Gazete ve TV haberlerine şöyle bir göz attığınızda, toplumsal cinnet halimizin örneklerine hemen rastlarsınız. Meslek gereği, bu canice örnekleri hemen her gün okuyor ve şaşkınlık içinde karşılıyorum. En gelişmiş varlık insan, bazen cinnet halinde, çoğu kez de para kazanma hırsı ile akla hayale gelmeyecek cinayetlere veya uygulamalara boyun eğiyor. Bu gerçeği benim kadar, güncel gelişmelerden haberdar olanlar, bizzat bu anlamlandırmanın çok güç olduğu bu tür gelişmelere vakıf oluyorlardır.İşte buna dair can alıcı bir soru…
Bu cinnet hali, neden ve hangi ruh hali ile ortaya çıkıyor? Örneğin baş tacımız yüce devletimiz için, dışarıdan baktığınızda genelde şu tanım yapılır;
“Laik, demokratik, sosyal hukuk devleti. Bu tanımın içeriğine göre, her Türk vatandaşı, yasalar karşısında eşit hakka sahiptir. Özetle, ülkemizde, diğer kişilerden bağımsız olarak özel haklara sahip ayrıcalıklı bireyler yoktur. Yurttaşlar, yönetimlerin emrettiği biçimde, her alanda yasanın dışına çıkmamalıdır. Buraya kadar söylenecek bir sözümüz ve de, eksik kalmış bir yasal düzenleme örneğim de yoktur.
Ama sıra, uygulamaya ve kişisel çıkarlara geldiğinde, eşi benzeri görülmemiş cinayetler, hak ihlalleri karşınıza çıkabilir. Eğer bu durum giderek artan biçime büründüğünde, karşımıza “toplumsal bir cinnet hali” çıkabilir. İşte önlerden bir kaçını, sinirlerinizi bozmadan, öfkelenmemenizi dileyerek veriyorum.
MUSTAFA NEDEN YANARAK ÖLDÜ ?
Buna dair haber aynen şöyle;
Tekirdağ’da bir tuğla fabrikasında ısınmak için yaktığı tenekeye tiner döktüğü sırada yaşanan patlamada ağır yaralanan 16 yaşındaki Mustafa Eti 10 gün verdiği yaşam mücadelesin kaybetti.Olay, fabrikanın gece vardiyasında meydana geldi.Mustafa, soğuktan korunmak amacıyla boş bir teneke içinde ateş yaktı. Ateşi güçlendirmek için de tiner döktüğü sırada patlama yaşandı.Mustafa, doktorların tüm müdahalelerine rağmen yaşamını yitirdi.Mustafa Eti’nin cenazesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait cenaze aracıyla memleketi Van’ın Özalp ilçesine gönderildi”
Gelelim bu çok vahim ölümün nedenlerine ve sorumlularına…Öncelikle Mustafa yaşı itibarı ile yasalarımıza göre “çocuk işçi” olarak kabul ediliyor. Bu durumda, hem gece vardiyasında oluşu, hem de böylesi bir işte çalıştırılabilmesi yasalara göre yasak olması gerekmez mi? Hani denetleme ve daha da önemlisi, nerede kaldı insaf ve merhamet. Hem devletin denetim eksikliği, yanı sıra, dini İslamiyet olan bir ülkenin girişimcisi ve çalışanlarının, yasalar dışında, nerede kaldı insaf duygusu, nerede kaldı dini inancı ? İşte size şimdi de sıradan gibi gelebilecek, toplumsal bir cinnet örneği…Üstelik , kısa adı İSİG olan İşçi sağlığı ve işgüvenliği Meclisi’nin raporuna göre 2025 yılında tam 68 çocuk can vermişken !
SUÇ MAKİNESİ İŞ BAŞINDA 3 ÖLÜ 7 YARALI
Olay, Edremit’te geçiyor. Cezaevinden kaçan bir hükümlü, karşısına kim çıktıysa kurşun yağdırıyor. Sonuç 3 ölü ve 7 yaralı. Üstelik turistik bir bölgede ve büyük sayılacak bir turizm ilçesinde…Gazetelere yansıyan haber aynen şöyle; “Olayda 3 kişinin hayatını kaybettiği, 7 kişinin yaralandığı, yaralı polis memurlarının tedavilerinin sürdüğü ve durumlarının iyi olduğu bildirildi. Saldırıda hayatını kaybeden Uzman Çavuş Kemal Ekri için yarın Ankara Etimesgut’ta cenaze töreni düzenlenecek.”
Bu inanılmaz ve bir insanın elinden çıkan katliam için ne demeli ? Cinnet demek hafif olur kanımca...Hiç suçu olmayan bir canlıyı bile öldürmek için inanç çerçevesinde nasıl yorum yapılabilir? İnsanlık dışı yerine de cani, katil falan sıfatları da az gelecek. Acaba bu da toplumsal cinnetimizin bir parçası mı ?
BİR BEBEĞE NASIL KIYILIR ?
Bu olayı da ekranda izledim. Bir Anadolu kentinde genç bir çiftin çocuğu doğuyor. Bebek önce” özürlü doğdu küveze alındı” deniyor. Ardından acı gerçek ortaya çıkıyor. Bu doğumdan sonra görevde olan hemşire, yeni doğan yavruyu susturamıyor ve hırpalıyor ve bebek can veriyor. Gerisi yukarda belirttiğim gibi “özürlü doğdu” yalanı ile olayı bastırmak isteyen hemşirenin suçu ortaya çıkıyor ve yeni bir cinnet vakası da burada ve bir sağlıkçı elinden çıkmış oluyor!
Sadece bu üç örnekten yola çıkılsa bile, önce toplumsal cinneti kabul etmemiz, sonra da bunun nedenlerini, ülke yöneticilerinin aramak ve bulması gerekmez mi ?Bu akıl almaz cinnet vakalarını tek bir nedene, örneğin geçim sıkıntısına, fırsat eşitsizliğine veya “canavarca hislere “ (Son dönemde bazı cinayet sebebi olarak bu gerekçe kullanılıyor) bağlamak ne kadar doğru olur?
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Cinnet halinde bir toplum içinde yaşam savaşı
Gazete ve TV haberlerine şöyle bir göz attığınızda, toplumsal cinnet halimizin örneklerine hemen rastlarsınız. Meslek gereği, bu canice örnekleri hemen her gün okuyor ve şaşkınlık içinde karşılıyorum. En gelişmiş varlık insan, bazen cinnet halinde, çoğu kez de para kazanma hırsı ile akla hayale gelmeyecek cinayetlere veya uygulamalara boyun eğiyor. Bu gerçeği benim kadar, güncel gelişmelerden haberdar olanlar, bizzat bu anlamlandırmanın çok güç olduğu bu tür gelişmelere vakıf oluyorlardır.İşte buna dair can alıcı bir soru…
Bu cinnet hali, neden ve hangi ruh hali ile ortaya çıkıyor? Örneğin baş tacımız yüce devletimiz için, dışarıdan baktığınızda genelde şu tanım yapılır;
“Laik, demokratik, sosyal hukuk devleti. Bu tanımın içeriğine göre, her Türk vatandaşı, yasalar karşısında eşit hakka sahiptir. Özetle, ülkemizde, diğer kişilerden bağımsız olarak özel haklara sahip ayrıcalıklı bireyler yoktur. Yurttaşlar, yönetimlerin emrettiği biçimde, her alanda yasanın dışına çıkmamalıdır. Buraya kadar söylenecek bir sözümüz ve de, eksik kalmış bir yasal düzenleme örneğim de yoktur.
Ama sıra, uygulamaya ve kişisel çıkarlara geldiğinde, eşi benzeri görülmemiş cinayetler, hak ihlalleri karşınıza çıkabilir. Eğer bu durum giderek artan biçime büründüğünde, karşımıza “toplumsal bir cinnet hali” çıkabilir. İşte önlerden bir kaçını, sinirlerinizi bozmadan, öfkelenmemenizi dileyerek veriyorum.
MUSTAFA NEDEN YANARAK ÖLDÜ ?
Buna dair haber aynen şöyle;
Tekirdağ’da bir tuğla fabrikasında ısınmak için yaktığı tenekeye tiner döktüğü sırada yaşanan patlamada ağır yaralanan 16 yaşındaki Mustafa Eti 10 gün verdiği yaşam mücadelesin kaybetti.Olay, fabrikanın gece vardiyasında meydana geldi.Mustafa, soğuktan korunmak amacıyla boş bir teneke içinde ateş yaktı. Ateşi güçlendirmek için de tiner döktüğü sırada patlama yaşandı.Mustafa, doktorların tüm müdahalelerine rağmen yaşamını yitirdi.Mustafa Eti’nin cenazesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait cenaze aracıyla memleketi Van’ın Özalp ilçesine gönderildi”
Gelelim bu çok vahim ölümün nedenlerine ve sorumlularına…Öncelikle Mustafa yaşı itibarı ile yasalarımıza göre “çocuk işçi” olarak kabul ediliyor. Bu durumda, hem gece vardiyasında oluşu, hem de böylesi bir işte çalıştırılabilmesi yasalara göre yasak olması gerekmez mi? Hani denetleme ve daha da önemlisi, nerede kaldı insaf ve merhamet. Hem devletin denetim eksikliği, yanı sıra, dini İslamiyet olan bir ülkenin girişimcisi ve çalışanlarının, yasalar dışında, nerede kaldı insaf duygusu, nerede kaldı dini inancı ? İşte size şimdi de sıradan gibi gelebilecek, toplumsal bir cinnet örneği…Üstelik , kısa adı İSİG olan İşçi sağlığı ve işgüvenliği Meclisi’nin raporuna göre 2025 yılında tam 68 çocuk can vermişken !
SUÇ MAKİNESİ İŞ BAŞINDA 3 ÖLÜ 7 YARALI
Olay, Edremit’te geçiyor. Cezaevinden kaçan bir hükümlü, karşısına kim çıktıysa kurşun yağdırıyor. Sonuç 3 ölü ve 7 yaralı. Üstelik turistik bir bölgede ve büyük sayılacak bir turizm ilçesinde…Gazetelere yansıyan haber aynen şöyle; “Olayda 3 kişinin hayatını kaybettiği, 7 kişinin yaralandığı, yaralı polis memurlarının tedavilerinin sürdüğü ve durumlarının iyi olduğu bildirildi. Saldırıda hayatını kaybeden Uzman Çavuş Kemal Ekri için yarın Ankara Etimesgut’ta cenaze töreni düzenlenecek.”
Bu inanılmaz ve bir insanın elinden çıkan katliam için ne demeli ? Cinnet demek hafif olur kanımca...Hiç suçu olmayan bir canlıyı bile öldürmek için inanç çerçevesinde nasıl yorum yapılabilir? İnsanlık dışı yerine de cani, katil falan sıfatları da az gelecek. Acaba bu da toplumsal cinnetimizin bir parçası mı ?
BİR BEBEĞE NASIL KIYILIR ?
Bu olayı da ekranda izledim. Bir Anadolu kentinde genç bir çiftin çocuğu doğuyor. Bebek önce” özürlü doğdu küveze alındı” deniyor. Ardından acı gerçek ortaya çıkıyor. Bu doğumdan sonra görevde olan hemşire, yeni doğan yavruyu susturamıyor ve hırpalıyor ve bebek can veriyor. Gerisi yukarda belirttiğim gibi “özürlü doğdu” yalanı ile olayı bastırmak isteyen hemşirenin suçu ortaya çıkıyor ve yeni bir cinnet vakası da burada ve bir sağlıkçı elinden çıkmış oluyor!
Sadece bu üç örnekten yola çıkılsa bile, önce toplumsal cinneti kabul etmemiz, sonra da bunun nedenlerini, ülke yöneticilerinin aramak ve bulması gerekmez mi ?Bu akıl almaz cinnet vakalarını tek bir nedene, örneğin geçim sıkıntısına, fırsat eşitsizliğine veya “canavarca hislere “ (Son dönemde bazı cinayet sebebi olarak bu gerekçe kullanılıyor) bağlamak ne kadar doğru olur?