Gururlanmamak elde değil…Bursaspor, bırakın 3 Ligi, diğer liglerde de bu duruma düşen/ düşebilecek bir futbol kulübü hangisi olursa olsun, yapamayacağı bir olayı gerçekleştirdi. Önceki gece yapılan maçını tam 41 bin 300 biletli izledi. Dört büyükler dışında, ilk kez Süper Lig Şampiyonu olan kulüp olmasının yanı sıra, 1963 yılında ilk kez teşkil edilen Türkiye 2.Ligi’ne, davet edilerek beş kulübün birleşmesi ile oluşan bir takım ile bu mecrada yarışan ilk şehir de olmuştu. Bu durum, o güne göre çok farklı bir örnek teşkil etmişti. Onun izinden diğer Anadolu şehirleri de geldi ve profesyonel ligler tüm yurda yayıldı. Türkiye Kupası’nı kazandığı sezonda, küme düşme gibi bir garabeti yaşayıp, mahkeme kararı ile yine 1.Lig’de oynama şansını yakalaması da Bursa’ya has bir gelişmeydi ! 2010 yılında, lig şampiyonluğu yolunda yürürken, İstanbul Büyükşehir Belediyespor ( Başakşehir) maçını, on binlerce taraftarı ile izleyerek, deplasman tarihindeki bir rekora imza atmıştı.
Evliya Çelebi’nin o ünlü öz deyişi ”Velhasıl Bursa sudan ibarettir” cümlesine nazire yaparcasına, “Velhasıl Bursa futboldan ibarettir” dedirtecek gelişmeler yaşandı önceki geceye kadar. Bu kez de, bu rekoru ile tarihine bir altın sayfa daha ekledi. Bu başarının birinci derecede yaratıcıları, doğal olarak Bursaspor Yönetim Kurulu’dur. Bu gerçeği bir kenara koyalım. Sonra da; bu genç yönetim, transfer yasağı tahtasını açtırabilecek kadar meblağı ve şehirdeki futbol hareketini, yattığı yerden kaldıracak gücü nasıl sağladı sorusuna yanıt arayalım. Belki yine böyle bir zorlukla karşılaşıldığında örnek olur diye bu bahsi açtım. Şimdi bunun sırası mı da diyebilirsiniz. Eyvallah… Ama ilginç bir koalisyonu da gözden kaçırmayalım. Kulüp Başkanı, İktidar Partisi’nin günümüzde de gücünü koruyan İktidar’ın bir eski bakanı ve milletvekilinin oğlu. Genç arkadaşları da futbol sevgisini gerçekten yaşayan bireyler…Öte yandan, hangi kadro Bursaspor’un yönetimine gelirse gelsin, sıkıştığı anda ilk gideceği yer, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı olmuştur/ olacaktır.Şu anda o koltukta Sayın Mustafa Bozbey oturuyor. Seçimden hemen sonra Bursaspor Divan Kurulu toplantısına katılarak, bir anlamda “desteğimiz tam olacak” gibi, ya da üstü kapalı da olsa benzer sözler sarf etti yanlış anımsamıyorsam... Bundan doğal bir şey de olamaz…Yıllar önce, Başkan Bozbey Nilüfer’deki ilk seçimi kazanarak, bu yeni ilçenin ilk belediye başkanlığı koltuğuna oturmuştu. Bu ilk dönemi içinde ve sonrasında da, İktidar Partisi’nin, o her dönem güçlü politikacısının, yatırımcı-yüklenici bir yakını ile, siyasi görüş farklılığına karşın, iş gereği karşılaşmış ve hiç sorun yaşanmamıştı. Bu durum bize ne gösteriyor? Sadece, zıt kutupların uyuşmasını…Tabandaki bu çok büyük koalisyon, dilerim şu günlerde toplum olarak sıkıntılar içindeyken, ülkenin genel yönetiminde de yaşanır.Bu konuda başlangıç yapıldı ama , çok geçmeden egolar çarpıştı ve ayrılık netleşti ! Yine başa dönersek Bursa’da, işte bu eski alışkanlık ve dostluklar, bu gün de yine sekteye uğramaz ve beklenen uyum sağlanırsa, bu koalisyon Bursaspor’u yine layık olduğu Süper Lige yükseltir. Bunun yanı sıra şehrin gözbebeği bu kulüp, dilerim daha büyük rekor ve başarılara da imza atar…
İznik Gölü kuruyor
Bu güzel gelişmenin ardından, yine bu şehrin göz bebeği konumundaki İznik Gölü ve çevresi için olumsuz sinyaller net biçimde kamuoyuna yansıyor. Uzmanlar gölün kuruyabileceğini, bu nedenle, tarım ve diğer sektörlerin büyük yara almasının yanı sıra, Bursa Turizmi için can damarı olabilecek bir yöre, bu özelliğini iyiden iyiye yitirecek yorumunu yapıyor.Bu arada yöre halkı da büyük bir açmazın içinde kalacak. Bu konumdan nasıl çıkılır, bu da bilim insanlarının işi ama, böylesi cennet köşeleri koruma görevi de, yöre halkı ve de, sanayi gelişimi(!) altında, bu özelliklere büyük zarar veren kesimler ve onları, Soğuksu olayında olduğu gibi görmezden gelenleri de unutmayalım. Aynı dilekleri gerektiren ve iyiden iyiye ortaya çıkan bir olumsuz bir tablo daha var. İnegöl yönünden gelişte, bizlere eşsiz manzarası ile eşlik eden Gölbaşı/ Çölbaşı’nın da ne hale geldiğini de görmeden geçmeyelim.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İSMAİL KEMANKAŞ
Rekortmen Bursaspor ve başarının arka planı
Gururlanmamak elde değil…Bursaspor, bırakın 3 Ligi, diğer liglerde de bu duruma düşen/ düşebilecek bir futbol kulübü hangisi olursa olsun, yapamayacağı bir olayı gerçekleştirdi. Önceki gece yapılan maçını tam 41 bin 300 biletli izledi. Dört büyükler dışında, ilk kez Süper Lig Şampiyonu olan kulüp olmasının yanı sıra, 1963 yılında ilk kez teşkil edilen Türkiye 2.Ligi’ne, davet edilerek beş kulübün birleşmesi ile oluşan bir takım ile bu mecrada yarışan ilk şehir de olmuştu. Bu durum, o güne göre çok farklı bir örnek teşkil etmişti. Onun izinden diğer Anadolu şehirleri de geldi ve profesyonel ligler tüm yurda yayıldı. Türkiye Kupası’nı kazandığı sezonda, küme düşme gibi bir garabeti yaşayıp, mahkeme kararı ile yine 1.Lig’de oynama şansını yakalaması da Bursa’ya has bir gelişmeydi ! 2010 yılında, lig şampiyonluğu yolunda yürürken, İstanbul Büyükşehir Belediyespor ( Başakşehir) maçını, on binlerce taraftarı ile izleyerek, deplasman tarihindeki bir rekora imza atmıştı.
Evliya Çelebi’nin o ünlü öz deyişi ”Velhasıl Bursa sudan ibarettir” cümlesine nazire yaparcasına, “Velhasıl Bursa futboldan ibarettir” dedirtecek gelişmeler yaşandı önceki geceye kadar. Bu kez de, bu rekoru ile tarihine bir altın sayfa daha ekledi. Bu başarının birinci derecede yaratıcıları, doğal olarak Bursaspor Yönetim Kurulu’dur. Bu gerçeği bir kenara koyalım. Sonra da; bu genç yönetim, transfer yasağı tahtasını açtırabilecek kadar meblağı ve şehirdeki futbol hareketini, yattığı yerden kaldıracak gücü nasıl sağladı sorusuna yanıt arayalım. Belki yine böyle bir zorlukla karşılaşıldığında örnek olur diye bu bahsi açtım. Şimdi bunun sırası mı da diyebilirsiniz. Eyvallah… Ama ilginç bir koalisyonu da gözden kaçırmayalım. Kulüp Başkanı, İktidar Partisi’nin günümüzde de gücünü koruyan İktidar’ın bir eski bakanı ve milletvekilinin oğlu. Genç arkadaşları da futbol sevgisini gerçekten yaşayan bireyler…Öte yandan, hangi kadro Bursaspor’un yönetimine gelirse gelsin, sıkıştığı anda ilk gideceği yer, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı olmuştur/ olacaktır.Şu anda o koltukta Sayın Mustafa Bozbey oturuyor. Seçimden hemen sonra Bursaspor Divan Kurulu toplantısına katılarak, bir anlamda “desteğimiz tam olacak” gibi, ya da üstü kapalı da olsa benzer sözler sarf etti yanlış anımsamıyorsam... Bundan doğal bir şey de olamaz…Yıllar önce, Başkan Bozbey Nilüfer’deki ilk seçimi kazanarak, bu yeni ilçenin ilk belediye başkanlığı koltuğuna oturmuştu. Bu ilk dönemi içinde ve sonrasında da, İktidar Partisi’nin, o her dönem güçlü politikacısının, yatırımcı-yüklenici bir yakını ile, siyasi görüş farklılığına karşın, iş gereği karşılaşmış ve hiç sorun yaşanmamıştı. Bu durum bize ne gösteriyor? Sadece, zıt kutupların uyuşmasını…Tabandaki bu çok büyük koalisyon, dilerim şu günlerde toplum olarak sıkıntılar içindeyken, ülkenin genel yönetiminde de yaşanır.Bu konuda başlangıç yapıldı ama , çok geçmeden egolar çarpıştı ve ayrılık netleşti ! Yine başa dönersek Bursa’da, işte bu eski alışkanlık ve dostluklar, bu gün de yine sekteye uğramaz ve beklenen uyum sağlanırsa, bu koalisyon Bursaspor’u yine layık olduğu Süper Lige yükseltir. Bunun yanı sıra şehrin gözbebeği bu kulüp, dilerim daha büyük rekor ve başarılara da imza atar…
İznik Gölü kuruyor
Bu güzel gelişmenin ardından, yine bu şehrin göz bebeği konumundaki İznik Gölü ve çevresi için olumsuz sinyaller net biçimde kamuoyuna yansıyor. Uzmanlar gölün kuruyabileceğini, bu nedenle, tarım ve diğer sektörlerin büyük yara almasının yanı sıra, Bursa Turizmi için can damarı olabilecek bir yöre, bu özelliğini iyiden iyiye yitirecek yorumunu yapıyor.Bu arada yöre halkı da büyük bir açmazın içinde kalacak. Bu konumdan nasıl çıkılır, bu da bilim insanlarının işi ama, böylesi cennet köşeleri koruma görevi de, yöre halkı ve de, sanayi gelişimi(!) altında, bu özelliklere büyük zarar veren kesimler ve onları, Soğuksu olayında olduğu gibi görmezden gelenleri de unutmayalım. Aynı dilekleri gerektiren ve iyiden iyiye ortaya çıkan bir olumsuz bir tablo daha var. İnegöl yönünden gelişte, bizlere eşsiz manzarası ile eşlik eden Gölbaşı/ Çölbaşı’nın da ne hale geldiğini de görmeden geçmeyelim.