Olay yeri Kayseri…Develi ilçesinde Gümüşören Barajı varmış. Kuraklık nedeni ile su iyice çekilmiş ve bir de bakmışlar ki, barajın altından köyler çıkmış. 2015 yılında yapılan Gümüşören Barajı’nın altında aslında 4 yerleşim yeri varmış.Baraj yapılırken boşaltılan bu alanlar uzun süredir yöredeki tarım alanının su ihtiyacını karşılıyormuş. Son yıllardaki kuraklık, yanı sıra bilinçsiz su kullanımı bu duruma yol açmış. Gazete haberi aynen böyle.Bir de işin mizahi yönü var. Yöre vatandaşı su çekilince, iki köy ve iki mezrayı yeniden görme fırsatı bulmuş. Bu durum, işin kara mizah yanı. Bundan sonra o havza yeniden etkili hale getirilebilecek mi ? Tarım dışında, balıkçılığa da elverişli bu alandan eskisi gibi yararlanmak mümkün olacak mı ? Can alıcı sorular bence bunlar olmalı. Küçük bir araştırma ile, bu su havzası nasıl oldu da bu hale geldi diye merak ettim ve bir ölçüde öğrendim.Birleşmiş Milletler Çölleşme ile mücadele Sözleşmesi tarafından hazırlanan raporda Türkiye’nin durumu iç açıcı görünmüyormuş zaten... Sebebi de ülkemizin konumu imiş. Çünkü Akdeniz havzası, küresel ortalamadan yüzde 20 daha fazla ısınıyormuş. Bu neden ile doğal olarak yağışlarda da azalma görülürmüş. Bir de ilginç bir ölçümü var bu kuruluşun. Buna göre Türkiye’nin yıllık kişi başına düşen su miktarı yaklaşık bin 300 metreküp olduğu hesaplanmış.Bu değer de ülkemizi,”Falkenmark indeksine göre (ne anlama geliyorsa) “su stresi yaşayan ülkeler” kategorisine sokuyormuş. Bu saptamaya göre, ülkemizin yüzde 88 ‘i çölleşme riski altındaymış.Yüzyılın sonuna kadar yağışlarda yüzde otuzluk bir azalma, kıyı bölgelerinde ise sıcaklıklarda 4-5 derece , iç bölgelerde 5-6 derecelik artış bekleniyormuş.Son yıllarda susuzluktan hemen her bölgemiz etkilenmiş ama , en fazla zarar Ege,İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Akdeniz ve Trakya bölgelerinde kaydedilmiş. Yani geleceğimiz hiç de parlak değil gibi görünüyor. Bu sıkıntı nasıl aşılır, ülkemizin bu alandaki uzmanlarının gerekli çalışmaları yaparak bir çözüm bulunabilir ümidini de taşımamız gerekiyor…Yine bir başka araştırmaya göre, 2024-2025 döneminde ve Meteoroloji Genel Müdürlüğünün 2024-2025 su yılı verilerine göre, Türkiye,10 aylık dönemde uzun yıllar yağış ortalamasının yüzde 26 altında kalan ve 52 yılın en düşük seviyesine inen yağış değerleriyle ciddi bir meteorolojik kuraklık yaşamış. Özellikle Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu bölgelerinde yağış oranındaki azalmalar yüzde 60'a yakın, Marmara ve Ege'de de 18 yıllık dönemin en düşük seviyelerine ulaşmış. Tablo aynen böyle. Aslına bakılırsa, vakit kaybetmeden ülkemiz yöneticileri bu konunun üzerine eğilmelidir. Çünkü kuraklığa yenilecek bir Türkiye, en azından beslenme konusunda zorlu bir döneme girecek, kendi kendine yeten bir ülke olmaktan çıkarak, umudunu ithal yiyeceklere bağlayan bir çöl ülkesine dönüşecektir. Felaket telalığı benzeri bu gibi bir durum, Kayseri’de olduğu gibi karşımızda dimdik ayakta durmakta. Ülkenin tüm sorumluları, başta İktidar yöneticileri olmak üzere tüm politikacılar, hiç vakit kaybetmeden koşarak gelmekte olan bu krizi atlatmanın yolunu aramalıdır.Bu vatan Yüz yıldan beri “Kendi kendine yeten bir ülke “ olarak bilinirdi.Demek ki artık kendi kendine yetemeyerek, elini avucunu ithal ürünlere açmış, küçük bir ülke statüsüne geçiyormuşuz meğer. Bunları söylemesi ve yazması bile insana korkutucu geliyor. Temennim, iktidar’ın yanı sıra, bu hayati konuda, İktidar-Muhalefet kanatları, birbirlerine “muhalif” olmadan sorunun üzerine gitmeleridir.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Baraj kurumuş altından köy çıkmış!
Olay yeri Kayseri…Develi ilçesinde Gümüşören Barajı varmış. Kuraklık nedeni ile su iyice çekilmiş ve bir de bakmışlar ki, barajın altından köyler çıkmış. 2015 yılında yapılan Gümüşören Barajı’nın altında aslında 4 yerleşim yeri varmış.Baraj yapılırken boşaltılan bu alanlar uzun süredir yöredeki tarım alanının su ihtiyacını karşılıyormuş. Son yıllardaki kuraklık, yanı sıra bilinçsiz su kullanımı bu duruma yol açmış. Gazete haberi aynen böyle.Bir de işin mizahi yönü var. Yöre vatandaşı su çekilince, iki köy ve iki mezrayı yeniden görme fırsatı bulmuş. Bu durum, işin kara mizah yanı. Bundan sonra o havza yeniden etkili hale getirilebilecek mi ? Tarım dışında, balıkçılığa da elverişli bu alandan eskisi gibi yararlanmak mümkün olacak mı ? Can alıcı sorular bence bunlar olmalı. Küçük bir araştırma ile, bu su havzası nasıl oldu da bu hale geldi diye merak ettim ve bir ölçüde öğrendim.Birleşmiş Milletler Çölleşme ile mücadele Sözleşmesi tarafından hazırlanan raporda Türkiye’nin durumu iç açıcı görünmüyormuş zaten... Sebebi de ülkemizin konumu imiş. Çünkü Akdeniz havzası, küresel ortalamadan yüzde 20 daha fazla ısınıyormuş. Bu neden ile doğal olarak yağışlarda da azalma görülürmüş. Bir de ilginç bir ölçümü var bu kuruluşun. Buna göre Türkiye’nin yıllık kişi başına düşen su miktarı yaklaşık bin 300 metreküp olduğu hesaplanmış.Bu değer de ülkemizi,”Falkenmark indeksine göre (ne anlama geliyorsa) “su stresi yaşayan ülkeler” kategorisine sokuyormuş. Bu saptamaya göre, ülkemizin yüzde 88 ‘i çölleşme riski altındaymış.Yüzyılın sonuna kadar yağışlarda yüzde otuzluk bir azalma, kıyı bölgelerinde ise sıcaklıklarda 4-5 derece , iç bölgelerde 5-6 derecelik artış bekleniyormuş.Son yıllarda susuzluktan hemen her bölgemiz etkilenmiş ama , en fazla zarar Ege,İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Akdeniz ve Trakya bölgelerinde kaydedilmiş. Yani geleceğimiz hiç de parlak değil gibi görünüyor. Bu sıkıntı nasıl aşılır, ülkemizin bu alandaki uzmanlarının gerekli çalışmaları yaparak bir çözüm bulunabilir ümidini de taşımamız gerekiyor…Yine bir başka araştırmaya göre, 2024-2025 döneminde ve Meteoroloji Genel Müdürlüğünün 2024-2025 su yılı verilerine göre, Türkiye,10 aylık dönemde uzun yıllar yağış ortalamasının yüzde 26 altında kalan ve 52 yılın en düşük seviyesine inen yağış değerleriyle ciddi bir meteorolojik kuraklık yaşamış. Özellikle Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu bölgelerinde yağış oranındaki azalmalar yüzde 60'a yakın, Marmara ve Ege'de de 18 yıllık dönemin en düşük seviyelerine ulaşmış. Tablo aynen böyle. Aslına bakılırsa, vakit kaybetmeden ülkemiz yöneticileri bu konunun üzerine eğilmelidir. Çünkü kuraklığa yenilecek bir Türkiye, en azından beslenme konusunda zorlu bir döneme girecek, kendi kendine yeten bir ülke olmaktan çıkarak, umudunu ithal yiyeceklere bağlayan bir çöl ülkesine dönüşecektir. Felaket telalığı benzeri bu gibi bir durum, Kayseri’de olduğu gibi karşımızda dimdik ayakta durmakta. Ülkenin tüm sorumluları, başta İktidar yöneticileri olmak üzere tüm politikacılar, hiç vakit kaybetmeden koşarak gelmekte olan bu krizi atlatmanın yolunu aramalıdır.Bu vatan Yüz yıldan beri “Kendi kendine yeten bir ülke “ olarak bilinirdi.Demek ki artık kendi kendine yetemeyerek, elini avucunu ithal ürünlere açmış, küçük bir ülke statüsüne geçiyormuşuz meğer. Bunları söylemesi ve yazması bile insana korkutucu geliyor. Temennim, iktidar’ın yanı sıra, bu hayati konuda, İktidar-Muhalefet kanatları, birbirlerine “muhalif” olmadan sorunun üzerine gitmeleridir.