Bazen içimde çocukluk arkadaşlarını görme isteği doğar nedense…En azından, bizim için sadece oyun ve ders dışında sıkıntısı olmayan bir dönemlerdi onlar, belki de o günlere özlem duyarak görüşmek istiyoruz. Böyle bir ruh hali ile eski mahallenin yolunu tuttum. Önce etrafa şöyle bir baktım, sonra da hem okul hem de mahalle arkadaşım Coşkun ile buluştum. Ayak üstü bir hoş beşin ardından yürümeye başladık ve soluklanmak için her zaman olduğu gibi çukur kahveden içeriye girdik. Coşkun, benimle gelmesi dışında, buraya pek uğramaz. Daha ziyade, çok güzel çiçekler ile bezeli bahçesinde oturmayı tercih eder ve köpeğini gezdirme ile vaktini geçirir. Buna rağmen teklifimi kırmadı ve birlikte kahvede boş bir masaya konuşlandık. Genelde derin bir sessizlik vardı zamanın ruhu ve sıkıntılarından olmalı. Kendi halinde düşünceye dalanlar ve gazeteye gömülenler de vardı. Tahir yine bilmece çözüyordu, marangoz Turan da bir başka gazetedeki haberleri okuyordu. Bizi görünce sevindi. Bahçede oturup sohbet edeceği biri yokmuş zaten. Hemen yanımıza geldi, konuyu açıverdi…”Abi nedir bu yasa dışı bahis işi, nasıl oynanıyor da suç oluyor? “ Soru zordu, yanıtlamaya çalıştım. Galiba yurt dışı kaynaklı ama, burada mutlaka bir iş bitiricisi vardır. Güvendikleri bir adrese giderek, bir maçın sonucu veya ikinci yarısının skoru için herhalde bir kupon dolduruyorlar ve de korkmadan parayı bastırıyorlar gibi cümleler sarf ettim ve sonra da bu yöntemin daha eski tarihlere kadar gittiğini, anlatmaya çalıştım..O anda aklıma gelen, dört beş yıl önce Mahfel’de rastladığım bir olayı anlattım kısaca…Gerçekten de şaşırmıştım o gün. Arkamdaki masaların birinde oturan iki olgun genç aralarında konuşuyor ve İngiltere Ligi takımlarından öyle bilgiler aktarıyorlardı ki, merak ettim baktım acaba futbol camiasından mı diye… Sanki değillerdi, hiç de tanıdığım birileri değildi. Br süre sonra anladım ki, bu iki arkadaş bahisçi olabilirdi.İşte bu olaya dayanarak, bu sistemin eski yıllara kadar gittiğini anlatmaya çalıştım arkadaşlara. Meğer büyük paralar dönüyormuş bu yurt dışı bahiste. Henüz sözüm bitmemişti içeriye giren Tayfun bizi dinlemiş ve soruyu patlattı hemen “Demin bu işi eskiye dayanıyo dedin abi neden dedin?” Soru oldukça kazıktı ama bir buna dair konu kafamda canlı biçimde duruyordu ve bir örnek daha vereceğim diyerek anlatmaya başladım. “Bak Tayfun iyi dinle. Yıl İki binlerin başı falan. Recep Tayyip Erdoğan siyasi yasaklıydı ya, bir süre sonra cezası bitmişti ve AKP Kurucu Genel Başkanı olmasına karşın milletvekili değildi. Olması için Siirt’teki bir bölgede seçim iptal edildi ve ilde yeniden seçime gidildi.Olması çin Siirt’in bir seçim bölgesindeki seçim bazı gerekçeler ile iptal edilmişti ve yeniden yapılacaktı o seçim bölgesinde.. Ben de o seçimi göreyim ve aynı gün Diyarbakırspor-Bursaspor maçını da izleriim diye yola çıktım. Daha önce de anlattım bu olayı. Siirt takımının antrenörü ve kulüp müdürü Bursa’dan arkadaşlarımdı. Beni onlar davet ettiler, kamp yapılan binada geceledim. Ertesi gün erken uyandım. Salonda otururken temizlikçi bir adam ortalığı toparlıyordu, bir ara televizyonu açtı ve teleteks mi neydi onu kurcaladı…Bir de baktım İspanya ligindeki maçların sonucuna göre kendi kendine konuşuyor…İlgimi çekti. Bir ara beni görmeden bir cümle kurdu “Vay bee Osasunaya bak bi, galip gelmiş.”dedi ve beni görmeden kattan ayrıldı. İçimden futbola ne meraklı bu adamlar dedim ve kahvaltı sonrası, kulüp müdürü arkadaşıma bu merakı sordum. Gülerek cevap verdi… “Oğlum bunlar bahis oynuyo, hem de Türkiye değil yasa dışı, kaynağı da ne bileyim bir ülkede işte…”Aradan kısa bir süre geçti, seçim bilgilerini Bursa’ya gazeteye aktardım, bu kez Diyarbakır’a doğru maç için yola çıkacağız. Siirt kulübünün iki yöneticisi de bizimle gelecek. Araca binmeden birine bahisçilerin durumunu ve totoyu tutturduklarında parayı nasıl aldıklarını sordum. Bana karşıdaki bir çok bayiden birini gösterdi “İşte ordan gider alır” dedi. Yine tatmin olmadım ve ya vermezse diyecek oldum. Yöre şivesi ile “Veriiirrrr…”dedi ve gülümsedi. İşte böyle oğlum daha o zamanlardan beri var yasa dışı bahis… Şimdi gündeme gelme nedeni Mehmet Ali Erbil ve o şarkıcı çocuk olabilir. Sözlerim ile mevzuu kapattım sandım . Ama kapatamamışım. Bu kez Mikail dikildi karşıma “Abi ne şenlikli değil mi ortam. Biri yarışmacı komik adam, öbürü şarkıcı, onları aynı cezaevine koysalar ne şenlikli olurdu ama, ikisi de hastaymış ev hapsi vermişler” dedi ve gülmeye başladı. Konuya hiç girmeden sessizice dinleyen Tahir bu kez kükredi “ Hassiii” az daha küfredecekti, kendini tuttu. Sonra da .. “Ne pis iş varsa bu döneme denk geliyo, acaba neden ? Güya bunlar kumara, faize haram günah falan diyolar ama onların döneminde ne varsa ortaya çıkıyo… Ne oldu o Galatasaraylıların işi. Bankacı kadına çantayla parayı ver, sonra iki çanta parayı geriye al. Daha sonra da, ne ikinci ne de birinci çanta geri gelmeyince koyun gibi meleyip dur. Yakışır mı lan onlara…Yakışır mı, bu işleri denetlemeyenlere.? Ne .okluk varsa bu dönemde…Ben böyle…” cümleyi tamamlamadan kesti sesini Tahir ve elindeki gazeteyi tomar yapıp çöpe attı.B öylece bir skandaldan kurtulduk. Tam o sırada Tayfun yine sırıtarak “Tahir abi, küfür etme sakın, belki de ortam dinlemesi falan vardır burda, yakalayıp götürürler seni haahaa…” dedi ve kapıdan koşarak kaçtı. Tahir’in siniri geçince, çayları söyledik ve işi tatlıya bağladık. Sonra da dağıldık.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Çukur kahvede mevzu bahis
Bazen içimde çocukluk arkadaşlarını görme isteği doğar nedense…En azından, bizim için sadece oyun ve ders dışında sıkıntısı olmayan bir dönemlerdi onlar, belki de o günlere özlem duyarak görüşmek istiyoruz. Böyle bir ruh hali ile eski mahallenin yolunu tuttum. Önce etrafa şöyle bir baktım, sonra da hem okul hem de mahalle arkadaşım Coşkun ile buluştum. Ayak üstü bir hoş beşin ardından yürümeye başladık ve soluklanmak için her zaman olduğu gibi çukur kahveden içeriye girdik. Coşkun, benimle gelmesi dışında, buraya pek uğramaz. Daha ziyade, çok güzel çiçekler ile bezeli bahçesinde oturmayı tercih eder ve köpeğini gezdirme ile vaktini geçirir. Buna rağmen teklifimi kırmadı ve birlikte kahvede boş bir masaya konuşlandık. Genelde derin bir sessizlik vardı zamanın ruhu ve sıkıntılarından olmalı. Kendi halinde düşünceye dalanlar ve gazeteye gömülenler de vardı. Tahir yine bilmece çözüyordu, marangoz Turan da bir başka gazetedeki haberleri okuyordu. Bizi görünce sevindi. Bahçede oturup sohbet edeceği biri yokmuş zaten. Hemen yanımıza geldi, konuyu açıverdi…”Abi nedir bu yasa dışı bahis işi, nasıl oynanıyor da suç oluyor? “ Soru zordu, yanıtlamaya çalıştım. Galiba yurt dışı kaynaklı ama, burada mutlaka bir iş bitiricisi vardır. Güvendikleri bir adrese giderek, bir maçın sonucu veya ikinci yarısının skoru için herhalde bir kupon dolduruyorlar ve de korkmadan parayı bastırıyorlar gibi cümleler sarf ettim ve sonra da bu yöntemin daha eski tarihlere kadar gittiğini, anlatmaya çalıştım..O anda aklıma gelen, dört beş yıl önce Mahfel’de rastladığım bir olayı anlattım kısaca…Gerçekten de şaşırmıştım o gün. Arkamdaki masaların birinde oturan iki olgun genç aralarında konuşuyor ve İngiltere Ligi takımlarından öyle bilgiler aktarıyorlardı ki, merak ettim baktım acaba futbol camiasından mı diye… Sanki değillerdi, hiç de tanıdığım birileri değildi. Br süre sonra anladım ki, bu iki arkadaş bahisçi olabilirdi.İşte bu olaya dayanarak, bu sistemin eski yıllara kadar gittiğini anlatmaya çalıştım arkadaşlara. Meğer büyük paralar dönüyormuş bu yurt dışı bahiste. Henüz sözüm bitmemişti içeriye giren Tayfun bizi dinlemiş ve soruyu patlattı hemen “Demin bu işi eskiye dayanıyo dedin abi neden dedin?” Soru oldukça kazıktı ama bir buna dair konu kafamda canlı biçimde duruyordu ve bir örnek daha vereceğim diyerek anlatmaya başladım. “Bak Tayfun iyi dinle. Yıl İki binlerin başı falan. Recep Tayyip Erdoğan siyasi yasaklıydı ya, bir süre sonra cezası bitmişti ve AKP Kurucu Genel Başkanı olmasına karşın milletvekili değildi. Olması için Siirt’teki bir bölgede seçim iptal edildi ve ilde yeniden seçime gidildi.Olması çin Siirt’in bir seçim bölgesindeki seçim bazı gerekçeler ile iptal edilmişti ve yeniden yapılacaktı o seçim bölgesinde.. Ben de o seçimi göreyim ve aynı gün Diyarbakırspor-Bursaspor maçını da izleriim diye yola çıktım. Daha önce de anlattım bu olayı. Siirt takımının antrenörü ve kulüp müdürü Bursa’dan arkadaşlarımdı. Beni onlar davet ettiler, kamp yapılan binada geceledim. Ertesi gün erken uyandım. Salonda otururken temizlikçi bir adam ortalığı toparlıyordu, bir ara televizyonu açtı ve teleteks mi neydi onu kurcaladı…Bir de baktım İspanya ligindeki maçların sonucuna göre kendi kendine konuşuyor…İlgimi çekti. Bir ara beni görmeden bir cümle kurdu “Vay bee Osasunaya bak bi, galip gelmiş.”dedi ve beni görmeden kattan ayrıldı. İçimden futbola ne meraklı bu adamlar dedim ve kahvaltı sonrası, kulüp müdürü arkadaşıma bu merakı sordum. Gülerek cevap verdi… “Oğlum bunlar bahis oynuyo, hem de Türkiye değil yasa dışı, kaynağı da ne bileyim bir ülkede işte…”Aradan kısa bir süre geçti, seçim bilgilerini Bursa’ya gazeteye aktardım, bu kez Diyarbakır’a doğru maç için yola çıkacağız. Siirt kulübünün iki yöneticisi de bizimle gelecek. Araca binmeden birine bahisçilerin durumunu ve totoyu tutturduklarında parayı nasıl aldıklarını sordum. Bana karşıdaki bir çok bayiden birini gösterdi “İşte ordan gider alır” dedi. Yine tatmin olmadım ve ya vermezse diyecek oldum. Yöre şivesi ile “Veriiirrrr…”dedi ve gülümsedi. İşte böyle oğlum daha o zamanlardan beri var yasa dışı bahis… Şimdi gündeme gelme nedeni Mehmet Ali Erbil ve o şarkıcı çocuk olabilir. Sözlerim ile mevzuu kapattım sandım . Ama kapatamamışım. Bu kez Mikail dikildi karşıma “Abi ne şenlikli değil mi ortam. Biri yarışmacı komik adam, öbürü şarkıcı, onları aynı cezaevine koysalar ne şenlikli olurdu ama, ikisi de hastaymış ev hapsi vermişler” dedi ve gülmeye başladı. Konuya hiç girmeden sessizice dinleyen Tahir bu kez kükredi “ Hassiii” az daha küfredecekti, kendini tuttu. Sonra da .. “Ne pis iş varsa bu döneme denk geliyo, acaba neden ? Güya bunlar kumara, faize haram günah falan diyolar ama onların döneminde ne varsa ortaya çıkıyo… Ne oldu o Galatasaraylıların işi. Bankacı kadına çantayla parayı ver, sonra iki çanta parayı geriye al. Daha sonra da, ne ikinci ne de birinci çanta geri gelmeyince koyun gibi meleyip dur. Yakışır mı lan onlara…Yakışır mı, bu işleri denetlemeyenlere.? Ne .okluk varsa bu dönemde…Ben böyle…” cümleyi tamamlamadan kesti sesini Tahir ve elindeki gazeteyi tomar yapıp çöpe attı.B öylece bir skandaldan kurtulduk. Tam o sırada Tayfun yine sırıtarak “Tahir abi, küfür etme sakın, belki de ortam dinlemesi falan vardır burda, yakalayıp götürürler seni haahaa…” dedi ve kapıdan koşarak kaçtı. Tahir’in siniri geçince, çayları söyledik ve işi tatlıya bağladık. Sonra da dağıldık.