Yaşlı bir marangozun emeklilik çağı gelmişti artık...
Patronuna işten ayrılarak artık ailesi ve torunlarıyla zaman geçirmek istediğini söyledi.
Bunun karşılığında patronu marangozdan son bir isteği olduğunu ve ondan son kez bir ev yapmasını istediğini belirtti kendisine.
Marangoz kabul etti ve işe girişti...
Fakat gönlü artık işte olmadığı için baştan savma işçilik ve kalitesiz malzeme kullanarak evi bitirdi...
İşini bitirdiğinde işveren, evi gözden geçirmek için geldi.
Dış kapının anahtarını marangoza uzatıp;
‘Bu ev senin’ dedi, ‘sana benden hediye’...
Marangoz şoka girdi..!
Bu nasıl olur diye düşündü...
Bu son diye bir an önce bitirmek için yaptığı evin kendisinin olduğunu öğrenince çok utandı...
‘Bu evin kendi evim olduğunu bilseydim hiç böyle yapar mıydım’ diye düşündü ve yaptığı büyük hatanın farkına vardı.
Ama iş işten geçmişti bir kere...
Kendisi için yapacağı çalışmada daha çok çaba gösterebileceğini, daha güzelini yapabileceğini biliyordu.
Bir başkası için yaptığı iş aslında kendi kullanacağı standartların çok altındaydı.
Ama artık olan olmuştu, yapacak bir şey yoktu..!
(Gülşah’ın Dünyası, alıntı...)
Kıssadan Hisse:
Evet, kendi yaşamınızda da marangoz sizsiniz...
Her gün bir çivi çakar, bir tahta koyar ya da bir duvar dikersiniz.
Yaşam bir ‘kendin yaptasarımıdır’...
Başkaları için yaptığınızı düşündüğünüz olumlu yahut olumsuz her şey sizin kendi evinizi inşa eder...
“Oturduğunuz evin güzelliği de, çirkinliği de sizin aslında eserinizdir...”
Bu öykü aslında Konfüçyüs'un dediği gibi; Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma, önermesine tersten bir bakıştır...
Kendin ayağa kalkmak istiyorsan başkalarının da kalkmasına yardım etmelisin...
Kendin başarı kazanmayı arzuluyorsan başkalarının da başarıya ulaşmasına yardım et, demektir bu.
Peygamberimiz (SAV)bir Hadisinde;
‘Kendi nefsi için istediğini inanan bir kardeşi için de istemeyen yetkin, eksiksiz inanmış bir Müslüman olamaz’ der...
Bu Hadisten anlamamız gereken bir önemli husus şudur;
Kişinin kendi nefsi için dilediği bir şeyin aynısının, yani o şeyin bizzat kendisinin, din kardeşine verilmesini arzu etmesi değil, bir benzerinin ona da nasip olmasını dilemesidir.
Çünkü bir şeyin bir tek olan aslı iki kişide bulunmaz...
O halde, kendi elinde bulunan nimet ondan alınmadan yahut noksanlaşmadan, din kardeşine de böyle bir nimetin verilmesini istemek kastedilmektedir...
Bu ise, gerçek inananların gösterebileceği bir olgunluktur.
İnanan bir Müslüman, kendisi için kötü gördüğü şeyleri, din kardeşi için de kötü görmesi demektir.
Okuduğumuz bu hadis, bir Müslüman’ın bencil, cimri olamayacağını ortaya koymaktadır.
Çünkü bencillik toplumsallaşmayı engelleyen kötü bir hastalıktır...
Salt kendini düşünen insan, başkaları ile paylaşmayı bilmediği için küçük kalmaya ve yalnızlığa mahkûmdur..!
Yarattıklarını en iyi bilen Rabbimizin yüce ve yüceltici dini İslam, insanları işte bu cüce duygulardan kurtarıp, yüceltmek ve yükseltmek için; ‘Kendi nefsi için istenilen şey’in diğer insanlar için de istenmesi prensibini getirmiştir...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ORHAN KAPLAN
Yaşam bir ‘Kendin Yap’ tasarımıdır...
Yaşlı bir marangozun emeklilik çağı gelmişti artık...
Patronuna işten ayrılarak artık ailesi ve torunlarıyla zaman geçirmek istediğini söyledi.
Bunun karşılığında patronu marangozdan son bir isteği olduğunu ve ondan son kez bir ev yapmasını istediğini belirtti kendisine.
Marangoz kabul etti ve işe girişti...
Fakat gönlü artık işte olmadığı için baştan savma işçilik ve kalitesiz malzeme kullanarak evi bitirdi...
İşini bitirdiğinde işveren, evi gözden geçirmek için geldi.
Dış kapının anahtarını marangoza uzatıp;
‘Bu ev senin’ dedi, ‘sana benden hediye’...
Marangoz şoka girdi..!
Bu nasıl olur diye düşündü...
Bu son diye bir an önce bitirmek için yaptığı evin kendisinin olduğunu öğrenince çok utandı...
‘Bu evin kendi evim olduğunu bilseydim hiç böyle yapar mıydım’ diye düşündü ve yaptığı büyük hatanın farkına vardı.
Ama iş işten geçmişti bir kere...
Kendisi için yapacağı çalışmada daha çok çaba gösterebileceğini, daha güzelini yapabileceğini biliyordu.
Bir başkası için yaptığı iş aslında kendi kullanacağı standartların çok altındaydı.
Ama artık olan olmuştu, yapacak bir şey yoktu..!
(Gülşah’ın Dünyası, alıntı...)
Kıssadan Hisse:
Evet, kendi yaşamınızda da marangoz sizsiniz...
Her gün bir çivi çakar, bir tahta koyar ya da bir duvar dikersiniz.
Yaşam bir ‘kendin yap tasarımıdır’...
Başkaları için yaptığınızı düşündüğünüz olumlu yahut olumsuz her şey sizin kendi evinizi inşa eder...
“Oturduğunuz evin güzelliği de, çirkinliği de sizin aslında eserinizdir...”
Bu öykü aslında Konfüçyüs'un dediği gibi; Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma, önermesine tersten bir bakıştır...
Kendin ayağa kalkmak istiyorsan başkalarının da kalkmasına yardım etmelisin...
Kendin başarı kazanmayı arzuluyorsan başkalarının da başarıya ulaşmasına yardım et, demektir bu.
Peygamberimiz (SAV)bir Hadisinde;
‘Kendi nefsi için istediğini inanan bir kardeşi için de istemeyen yetkin, eksiksiz inanmış bir Müslüman olamaz’ der...
Bu Hadisten anlamamız gereken bir önemli husus şudur;
Kişinin kendi nefsi için dilediği bir şeyin aynısının, yani o şeyin bizzat kendisinin, din kardeşine verilmesini arzu etmesi değil, bir benzerinin ona da nasip olmasını dilemesidir.
Çünkü bir şeyin bir tek olan aslı iki kişide bulunmaz...
O halde, kendi elinde bulunan nimet ondan alınmadan yahut noksanlaşmadan, din kardeşine de böyle bir nimetin verilmesini istemek kastedilmektedir...
Bu ise, gerçek inananların gösterebileceği bir olgunluktur.
İnanan bir Müslüman, kendisi için kötü gördüğü şeyleri, din kardeşi için de kötü görmesi demektir.
Okuduğumuz bu hadis, bir Müslüman’ın bencil, cimri olamayacağını ortaya koymaktadır.
Çünkü bencillik toplumsallaşmayı engelleyen kötü bir hastalıktır...
Salt kendini düşünen insan, başkaları ile paylaşmayı bilmediği için küçük kalmaya ve yalnızlığa mahkûmdur..!
Yarattıklarını en iyi bilen Rabbimizin yüce ve yüceltici dini İslam, insanları işte bu cüce duygulardan kurtarıp, yüceltmek ve yükseltmek için; ‘Kendi nefsi için istenilen şey’in diğer insanlar için de istenmesi prensibini getirmiştir...