Aile hekimliğine giderek bu gün ilaç yazdıracaksanız işiniz zor. Çünkü aile hekimleri haklı gerekçeler ile yasalardan gele hakları nedeni ile üç günlük iş bırakma eylemi yapıyor. Sanırım bu gün sona erecek ama, dertler bitmeyecek. Çünkü aile hekimlerine dayatılan sisteme göre günde 76 hasta veya ilaç yazdırmaya gelen olmaz ise ücretlerini tam olarak alamayacaklarmış. Bu kısa sürenin anlamı, 5 dakikada bir hasta muayene etmeye veya bilgilendirme yapmaları için dayatılan süreymiş. Bazı ilaçları da yazmaları men edilmiş. Benim anladığım böyle…Hemen her gün enflasyonun yüksekliği nedeni ile fiyatı jet hızı ile artan yiyecek ve meyve fiyatları sonucu, yeterli beslenemeyen yaşlı ve emekli kesim, emekçiler, öğrenci ve çocuklar, şimdi de sağlık konusunda zora sokuluyor. Yani bir şarkıda ne anlam ifade etmek için yazılmış bilemediğim, “Hava bedava, su bedava yaşamak bedava…” kelimeleri gerçek hayatta de geçerliğini yitiriyor giderek… İşte günümüzün bu gerçeği önümüzde dururken, ülke yönetiminin kalbi TBMM çatısı altında, İktidar ve onun milletin vekili olarak seçtirdikleri son 1,5 yılda ne yapmış diye merak eden biri çıkmış.

O da İYİ Parti Bursa milletvekili ve dünün eğitim sendikacısı, eski öğretmen Selçuk Türkoğlu…Kendi seçildiği bu 18 aylık süreçte, İktidar vekillerinin teklifleri ile yapılan 71 kanunu üşenmemiş incelemiş. Pek de işe yarar bir şey bulamamış olmalı ki, ardından bu yasalar ile yapılanları çok net biçimde özetlemiş.Tespitleri de traj- komik ve aynen şöyle:

“Tüketiciyi koruyacağız dediniz,tükettiniz.Vergi Kanunu çıkarıp halkı haraca bağladınız. Koruyacağız diyerek hayvanları telef ettiniz. Ticaret Kanunu ile bütün esnafı batırdınız. Sağlık Kanunu çıkarıp tüm sistemi iflas ettirdiniz. Yargı paketi ile Adaletin ruhuna Fatiha okuttunuz. Ev sahibi ile kiracıları birbirine düşman ettiniz. Öğretmen Kanunu ile öğretmenlik mesleğini yok ettiniz … Bu özetin dışında, Türkoğlu bir de AKP milletvekillerinin bu yasaları hazırlarken nelere dikkat ettiğine de açıklık getirmiş. Diyor ki; “Kalplerinizde millet sevgisi olduğunu iddia etseniz de, kumandası Saray’da olan ve otomatiğe bağlanmış olan elleriniz, hep millet aleyhine kalkıyor.” Selçuk Türkoğlu bu konuşmayı üstelik TBMM Genel Kurulu’nda yapmış, o vekillerin yüzüne bakarak… Böylece kendi vekilliği dönemini de net biçimde özetlemiş. Yeni vekil olduğu için, gelişmeleri inceleyerek, kendi bakış açısı ile, aynen sade vatandaş gibi içini dökmüş ve değerlendirmiş. Sanırım, siyasi partilerde geçerli olan “Grup kararı” uygulamasını bizden iyi bilir. Buna rağmen içinde bulunduğumuz dönemi, siyasetçi gibi değil de, tam anlamı ile sade vatandaş gibi tanımlamış. Bu ruh hali, ilerleyen ay ve yıllarda değişir mi bilemem ! Ama şu anda bir politikacı gibi değil, halkın içinden seçilmiş bir temsilci gibi hareket etmiş.Ne diyelim, bu saptamanın halka bir faydası olur mu, bilemedim. Olacağı ihtimalini de hiç düşünemiyorum. Çünkü, hangi gelir grubunda olursa olsun kimse mutlu görünmüyor. Bu ruh hali önümüze gelecek ilk seçim sandığında dile getirilir mi, onu da bilemedim ! Ne yapayım, bildiklerim bana bile yetmiyor ! Son kayyım olayları da bu sıkıntıların üzerine tuz biber ekti aslında... Ama yine de en önemli konu ve sorun, yılbaşı yaklaşırken, emekli aylıkları ile Asgari ücret zamları… Gerisi laf-ı güzaf eskilerin dili ile…Gerçekten de, ülkemiz ve halkımızı, yani hepimizi gerçekten zor günler bekliyor. O her zaman dillere dolanmış “Bu kış zor geçecek” sözleri, bu kez daha güçlü haliyle kapımızda bekliyor.

Çok karamsar cümleler kurduğumun da farkındayım. Böyle bir ortamda ve gelişmelerin ışığında, farklı biçimde ve hepimize umut verecek cümleleri veya çözüm önerisi olan varsa, lütfen kendine saklamasın ve toplum ile paylaşsın derim. Buna, milletin vekili olarak seçilenlerin de, ön almaları önemli. Ama görünen o ki, hemen her partinin vekillerinden, insanı rahatlatacak, içine su serpecek, olumlu bir gelişme haberi gelmiyor .Zor günleri atlatmak dileğimle…