Hava Durumu

Atatürk’ün Bursa tercihi

Yazının Giriş Tarihi: 11.09.2024 22:07
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.09.2024 00:47

Bayram değil, seyran değil, bu konu da nereden çıktı diyebilirsiniz. Üstelik Türkiye demokrasisi için kara bir leke olan 12 Eylül günündeyiz. Ama farkındaysanız 11 Eylül gününün, yani Bursa’nın düşman işgalinden kurtuluşunun heyecanını dün iyi kötü bir kez daha yaşadık …1920 yılındaki bu işgali, o sırada yeni oluşturulan Millet Meclisi, konuşma kürsüsüne siyah örtü (puşide-i siyah) örtülmesi ile çok anlamlı bir protestoyu duyuruyordu. Çünkü işgal edilen o günlerde parçalanan ve tüm dünyayı titretmiş Osmanlı İmparatorluğu’nun payitahtı-ilk başkenti idi.

O siyah örtü, 11 Eylül 1922 günü, işgal kuvvetlerinin Bursa’yı terk ettiği ana kadar kürsüde kalmıştı. Bu olay o günkü toplum ve Gazi Mustafa Kemal’in Bursa tercihi için birinci neden olmuştu. Kurtuluşun ardından, yaklaşık kırk gün sonra Gazi Bursa’ya geldi ve coşku ile karşılandı. Bursa ziyaretleri ölümünden sekiz ay öncesine kadar da devam etti. Yani, kurtuluş gününden Ulu Önder Atatürk’ün ölüm yılına kadar tam 18 kez Bursa ziyaretine tanık oldu Türk halkı. Bu konuda yeterli bir araştırma yapılmadığı için “Atatürk, Cumhuriyet’in ilanından sonra, en fazla hangi şehre ziyaret yaptı?” sorusu da cevapsız kalıyor. Bu durumda, tarihleri ve içeriği de açık seçik olan 18 Bursa gezisi öne çıkıyor. Cumhuriyet’in kuruluş yıllarındaki Bursa tercihinin /seçimin stratejik bir önemi de olmalıydı. Örneğin, Cumhuriyet’in ilanından sonraki yıllarda İstanbul henüz güvenli değildi. Çünkü Birinci Dünya Savaşı’nın galipleri, deniz güçleri ile burayı henüz tam olarak terk etmemişti. İzmir içinde bu gerekçe ileri sürülebilir ve bunun yanında, Bursa’nın daha yakın oluşu ve başta da belirttiğim gibi altı yüzyıllık bir geçmişe sahip Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk başkenti olması da Batı dünyasına bir yanıt gibi düşünülebilir. Yanı sıra, bazı yeniliklere devrimlere de o gününün Bursa şehri sanki hazırlıklıydı. Sanayi ve ulaşım hamlesi için elverişli bir ortam vardı. İmparatorluk döneminde başlayan ipekçilik ve ipekli kumaş üretimi önemli etkendi bu ilgi için. Yanı sıra, eski çağlardan beri, atlı araba yapımı ve bu temele dayanarak geliştirilen, ahşap karoseri imalatı, Bursa’yı bu alanda da öne çıkarıyordu. Yani sanayileşmeye, üretmeye çok uygun bir durumdaydı.Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişimi için finans kaynakları da gerekiyordu. Bu alanda yerli bir banka kurulması için de Atatürk tarafından Bursalı Celal Bayar görevlendirildi.

İlk Türk bankası yani İş Bankası böyle kuruluyordu. Merkez Ankara’da olurken, ilk şubeler Bursa ve İzmir’de açılıyordu. Biraz geriye gidersek, ilk Bursa ziyareti sırasında Amerikalı bir gazeteciye verdiği demeçte cumhuriyet rejimini içeren bir yönetim şeklini Bursa’da açıklamıştı. Aynı dönemde, İstanbullu bir muallim heyeti Mustafa Kemal’i görebilmek için Bursa’ya geliyor, kadınlar ve erkekler ilk kez bir toplantıda birlikte bulunuyordu. Bunlar yeni devletin anlayışını ve getirmek istediği rejim için çok çarpıcı örneklerdi. Bu tür yeniliklerin ilk dile getirileceği şehrin Bursa olacağına çoktan karar vermişti sanki Ulu Önder…Örneğin şapka devrimi için ilk tanıtımı Kastamonu’da kendisi de fötr şapka giyerek yapan Gazi, Bursa’ya gelerek bunu pekiştirmek istediği anda, kendisini karşılayan yüzlerce kişiyi şapkalı görünce, tercihinin doğruluğunu test etmişti sanki…Bu durum Latin Alfabesi kabul edildiğinde de yaşanmıştı. Dönemin memurlarını, yine bir Bursa ziyaretinde, sınavdan geçirerek, tüm ülkeye mesaj yollamıştı.1925 yılındaki Bursa ziyaretinde ise İpekiş Fabrikası’nın temelini bizzat eliyle atarken, Vakıf Bahçe dutluğu diye anılan ve Osmanlı döneminde vakıflara parasal destek olan bir yerde tesis kurma girişimi ile de sanki bir gönderme mi yapıyordu? İlginçti. Çok uzun bir dönem sonra Osmanlı icraatlarının bittiğini vurgular gibi düşence oluşturmuştu kafalarda… Aynı gün bir futbol müsabakası izleyerek, yeni bir başlangıç daha yapan Mustafa Kemal, ertesi yıl Bursa’ya geldiğinde, İpekiş’in biraz kuzeyinde yeni bir futbol sahası için bizzat cebinden bin lira bağışta bulunmuştu. Bunlar yeni devletin birer ürünü idi. Üretim, sanayileşme, kültür, spor ve sanatta batı dünyası ile yarışacak seviyeye dair açıklamalar hep Bursa gezilerinde zikredilmişti. Örneğin heykel yapımı, eski düzende dinen günah sayılırken O, Bursa’dan haykırarak “resim de yapılacak, heykelde…” diyordu. Uludağ’a çıkarak Bursa’yı seyrederken kendisine sunulan bir öneriyi destekliyor ve Kayak evinin yapımını da destekliyordu.

Yine bir Bursa ziyaretinde gündemi önceden belirliyor ve Bursalı Sabiha Gökçen’in bitirdiği planör kursu sonrası ,uçağı ile Atıcılar mevkiine inmesini istiyor ve beraberindeki bir toplulukla bu gösteri izleniyordu. İlk iniş sonrası Gökçen’in yanına giderek, bir kez daha havalanıp, Bursa semalarında gezdikten sonra ikinci kez iniş yapmasını istiyordu. Bu gerçekleştiğinde bir Türk kadınının neleri yapabileceğine dair örnek oluyordu bu gösteri.

Bazen öfke ile Bursa’ya gelişi de oluyordu. Menemen’deki Kubilay olayı henüz yaşanmış ve suçluların idam ile cezalandırıldığı günlerde, Bursa’da ezanın neden Türkçe okunduğuna itiraz eden küçük bir gurubun göz altına alındığı haberini alır almaz, İzmir’den Bursa geliyor ve bakanlarını da çağırıyordu. Bursa’da yaptığı o ağdalı konuşma ve burada gençliğe verdiği Cumhuriyeti koruma görevi, bir gazeteci tarafından kaleme alınıyor ve bu metin daha sonra Bursa Nutku diye nitelendiriliyordu. Böylece laik cumhuriyete karşı olanlara göz dağı yine Bursa’da veriliyordu. Çelik Palas gibi termal ve modern bir kaplıca tesisine bizzat para katkısı yapıyor ve yapımını teşvik ediyordu. Böbrek rahatsızlığı nedeni ile,Yalova Termal ve Çelik Palas’ı her zaman tercih etmesi de bu nedenleydi. Ama bunun yanı sıra turizm amacı da taşıyordu bu tesisin yapılışı...Türkiye’nin ilk konserve üretimini bizzat teşvik ettiği İhsan Celal Antel ile gerçekleştiriyor ve gerekli desteği de sağlıyordu. Kamil Koç’un girişimi ile Türkiye’deki ilk otobüs taşımacılığı yine Bursa’dan yola çıkıyordu.

Bursa örnekleri sayılacak gibi değildi. Çağdaş bir ülkenin yaratılışı sanki bu kadim şehirde sahneleniyor ve tüm dünya için izlenime sunuluyordu. Bu arada serbest seçimler yapılıyor ve O’nun istediği biçimde bir kadın ilk kez Belediye Başkan Vekili olarak Bursa’da seçiliyordu. Kadınların sosyal hayata katılımı bununla sınırlı kalmadı. Daha sonra yine Bursa’da İnegöl İdmanyurdu Kulübü, başkan olarak bir kadını seçiyor ve ülkeye ilk örnek oluyordu. Genç Türkiye Cumhuriyeti artık on yılını aşmış giderek olgunlaşmış ve ülkenin her yerinde sanayi hamlelerini gerçekleştiriyordu. Atatürk giderek ağırlaşan biçimde hastaydı. Merinos Fabrikası’nın temel atma törenine gelememiş yerine İsmet İnönü’yü göndermişti. Çağdaş teknikler ile yapılan ve işletme planları da buna göre hazırlanan iki fabrika, temel atma töreninden 2 yıl 2 ay 2 gün sonra işletmeye açılacaktı. Bu süre Bursa’nın işgal altında kaldığı gün sayısına göre yapılmıştı. Bursa yine unutulmamıştı bu anlamda da..Ve o gün geldi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, yine Bursa’da idi. 1Şubat 1938 günü Gemlik’te yapılan Sunğipek Fabrikası’nı açıyor ve ardından Bursa’ya geçiyordu. Ertesi gün,

2 Şubat’ta Merinos Fabrikası’nın kapısını, özel yapılmış bir anahtar ile hizmete sokuyordu. Bursa’ya bu son ziyareti olarak kabul etmiş olmalı ki, Çelik Palas’taki hissesini ve Bursa halkının özel bir şahıstan alarak, konaklaması için hizmetine sunduğu Atatürk Köşkü’nü de Bursa Belediyesi’ne bırakıyordu. Bursa’dan ayrılmadan bir gece önce, Ahmet Vefik Paşa’nın Bursa Valisi iken yaptırdığı, şimdiki tarihi belediye binasında, Ulu Önder Bursalılara zeybek oynayarak adeta veda ediyordu.

Tüm bu gelişme ve icraatlara yorum getirdiğimizde Atatürk’ün Bursa’ya ne ölçüde önem atfederek baktığını anlamış oluruz. Sanattan, spora, sanayileşmeden, çağdaş tarım ve sanayileşmeye, bunlar için gerekli olan sermaye birikimi yani bankacılığa, kültür ve çağdaş sanatlara ve bunların toplamı olan laik, demokratik, sosyal hukuk devleti kavramına dair ne varsa, onları Bursa örnekleri ile anlatması, kentimiz ve ulusumuz için büyük önem arz ediyor. Bu neden, Bursa’nın, Ulu Önder’in Cumhuriyet’i kurduktan sonra en fazla ziyaret ettiği şehir olma özelliğini ortaya çıkarıyor.

Buna karşın yüz yıl sonra, günümüzde biz ne yapıyoruz? Örnek gerekirse hemen verebilirim. Bursa’nın işgalden kurtuluş günü olan 11 Eylül’de daha fazla duyarlı olur ve törenlere, yeni etkinliklere yer verebiliriz. O’nun, İpekiş’in temelini attığı, parasal katkısı ile bir stadyum yapımına olanak sağladığı, Osmanlı döneminin Vakıf Bahçe diye anılan, yani Atatürk Stadyumu’nun yıkılmadan önceki alanına, bir ATATÜRK MÜZESİ yapılması çok uygun olur diye düşünüyorum. Şu anda şehrimizde hiç bulunmayan ve müze içi gerekli olan, fotoğraf ve filmlerin varlığını düşünüyorum. Bunların, başta TRT olmak üzere. Türk Tarih Kurumu ve araştırmacılardan temin edilerek Bursa’ya kazandırılması, O’nun aziz hatırasına bir saygı duruşu olacaktır diye umuyorum. Yeter ki, bu isteği gösterecek bir Bursa toplumu ve bunu icraata çevirecek, cesur ve becerikli bir yönetim tarzı benimsensin. İşte o zaman Bursa, Ulu Önder’in gösterdiği yakınlığa layık bir yanıt vermiş olur.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.