Asgari ücret, emekli maaşları ve Yaşam pahalılığı...
Yazının Giriş Tarihi: 27.08.2024 19:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.08.2024 19:05
Yaşam pahalılığı denen şey alım gücümüzün, çarşı pazardaki fiyatlar karşısındaki azalması demek.
Bir süredir yaşanan bu ülkemizde...
Yani yaşam pahalılığı elde edilen gelirin gereksinim duyulan mal ve hizmetleri satın almaya yetmemesi demek...
Bu niteliği ile yaşam pahalılığı enflasyondan farklılık gösteriyor.
Çünkü enflasyon oranının sıfır olduğu bir durumda bile yaşam pahalılığı söz konusu olabilir.
Bu toplumsal kesimler arasındaki gelir dağılımı dengesizliği, adaletsizliği ile ilintilidir.
Enflasyonun yükseldiği dönemlerde sabit gelirliler ve gelirleri enflasyon oranında artmayanlar yaşam pahalılığından daha çok yakınır.
Gelirleri enflasyon oranında yahut daha fazla artanlar için enflasyon sorun olmamaktadır.
Şimdilerde yaşanan tam da bu olsa gerektir.
* * *
Enflasyon, fiyatlar genel seviyesinin sürekli olarak artmasıdır...
Yaşam pahalılığı ise kişilerin gelirlerindeki artışın, harcama yaptıkları mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki artışın gerisinde kalması durumunda yaşanan bir durumdur.
Tam da bu günlerdeki gibi...
Şöyle bir örnekle açalım konuyu; Diyelim ki 10.000 TL maaşınız vardı önceden ve bununla 800 ekmek 10 kg ayçicek yağı, 10 kg et, 50 kg şeker alabildiğinizi varsayalım.
Maaşınıza yüzde 40 zam geldi, ama aynı dönemde enflasyon yüzde 80 diyelim.
Maaşınız artmasına karşın artık siz aynı miktardaki ürünleri alamıyorsanız eğer yaşam sizin için pahalanmıştır.
Ama geliriniz de enflasyon oranında artarsa siz enflasyondan etkilenmemiş olacaktınız.
Bir önceki süreçte enflasyon oranı 50 iken 8O’e yükselmişse gelirini yüzde yüz 100 artıran bir kişi için ise yaşam pahalılığı diye bir şey söz konusu değildir.
Yani enflasyon, herkes için geçerli iken, yaşam pahalılığı mal ve hizmetlerdeki fiyat artışının altında gelir artışı elde edenler için geçerlidir.
* * *
Hükümet bu nedenle asgari ücretliler ve emeklilere yaptığı zamların enflasyon oranının altında kalmamasını sağlamaya çalışıyor.
Geçmiş yıllarla karşılaştırıldığında asgari ücret ve emekli maaşlarına yapılan zamların her geçen yıl döviz cinsinden karşılığı artmış görünüyor.
Enflasyon artışının yüksek ve hızlı olduğu dönemlerde asgari ücretliler, emekliler ve diğer sabit gelirliler 3. hatta kimi kez 2. aydan sonra alım güçlerini yitiriyorlar.
Oysa enflasyon ortamında herkesin geliri aylık olarak enflasyona endekslenmiş olsa enflasyon artışı yaşam pahalılığına yol açmayacaktır.
Böyle olmadığı için kitlelerin alım güçlerinde bir azalma olmaktadır sürekli...
* * *
Ülkemizde toplumsal kesimler arasındaki yapısal gelir adaletsizliği tam anlamıyla giderilemediği için yüksek enflasyon dönemlerinde özellikle sabit ve dar gelirliler ile emekliler enflasyondan daha çok olumsuz etkilenmektedir.
Dahası salt emekliler arasındaki adaletsizlik özellikle şikâyet konusudur.
Yüzdelik verilen zamlar emekliler arasındaki makası giderek açmaktadır.
Bütçe olanaklarından söz edilmesi sorunun karşılığı hiç değildir.
Bütçe yapılırken bunların da göz önüne alınması gerekirken es geçilmesi gömleğin ilk düğmesinin yanlış iliklenmesi gibi sonradan yapılacaklarla doğruya ulaşılamayacağı gerçeğine götürecektir, götürmektedir. Yapılması gereken kapsamlı bir Sosyal Güvenlik reformudur.
Bunun da tasarruf önlemleri sürerken önümüzdeki yakın bir süreçte yapılamayacağını göstermektedir...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ORHAN KAPLAN
Asgari ücret, emekli maaşları ve Yaşam pahalılığı...
Yaşam pahalılığı denen şey alım gücümüzün, çarşı pazardaki fiyatlar karşısındaki azalması demek.
Bir süredir yaşanan bu ülkemizde...
Yani yaşam pahalılığı elde edilen gelirin gereksinim duyulan mal ve hizmetleri satın almaya yetmemesi demek...
Bu niteliği ile yaşam pahalılığı enflasyondan farklılık gösteriyor.
Çünkü enflasyon oranının sıfır olduğu bir durumda bile yaşam pahalılığı söz konusu olabilir.
Bu toplumsal kesimler arasındaki gelir dağılımı dengesizliği, adaletsizliği ile ilintilidir.
Enflasyonun yükseldiği dönemlerde sabit gelirliler ve gelirleri enflasyon oranında artmayanlar yaşam pahalılığından daha çok yakınır.
Gelirleri enflasyon oranında yahut daha fazla artanlar için enflasyon sorun olmamaktadır.
Şimdilerde yaşanan tam da bu olsa gerektir.
* * *
Enflasyon, fiyatlar genel seviyesinin sürekli olarak artmasıdır...
Yaşam pahalılığı ise kişilerin gelirlerindeki artışın, harcama yaptıkları mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki artışın gerisinde kalması durumunda yaşanan bir durumdur.
Tam da bu günlerdeki gibi...
Şöyle bir örnekle açalım konuyu; Diyelim ki 10.000 TL maaşınız vardı önceden ve bununla 800 ekmek 10 kg ayçicek yağı, 10 kg et, 50 kg şeker alabildiğinizi varsayalım.
Maaşınıza yüzde 40 zam geldi, ama aynı dönemde enflasyon yüzde 80 diyelim.
Maaşınız artmasına karşın artık siz aynı miktardaki ürünleri alamıyorsanız eğer yaşam sizin için pahalanmıştır.
Ama geliriniz de enflasyon oranında artarsa siz enflasyondan etkilenmemiş olacaktınız.
Bir önceki süreçte enflasyon oranı 50 iken 8O’e yükselmişse gelirini yüzde yüz 100 artıran bir kişi için ise yaşam pahalılığı diye bir şey söz konusu değildir.
Yani enflasyon, herkes için geçerli iken, yaşam pahalılığı mal ve hizmetlerdeki fiyat artışının altında gelir artışı elde edenler için geçerlidir.
* * *
Hükümet bu nedenle asgari ücretliler ve emeklilere yaptığı zamların enflasyon oranının altında kalmamasını sağlamaya çalışıyor.
Geçmiş yıllarla karşılaştırıldığında asgari ücret ve emekli maaşlarına yapılan zamların her geçen yıl döviz cinsinden karşılığı artmış görünüyor.
Enflasyon artışının yüksek ve hızlı olduğu dönemlerde asgari ücretliler, emekliler ve diğer sabit gelirliler 3. hatta kimi kez 2. aydan sonra alım güçlerini yitiriyorlar.
Oysa enflasyon ortamında herkesin geliri aylık olarak enflasyona endekslenmiş olsa enflasyon artışı yaşam pahalılığına yol açmayacaktır.
Böyle olmadığı için kitlelerin alım güçlerinde bir azalma olmaktadır sürekli...
* * *
Ülkemizde toplumsal kesimler arasındaki yapısal gelir adaletsizliği tam anlamıyla giderilemediği için yüksek enflasyon dönemlerinde özellikle sabit ve dar gelirliler ile emekliler enflasyondan daha çok olumsuz etkilenmektedir.
Dahası salt emekliler arasındaki adaletsizlik özellikle şikâyet konusudur.
Yüzdelik verilen zamlar emekliler arasındaki makası giderek açmaktadır.
Bütçe olanaklarından söz edilmesi sorunun karşılığı hiç değildir.
Bütçe yapılırken bunların da göz önüne alınması gerekirken es geçilmesi gömleğin ilk düğmesinin yanlış iliklenmesi gibi sonradan yapılacaklarla doğruya ulaşılamayacağı gerçeğine götürecektir, götürmektedir. Yapılması gereken kapsamlı bir Sosyal Güvenlik reformudur.
Bunun da tasarruf önlemleri sürerken önümüzdeki yakın bir süreçte yapılamayacağını göstermektedir...