Hava Durumu

İzahı yoksa mizahı var

Yazının Giriş Tarihi: 07.11.2024 19:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.11.2024 19:03

Malum ülkemizde geniş kesimlerin geçinme derdi büyük. Şimdilik halkın gündemini bu konu işgal ediyordu ki, piyasaya bu kez de bazı belediyelere kayyım atanma konusu sürüldü. Şimdilik, bu konu liderliğini sürdürüyor! Konuya dair kiminle konuşulsa, buna doğal olarak siyasi partilerin mensupları dahil, herkes kendi görüşüne göre bir izahta bulunuyor. Bazen de izah etmeye çalışarak, kamuoyuna doğruyu anlatmak isteyenler de çaresiz kalabiliyor. Bunu sadece siyaset sahnesinde değil, hemen her alanda görmek olası…O zaman geriye izah yerine mizah yolu kalıyor.Bu yöntemi, çoğu kez yurt genelindeki bir gelişmede, bazen mahallenizde, bazen televizyon ekranlarında duyup gördüğünüz olaylar için de deneyebiliyorsunuz. İşte örnek… Bir siyasi partinin genel başkan yardımcısı, bir konuyu mercek altına almış ve bunun için yüzün üzerinde üniversite ile temasa geçmiş. Gazetede bunu görünce, ilk anda “Ülkemizde ne kadar çok üniversite varmış” demekten kendimi alamadım. Ama kısa sürede büyük çoğunluğunun özel ve de öğretim elamanı açısından fakir durumda olduklarını hatırladım. Olsun, en azından, bu kurumlar, eğitim verme bedeli olarak, bir miktar ücret alıyor, diploma veriyor ve iş buluyorsunuz! !! Sonrası biraz karışık… Neyse biz konumuza dönelim. Söz konusu bu genç politikacı, çok sayıdaki üniversitede yaptığı bu etüt sonucu önemli bir yere varmış. Bakın burası çok önemli!! Ne sonuç almış biliyor musunuz ? Sayısı yüzü aşkın dünya devletleri içinde Türkiye birinci sıradaymış Önce umutlanıyorsunuz, ama gerçek hemen ortaya çıkıyor… Hangi konuda mı birinci sırada imiş memleketimiz? Önemli mi sizce ? Öyleyse hemen açıklıyorum, bu birincilik uyuşturucuya ulaşma anlamındaymış. Bu araştırmayı bu genç politikacı, neden üniversite camiasında yapmış sadece onu anlayamadım!

Belki de araştırmayı o üniversiteler yapmış ve politikacı da çıktıları almış olabilir. .. Burada duracak ve araştırmayı yapan genç siyasetçiyi açıklayacağım. Benim için bu da önemli çünkü…Adı Mehmet Aslan, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı imiş…Şimdi de ülkemizin köklü ve muhafazakâr camiaya hitap eden Milli Gazete’den ilginç bir manşet; “İsrail’i, İsrail’de eleştirmek serbest Türkiye’de yasak.” Bunun izahı var mı sizce? Üstelik çok doğru bir tespit. Buna ancak, “kara mizah” denebilir ama…İşte böyle, izah yoksa mizah her zaman yanınızda…Bir vatandaş, TBMM çıkışı, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a soru sormak istemiş. Daha sorusu bitmeden bir koruma polisi yaklaşmış ve vatandaşa, ( gazeteci de olabilir.) “Soru soracaksan, bana soracaksın” demiş. Bu çıkışa nasıl cevap verilmeliydi diye sesli düşünüyordum, aklıma şu takıldı. Acaba bakan sözcülüğü görevi, artık koruma polislerine mi verildi ? Belki öyledir diye üzerinde fazla durmadım bu konunun !!! Aslında durmak da gerekiyor. Güvenliğe ait bazı gelişmelerin çok da güvenli olmadığını düşündürecek gelişmeler de oluyor/oldu ülkemizde…En tipik örnek TUSAŞ gibi ülkenin gözbebeği konumundaki stratejik üretim merkezinin, koruması, özel güvenlik eliyle sağlanmamış mı? Bunu yapan zihniyet, bakan sözcülüğüne de pekala emniyet mensuplarına bırakabilir , İktidar için bu zorlu günlerde!!! Neyse bu can sıkıcı konuyu geçelim derim.Sivri dilli bir ekonomi yazarı var. Adı Şeref Oğuz. Çok deneyimli bir gazeteci kendisi…Öyle bir cümle kurmuş ki, okurken titredim ! “Bu İktidar ülkeyi zimmetine geçirdi. Biz de makbuzunu arıyoruz!:” size bundan okkalı mizahi izahat olabilir mi ?

Ülke siyaseti hakkında fikir sahibi olmak için önemli bir gelişme var sırada… İYİ Parti’den olaylı biçimde istifa eden Yavuz Ağıralioğlu, Türkiye’nin 158. Siyasi partisini resmen kurmuş. Bu yeni ve taze partimizin amblemi de, dikkatli seçmende dejavu yaratacak bir anlam taşıyor. Bu kelimeyi yazarken bile, gamzeli lider gözümün önüne geliyor gülen yüzü ile…

Bu yeni partinin amblemi ve adını unutacaktım az daha. Sadece ANAHTAR … Kimi hatırlattı size? 1973 seçimi sonrası CHP’ye koalisyon yolu ile de olsa iktidar kapısını açan ve bu amblemi kullanan anahtar simgeli parti, Milli Selamet Partisi idi ve lideri de merhum Necmettin Erbakan’dı. 50 yıl önce,

o anahtar Bülent Ecevit’e başbakanlık kapısını açmıştı. Bakalım bu anahtar kimin kapısını nereye açacak ? Son olarak trajikomik bir ihracattan söz edeceğim. Gazze ve Filistin’de, bir günde onlarca, yüzlerce cana kıyan İsrail, buraları ablukaya aldı bildiğiniz gibi…Bölgeye gelecek yardımları bile engelliyor, insanları açlığa mahkum etme pahasına… Ülkemizdeki parti liderleri, buna İktidar dahil, sözde ve söz ile İsrail’i ateş yağmuruna tutuyor! Ama iş ihracata gelince, ağır eleştiriler, yerini ülke çıkarlarına bırakıyor. Ama, izahı olmayacak biçimde… Yayın organlarının bir çoğuna göre, Türkiye’nin ihracat gemileri Filistin üzerinden İsrail rotasına giriyor. Sonrası ne oluyor, en azından yöntem belli ama, iddiaya göre Filistin yerine, İsrail’e gidiyor yük gemileri… Bunların içinde, her türlü ürün varken, hedef saptırmak için, son sevkiyatların birinde, bu kez de makyaj malzemesi yüklenmiş güya! Ne garip değil mi? Kafalarına bomba yağan Filistin ve Gazzeli kadınlar, savaştan kaçarken makyajı da ihmal etmiyor bu yutturmaca ihracata göre ! Bunun bir izahı var mı ? Şimdilik yok. Öyleyse ancak böyle de mizahı olur diyorum.

Acizane bir önerim var. Mizahsız kalın, ama ne olur izahsız kalmayın…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.