1995 Yılında yürürlüğe giren 4077 Sayılı Tüketici Hakları Kanunu’nda tüketicinin tanımı şu şekilde yapılıyor: ”Bir mal veya hizmeti, bir fayda etmek amacıyla satın alan ve kullanan nihai kişidir.

             Öyleyse; hepimiz birer tüketiciyiz. Süpermarketten peynir satın alarak da tüketici oluyoruz, ayakkabıcıdan ayakkabı alarak da...

             Satın aldığımız birçok sanayi malının “garantisi vardır” ve bu garanti süresi 2 yıl gibi oldukça uzun bir süredir. Mevcut Tüketici Kanunu: ayıplı/özürlü çıkan bir malı yasal süresi içinde değiştirebileceğimizi, yerine bir başka mal alınabileceğimizi ve hatta parasını geri alabileceğimizi söylüyor.

              Birçok vatandaşımız tarafından çok iyi bilinmemesine rağmen, ülkemizdeki 4077 sayılı Tüketici Kanunu tüketicilere önemli haklar vermiştir. Bu kanun ile; 28 yıl önce hakları yenen ve  mağdur olan tüketicilere önemli kazanımlar getirilmiştir. Ardından 2013 yılında 6502 sayılı yeni bir Tüketici Kanunu ile, birinci yasadaki eksik yönler giderilmiştir.

               Kısacası: artık bu ülkede de “ satılan mal geri alınmaz” dönemi bitmiştir. Ayıplı malları satın alanlar, bu malın iadesi yapabilir, değiştirilmesi veya parasının geri ödenmesi gibi yasal haklarını kullanabilir.

               Ama…Haklarını bilirler ve kullanabilirlerse eğer..!

                        KONUT TÜKETİCİLERİNİN DE HAKLARI VAR MI..?

                 Biliyoruz ki; hepimiz birer tüketiciyiz.

                 Buzdolabı, televizyon, otomobil, koltuk takımı ve buna benzer birçok ürünü satın alabilir ve sorun yaşadığımızda da yasadan gelen haklarla hakkımızı arayabiliriz.

                Ya  konut satın alan tüketicilerin de hakları var mıdır..?

                 Bu ülkede bunun çok kötü bir örneği yaşandı. Yaklaşık 1 ay önce Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinin merkezde olduğu 2 büyük deprem, 10 ilimizde önemli kayıplara neden oldu. Fay hatları üzerine projelendirilen, bir de kötü malzeme ile üretilen ve kurallara uymadan yapılan birçok apartman ve ev çöktü ve 50 bine yakın vatandaşımız canını yitirdi. Bu büyük 2 deprem; bu ülkede konut satın alan ve aldıkları evin çökmesi sonucu zarar gören vatandaşların hakları açısından da önemli bir örnek oluşturuyor ne yazık ki…

                 Yıllardır tasarruf yaparak bir ev sahibi olmaya çalışan dar gelirli insanların yüzbinlerce lira ödeyerek satın aldıkları evlerinin çökmesi, doğal olarak tüketici haklarını da gündeme getirmektedir. Beyaz eşya satıcısından aldığımız bulaşık makinesinin, nasıl 2 yıllık garanti süresi varsa, satın alınan evlerin de bir garantisi ve garanti süresi olmalıdır.

                  Ama şu anda böyle bir şey mümkün değildir ülkemizde…

                  Aslında; garanti belgeli ev satın almak, her tüketicinin evrensel bir hakkıdır.

                          KAHRAMANMARAŞ DEPREMLERİ BİR MİLAT OLABİLİR

                  Kahramanmaraş depremleri, güvenli, sağlıklı ve büyük depremlere bile dayanıklı konutların üretilmesi için bir milat olmalıdır artık ülkemizde de…

                  Türkiye gibi bir deprem ülkesi olan Japonya’da çok şiddetli yer sarsıntılarına bile dayanan evlerin varlığı, bu konuda çok önemli bir örnek oluşturmaktadır.

                  Depremin değil çürük yapılmış binaların insan öldürdüğü bu süreçte; Türkiye inşaat sektöründe de gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Deprem yönetmeliğine uygun ve sağlam binalar için vakit bu vakittir.

                  Sattıkları konutlara garanti veren ve bunu bir belge ile kanıtlayan çağdaş konut üreticisi ile satıcılarının, Türkiye’de yeni bir dönem başlatması da artık bir zorunluluktur. AB ülkelerinin çoğundaki konutlar garantili ve sigortalıdır. Ülkemizde de konut tüketicilerinin evlerinde güvenle oturmaları için, bu uygulama mutlaka başlatılmalıdır. Bir deprem ülkesi olan Türkiye’de ürettiği eve güvenen ve bunu garanti belgesi vererek kanıtlayan konut üreticilerinin,  diğerlerinden birkaç adım değil metrelerce öne çıkacağı gün gibi aşikardır.

                   Günümüzde tüketici mutluluğunu ön plana çıkaran firmaların ,daha çok kazandığı gerçeğini yaşıyoruz.Öyleyse,konut üreten ve satan firmalarda bu  ürünlerine garanti belgesi vererek,tüketici mutluluğu yaratabilir. Tüketiciler de, bu garanti belgeli  evlerinde güvenle oturabilir.

                    İnsan hayatı önemlidir. Yaptığı evin arkasında duran ve bu binaya garanti belgesi verecek kadar kendine güvenen inşaatçılar, Türkiye’de yeni bir dönem başlatabilir.

                    Peki...Var mı böyle bir inşaat mühendisi,müteahhit veya bir inşaat şirketi ?..

                                     İNŞAAT SEKTÖRÜNDE İNOVASYON DÖNEMİ….!

                    Garanti belgeli ev üretmek, aslında bir inovasyon çalışmasıdır. Para kazandıran farklılık ve yenilik anlamını taşıyan inovasyonun, bu sektörde garanti belgeli sağlam konutlar üreterek sağlanabileceğine yürekten inanıyorum.

                    Öyleyse…Bu farkı yaratan kişi ve kuruluşlar, yüksek taleplere ve kazanca da ilk ulaşanlar olacaktır.

                    İlk kim başlatacak bakalım bunu...?

                    Kim başaracak bu inovasyonu…?

                    Kendisine, malına ve bilime inanan/güvenen inşaatçı, belki de bu ülkede veya yaşadığımız şehirde bir ÜTOPYA yaratacaktır.

                    Konut yeri seçiminden-bina statik hesaplarına, kolon ve kirişlerden-etriyelere kadar tüm teknik hesapları iyi yapan ve konut tüketicisine sadece ev değil güvenli yaşam alanı satan inşaat firmaları, ülke ekonomisine de olumlu katkı sağlayabilir.

                    Bu deprem ülkesinde “benim yaptığım ev yıkılmaz” gibi çok önemli bir iddiayı dile getiren mühendis ve müteahhitler, işte o zaman çağı yakalamanın mutluluğunu da yaşayabilirler.

ÖZLÜ SÖZLER: Dünya kötülüklere seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir haldedir.(EINSTEİN)