İnsan sağlığı için en güvenli olan organik gıda konusunda toplumda oluşan yanlış algılar insanları yanıltmamalı.

Bitkisel ve hayvansal gıdalardan oluşan besin zincirinin, organik yöntemlerle üretilmesinin tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de belirlenmiş ölçütleri, kıstasları vardır.

Organik gıda, 'Genetiği değiştirilmemiş ürünler ve yetiştirilmesinde ve işlenmesinde kimyasal madde kullanılmamış ürünler' tanımlanır.

Ama bunun yasal çerçevede belli kıstasları ve yöntemleri vardır…

Yasaya göre bir ürünün organik olabilmesi için üretim koşullarının belli süreçlerden geçmesi, denetlenmesi ve raporlanması gerekir.

Her ‘Bunlar organik gıdadır’, denilene inanmamak gerekir…

Ne yazık ki kimi yerel yönetimler de yasal kıstaslara uyulup-uyulmadığını bilmeden ‘Organik gıda’ pazarlarına ön ayak olmaktadır.

Bu da üreticiler ve satıcılar açısından haksız rekabet doğurmaktadır, tüketiciye de yanıltabilmektedir…

* * *

Organik yahut çevreyle uyumlu tarım, üretimde kimyasal girdi kullanmadan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı tarımsal üretim biçimidir.

Tarım ürününü yetiştirmek için hiçbir tarım ilacı ve yapay ürün kullanılmaz. Eğer üretimde yapay herhangi bir yardımcı madde kullanılırsa bu ürünler organik ürün olmaktan çıkar.

Organik ürün sertifikalı ise ‘Organik ürün’ adı altında satılabilir…

Organik ürünün yahut girdinin, üretiminden tüketiciye ulaşıncaya kadar olan tüm aşamalarını kontrol etmek ve sertifikalandırmak üzere yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişiler vardır.

Bütün kontrol yöntemlerinin uygulanması sonucu işletmenin, organik ürünün ve girdinin mevzuata uygun olarak belgelendirilmesi gerekir.

Yani tezgâhına her ürün koyan herkes organik gıda etiketiyle satış yapamaz. Ne yazık ki, satılan ürünlerin çoğunun organik olmadığı ortadadır.

Denetim mekanizması olmayınca organik gıda adı altında tüketiciye pahalı ürün satılabilmektedir.

Bunun denetimini önce bakanlık ve yerel yönetimler yapmak ve ona göre satış alanları açmak zorundadır.

Yerel yönetimler halkın ‘Organik gıda’ altında satılan gıdalarla aldatılmasına ön ayak olmamak durumundadır.

* * *

Osmangazi Belediyesi’nin Tahtakale’de düzenlemeyi tasarladığı köylü pazarını da bu kapsamda değerlendirmek ve organik olan ürünlerin sertifikalı olup-olmadığının denetiminin yapılması gerekir.

Her önüne gelenin sertifikasız sattığı ürünleri ‘Bunlar organiktir’ diyerek tüketicinin aldatılması ve fahiş fiyatla satılmasının önüne geçilmesi gerekir.

Aslında organik ürün yetiştirmek zor bir şeydir…

Bütün alanda zirai ilaçlama ve gübrelemenin yapılmaması gerekiyor.

Yanı başında yapılan ilaçlama ve gübreleme orada organik ürün yetiştirilmesine olanak tanımamaktadır.

Bu gün çarşı- pazar ve marketlerde 'organik' diye satılan ürünlerin çoğu aslında organik falan değildir.

Açlıktan bir milyara yakın insanın var olduğu dünyada aslında doğrusu da ‘Organik tarım’ değil, zamanında ve kararınca ilaçlanıp, zamanında hasat edilen ‘iyi tarım uygulamaları ve doğal tarımdır…

Piyasalar bu konuda bakanlıkça ve yerel yönetimlerce daha sık ve ciddi olarak denetlenmelidir.

Açık-kapalı Pazar yerlerinde etiketsiz satılan süt ve süt ürünleri engellenmelidir…

İnsanlar 'organik ürün yiyoruz' diye aldatılmamalı ve paralarını çöpe atmaları önlenmelidir.

Tarım Bakanlığı organik tarım adı altında açılan işletmeleri yakinen izlemesi gerekir.

Tezgâhında organik ürün satanlar yasal zorunluluk olan izlenebilirlik banknotunu gösterebilmelidir.