Bir çiftçi o kadar yaşlanmıştı ki artık tarlalarda çalışamıyor, eve faydalı olamıyordu.
Bu yüzden gününü verandada oturarak geçiriyordu.
Hâlâ çiftlikte çalışan oğlu ara sıra başını kaldırıp babasının orada oturduğunu gördüğünde kızıyor ve ‘Artık işe yaramıyor, hiçbir şey yapmıyor!’ diyordu.
Bir gün oğul bu duruma o kadar sinirlendi ki, tahtadan bir tabut yapıp verandaya onu sürükledi ve babasına içine girmesini söyledi.
Baba hiçbir şey söylemeden içeri girdi.
Kapağı kapattıktan sonra oğul, tabutu çiftliğin kenarındaki yüksek bir uçurumun kenarına sürükledi.
Düşüşe yaklaşırken, tabutun içinden kapağa hafifçe vurulduğunu duydu.
Tabutu açtığında babasının hala huzur içinde yattığını gördü.
Baba, oğluna baktı ve ‘Beni uçurumdan aşağı atacağını biliyorum, ama bunu yapmadan önce bir şey önerebilir miyim?’ diye sordu.
Oğlu şaşırdı ve merakla; ‘Nedir’ diye yanıtladı babasını.
‘İstersen beni uçurumdan aşağı at,’ dedi baba, ‘ama bu güzel tahta tabutu sakla. Çocuklarının kullanması gerekebilir..!’
(Alıntı)
Çıkarım:
Aile, sosyal, kültürel, dinî ve ahlâkî değerlerin yeni nesillere aktarılması ve toplumda yaşatılmasında en etkili olan kurumların ilkidir.
Birey dayanışmayı, paylaşmayı, yardımlaşmayı ve karşılıksız hizmet vermeyi, hizmet etmeyi, hakkı gözetmeyi, sevgiyi-saygıyı ve merhamet etmeyi ailede öğrenir.
Burada yaşananlar, toplumun geleceği açısından da önemlidir…
Sosyal dayanışma ve uzlaşmanın, birlik ve beraberliğin en güçlü dayanağı olan aile ocağının temel esprisi sevgi ve saygıdır.
Ailede çocukların anne ve babaları üzerinde hakları olduğu gibi anne babaların da çocukları üzerinde hakları vardır.
Ancak anne ve babaların çocuklar üzerindeki hakları daha önemli ve önceliklidir.
İnancımıza göre de Allah’a kulluk ve O’na boyun eğmeden hemen sonra anne ve babaya iyi davranmanın gerekliliği vurgulanmıştır.
Kul hakları içinde en önemli olanı ana-baba hakkıdır.
Allah ve Peygamberimize karşı boyun eğmeden hemen sonra ana-babaya boyun eğme gelir.
Çünkü anne ve babalarımız varlık nedenimizdir…
Anne ve babaların çocukları üzerindeki hakları o kadar çoktur ki, bunları ödemek zordur, hatta olanaksızdır.
Peygamberimiz (SAV) şöyle demiştir;
‘Hiçbir evlât, babasının hakkını ödeyemez…’
Bu nedenle, Allah rızâsı için herhangi bir hayır ve iyilik yapılacaksa, önce ana-babanın düşünülmesi gerekir…
Daha sonra da en yakından uzağa doğru diğer insanlar...
Bir Atasözümüz şöyledir; 'Anaya babaya hizmet, Allah’a ibadet'.
Sen babana nasıl davranırsan, çocuğun da sana öyle davranır…
Çocuklar kişiliklerini ana-babalarının kendilerine verdiği terbiye ve davranış biçimiyle yansıtır.
Çocuğun kişiliği, içinde yaşadığı toplumla sıkı ilişkileri ve çok güçlü duygusallıklar sonrasında şekillenir.
Aile üyelerinin nesiller boyu aktararak getirdiği duygu, düşünce ve davranış özellikleri çocuğun değerlerini oluşturarak kişilik gelişiminin niteliğini ve özelliğini belirler.
Onlar bize bakıp nasıl büyüttüyse, nasıl ki sürekle yanımızda desteklerini hissetiysek, elbette ki bizler de sürekli onların yanında olmalıyız…
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ORHAN KAPLAN
Yararsız yaşam..!
Bir çiftçi o kadar yaşlanmıştı ki artık tarlalarda çalışamıyor, eve faydalı olamıyordu.
Bu yüzden gününü verandada oturarak geçiriyordu.
Hâlâ çiftlikte çalışan oğlu ara sıra başını kaldırıp babasının orada oturduğunu gördüğünde kızıyor ve ‘Artık işe yaramıyor, hiçbir şey yapmıyor!’ diyordu.
Bir gün oğul bu duruma o kadar sinirlendi ki, tahtadan bir tabut yapıp verandaya onu sürükledi ve babasına içine girmesini söyledi.
Baba hiçbir şey söylemeden içeri girdi.
Kapağı kapattıktan sonra oğul, tabutu çiftliğin kenarındaki yüksek bir uçurumun kenarına sürükledi.
Düşüşe yaklaşırken, tabutun içinden kapağa hafifçe vurulduğunu duydu.
Tabutu açtığında babasının hala huzur içinde yattığını gördü.
Baba, oğluna baktı ve ‘Beni uçurumdan aşağı atacağını biliyorum, ama bunu yapmadan önce bir şey önerebilir miyim?’ diye sordu.
Oğlu şaşırdı ve merakla; ‘Nedir’ diye yanıtladı babasını.
‘İstersen beni uçurumdan aşağı at,’ dedi baba, ‘ama bu güzel tahta tabutu sakla. Çocuklarının kullanması gerekebilir..!’
(Alıntı)
Çıkarım:
Aile, sosyal, kültürel, dinî ve ahlâkî değerlerin yeni nesillere aktarılması ve toplumda yaşatılmasında en etkili olan kurumların ilkidir.
Birey dayanışmayı, paylaşmayı, yardımlaşmayı ve karşılıksız hizmet vermeyi, hizmet etmeyi, hakkı gözetmeyi, sevgiyi-saygıyı ve merhamet etmeyi ailede öğrenir.
Burada yaşananlar, toplumun geleceği açısından da önemlidir…
Sosyal dayanışma ve uzlaşmanın, birlik ve beraberliğin en güçlü dayanağı olan aile ocağının temel esprisi sevgi ve saygıdır.
Ailede çocukların anne ve babaları üzerinde hakları olduğu gibi anne babaların da çocukları üzerinde hakları vardır.
Ancak anne ve babaların çocuklar üzerindeki hakları daha önemli ve önceliklidir.
İnancımıza göre de Allah’a kulluk ve O’na boyun eğmeden hemen sonra anne ve babaya iyi davranmanın gerekliliği vurgulanmıştır.
Kul hakları içinde en önemli olanı ana-baba hakkıdır.
Allah ve Peygamberimize karşı boyun eğmeden hemen sonra ana-babaya boyun eğme gelir.
Çünkü anne ve babalarımız varlık nedenimizdir…
Anne ve babaların çocukları üzerindeki hakları o kadar çoktur ki, bunları ödemek zordur, hatta olanaksızdır.
Peygamberimiz (SAV) şöyle demiştir;
‘Hiçbir evlât, babasının hakkını ödeyemez…’
Bu nedenle, Allah rızâsı için herhangi bir hayır ve iyilik yapılacaksa, önce ana-babanın düşünülmesi gerekir…
Daha sonra da en yakından uzağa doğru diğer insanlar...
Bir Atasözümüz şöyledir; 'Anaya babaya hizmet, Allah’a ibadet'.
Sen babana nasıl davranırsan, çocuğun da sana öyle davranır…
Çocuklar kişiliklerini ana-babalarının kendilerine verdiği terbiye ve davranış biçimiyle yansıtır.
Çocuğun kişiliği, içinde yaşadığı toplumla sıkı ilişkileri ve çok güçlü duygusallıklar sonrasında şekillenir.
Aile üyelerinin nesiller boyu aktararak getirdiği duygu, düşünce ve davranış özellikleri çocuğun değerlerini oluşturarak kişilik gelişiminin niteliğini ve özelliğini belirler.
Onlar bize bakıp nasıl büyüttüyse, nasıl ki sürekle yanımızda desteklerini hissetiysek, elbette ki bizler de sürekli onların yanında olmalıyız…