1999 ve 6 Şubat 2023 depremlerinin ardından şahıslar, firmalar, TOKİ ve yerel yönetimler eliyle epey bina yenilendi...
Ancak depreme dayanıksız bina stoku çok büyük olduğu için daha yapılacak çok iş var.
Çoğu dar gelirli yurttaşlara ait olan dayanıksız evlerin dönüşümü için vatandaşın parası yok.
Bu gidişle bunların dönüşümü ya gerçekleşemeyecek yahut uzun bir süre alacak.
Oysa buna zaman yok, uzmanlar zamanın çok yaklaştığının altını çizmekte.
Olası büyük depremi düşündükçe çokça insanın içi ürpermekte...
Ama insanların yapabilecekleri de sınırlı...
Hatta yaşamı boyunca didinerek alınmış binaların dönüştürülmesi çoğu kişi için bu koşullarda olanaksız gibi…
Peki, ne yapmalı?
* * *
Soruna çözüm için devlet ve yerel yönetimler çeşitli çareler aramakta...
Kentsel dönüşüm kapsamında dayanıksız binaları yıkıp yeniden yapmanın bir maliyeti var kuşkusuz.
Ama yine de bir şey olmalı, bir şey oluşturulmalı bambaşka, bunu çözmek için bir yol bulunmalı daha fazla da gecikmeden…
Ve binalar insanların bütçelerini fazla sarsmadan yenilenebilmeli can güvenliğinin sağlanması için…
* * *
Bu konuda yasal düzenlemeler gerekmekte kuşkusuz ve yerel yönetimlere de büyük görevler düşmekte.
Öncelikle yerel yönetimlerce kentin ciddi bir planlaması yapılmalı ve kentlerin mekân kullanımı, imarı, iskânı ve tüm fiziksel gelişimi bu çalışmanın içinde yer almalı.
Bu çalışmada depremden önce zarar azaltıcı çalışmalar yapılmalı... Ne ki, bütün bunlar yetmeyecek kuşkusuz, dönüşüm için finans gerekli...
Finans ise sınırlı, faizler yüksek...
Ancak yine de sorunu çözmek olası deprem odaklı getirim (Rant) ile... Sağlam zeminlere 3-5-10 katlı yapılar için birer-ikişer kat daha verilerek oluşacak getirimle sorunu çözmek doğru, pratik bir yol gibi görünmekte. Daha açık deyimle, devletin çeşitli uygulamalarla bireysel, endüstriyelyahut sektörel olarak özel girişimci lehine herhangi bir çıkar avantajı, getiri oluşturması ve bu avantajın paylaşımıdır... Kuşkusuz bu rant, yıllardır belediyelerin yandaşlarına oluşturduğu rant değil.
Gereksinim sahibi her kesi kapsayan bir rant bu...
Devletin, yerel yönetimlerin, vatandaşın ve girişimcilerin ortak çıkarını gözetecek bir rant...
Tüm dayanıksız binaların bedelinin devlet yahut yerel yönetimlerce karşılanması olanaksızdır, bu doğru da, adil de değildir.
Alınacak ortak kararlaşahısların, girişimcilerin, yerel yönetimlerin ve devletin memnun olacağı bir çözüm olabilir bu.
Söz gelimi, bir bölgede birkaç dayanıksız, riskli bina var.
Güçlendirilmezse yahut yenilenmezse ilk 6-7 şiddetinde bir depremde yıkılacak durumda.
Vatandaşın bunu yenileme olanağı yok…
Bu şekilde Türkiye genelinde yüz binlerce ve hatta milyonlarca bina olduğu biliniyor, söyleniyor.
Devlet yasa ile yetki verecek yerel yönetimlere, yerel yönetimler de bu binaları belirleyecek ve özel, bölgesel imar planı kararları alacaklar.
Belirlenen bu yapı ve binalar diyelim 5 kat…
Eğer zemin o bölgede 10 kata uygunsa 10 kat yapı izni verilecek.
Yok, eğer zemin orada uygun değilse o yer yeşil alana ayrılacak ve yerel yönetim onun yerine başka bir yerden 10 katlı yapı izinli bir yer verecek.
Bu sorunun bu koşullarda bu yöntemin dışında daha pratik ve kolay bir çözümü görünmüyor.!
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ORHAN KAPLAN
Deprem Odaklı Getirim..!
1999 ve 6 Şubat 2023 depremlerinin ardından şahıslar, firmalar, TOKİ ve yerel yönetimler eliyle epey bina yenilendi...
Ancak depreme dayanıksız bina stoku çok büyük olduğu için daha yapılacak çok iş var.
Çoğu dar gelirli yurttaşlara ait olan dayanıksız evlerin dönüşümü için vatandaşın parası yok.
Bu gidişle bunların dönüşümü ya gerçekleşemeyecek yahut uzun bir süre alacak.
Oysa buna zaman yok, uzmanlar zamanın çok yaklaştığının altını çizmekte.
Olası büyük depremi düşündükçe çokça insanın içi ürpermekte...
Ama insanların yapabilecekleri de sınırlı...
Hatta yaşamı boyunca didinerek alınmış binaların dönüştürülmesi çoğu kişi için bu koşullarda olanaksız gibi…
Peki, ne yapmalı?
* * *
Soruna çözüm için devlet ve yerel yönetimler çeşitli çareler aramakta...
Kentsel dönüşüm kapsamında dayanıksız binaları yıkıp yeniden yapmanın bir maliyeti var kuşkusuz.
Ama yine de bir şey olmalı, bir şey oluşturulmalı bambaşka, bunu çözmek için bir yol bulunmalı daha fazla da gecikmeden…
Ve binalar insanların bütçelerini fazla sarsmadan yenilenebilmeli can güvenliğinin sağlanması için…
* * *
Bu konuda yasal düzenlemeler gerekmekte kuşkusuz ve yerel yönetimlere de büyük görevler düşmekte.
Öncelikle yerel yönetimlerce kentin ciddi bir planlaması yapılmalı ve kentlerin mekân kullanımı, imarı, iskânı ve tüm fiziksel gelişimi bu çalışmanın içinde yer almalı.
Bu çalışmada depremden önce zarar azaltıcı çalışmalar yapılmalı... Ne ki, bütün bunlar yetmeyecek kuşkusuz, dönüşüm için finans gerekli...
Finans ise sınırlı, faizler yüksek...
Ancak yine de sorunu çözmek olası deprem odaklı getirim (Rant) ile... Sağlam zeminlere 3-5-10 katlı yapılar için birer-ikişer kat daha verilerek oluşacak getirimle sorunu çözmek doğru, pratik bir yol gibi görünmekte. Daha açık deyimle, devletin çeşitli uygulamalarla bireysel, endüstriyel yahut sektörel olarak özel girişimci lehine herhangi bir çıkar avantajı, getiri oluşturması ve bu avantajın paylaşımıdır... Kuşkusuz bu rant, yıllardır belediyelerin yandaşlarına oluşturduğu rant değil.
Gereksinim sahibi her kesi kapsayan bir rant bu...
Devletin, yerel yönetimlerin, vatandaşın ve girişimcilerin ortak çıkarını gözetecek bir rant...
Tüm dayanıksız binaların bedelinin devlet yahut yerel yönetimlerce karşılanması olanaksızdır, bu doğru da, adil de değildir.
Alınacak ortak kararla şahısların, girişimcilerin, yerel yönetimlerin ve devletin memnun olacağı bir çözüm olabilir bu.
Söz gelimi, bir bölgede birkaç dayanıksız, riskli bina var.
Güçlendirilmezse yahut yenilenmezse ilk 6-7 şiddetinde bir depremde yıkılacak durumda.
Vatandaşın bunu yenileme olanağı yok…
Bu şekilde Türkiye genelinde yüz binlerce ve hatta milyonlarca bina olduğu biliniyor, söyleniyor.
Devlet yasa ile yetki verecek yerel yönetimlere, yerel yönetimler de bu binaları belirleyecek ve özel, bölgesel imar planı kararları alacaklar.
Belirlenen bu yapı ve binalar diyelim 5 kat…
Eğer zemin o bölgede 10 kata uygunsa 10 kat yapı izni verilecek.
Yok, eğer zemin orada uygun değilse o yer yeşil alana ayrılacak ve yerel yönetim onun yerine başka bir yerden 10 katlı yapı izinli bir yer verecek.
Bu sorunun bu koşullarda bu yöntemin dışında daha pratik ve kolay bir çözümü görünmüyor.!