Eskiden Bursa’da konserler bir başka olurdu. Kültürpark Açıkhava’da yaz akşamı, üstümüzde annelerimizin “üşürsün” diye getirdiği ince hırkalar, elimizde çekirdek, gözümüzde sahnedeki sanatçı… Çocuk halimle başımı bir kaldırırdım, o ışıklar, o alkışlar… Daha o yaşta büyülenirdim sahne denen mucizeden.
Ben o yıllarda henüz ilkokul çağındaydım ama aklım fikrim hep müzikteydi. Tayyare Kültür Merkezi’nde yapılan halk müziği gecelerine babam götürürdü. En önden olmasa da, orta sıralardan sahneye hayran hayran bakardım. Öyle bir şeydi ki, o konser bitince insanın içi eksilirdi. Eve gidince yastığa başını koyamazdın, çünkü kafanda hâlâ o türkü dönüp dururdu.
Şimdi bakıyorum da, konserler hâlâ var ama o eski ruh pek yok gibi. Eskiden bir konser, sadece müzik değil, mahallede konuşulan, komşudan bilet haberi alınan, arkadaşlarla buluşma bahanesiydi. Şimdi telefon ekranından izlenen bir etkinliğe dönüştü çoğu. Herkes kayıt alıyor, ama kimse gerçekten dinlemiyor gibi.
Bursa'nın müziğe olan aşkı eskimez elbet. Ama birileri yine Kültürpark’ın çimenlerinde müziğe hayran kalan çocuklara fırsat sunmalı. Tayyare'nin loş koltuklarında kendini sahnede hayal eden gençleri unutmamalı. Çünkü müzik, sadece ses değil; bir zamanlar içinde yaşadığımız anılarla büyür.
Ben hâlâ her sahneye çıktığımda, o eski konserlerdeki çocuk halimi hatırlarım. Belki de bu yüzden her türküyü söylerken biraz daha fazla hissederim. Çünkü müziğe ilk aşık olduğum yer Bursa’dır, ilk ilham aldığım yer de o “eski konserler”dir.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
MELİH ÖNDER
Özlenen çocukluk mu? Yoksa o eski konserler mi?
Eskiden Bursa’da konserler bir başka olurdu. Kültürpark Açıkhava’da yaz akşamı, üstümüzde annelerimizin “üşürsün” diye getirdiği ince hırkalar, elimizde çekirdek, gözümüzde sahnedeki sanatçı… Çocuk halimle başımı bir kaldırırdım, o ışıklar, o alkışlar… Daha o yaşta büyülenirdim sahne denen mucizeden.
Ben o yıllarda henüz ilkokul çağındaydım ama aklım fikrim hep müzikteydi. Tayyare Kültür Merkezi’nde yapılan halk müziği gecelerine babam götürürdü. En önden olmasa da, orta sıralardan sahneye hayran hayran bakardım. Öyle bir şeydi ki, o konser bitince insanın içi eksilirdi. Eve gidince yastığa başını koyamazdın, çünkü kafanda hâlâ o türkü dönüp dururdu.
Şimdi bakıyorum da, konserler hâlâ var ama o eski ruh pek yok gibi. Eskiden bir konser, sadece müzik değil, mahallede konuşulan, komşudan bilet haberi alınan, arkadaşlarla buluşma bahanesiydi. Şimdi telefon ekranından izlenen bir etkinliğe dönüştü çoğu. Herkes kayıt alıyor, ama kimse gerçekten dinlemiyor gibi.
Bursa'nın müziğe olan aşkı eskimez elbet. Ama birileri yine Kültürpark’ın çimenlerinde müziğe hayran kalan çocuklara fırsat sunmalı. Tayyare'nin loş koltuklarında kendini sahnede hayal eden gençleri unutmamalı. Çünkü müzik, sadece ses değil; bir zamanlar içinde yaşadığımız anılarla büyür.
Ben hâlâ her sahneye çıktığımda, o eski konserlerdeki çocuk halimi hatırlarım. Belki de bu yüzden her türküyü söylerken biraz daha fazla hissederim. Çünkü müziğe ilk aşık olduğum yer Bursa’dır, ilk ilham aldığım yer de o “eski konserler”dir.