Geçmişte Bursa’nın önemli ve örnek bir bölgesiydi Altıparmak-Darmstat Caddeleri arasındaki aks. O günün Bursa gelişimi, Kültürpark ve Atatürk Stadyumu’na yakınlığı ve de Altıparmak Caddesi’ni çevreleyen özel ve tüzel kişilikli önemli ve o güne göre örnek yapılar sayesinde oluştu.Uzun yıllar buraların popülerliği de korundu.Altmışlı yılların sonlarına kadar, özellikle Çarşamba Pazarı dediğimiz bölgede tek katlı dört tarafı bahçeli kooperatif evleri vardı. Bu akstan yukarıya doğru çıkıldıkça, o alandaki altı, yedi mahalle ve özellikle Çırpan, geleneksel yapısını ve özelliklerini koruyordu. Zaman geldi Çarşamba bölgesindeki dört tarafı bahçe tek katlı yapılar yıkılarak, yerlerine beton yığını yüksek apartmanlar yapıldı, bölgenin esprisi de kalmadı ve yine yukarıdaki mahallelere doğru demografik yapı yavaşça değişmeye başladı. Sonrası malum… 2011 yılından bu yana da Suriyeli “muhacir” kardeşlerimiz bu bölgede konut ve iş sahibi olmaya başladı ve bu değişim bölgeye son noktayı koydu. Uzun yıllar sonra CHP Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanca da, bu önemli bölge yine akıllara geldi. Geçtiğimiz günlerde, BŞB ile ilgili akademik odalar protokol yaparak, buraya uygun proje hazırlamak üzere el sıkışmışlar.Bu konuda BŞB Başkanı Mustafa Bozbey de şu açıklamayı yapmış:
“Üniversitelerden hocaların da katılımıyla bölgenin, kentimizin tarihi ve kültürel yapısına uyumlu en doğru kentsel tasarımın nasıl olması gerektiğine ilişkin ilkeler ortaya konmuştur. Bu kapsamda Altıparmak, Çırpan, Selimiye, İntizam, Hocahasan, Ahmetpaşa, Şehabettinpaşa, Aktarhüssam, Kuruçeşme ve Yahşibey mahallelerinde yaklaşık 830 dönümlük alanı kapsayan proje sahasında imar planı ve kentsel tasarım projesi yapılması için iş birliği protokolü hazırladık.”
Konuya espri ile yaklaşırsak, bu protokol birlikteliği ve proje için, “iş üç nalla bir at kalmış!” diyebiliriz. Yani şu anda yola dahi çıkılmadı. Bu durumda, biraz geçmişten, biraz da yakın zamanlardan örnekler vererek, bu hayati önemi olan projeye dair biriktirdiklerimizden örnek verme gereğini hissettim nedense …
Girişim ve düşünceler çok güzel…Söylenecek tek söz, dileriz bu bölge eskisinden de daha görkemli, beton yığını ve gökyüzünü örtecek kadar yüksek binalar ile karşımıza çıkmaz. Henüz planlama safhası bitmediği için, hak sahipleri işin içinde değil. Sıra onlar ile masaya oturmaya geldiğinde dilerim, Şehreküstü bölgesindeki KULE TİPİ KONUTLARIN akıbeti yaşanmaz. Bir diğer konu daha var. O da şu. Bu bölgenin zemini… Gerekli etütler yapılarak, binalar ona göre inşa edilirse, ki bunun gözetileceğinden eminim, söylenecek tek kelime ”mükemmel” olur. Burada durarak, özellikle Altıparmak Caddesi’nin Osmanlı dönemindeki durumuna değineceğim. Orhan Bey’in Bursa’yı aldığı tarihlerde, Tahtakale sebze-meyve hali gibi bir işlev üstleniyor. Önündeki dik bayırdan inen ve kaynağı Pınarbaşı olan, bir nehir veya çay da buradan akarak, önce sola dönüyor ve Stadyum civarına inerek, Muradiye’den gelen Cilimboz deresi ile buluşuyormuş. Osmanlıcası olan tarihçi bir arkadaşımın bilgisine dayanarak söylüyorum bunları…Demek o ki, bu bölge A dan Z ye önce zemin etütleri yapılarak hazırlanmalı.Bir diğer dikkat edilmesi gereken husus da,
1855 Bursa Depremi…Yani bir daha olma ihtimali…
Naci Görür Bakandan af diliyor !
Şimdi de, depremde büyük yara alan Kahramanmaraş etüt raporu üzerine, Prof.Dr.Naci Görür ve Çevre Bakanı Murat Kurum arasındaki görüş farklılığına geleceğim…Kurum rapor çıktıktan sonra, “Sonuçlara göre bölgede yerleşime uygunluk durumlarını artık net olarak belirlemiş olduk….” demiş.Naci Hoca’da buna karşılık şu cümleyi kurmuş: “Beni Affedin Sayın Bakanım ama o zonda Hatay’dan Adıyaman’a kadar hiçbir yer yerleşime uygun değil.Söz konusu zon bir levha sınırı.Onlar da deprem üretirler.Yaklaşık 13,6 milyon senedir deprem üretiyor, daha milyonlarca süre de üretecek.”
Çocuğu yaşındaki Bakan’a yalvaran bir bilim insanı...Ve kamudan gelen fütursuz açıklamalar…Bu tarz projelerde onların da, yani yer bilimlerinde uzman isimlerin bilgilerine baş vurmak ve buna uymak da gerekiyor. Biliyorum, Bursa da 1855 depreminden ürküyor/ürküyoruz... Dilerim bu konular da, proje hazırlanırken dikkate alınır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Altıparmak dönüşüm protokolü
Geçmişte Bursa’nın önemli ve örnek bir bölgesiydi Altıparmak-Darmstat Caddeleri arasındaki aks. O günün Bursa gelişimi, Kültürpark ve Atatürk Stadyumu’na yakınlığı ve de Altıparmak Caddesi’ni çevreleyen özel ve tüzel kişilikli önemli ve o güne göre örnek yapılar sayesinde oluştu.Uzun yıllar buraların popülerliği de korundu.Altmışlı yılların sonlarına kadar, özellikle Çarşamba Pazarı dediğimiz bölgede tek katlı dört tarafı bahçeli kooperatif evleri vardı. Bu akstan yukarıya doğru çıkıldıkça, o alandaki altı, yedi mahalle ve özellikle Çırpan, geleneksel yapısını ve özelliklerini koruyordu. Zaman geldi Çarşamba bölgesindeki dört tarafı bahçe tek katlı yapılar yıkılarak, yerlerine beton yığını yüksek apartmanlar yapıldı, bölgenin esprisi de kalmadı ve yine yukarıdaki mahallelere doğru demografik yapı yavaşça değişmeye başladı. Sonrası malum… 2011 yılından bu yana da Suriyeli “muhacir” kardeşlerimiz bu bölgede konut ve iş sahibi olmaya başladı ve bu değişim bölgeye son noktayı koydu. Uzun yıllar sonra CHP Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanca da, bu önemli bölge yine akıllara geldi. Geçtiğimiz günlerde, BŞB ile ilgili akademik odalar protokol yaparak, buraya uygun proje hazırlamak üzere el sıkışmışlar.Bu konuda BŞB Başkanı Mustafa Bozbey de şu açıklamayı yapmış:
“Üniversitelerden hocaların da katılımıyla bölgenin, kentimizin tarihi ve kültürel yapısına uyumlu en doğru kentsel tasarımın nasıl olması gerektiğine ilişkin ilkeler ortaya konmuştur. Bu kapsamda Altıparmak, Çırpan, Selimiye, İntizam, Hocahasan, Ahmetpaşa, Şehabettinpaşa, Aktarhüssam, Kuruçeşme ve Yahşibey mahallelerinde yaklaşık 830 dönümlük alanı kapsayan proje sahasında imar planı ve kentsel tasarım projesi yapılması için iş birliği protokolü hazırladık.”
Konuya espri ile yaklaşırsak, bu protokol birlikteliği ve proje için, “iş üç nalla bir at kalmış!” diyebiliriz. Yani şu anda yola dahi çıkılmadı. Bu durumda, biraz geçmişten, biraz da yakın zamanlardan örnekler vererek, bu hayati önemi olan projeye dair biriktirdiklerimizden örnek verme gereğini hissettim nedense …
Girişim ve düşünceler çok güzel…Söylenecek tek söz, dileriz bu bölge eskisinden de daha görkemli, beton yığını ve gökyüzünü örtecek kadar yüksek binalar ile karşımıza çıkmaz. Henüz planlama safhası bitmediği için, hak sahipleri işin içinde değil. Sıra onlar ile masaya oturmaya geldiğinde dilerim, Şehreküstü bölgesindeki KULE TİPİ KONUTLARIN akıbeti yaşanmaz. Bir diğer konu daha var. O da şu. Bu bölgenin zemini… Gerekli etütler yapılarak, binalar ona göre inşa edilirse, ki bunun gözetileceğinden eminim, söylenecek tek kelime ”mükemmel” olur. Burada durarak, özellikle Altıparmak Caddesi’nin Osmanlı dönemindeki durumuna değineceğim. Orhan Bey’in Bursa’yı aldığı tarihlerde, Tahtakale sebze-meyve hali gibi bir işlev üstleniyor. Önündeki dik bayırdan inen ve kaynağı Pınarbaşı olan, bir nehir veya çay da buradan akarak, önce sola dönüyor ve Stadyum civarına inerek, Muradiye’den gelen Cilimboz deresi ile buluşuyormuş. Osmanlıcası olan tarihçi bir arkadaşımın bilgisine dayanarak söylüyorum bunları…Demek o ki, bu bölge A dan Z ye önce zemin etütleri yapılarak hazırlanmalı.Bir diğer dikkat edilmesi gereken husus da,
1855 Bursa Depremi…Yani bir daha olma ihtimali…
Naci Görür Bakandan af diliyor !
Şimdi de, depremde büyük yara alan Kahramanmaraş etüt raporu üzerine, Prof.Dr.Naci Görür ve Çevre Bakanı Murat Kurum arasındaki görüş farklılığına geleceğim…Kurum rapor çıktıktan sonra, “Sonuçlara göre bölgede yerleşime uygunluk durumlarını artık net olarak belirlemiş olduk….” demiş.Naci Hoca’da buna karşılık şu cümleyi kurmuş: “Beni Affedin Sayın Bakanım ama o zonda Hatay’dan Adıyaman’a kadar hiçbir yer yerleşime uygun değil.Söz konusu zon bir levha sınırı.Onlar da deprem üretirler.Yaklaşık 13,6 milyon senedir deprem üretiyor, daha milyonlarca süre de üretecek.”
Çocuğu yaşındaki Bakan’a yalvaran bir bilim insanı...Ve kamudan gelen fütursuz açıklamalar…Bu tarz projelerde onların da, yani yer bilimlerinde uzman isimlerin bilgilerine baş vurmak ve buna uymak da gerekiyor. Biliyorum, Bursa da 1855 depreminden ürküyor/ürküyoruz... Dilerim bu konular da, proje hazırlanırken dikkate alınır.