Bakın…Ukrayna’da savaş rüzgarlarının estiği sıcak günler başladı sonunda…Ülkemizin de coğrafi anlamda içinde bulunduğu bölgede,bakalım bu savaş çılgınlığı hangi boyutlara ulaşacak…?
Zaten pandemi koşulları nedeniyle oldukça gergin olan insan yaşamları,bu savaş krizi nedeniyle daha ne kadar gerilecek..?
Zor günler devam ediyor yani hepimiz için…
İşte bu zorlu günlerde bugüne ve yarına dair bir saptama da yapmak gerekiyor galiba benliklerimizde…Bu durum tespitine bir sosyal bilimcinin yorumları ile başlamak da en iyisi sanırım…
“Yaşantımızdabugün yaşadığımız ufacık bir değişiklik, bizi çok farklı bir yarına götürür. Yüksek ve zor yolları seçenler için büyük ödüller, yılların gerisinde saklıdır. Her seçim özensiz bir körlük içinde yapılır ve içinde bulunduğumuz dünya, bize hiçbir garanti sunmaz. Dünyadaki serüvenimizin en zor yanı; ölü sistemlerin üzerine olmayı reddetmek, onun yerine olabileceğimizin en yüce benliğini ifade etmektir. Ne kadar nitelikli ve hak eder olursak olalım, daha iyi bir hayata ancak bunu KENDİMİZ için düşlediğimiz ve KENDİMİZE ona sahip olma iznini verdiğimiz zaman ulaşırız.”
Sosyal bilimci Richard Bach’ın bu anlamlı sözleri, günümüzde” bir insanın yaşam politikası için” oldukça etkili mesajlar içeriyor kuşkusuz… Düşüncelerinin değişmesi ile birlikte insanın çevresindeki dünyanın da değişeceğini söyleyen Richard Bach, yaşamın her düzeyinde”birey kalitesine ve insana yatırım yapılması” gerektiğini öğütlüyor.
Yaşantısında “önce insan” diyebilen herkes için, bu bilim adamının sözleri bir şeyler ifade edecektir. Çünkü yeryüzündeki her türlü teknolojik gelişmeye rağmen, insanın önemi gittikçe artmaktadır. Ve de “ insan kalitesi ile sağlıklı yaşam felsefesi “ekonomidünyasında bir adım daha öne çıkmaktadır.
MASKELERLE YAŞAMAK MÜMKÜN MÜ..?
İşte bu önemli noktada: insanı insan yapan tüm özelliklerin ve değerlerin “tekrar gözden geçirilmesi” gerekiyor. Bu değerlendirme; aynı zamanda toplam kalitenin dışına çıkarak, “önce para ve güç diyen” insanları da kapsayan geniş bir boyuta taşınabiliyor.
Kendilerinin oluşturduğu sakin ve doğal bir ortamda yaşayarak; sabahları kuş sesiyle uyanan, güneşin göz kamaştıran pırıltısına gözünü kırpmadan bakabilen, şu yağmurlu kış günlerinde içtiği bir bardak çaydan büyük keyif alan insanlar, çevrelerinde oluşan gösteriş ve para budalalığı gösterisinden pek bir şey anlamayacaklardır tabiî ki…Şu anda toplumsal yaşamın içindeki bir çok insan , “ maskelerini takarak” yaşadıklarından, gerçek kimlik ve değerlerini unutmakta, böylece kendi içlerinde yarattıkları başka kişiliklerle tanıtmaktadırlar kendilerini.
Sevginin,saygının ve dostluğun yerine, sadece parayı ön plana çıkaran insanların çoğalmakta olduğu günümüzde, tüm manevi duygu ve düşünceler arka plana itilmekte ve insanlar mutlu olma/olabilme gerçeğini yüzlerine yeni-yeni maskeler takarak yaşamaktadırlar.
Artık maskeler(Covid maskeleri hariç); yaşamın doğal kavranışına karşı yaratılmış zarif bir örtü veya bir aksesuar bile sayılabiliyor.Gerçek duygularını saklayan, yapay sevgiler taşıyan ve doğallıktan oldukça uzak sayılan maskeliinsanlar, kendi yarattıkları sahte bir evrende yine kendileri gibi düşünenlerle bir arada yaşarken, “kendi olmalarının metafiziği yerine bir kaçış çizgisine ulaşmanın” yanlışlığına da düşüyorlar.
BAHAR GELİRKEN VE UMUTLAR YEŞERİRKEN..!
Şimdi bu yağmurlu Şubat gününde;yaşadığımız kent Bursa’da yeniden 2 soru soralım kendimize…Mızıkçı sevgilerden oluşmuş, ölümcül bağımlılıklar taşıyan ve iradesi teslim alınmış SAHTE BİRDÜNYA’da yaşamak, bir tercih olabilir mi ki bizim için..?
Hele-hele dünyayı etkisi altına almaya çalışan pandemiler ve savaş günlerinde…
İkinci soru daha da anlamlı…Yoksa mütevazi bir insan olarak, insanca duyguları yaşayarak mı sürdürmeliyiz yaşamımızın geride kalan bölümünü..?
Doğal ama anlamlı bir şekilde …!
İşte bu iki soruda saklıdır bugünümüz ve geleceğimiz… Cevabı da basit, hesabı da aslında… Paranın her geçen gün daha büyük bir büyük güç olduğu,olumsuz geçim şartları ve kredi kartı borçlarının insanları yok ettiği, manevi duyguların giderek kaybolduğu bu dünyada/ülkede/şehirde yaşanan koşullar, işte bu iki çelişik sorunun doğru cevabına da yön verecektir mutlaka…
Her şeye rağmen;bakın bahar geliyor.Cemreler düşüyor ardı-ardına…
Bu dönemde; dolu- dolu yaşayacağınız, sevgi ve saygının doruğa çıktığı ve de her türlüendişeden uzak kalacağımız güzel bahar günleri diliyorum tüm okurlarıma..
Ama mutlaka…Kendiniz olmanın metafizik mutluluğunu duyumsayarak içinizde …!
Özlü sözler: İyi bir ağaç kolay yetişmez.Rüzgar ne kadar kuvvetli eserse,ağaç da o kadar sağlam olur.(J.Willard MARRIOT)
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
BİNAY KAZAN
KENDİMİZ OLMANIN METAFİZİK MUTLULUĞUNA DAİR..!
Dünya nereye gidiyor..?
İnsanlık nereye..?
Bakın…Ukrayna’da savaş rüzgarlarının estiği sıcak günler başladı sonunda…Ülkemizin de coğrafi anlamda içinde bulunduğu bölgede,bakalım bu savaş çılgınlığı hangi boyutlara ulaşacak…?
Zaten pandemi koşulları nedeniyle oldukça gergin olan insan yaşamları,bu savaş krizi nedeniyle daha ne kadar gerilecek..?
Zor günler devam ediyor yani hepimiz için…
İşte bu zorlu günlerde bugüne ve yarına dair bir saptama da yapmak gerekiyor galiba benliklerimizde…Bu durum tespitine bir sosyal bilimcinin yorumları ile başlamak da en iyisi sanırım…
“Yaşantımızda bugün yaşadığımız ufacık bir değişiklik, bizi çok farklı bir yarına götürür. Yüksek ve zor yolları seçenler için büyük ödüller, yılların gerisinde saklıdır. Her seçim özensiz bir körlük içinde yapılır ve içinde bulunduğumuz dünya, bize hiçbir garanti sunmaz. Dünyadaki serüvenimizin en zor yanı; ölü sistemlerin üzerine olmayı reddetmek, onun yerine olabileceğimizin en yüce benliğini ifade etmektir. Ne kadar nitelikli ve hak eder olursak olalım, daha iyi bir hayata ancak bunu KENDİMİZ için düşlediğimiz ve KENDİMİZE ona sahip olma iznini verdiğimiz zaman ulaşırız.”
Sosyal bilimci Richard Bach’ın bu anlamlı sözleri, günümüzde” bir insanın yaşam politikası için” oldukça etkili mesajlar içeriyor kuşkusuz… Düşüncelerinin değişmesi ile birlikte insanın çevresindeki dünyanın da değişeceğini söyleyen Richard Bach, yaşamın her düzeyinde”birey kalitesine ve insana yatırım yapılması” gerektiğini öğütlüyor.
Yaşantısında “önce insan” diyebilen herkes için, bu bilim adamının sözleri bir şeyler ifade edecektir. Çünkü yeryüzündeki her türlü teknolojik gelişmeye rağmen, insanın önemi gittikçe artmaktadır. Ve de “ insan kalitesi ile sağlıklı yaşam felsefesi “ekonomi dünyasında bir adım daha öne çıkmaktadır.
MASKELERLE YAŞAMAK MÜMKÜN MÜ..?
İşte bu önemli noktada: insanı insan yapan tüm özelliklerin ve değerlerin “tekrar gözden geçirilmesi” gerekiyor. Bu değerlendirme; aynı zamanda toplam kalitenin dışına çıkarak, “önce para ve güç diyen” insanları da kapsayan geniş bir boyuta taşınabiliyor.
Kendilerinin oluşturduğu sakin ve doğal bir ortamda yaşayarak; sabahları kuş sesiyle uyanan, güneşin göz kamaştıran pırıltısına gözünü kırpmadan bakabilen, şu yağmurlu kış günlerinde içtiği bir bardak çaydan büyük keyif alan insanlar, çevrelerinde oluşan gösteriş ve para budalalığı gösterisinden pek bir şey anlamayacaklardır tabiî ki…Şu anda toplumsal yaşamın içindeki bir çok insan , “ maskelerini takarak” yaşadıklarından, gerçek kimlik ve değerlerini unutmakta, böylece kendi içlerinde yarattıkları başka kişiliklerle tanıtmaktadırlar kendilerini.
Sevginin,saygının ve dostluğun yerine, sadece parayı ön plana çıkaran insanların çoğalmakta olduğu günümüzde, tüm manevi duygu ve düşünceler arka plana itilmekte ve insanlar mutlu olma/olabilme gerçeğini yüzlerine yeni-yeni maskeler takarak yaşamaktadırlar.
Artık maskeler(Covid maskeleri hariç); yaşamın doğal kavranışına karşı yaratılmış zarif bir örtü veya bir aksesuar bile sayılabiliyor.Gerçek duygularını saklayan, yapay sevgiler taşıyan ve doğallıktan oldukça uzak sayılan maskeli insanlar, kendi yarattıkları sahte bir evrende yine kendileri gibi düşünenlerle bir arada yaşarken, “kendi olmalarının metafiziği yerine bir kaçış çizgisine ulaşmanın” yanlışlığına da düşüyorlar.
BAHAR GELİRKEN VE UMUTLAR YEŞERİRKEN..!
Şimdi bu yağmurlu Şubat gününde;yaşadığımız kent Bursa’da yeniden 2 soru soralım kendimize…Mızıkçı sevgilerden oluşmuş, ölümcül bağımlılıklar taşıyan ve iradesi teslim alınmış SAHTE BİR DÜNYA’da yaşamak, bir tercih olabilir mi ki bizim için..?
Hele-hele dünyayı etkisi altına almaya çalışan pandemiler ve savaş günlerinde…
İkinci soru daha da anlamlı…Yoksa mütevazi bir insan olarak, insanca duyguları yaşayarak mı sürdürmeliyiz yaşamımızın geride kalan bölümünü..?
Doğal ama anlamlı bir şekilde …!
İşte bu iki soruda saklıdır bugünümüz ve geleceğimiz… Cevabı da basit, hesabı da aslında… Paranın her geçen gün daha büyük bir büyük güç olduğu,olumsuz geçim şartları ve kredi kartı borçlarının insanları yok ettiği, manevi duyguların giderek kaybolduğu bu dünyada/ülkede/şehirde yaşanan koşullar, işte bu iki çelişik sorunun doğru cevabına da yön verecektir mutlaka…
Her şeye rağmen;bakın bahar geliyor.Cemreler düşüyor ardı-ardına…
Bu dönemde; dolu- dolu yaşayacağınız, sevgi ve saygının doruğa çıktığı ve de her türlü endişeden uzak kalacağımız güzel bahar günleri diliyorum tüm okurlarıma..
Ama mutlaka…Kendiniz olmanın metafizik mutluluğunu duyumsayarak içinizde …!
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Özlü sözler: İyi bir ağaç kolay yetişmez.Rüzgar ne kadar kuvvetli eserse,ağaç da o kadar sağlam olur.(J.Willard MARRIOT)