AKP İktidarı büyük bir hamle yaptı ve Milli Eğitim Bakanı’nın olağanüstü çabası ile, bir yeniliğe daha imza koydu.Özellikle ilk ve orta okullarda yıllardır/ pardon günlerdir sıkıntılara yol açan, okulların temizlikçi ihtiyacını gidermek için büyük bir adım attı. Böylece, okullarda tamı tamına 30 bin temizlik görevlisi istihdam edilecek !!! Eski Türkiye’de göremediğimiz bir gelişme/ olay bu olağanüstü hizmet ve karar! Çünkü o dönemlerde okullarımızda “temizlik görevlisi” diye bir istihdam yoktu. Ama veliler bu eğitim yuvalarına giderek, temizlik de yapmazdı. Demek ki, o yıllarda şimdiki gibi salgın hastalıklar da yoktu ki, bunun yaratacağı tehlikeyi hiç fark edemedik! Pardon, çok ciddi biçimde aşı yapılırdı okullarda mevsim ve saptanan virüs tehlikesine göre…
Çünküüüü;
Okuduğumuz ilk orta ve liselerdeki okullarımızda, temizlik görevlisi diye bir kavram gerçekten yoktu ama , onun yerine, öğretmen vekili titizliği ile görev yapan, günümüzün deyişi ile “müstahdemler”veya o günkü adı ile “Hademe teyze ve ağabeylerimiz, amcalarımız”olurdu. Bir yönetici gibi onlara güvenirdik. Oturduğumuz semtte ilk okul yıllarında müthiş lodos eserdi. Bazen camlar bile patlar, okuldan çıkamadığımız da olurdu. Onlar bize kol-kanat gerer, elimizden tutarak evlerimize götürürdü. Hele, aşı ve süt tozu içme saatlerimiz de bu kez, hemşire rolüne girerlerdi.
O günün, yeniliği sevmeyen, hiçbir önemli icraatı olmayan, astronot kelimesi ile bile tanışmamış, ülkemiz ve şehrimize “eser bırakmanın” yanından bile geçemeyen İktidar ve yerel mensupları vardı !Belki de onlara yardımcı olsun diye bu kadrolar verilmişti eğitim yuvalarına !!! Özellikle ilk okul eğitimi sırasında, evlerimiz yakın ya da uzak fark etmez, hangi mesafede olursa olsun yürüyerek güvenle gider, gelirdik. Çünkü,sevgi ile eğitim ile eğitimciye hemen herkes tarafından saygı, hem de güven duyulur, öğrenciye büyükler sadece şefkatle bakardı…Zaten çocuk ölümleri, istismarı diye kavramlar da hiç duyulmamıştı. Bırakın çocuk cinayeti demeyi, ölümlerinden bile söz edilemezdi. Bunu önleyen tüm aşılar ücretsiz temin edilir ve uygulanırdı çünkü… İşte böyle dostlar…Meğer biz nasıl bir eğitim almışız, böylesine müjdeli bir temizlikçi haberini o zamanki tek iletişim aracı radyodan bile duyamazdık! Şimdi, neredeyse tüm kanalların iştiha ile verdiği TV haberlerinde, “ okullara temizlikçi alınıyor” gibi destek elamanlarının işe alınışına hiç tanık olmadık/olamadık. Ama bu çok doğaldı, yaşadığımız o çağda, ne olursa olsun, okul ve öğrenci ve daha da önemlisi EĞİTİM en büyük saygıyı görürdü çünkü...Okullarda öğretmen hırpalanmaz, kızgın delikanlılar tabancayı beline takıp okul yöneticisine silah çekip öldüremezdi.Bunlardan geçtim, kendisine bir söz söylendiğinde, suçu yoksa bile , kafasını kaldırmazdı öğrenci... Veliler mi ? Onlar rahattı. Çünkü en emin, en güvenli çatı okul çatısıydı. Öğretmenlik de kutsal bir meslek olarak yapılır, saygınlıkta eğiticiler baş köşeye oturtulurdu… Ve bu yapının daha da iyi ve verimli biçimde, sonraki yıllara ulaşması amacı ile otuzlu / kırklı yıllarda bir süre denenmiş olan Köy Enstitüleri sistemi ile öğretmen olanlar, bu gününün, çevre duyarlığını, din görevlilerin ilgisi ve bilgisine (!) bırakmadan verir ve özellikle köylerdeki gelişmeyi sağlar, aynı zamanda o yerleşim birimlerinin çiftçisi, sağlık memuru ve muhtarına destek olarak ortaya çıkardı.Bu kısa ömürlü ve çok farklı eğitim kurumları, öğrencilere bilgi vermenin ve adap öğretmenin yanı sıra, o çocuklar köyüne öğretmen olarak döndüğünde, tarım, hayvancılık ve hatta yapılaşmayı bile sağlayacak müfredat ile donatılırdı. Ama, her güzellik gibi Köy Enstitüleri’nin ömrü de kısa oldu!
O gün bu eğitim yuvalarını karalama, gençlerin aydınlanmasını engelleme çabası gösterenlerin torunları, şimdilerde çağdaş yaşamın gereklerini yapmaya çalışan genç ve çocukları baskı altında tutan, kendisi gibi düşünmeyen öğreticilere kan kusturan, kraldan çok kralcı olan tiplere dönüştü. Dilerim bu dönüşmenin de, okulları kendi halinde ve pislik içinde bırakan uygulama gibi ömrü kısa olur.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Müjde okullara temizlik görevlisi atanıyor !
AKP İktidarı büyük bir hamle yaptı ve Milli Eğitim Bakanı’nın olağanüstü çabası ile, bir yeniliğe daha imza koydu.Özellikle ilk ve orta okullarda yıllardır/ pardon günlerdir sıkıntılara yol açan, okulların temizlikçi ihtiyacını gidermek için büyük bir adım attı. Böylece, okullarda tamı tamına 30 bin temizlik görevlisi istihdam edilecek !!! Eski Türkiye’de göremediğimiz bir gelişme/ olay bu olağanüstü hizmet ve karar! Çünkü o dönemlerde okullarımızda “temizlik görevlisi” diye bir istihdam yoktu. Ama veliler bu eğitim yuvalarına giderek, temizlik de yapmazdı. Demek ki, o yıllarda şimdiki gibi salgın hastalıklar da yoktu ki, bunun yaratacağı tehlikeyi hiç fark edemedik! Pardon, çok ciddi biçimde aşı yapılırdı okullarda mevsim ve saptanan virüs tehlikesine göre…
Çünküüüü;
Okuduğumuz ilk orta ve liselerdeki okullarımızda, temizlik görevlisi diye bir kavram gerçekten yoktu ama , onun yerine, öğretmen vekili titizliği ile görev yapan, günümüzün deyişi ile “müstahdemler”veya o günkü adı ile “Hademe teyze ve ağabeylerimiz, amcalarımız”olurdu. Bir yönetici gibi onlara güvenirdik. Oturduğumuz semtte ilk okul yıllarında müthiş lodos eserdi. Bazen camlar bile patlar, okuldan çıkamadığımız da olurdu. Onlar bize kol-kanat gerer, elimizden tutarak evlerimize götürürdü. Hele, aşı ve süt tozu içme saatlerimiz de bu kez, hemşire rolüne girerlerdi.
O günün, yeniliği sevmeyen, hiçbir önemli icraatı olmayan, astronot kelimesi ile bile tanışmamış, ülkemiz ve şehrimize “eser bırakmanın” yanından bile geçemeyen İktidar ve yerel mensupları vardı !Belki de onlara yardımcı olsun diye bu kadrolar verilmişti eğitim yuvalarına !!! Özellikle ilk okul eğitimi sırasında, evlerimiz yakın ya da uzak fark etmez, hangi mesafede olursa olsun yürüyerek güvenle gider, gelirdik. Çünkü,sevgi ile eğitim ile eğitimciye hemen herkes tarafından saygı, hem de güven duyulur, öğrenciye büyükler sadece şefkatle bakardı…Zaten çocuk ölümleri, istismarı diye kavramlar da hiç duyulmamıştı. Bırakın çocuk cinayeti demeyi, ölümlerinden bile söz edilemezdi. Bunu önleyen tüm aşılar ücretsiz temin edilir ve uygulanırdı çünkü… İşte böyle dostlar…Meğer biz nasıl bir eğitim almışız, böylesine müjdeli bir temizlikçi haberini o zamanki tek iletişim aracı radyodan bile duyamazdık! Şimdi, neredeyse tüm kanalların iştiha ile verdiği TV haberlerinde, “ okullara temizlikçi alınıyor” gibi destek elamanlarının işe alınışına hiç tanık olmadık/olamadık. Ama bu çok doğaldı, yaşadığımız o çağda, ne olursa olsun, okul ve öğrenci ve daha da önemlisi EĞİTİM en büyük saygıyı görürdü çünkü...Okullarda öğretmen hırpalanmaz, kızgın delikanlılar tabancayı beline takıp okul yöneticisine silah çekip öldüremezdi.Bunlardan geçtim, kendisine bir söz söylendiğinde, suçu yoksa bile , kafasını kaldırmazdı öğrenci... Veliler mi ? Onlar rahattı. Çünkü en emin, en güvenli çatı okul çatısıydı. Öğretmenlik de kutsal bir meslek olarak yapılır, saygınlıkta eğiticiler baş köşeye oturtulurdu… Ve bu yapının daha da iyi ve verimli biçimde, sonraki yıllara ulaşması amacı ile otuzlu / kırklı yıllarda bir süre denenmiş olan Köy Enstitüleri sistemi ile öğretmen olanlar, bu gününün, çevre duyarlığını, din görevlilerin ilgisi ve bilgisine (!) bırakmadan verir ve özellikle köylerdeki gelişmeyi sağlar, aynı zamanda o yerleşim birimlerinin çiftçisi, sağlık memuru ve muhtarına destek olarak ortaya çıkardı.Bu kısa ömürlü ve çok farklı eğitim kurumları, öğrencilere bilgi vermenin ve adap öğretmenin yanı sıra, o çocuklar köyüne öğretmen olarak döndüğünde, tarım, hayvancılık ve hatta yapılaşmayı bile sağlayacak müfredat ile donatılırdı. Ama, her güzellik gibi Köy Enstitüleri’nin ömrü de kısa oldu!
O gün bu eğitim yuvalarını karalama, gençlerin aydınlanmasını engelleme çabası gösterenlerin torunları, şimdilerde çağdaş yaşamın gereklerini yapmaya çalışan genç ve çocukları baskı altında tutan, kendisi gibi düşünmeyen öğreticilere kan kusturan, kraldan çok kralcı olan tiplere dönüştü. Dilerim bu dönüşmenin de, okulları kendi halinde ve pislik içinde bırakan uygulama gibi ömrü kısa olur.