyler yapılsın artık…Bu acıları hak etmiyor insanlarımız…
ÖZLÜ SÖZLER: Silginiz kaleminizden önce bitiyorsa, yanlışınız çok demektir.(J.JENKİNS)
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
BİNAY KAZAN
HEPİMİZ BU ENKAZIN ALTINDAYIZ ARTIK..!
Aralık ayındaki yazılarımdan birine yorum yazan bir okurum “Sizde hiç mi pozitif haber yok. Hep kötü şeyleri yazıyorsunuz” diye bir serzenişte bulunmuştu bana...Su şehri Bursa’nın susuzluğu ve küresel kuraklık bilgileri ile derlediğim bu yazımda kentimizin, ülkemizin ve dünyanın geleceğine yönelik olası tehlikelere dikkat çekmiştim. Okurum bu yazıya ve daha öncekilere atıfta bulunarak “bizim mavi ve umutlu yazılara ihtiyacımız var” demişti bana…
Okurumun bu yorumuna cevap yazmadım ama kendimi de sorguladım. Acaba bu ülkede ve yaşadığımız kentte; çok güzel şeyler oluyor da, ben bunları atlıyor ve hep negatif mesajlı köşe yazıları yazıyorum diye…
Gerçekten sorguladım kendimi pesimist yazılarım üzerine…
Ama medyanın haber dağarcığına baktığımda da; bazı okurlarımı mutlu edecek haberler yoktu ki…Yani mavi haber kıtlığına kıran girmişti. Optimistlik(iyimserlik) sadece kağıt üzerindeydi sanki…Ben ne yapabilirdim ki…Polyannacılığı da sevmiyorum ya..!
İşte olumsuz haberlerin en sonuncusu ve en acısı…
Pazartesi günü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesindeki 7,7’lik deprem ve bu büyük depremden 9 saat sonra, Elbistan’daki 7,6’lik ikinci deprem ülkemizdeki herkesi tarumar etti.
GÖZ GÖRE GÖRE GELDİ BU DEPREMLER..!
Ardı ardına bu kadar büyük 2 büyük yer sarsıntısı görülmemişti deprem tarihinde…Bu ne büyük enerji birikmesiymiş ki; daha sonra da 120 artçı deprem getirdi bölgeye…
İşte bu depremler; hepimizi can evinden vurdu.
Bölgedeki tam 10 ilde hayat durdu ve insanlarımız canlarını kurtarmak için kaçıştılar sağa-sola…İlk büyük depreme evlerinde uyurken yakalananların çoğu ne yazık ki hayatlarını enkazlar da yitirdi. On binlerce kişinin de yaralı olarak kurtulduğunu düşündüğüm bu 2 deprem; Kahramanmaraş ve ilçeleri ile, Malatya, Hatay ve Gaziantep’te çok canlar yaktı.
Diyarbakır, Şanlıurfa. Adana, Kilis ve Osmaniye’de çok etkilendi bu büyük depremlerden…
AFAD verilerine göre: bu depremlerde şu ana kadar 3.419 kişi hayatını kaybetti.20.534 kişi yaralanarak tedavi altına alındı ve 5.775 bina da yıkıldı.
Neresinden bakarsanız bakın; korkunç bir doğal felaket bu…
Ölü ve yaralı sayısının nereye varacağını kestirmek şu anda çok güç…Bölgeye sevk edilen yardım ekipleri, çalışmalara hangi binadan başlayacaklarını şaşırmış durumda…Çünkü nereye baksalar yıkılmış bir bina vardı cadde boyunca…Her taraf toz-duman içinde ve bina enkazları tahmin edilenden çok daha fazla…
BİLİMSELLİĞE UZAK MI KALIYORUZ YOKSA..!
Ülkemizdeki en büyük depremlerden biri olan Gölcük depreminden tam 23 yıl sonra meydana gelen bu 2 büyük deprem, yıllar geçse de bu felaketlerden ders almadığımızı gösteriyor.
Yapılan hataların devam ettiği, çıkarılan etkili yönetmeliklere rağmen bina üretim güvenliği konusunda “bir arpa boyu bile “yol alınamadığını gerçeği ile bir kez daha yüzleştik.
Yıllar geçmiş, depremler konusunda; sistemsel, eğitimsel ve personel liyakat anlamında sorunlarının devam ettiğini yine acı bir şekilde anladık. Bitişik nizam evlerin depremlerde yarattığı riski, yeniden gözlemledik.
İmar aflarının da depremlerde ülkemizin yumuşak bir karnı olduğunu ve bu büyük deprem coğrafyasında bu tür afların depreme dayanıksız binaları yasalaştırdığını gördük.
Bu acı gerçekler bir kez daha tokat gibi çarptı suratlarımıza…
Biliyoruz ki…Hepimiz çöken binaların enkazı altındayız artık…
Görülen şey; çaresizliğimizdir çırılçıplak…!
Kapanan yollar, yıkılan hastaneler ve ulaşılamayan enkazlar da yaşanan…Hepsi de bizim elimizi kolumuzu bağlayan olumsuzluklar olarak notlara girdi bu depremde de…Bilimsellikten uzak inşaatçılık, acı verdi bir kez daha…
“YASSI KADAYIF ŞEKLİNDE ÇÖKMÜŞ BİNALAR”
Bu 2 deprem sonrasında bir konuşmasını dinledim İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Pelin Gündeş Bakır’ın…Bilim insanı kimliği ile uzmanı olduğu konuda oldukça mantıklı ve doğru bilgiler veren Pelin Hoca, Kahramanmaraş depremlerinde de binaların yassı kadayıf şeklinde çökerek enkaza dönüştüğünü belirterek şu önemli açıklamaları yaptı: ”Gölcük depreminden 23 yıl sonra yine bu büyük depremlerle sarsıldık. Ama Gölcük’ten yeterince ders almadığımız ortada. Sistem sorunları da sürüyor, bina denetim sorunları da…Bitişik nizam evler depremlerde sorun yaratıyor. Binaların yassı kadayıf şeklinde çökmüş olması, kuvvetli kiriş-zayıf kolon tezini güçlendiriyor. Özellikle binaların dükkan katlarında kolonlardan kablo ve su gideri boruları geçiriliyor. Kolonlar darbe görüyor. Üzeri sıvanarak kapatılıyor sonra da…Aslında Gölcük Depremi sonrasında çok iyi yönetmelikler çıkarıldı ama ne yazık ki uygulama ve denetleme anlamında sorunlar var. Kalitesiz bir yapı stoku sorunu ile de karşı karşıya kalıyoruz çoğunlukla…Bu büyük depremlerde gördük ki; adeta kentlerin altına atom bombası yerleştirilmiş. İşte öyle güçlü darbeler yıktı binaları…30 Yıldır deprem araştırmaları yapıyorum. Bu sorunların acilen çözülmesi gerek…Başka depremlerde binlerce bina yıkılmasın, insanlar ölmesin diye”…
Eski bir milletvekili olan Prof. Dr. Pelin Gündeş Bakır’ın görüşlerini çok önemsiyorum ve artık deprem önlemleri konusunda YENİ BİR MİLAT oluşturulmasını bekliyorum. Hem de acilen…
Yeni depremler kapıda…
Yüreklerimiz daha fazla yanmasın, insanlarımız enkaz altlarında can çekişmesin diye…
Çaresizlikler içinde…
Bir şeyler yapılsın artık…Bu acıları hak etmiyor insanlarımız…
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------
ÖZLÜ SÖZLER: Silginiz kaleminizden önce bitiyorsa, yanlışınız çok demektir.(J.JENKİNS)