Birkaç gün önceki makalemde, eğitimde fırsat eşitliği konusunu işlerken, Bursa’nın bir köyünden çıkarak, Türkiye’nin teknik öğretim kurumlarının doğru örnekler ile yapılanması için, bizzat Mustafa Kemal Atatürk tarafından yurt dışına eğitime gönderilen Rüştü Uzel’den söz etmiştim. Asıl neden o dönemlerde ve sonraki yıllarda eğitimde fırsat eşitliğini yinelemek içindi… Eğitim seviyesi giderek düşen devlet okullarına yakın sayıda açılan özel eğitim kurumları ile bu eşitliğin varsıllar lehine ve yoksulların aleyhine biçimde kaybolduğunu vurgulamak istemiştim. Uzel’den önce de, Türkiye’de tarımın verimli hale getirilmesi adına görevlendirilen diğer bir Bursalı Numan Kıraç’a dair gururla bilgilendirme yapmıştım. Çünkü Numan Kıraç Atatürk tarafından akıncı bir rol için seçilir ve Amerika’ya gönderilir. Orada Türkiye’de ziraatın ilerletilmesi için neler öğrenmek lâzım gelirse onları bulur, seçer, öğrenir ve yurda dönünce Eskişehir Kuru Ziraat İstasyonu’nu kurar.Bundan sonra bu süreçte hızla yeni oluşturulan, ve içlerinde Atatürk Orman Çiftliği gibi kurumlar ortaya çıkar. Özetle, hem ülkemizdeki gelişme dönemini, hem de eğitimdeki fırsat eşitliğini anımsatırken, hemşerimiz olan bu rahmetli bilim insanı büyüklerimizi gururla anmıştık. Şimdi de onlardan çok daha uzun yıllar yaşayan ve de ömrünü çalışarak geçiren, doksanlı yaşlarında bile, inandığı değerleri çekinmeden, korkmadan toplum ile paylaşan ve kuruluş döneminde diğer Bursalı büyüklerimiz gibi fırsat eşitliği ile, Türkiye’nin ilk SÜMEROLOG’u Bursalı Muazzez İlmiye Çığ tam 110 yaşında ebediyete intikal etti. O’nu onur, gurur ve rahmetle anarken, yaşamını kısaca özetliyorum..
Sümerolog, bilim insanı, tarihçi Muazzez İlmiye Çığ. 20 Haziran 1914 Bursa doğumludur. Muazzez hocanın ailesi köken olarak Kırım’lı göçmenlerden olup babası Kırım’dan Merzifon’a, annesi ise Kırım’dan Bursa’ya göç etmiştir. Ailesi İzmir’de yaşamaktayken, 1919’da İzmir’in Yunan ordusu tarafından işgalinin ardından daha güvenli bir yer olan Çorum’a yerleşir. Muazzez İlmiye Çığ, ilkokula Çorum’da başlar, ailesi Bursa’ya taşınınca, özel bir okul olan “Bizim Mektep”te Fransızca ve keman dersleri de alır. 1926 yılında sınav kazanarak Bursa Kız Muallim Mektebi’ne (Bursa Kız Öğretmen Okulu) girer. 1931 yılında bu okulu bitiren Çığ, babası gibi öğretmenlik yapmak üzere Eskişehir’e atanır. Eskişehir’de dört buçuk yıl çalışan Muazzez İlmiye Çığ, Atatürk’ün emriyle kurulan AÜ Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nin Hititoloji Bölümü’ne girer (1936). Burada, Nazi yönetimindeki Almanya’dan Türkiye’ye kaçıp gelen Prof. Dr. Hans Gustav Guterbock’tan Hitit dili ve kültürü derslerini, Prof. Dr. Benno Landsberger’den Sümer ve Akad dilleri ve Mezopotamya kültürü dersleri alır. Çığ, 1940 yılında Ankara Üniversitesi’nden mezun olur ve İstanbul Eski Şark Eserleri Müzesi Çiviyazılı Belgeler Arşivi’ne uzman olarak atanır. Bu sırada okul arkadaşı ve öğretmen Kemal Çığ ile evlenir. Müzede çalıştığı 31 yıl boyunca meslektaşı Hatice Kızılay ve Dr. F.R. Kraus ile birlikte müzenin deposunda bulunan Sümer, Akad ve Hitit dillerinde yazılmış on binlerce tableti temizleyip sınıflandırarak numaralandırır. Yetmiş dört bin tabletten oluşan çivi yazılı belgeleri belgeliğini oluşturur Üç bin tabletin kopyasını yapıp katalog olarak yayımlar. Muazzez İlmiye Çığ,ayrıca İstanbul Arkeoloji Müzesi’ni; Paris-Louvre Museum, Londra-British Museum, Berlin-Vorderasiatisches Museum gibi bir Eski-Önasya Dilleri Araştırma Merkezi durumuna getirir. Amerika’dan, Almanya’dan ve Finlandiya’dan gelen uzmanlarla Sümeroloji alanında yayınlar yapar Kısa bir süre kaldığı Londra’da da çalışmalarını sürdürür. 1972 yılında Arkeoloji Bölümü’nden emekliye ayrılır. Bu arada Sümer ve Hitit kültürlerini tanıtan on beş kitap yazar .Çalışmaları nedeniyle, 2000 yılında İstanbul Üniversitesi kendisine ‘Fahri Doktor’ unvanı verir. 2005 yılında Osmaniye’nin Çardak köyü Anadolu Kültür Araştırmaları Derneği tarafından kendisine ‘Özgür İnsan’ ödülü verilir.. 2007 yılında, “Vatandaşlık Tepkilerim” adlı kitabında, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” savıyla yargılanır ve ilk duruşmada aklanır Özetle yaşamının her döneminde aktif bir bilim insanı tavrını gösterir.Bu olaydan bir süre sonra, Bursa Sivilay Derneği olarak Muazzez Hanımı ve kızını, kuruluş yıl dönümümüzde davet etmiş ve dinleme fırsatı bulmuştuk. O güvenli tavrını yakından da görmüş olduk. Özetle yaşamının her döneminde aktif bir bilim insanı tavrını gösterir. İki kız çocuğa sahip Muazzez hanıma, yaşamının son yıllarını geçirdiği Mersin’de, bir gazeteci, hayattaki en önemli şeyin ne olduğunu sorar…Yanıtı nettir; sevgi, dostluk ve kendine güven.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Bursa’nın gururu Muazzez İlmiye Çığ artık yok
Birkaç gün önceki makalemde, eğitimde fırsat eşitliği konusunu işlerken, Bursa’nın bir köyünden çıkarak, Türkiye’nin teknik öğretim kurumlarının doğru örnekler ile yapılanması için, bizzat Mustafa Kemal Atatürk tarafından yurt dışına eğitime gönderilen Rüştü Uzel’den söz etmiştim. Asıl neden o dönemlerde ve sonraki yıllarda eğitimde fırsat eşitliğini yinelemek içindi… Eğitim seviyesi giderek düşen devlet okullarına yakın sayıda açılan özel eğitim kurumları ile bu eşitliğin varsıllar lehine ve yoksulların aleyhine biçimde kaybolduğunu vurgulamak istemiştim. Uzel’den önce de, Türkiye’de tarımın verimli hale getirilmesi adına görevlendirilen diğer bir Bursalı Numan Kıraç’a dair gururla bilgilendirme yapmıştım. Çünkü Numan Kıraç Atatürk tarafından akıncı bir rol için seçilir ve Amerika’ya gönderilir. Orada Türkiye’de ziraatın ilerletilmesi için neler öğrenmek lâzım gelirse onları bulur, seçer, öğrenir ve yurda dönünce Eskişehir Kuru Ziraat İstasyonu’nu kurar.Bundan sonra bu süreçte hızla yeni oluşturulan, ve içlerinde Atatürk Orman Çiftliği gibi kurumlar ortaya çıkar. Özetle, hem ülkemizdeki gelişme dönemini, hem de eğitimdeki fırsat eşitliğini anımsatırken, hemşerimiz olan bu rahmetli bilim insanı büyüklerimizi gururla anmıştık. Şimdi de onlardan çok daha uzun yıllar yaşayan ve de ömrünü çalışarak geçiren, doksanlı yaşlarında bile, inandığı değerleri çekinmeden, korkmadan toplum ile paylaşan ve kuruluş döneminde diğer Bursalı büyüklerimiz gibi fırsat eşitliği ile, Türkiye’nin ilk SÜMEROLOG’u Bursalı Muazzez İlmiye Çığ tam 110 yaşında ebediyete intikal etti. O’nu onur, gurur ve rahmetle anarken, yaşamını kısaca özetliyorum..
Sümerolog, bilim insanı, tarihçi Muazzez İlmiye Çığ. 20 Haziran 1914 Bursa doğumludur. Muazzez hocanın ailesi köken olarak Kırım’lı göçmenlerden olup babası Kırım’dan Merzifon’a, annesi ise Kırım’dan Bursa’ya göç etmiştir. Ailesi İzmir’de yaşamaktayken, 1919’da İzmir’in Yunan ordusu tarafından işgalinin ardından daha güvenli bir yer olan Çorum’a yerleşir. Muazzez İlmiye Çığ, ilkokula Çorum’da başlar, ailesi Bursa’ya taşınınca, özel bir okul olan “Bizim Mektep”te Fransızca ve keman dersleri de alır. 1926 yılında sınav kazanarak Bursa Kız Muallim Mektebi’ne (Bursa Kız Öğretmen Okulu) girer. 1931 yılında bu okulu bitiren Çığ, babası gibi öğretmenlik yapmak üzere Eskişehir’e atanır. Eskişehir’de dört buçuk yıl çalışan Muazzez İlmiye Çığ, Atatürk’ün emriyle kurulan AÜ Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nin Hititoloji Bölümü’ne girer (1936). Burada, Nazi yönetimindeki Almanya’dan Türkiye’ye kaçıp gelen Prof. Dr. Hans Gustav Guterbock’tan Hitit dili ve kültürü derslerini, Prof. Dr. Benno Landsberger’den Sümer ve Akad dilleri ve Mezopotamya kültürü dersleri alır. Çığ, 1940 yılında Ankara Üniversitesi’nden mezun olur ve İstanbul Eski Şark Eserleri Müzesi Çiviyazılı Belgeler Arşivi’ne uzman olarak atanır. Bu sırada okul arkadaşı ve öğretmen Kemal Çığ ile evlenir. Müzede çalıştığı 31 yıl boyunca meslektaşı Hatice Kızılay ve Dr. F.R. Kraus ile birlikte müzenin deposunda bulunan Sümer, Akad ve Hitit dillerinde yazılmış on binlerce tableti temizleyip sınıflandırarak numaralandırır. Yetmiş dört bin tabletten oluşan çivi yazılı belgeleri belgeliğini oluşturur Üç bin tabletin kopyasını yapıp katalog olarak yayımlar. Muazzez İlmiye Çığ,ayrıca İstanbul Arkeoloji Müzesi’ni; Paris-Louvre Museum, Londra-British Museum, Berlin-Vorderasiatisches Museum gibi bir Eski-Önasya Dilleri Araştırma Merkezi durumuna getirir. Amerika’dan, Almanya’dan ve Finlandiya’dan gelen uzmanlarla Sümeroloji alanında yayınlar yapar Kısa bir süre kaldığı Londra’da da çalışmalarını sürdürür. 1972 yılında Arkeoloji Bölümü’nden emekliye ayrılır. Bu arada Sümer ve Hitit kültürlerini tanıtan on beş kitap yazar .Çalışmaları nedeniyle, 2000 yılında İstanbul Üniversitesi kendisine ‘Fahri Doktor’ unvanı verir. 2005 yılında Osmaniye’nin Çardak köyü Anadolu Kültür Araştırmaları Derneği tarafından kendisine ‘Özgür İnsan’ ödülü verilir.. 2007 yılında, “Vatandaşlık Tepkilerim” adlı kitabında, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” savıyla yargılanır ve ilk duruşmada aklanır Özetle yaşamının her döneminde aktif bir bilim insanı tavrını gösterir.Bu olaydan bir süre sonra, Bursa Sivilay Derneği olarak Muazzez Hanımı ve kızını, kuruluş yıl dönümümüzde davet etmiş ve dinleme fırsatı bulmuştuk. O güvenli tavrını yakından da görmüş olduk. Özetle yaşamının her döneminde aktif bir bilim insanı tavrını gösterir. İki kız çocuğa sahip Muazzez hanıma, yaşamının son yıllarını geçirdiği Mersin’de, bir gazeteci, hayattaki en önemli şeyin ne olduğunu sorar…Yanıtı nettir; sevgi, dostluk ve kendine güven.