Hava Durumu

LATİN ALFABESİNİN MACERASI

Yazının Giriş Tarihi: 13.02.2021 15:25
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.02.2021 15:25

Türk aydınları, Osmanlı Devleti'nin Batı karşısında geri kalış sebeplerinden birini kullanılan Arap alfabesi olarak görüyorlardı.

Münif Paşa sesli harf bulunmayan ve bitişik yazılan Arap harflerinin eğitimi zorlaştırdığını, bu sebeple Latin harflerine geçmenin okumayı kolaylaştıracağını ve eğitimi geliştireceğini savunuyordu.

Türk dünyasında Arap harflerinin islah edilmesi konusunda ilk teşebbüsü yapan Azerbaycanlı edebiyatçı Mirza Fethali Ahundzade’dir. Ahundzade, 1863 yılında Arap harflerinin ıslahı konusunda savunduğu fikirleri ve teklif ettiği elifbayı devlet yetkililerine kabul ettirmek maksadıyla İstanbul’a gelmiştir.

İstanbul’da Sadrazam Fuat Paşa ile görüşen Ahundzade, Müslümanlar arasında kullanılan yazıdaki zorlukları ortadan kaldırmak gayesi ile hazırlamış olduğu yeni tarz harfleri içeren elifbayı hükümete takdim etti. Sadaret de incelenmesi için teklifi Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye’ye havale etti. Cemiyet Arap harflerinin gerçekten Türkçe'ye uygun olmadığına ve ıslaha muhtaç olduğuna ancak Latin alfabesinin kullanılmasının mümkün olmayacağına karar verdi. Bu şekilde Osmanlı toplumunda ilk kez Latin alfabesi tartışmaya açılmış oldu.

19. yüzyıl Osmanlı aydınlarından Ali Suavi’nin de harflerin ıslahı ve değiştirilmesi hakkında bazı düşünceleri vardı. Ali Suavi, yazının ıslah edilmesiyle eğitimin yaygınlaşacağını ve ülkenin kalkınmasının yapılacak bu ıslahatlara bağlı olduğunu söylemiştir. O günden sonra da Latin harflerine geçiş Osmanlı aydınlarının tartışma konularından biri haline gelir.

Şinasi, 1869'da Avrupa'dan dönünce tartışmaya katılır ve Latin alfabesinin dilimize daha uygun olduğunu savunur. Namık Kemal ve Ali Suavi de Şinasi'ye hak verir ancak geçmişle bağın kopabilecek olması ve Kur'an öğreniminin zorlaşacak olması gibi sebeplerle Latin harflerine geçiş yerine Osmanlı alfabesinin ıslah edilmesi gerektiğini savunurlar. Çok ilginçtir Namık Kemal, alfabe değişikliğinin gerekli olmadığını ama mutlaka yeni bir alfabeye geçilecekse, Latin alfabesinin değil sesleri karşılama bakımından Ermeni alfabesinin Türkçe'ye daha uygun olduğunu söyler.

 

2. Abdülhamit döneminde alfabe tartışmaları bıçakla kesilmiş gibi son bulur. 2. Abdülhamit'in Latin alfabesine  geçişi düşündüğü iddiası doğru değildir, iddianın dayandırıldığı hatırat sahtedir. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte ilim ve fikir sahasında başlayan canlanma, kısa zamanda kendisini imla ve harf tartışmalarında da göstermiştir. Abdullah Cevdet, Celal Nuri ve Kılıçzade Hakkı beyler açık açık Latin harflerine geçilmesini savundular. Tartışmalar devam ederken önemli bir gelişme olur. Manastır'da toplanan Arnavut Ulusal Kongresi, Osmanlı idaresi altında olmalarına rağmen Latin harflerine geçme kararı alır. Bu gelişme Osmanlı toplumundaki tartışmaları daha alevlendirir. Arap alfabesinin Türkçe'ye uygun olmadığı aslında hemen herkes tarafından kabul edilir esas mesele; alfabe değiştirilecek midir, yoksa ıslah mı edilecektir buna karar verilemiyordu. Patlayan Balkan harbi Türkçe’nin alfabe sorununu yeniden ortaya çıkardı. Arap alfabesinde kelimelerin birçok farklı şekilde okunabilmesi özellikle askeri yazışmalardaki yer isimleri konusunda büyük karışıklıklara sebep oldu, Bunun üzerine bizzat Enver Paşa alfabeyi ıslaha girişti. Huruf-ı munfasıla veya Enveriye olarak adlandırılan, eski alfabe temel alarak yeni bir alfabe geliştirdi. Enveriye’de harfler eskiden olduğu gibi birleştirilerek değil ayrı ayrı yazılıyordu ve yeni eklenen harfler sayesinde artık Türkçe'deki tüm sesli harflerin bir karşılığı vardı. Huruf-ı munfasıla, Dünya Savaşı'na kurban gitti ve doğru düzgün uygulanamadan unutulup kayboldu.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulmasından sonra Alfabe meselesi ilk defa İzmir İktisat Kongresi'nde gündeme geldi. Kongre başkanı Kazım Karabekir basına verdiği demeçlerle alfabe değişimine karşı olduğunu ilan etti. Tartışmalar yeniden alevlendi. Konuyu TBMM gündemine ilk getiren 1924'te Şükrü Saracoğlu oldu. 1926'da Akşam Gazetesi Latin harfleri için herkesi tartışmaya çağırdı. Halit Ziya Uşaklıgil, Fuat Köprülü, Zeki Velidi Togan, Cenap Şehabettin, AvramGalanti Latin harflerine karşı çıktılar. Abdullah Cevdet, Celal Nuri, Yunus Nadi, Falih Rıfkı Atay ve Hüseyin Cahid Yalçın Latin harflerini savundular. Mustafa Kemal Paşa 9 Ağustos 1928'te Sarayburnu'nda yaptığı konuşmayla, yeni alfabeye geçileceğini ilan etti. 3 Kasım 1928'te yeni Türk harflerine dair kanun mecliste kabul edilerek Latin harflerini temel alan Türk alfabesine geçildi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.