Sağlık, insan yaşamının sürdürülmesinde, yaşam kalitesinin yükseltilmesinde ve korunmasında özel bir öneme sahip bir konu.

Sağlığın korunması ve geliştirilmesi kişinin öncelikle kendi sağlığına sahip çıkması ve sağlık bilincini geliştirmesi ile olası olduğu unutulmamalı.

Kanuni Sultan Süleyman da o nadanla sağlığa özel vurgu yapmış, ‘Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi. Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi…’ diyerek.

Sağlığın korunmasında kişiye düşen görevler ve devlete düşen görevler var kuşkusuz.

Türkiye Cumhuriyeti, son yıllarda ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’ ile sağlık sisteminin kalitesini ve verimliliğini artırmaya yönelik birçok atılım gerçekleştirdi.

Denebilir ki, AK Parti iktidarlarının uzun yıllar kesintisiz sürmesinin başlıca nedeninin sağlıkta gerçekleştirdiği reformlar ve uygulamalar olduğunu söylemek yanlış olmaz…

Sağlık alanında atılan adımlar salt kamu sağlık hizmetleri ile aynı zamanda özel sağlık kurum ve kuruluşlarını da kapsamamıştır.

* * *

Geçtiğimiz hafta önemli bir sağlık sorunumun çözümü için Çekirge Devlet Hastanesi’nde bir süre tedavi gördüm.

Sorunumun teşhisi ve tedavisi süresince sağlık sistemimizin hangi noktalara ulaştığını da gözleme fırsatı buldum.

30-40 yıllar öncesinin sağlık sistemini de yaşamış, görmüş biri olarak gelinen noktadan son derece etkilendiğimi belirtmem gerek…

Sorunlar yok mu, kuşkusuz var…

Ne ki, eskiyle karşılaştırıldığında arada büyük gelişmelerin yaşandığını görmemek, fark etmemek olanaksız…

Sağlık sistemimizin, kurum ve kuruluşlarının hem nitelik hem de nicelik açısından dünya standartlarında yeterli sosyal ve fiziki altyapıyı sağladığını, deneyimli ve nitelikli personel istihdamı ile donatılmış olduğunu görmek sevindirici…

Türkiye'deki sağlık sisteminin güçlü olduğu ve nüfusuna geniş bir yelpazede tıbbi hizmet sunabildiği gerçeği ortadadır.

Türkiye'deki sağlık sistemi öncelikle insanların sağlığını korumaya ve yaşam kalitelerini artırmaya odaklanmış durumdadır.

Türkiye, sağlık altyapısının iyileştirilmesi, tıbbi bakıma erişimin genişletilmesi, tıp eğitimi ve araştırmasının geliştirilmesi konularında önemli ilerlemeler kaydeden ülkelerin başında gelmektedir.

* * *

Sağlık sistemimiz birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerinden oluşmaktadır.

Aile hekimliği sistemi birinci basamak sağlık hizmetlerinin ana bileşenidir.

Kamu hastaneleri ve özel hastaneler ikinci basamak sağlık hizmetleridir.

Son olarak, araştırma ve eğitim hastaneleri, kamu üniversite hastaneleri ve özel üniversite hastaneleri üçüncü basamak sağlık hizmetleridir.

Bu ayırımlar arasında eksik ve yanlışlıklar yok mudur, kuşkusuz vardır.

Ne ki, nüfus yapısı ve ülkeye gelen turist sayılarının da artmasıyla fiziki mekân yetersizlikleri hala yaşanmaktadır.

En büyük hastane olarak bilinen son yılların en gelişmiş hastanesi Şehir Hastanesi’nde yoğunluk nedeniyle kimi bölümlerde yatak bulunamayıp başka hastanelere sevk örnekleri çokça yaşanabilmektedir.

Bu da Bursa’da onca Kamu, Üniversite ve Özel hastane çokluğuna karşın artan nüfusa yeteri kadar ulaşılamadığı gerçeğinin göstermektedir.

Şehir Hastanesi projesine başlanırken siyasi getiri adına ; ‘Bursa’da bu kadar büyük hastaneye gerek var mı’ diyen kimileri de sanırım artık bir gerçeğin farkına varmış olmalılar…

Hani derler ya, ‘Allah muhtaç etmesin, ama eksik de etmesin...’

Not; Geçtiğimiz hafta Çekirge Devlet Hastanesi’nde tedavimle yakından ilgilenen Nöroloji Uzmanı Hakan Acar, Kardiyolog Tevfik Kansu Kesici ve bölüm Hemşireleri ile bütün sağlık çalışanlarına içten teşekkür ediyorum…