Yıl sonu tüm hızıyla geliyor. Hem de ne gelmek…Çünkü asgari ücret ve emekliye zam toplumun en önemli konusu ve çok büyük bir merakı da beraberinde getiriyor. Söylenti ve bilerek sızdırılan haberlere göre, her iki kesime de sembolik bile diyemeyeceğimiz oranlarda zam ön görülüyor. Çünkü ülkemiz yönetiminin uygulamalarına bakarak, kazanç ve kârların vergilendirilmesi konusunda elinin biraz sıkı izlenimi ediniyoruz! Buna karşın, geniş halk topluluğunun, ülkenin en zengini ile birlikte ödediği DOLAYLI VERGİLER, giderek Hazine’nin de en önemli kaynağı haline geliyor. Bunu yıllardır yazıyor ve bumerang gibi yüzümüze vurarak geri döndüğünü görüyoruz. Şu anda en önemli sorun ve konumuz bu olmalı. Çünkü, ortada dolaşan, ya da dolaştırılan, yüzde17 gibi olası zam artışları , geniş bir kitlenin açlık sınırının çok altında bir beslenmeye mahkum edileceğini gösteriyor..Ve bu kesimlerin yaşamını gerçekten tehlikeye soktuğunu da ortaya koyuyor.Bu olası komik zamlar, bu kesimin bırakın ferahlamasını, kişiyi bir yerlere sığdıramayacak gibi görünüyor. Vatandaş, sabahtan akşama evde otursa, elektrik ve yakıt bedellerinin altında ezilecek… Pazara, markete gitse, ayın sonunu değil, ortasını getiremeyecek. Bu topluluğun bir üst grubu da, ancak biraz daha yeterli bir beslenme olanağı ile, yılda bir kez giyim eşyası almaya erişebilecek… Geriye kalan, seçkin bir zümrenin yaşam koşulları, şu anda bile Avrupa ülkelerinin de çok üzerinde zaten…
Tam anlamıyla “biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar “ misalini yansıtır bir durum. Çok şükür, toplum olarak, alışkanlıklarımız ve tecrübemize göre, zengin kesime, vergi affı dışında hiçbir yaptırım düşünülmez bile!
Bu uygulama, yıllardan beri yapılarak, doğal hale getirildi ve toplum da benimsedi zaten... Ama buna karşın, toplumsal tepkiler çok farklı yollardan ortaya çıkıyor. Okuyamayan çocuklar çetelere eleman oluyor, uyuşturucu desteği ile(!) canavarlaştırılıyor. Aileler cinayetler ile dağılıyor. Kadın ölümleri konusu neredeyse günlük olaylardan biri hale geliyor. Son yıllarda karşımıza, akıl aklayacak biçimde küçük çocuklara uygulanan cinsel istismar gibi bir bela da çıktı. Bunlar hepsi toplumsal sıkıntı ve sıkışmışlığın sonucu gibi geliyor bana… Ahlaksızlık, neredeyse geleneksel hale gelecek. Bu durumu değiştirmek ve toplumu, normal hale getirmenin yolları, ilgili ve yetkililer tarafından neden aranmaz ya da bulunamaz ? İşte en önemli mesele budur.Galiba ülkemizin içinde bulunduğu durumu,uzun metrajlı bir tanıtım filmi gibi anlatmaya çalıştım. Gelelim sadede…Yani ana konuya…Tüm bu olanlara karşın ülke genelinde konuşulan/konuşturulan konulara bir bakalım şimdi de…Seçme ve seçilme konusunda yeterliği olduğu, kendisine devlet adına bildirilen bir bilim insanı, terör yanlısı yaftası ile belediye başkanlığı görevinden alınıyor. Bu tür oyunlar ile, oyunu giderek yükselten ana muhalefet partisini de bu yeni düzen illegal hak aramama yollarına adeta itiyor ve bunun konuşulmasını öne çıkarıyor. Yani bir taşla bir çok kuş vuruluyor! Öte yandan avuç içi kadar küçük bir köyde, kendi çocuklarını korkunç biçimde feda edecek suçlara giren bir ailenin bu cinayetteki bilinmeyenleri, tüm haber kanallarını bu konuya odaklanmaya adeta itiliyor. Böylece yine gerçek gündem konuşulamıyor.. Ve milyonlarca insanın yaşamını birinci derecede etkileyecek, zam oranı bir türlü konuşulup, tartışılamıyor. Artık devrini tamamlamış görünen ve iyice yıpranan bir ülke yönetiminin, ne zaman “görevden affını isteyeceği günü” bekliyor! Geniş toplulukların yapabildiği sadece bununla sınırlı kalıyor. Yani koskoca bir topluma cambaza bak sistemi ile asıl konulardan uzaklaştırılıp, oyalanmaya çalışılıyor. Biz de hep birlikte bu tuzağa düşüyor-düşürülüyoruz. Böylece hem toplumu oyalarken, muhalefet partilerini de, gündem yaratmak yerine, gündemin ardından koşmaya mecbur bırakan, klasikleşmiş bir oyun ortaya konuyor. Bakalım bu oyun dolu gündem değiştirecek olaylar, daha ne kadar hükmünü koruyacak ? Bizler de ne zaman emekçi ve emekli maaşlarının, açlığı yeneceği bir zammın yolu bekleyeceğiz. Hem de bu oyunu bile bile kabullenerek…
Yaşasın hak,hukuk, adalet, bravo onun uygulayıcıları !!!
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Cambaza bak ve gerçeği unut sistemi!
Yıl sonu tüm hızıyla geliyor. Hem de ne gelmek…Çünkü asgari ücret ve emekliye zam toplumun en önemli konusu ve çok büyük bir merakı da beraberinde getiriyor. Söylenti ve bilerek sızdırılan haberlere göre, her iki kesime de sembolik bile diyemeyeceğimiz oranlarda zam ön görülüyor. Çünkü ülkemiz yönetiminin uygulamalarına bakarak, kazanç ve kârların vergilendirilmesi konusunda elinin biraz sıkı izlenimi ediniyoruz! Buna karşın, geniş halk topluluğunun, ülkenin en zengini ile birlikte ödediği DOLAYLI VERGİLER, giderek Hazine’nin de en önemli kaynağı haline geliyor. Bunu yıllardır yazıyor ve bumerang gibi yüzümüze vurarak geri döndüğünü görüyoruz. Şu anda en önemli sorun ve konumuz bu olmalı. Çünkü, ortada dolaşan, ya da dolaştırılan, yüzde17 gibi olası zam artışları , geniş bir kitlenin açlık sınırının çok altında bir beslenmeye mahkum edileceğini gösteriyor..Ve bu kesimlerin yaşamını gerçekten tehlikeye soktuğunu da ortaya koyuyor.Bu olası komik zamlar, bu kesimin bırakın ferahlamasını, kişiyi bir yerlere sığdıramayacak gibi görünüyor. Vatandaş, sabahtan akşama evde otursa, elektrik ve yakıt bedellerinin altında ezilecek… Pazara, markete gitse, ayın sonunu değil, ortasını getiremeyecek. Bu topluluğun bir üst grubu da, ancak biraz daha yeterli bir beslenme olanağı ile, yılda bir kez giyim eşyası almaya erişebilecek… Geriye kalan, seçkin bir zümrenin yaşam koşulları, şu anda bile Avrupa ülkelerinin de çok üzerinde zaten…
Tam anlamıyla “biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar “ misalini yansıtır bir durum. Çok şükür, toplum olarak, alışkanlıklarımız ve tecrübemize göre, zengin kesime, vergi affı dışında hiçbir yaptırım düşünülmez bile!
Bu uygulama, yıllardan beri yapılarak, doğal hale getirildi ve toplum da benimsedi zaten... Ama buna karşın, toplumsal tepkiler çok farklı yollardan ortaya çıkıyor. Okuyamayan çocuklar çetelere eleman oluyor, uyuşturucu desteği ile(!) canavarlaştırılıyor. Aileler cinayetler ile dağılıyor. Kadın ölümleri konusu neredeyse günlük olaylardan biri hale geliyor. Son yıllarda karşımıza, akıl aklayacak biçimde küçük çocuklara uygulanan cinsel istismar gibi bir bela da çıktı. Bunlar hepsi toplumsal sıkıntı ve sıkışmışlığın sonucu gibi geliyor bana… Ahlaksızlık, neredeyse geleneksel hale gelecek. Bu durumu değiştirmek ve toplumu, normal hale getirmenin yolları, ilgili ve yetkililer tarafından neden aranmaz ya da bulunamaz ? İşte en önemli mesele budur.Galiba ülkemizin içinde bulunduğu durumu,uzun metrajlı bir tanıtım filmi gibi anlatmaya çalıştım. Gelelim sadede…Yani ana konuya…Tüm bu olanlara karşın ülke genelinde konuşulan/konuşturulan konulara bir bakalım şimdi de…Seçme ve seçilme konusunda yeterliği olduğu, kendisine devlet adına bildirilen bir bilim insanı, terör yanlısı yaftası ile belediye başkanlığı görevinden alınıyor. Bu tür oyunlar ile, oyunu giderek yükselten ana muhalefet partisini de bu yeni düzen illegal hak aramama yollarına adeta itiyor ve bunun konuşulmasını öne çıkarıyor. Yani bir taşla bir çok kuş vuruluyor! Öte yandan avuç içi kadar küçük bir köyde, kendi çocuklarını korkunç biçimde feda edecek suçlara giren bir ailenin bu cinayetteki bilinmeyenleri, tüm haber kanallarını bu konuya odaklanmaya adeta itiliyor. Böylece yine gerçek gündem konuşulamıyor.. Ve milyonlarca insanın yaşamını birinci derecede etkileyecek, zam oranı bir türlü konuşulup, tartışılamıyor. Artık devrini tamamlamış görünen ve iyice yıpranan bir ülke yönetiminin, ne zaman “görevden affını isteyeceği günü” bekliyor! Geniş toplulukların yapabildiği sadece bununla sınırlı kalıyor. Yani koskoca bir topluma cambaza bak sistemi ile asıl konulardan uzaklaştırılıp, oyalanmaya çalışılıyor. Biz de hep birlikte bu tuzağa düşüyor-düşürülüyoruz. Böylece hem toplumu oyalarken, muhalefet partilerini de, gündem yaratmak yerine, gündemin ardından koşmaya mecbur bırakan, klasikleşmiş bir oyun ortaya konuyor. Bakalım bu oyun dolu gündem değiştirecek olaylar, daha ne kadar hükmünü koruyacak ? Bizler de ne zaman emekçi ve emekli maaşlarının, açlığı yeneceği bir zammın yolu bekleyeceğiz. Hem de bu oyunu bile bile kabullenerek…
Yaşasın hak,hukuk, adalet, bravo onun uygulayıcıları !!!