Hava Durumu

KALBİN DİLİ…

Yazının Giriş Tarihi: 08.11.2020 16:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.11.2020 16:05

Üniversiteli bir genç her gün bindiği Metro’da o kızı görür, saçları altın sarısı, gözleri okyanus mavisi ve hiç açıldığını görmediği dudakları kiraz kırmızısı…

Her sabah o trenin hangi vagonuna ve hangi saatte bineceğini hesaplayarak çıkar evinden delikanlı.

Aradan aylar geçer ama kız bir kez olsun fark etmemiştir delikanlıyı! Üniversiteli âşık her sabah gözlerinin ayarını hiç bozmadan bir yolunu bulup onunla göz göze gelmeye adar zamanını.

Ve işte öyle günlerden birinde, delikanlı biraz geç kalır Metronun kalkış saatine, tam merdivenlerden inerken birinin daha onunla beraber koştuğunu fark eder başını çevirdiğinde.

O kızdır onunla aynı anda geç kalan, ama güzel sarışın bakışlarıyla olduğu yerde durup, ona bakakalan genç adamı geride bırakarak tam kapıların kapanmasına yakın, atar kendini vagona….

Genç vagondan içeri süzülen kalp sancısını izler istasyondan.

Ve işte aylardır başarmaya çalıştığı şeyi de o an başardığını anlar genç adam, kız kendisini çaresiz bir şekilde izleyen o şaşkın ve bir o kadar üzgün bakışları farketmiştir arttık.

O da kilitlenir ister istemez genç adama içinde tanımlayamadığı duygulara ev sahipliği yaparak.

Genç oturup bir sonraki treni bekler ertesi sabah yeniden karşılaşmak umuduyla.

Kısa bir beklemeden sonra karşıdan gelen treni görüp kalkar yerinden…

Tren hareket ettikten kısa bir süre sonra sırtının dayalı olduğu koltukta oturan yüzünü göremediği birinin eli ona bir kâğıt parçası uzatır, diyordur ki kâğıtta muhteşem bir el yazısıyla;

Her sabah karşımda durup beni izleyen adam, sana bir şey sormak istiyorum; konuşmadan da yaşanır mı aşk?”

Genç herkesi her şeyi unutur birden, dalar gider bir kaç dakikalığına, hemen elindeki kalemle yanıtını yazar ve ne yapacağı o an gelir aklına. Hızla kalkar yerinden döner arkasını, ama boştur koltuk ve biran arka sayfasını gördüğü kâğıtta bir not daha görür.

Yarın sabah yanıtını aynı kâğıtta ilet olur mu ?”

Dünyalar genç adamın olmuştur artık…

Sabahı zor eder, gece sabaha kadar onu düşünür.

Geç kalmamak için koşar adım gider Metro istasyonuna ve biner aynı vagona sabahleyin.

Kızın yanı boştur, oturur ve ‘bu sana’ diye uzatır yanıtını

Kalbin dili, her dilden, her sesten üstündür”.

Kız gülerek onaylar bu yanıtı ve o an delikanlıyı şaşkınlıktan lal eden bir not uzatır yeniden eline.

Adım Ayşen, 2 yıl önce bir trafik kazasında yaşadığım şok, işitme duyularımı yitirmeme neden oldu. Gözlerin ve kalbin, gözlerim ve kalbimle konuşabilir mi?”

Genç üniversiteli şok geçirir o an, evet mi dese, hayır mı?

İneceği istasyona geldiğini anlayınca, bir not yazar ve uzatır o tatlı sarışına;

Yarın yine görüşürüz”.

Ve iner trenden, aslında kararı vermiştir içinden;

Evet”

Ertesi sabah elinde bir gül ile gider istasyona…

Genç artık mektuplaşmaya, duygularını okuyarak ve yazarak yaşamaya başlar. 

Aradan geçen mutlu ve umutlu 1 yılın sonunda, genç adam mezun olma töreninden hemen sonra, onu yaşamının kadını yapmayı ne kadar istediğini yazar karşı sandalyede oturan rüyasına son mektubunda.

Bu kez susar, yanıt yazmaz kız, ama bunun yerine eğilir adamın kulağına, derin bir nefes aldıktan sonra, o şiir gibi sesiyle, dudaklarının arasından şu sözler dökülür;

Hem de zerre pişmanlık duymadan, binlerce kez evet.”

Sağlıklı, bereketli bir hafta dileği ile…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.