Hepimiz, bir şekilde “müşteri” rolünü üstlenmişizdir. Marketten alışveriş yaparken, internet üzerinden bir şeyler sipariş ederken veya bir hizmet almak için telefona sarıldığınızda, aslında birer müşteriyiz. Peki, müşteri olmak gerçekten bu kadar kolay mı? Türkiye’de müşteri olmanın ne gibi zorlukları var, bir bakalım.
İlk bakışta, "müşteri her zaman haklıdır" diye bir deyim var ama bu deyimi ne kadar doğru kabul edebiliriz? Müşteri olmak, haklarımızı savunmak ve hizmet almak kadar, bazen sabırla beklemek ve bazen de hak ettiğimiz ilgiyi görememek anlamına geliyor. Özellikle Türkiye’deki bazı alışveriş deneyimlerinde müşteri olarak hakkımızı almak, zorlu bir sınav gibi olabiliyor.
Öncelikle, alışveriş yaparken ya da bir hizmet alırken karşımıza çıkan tavırları ele alalım. Birçok yerde, güler yüzlü, yardımsever ve samimi bir çalışanla karşılaşmak adeta bir lütuf gibi. Ama bazen, çalışanlar o kadar meşgul ve yorgun olabiliyor ki, müşteriye karşı gösterilen ilgi biraz eksik kalabiliyor. Bu durum, özellikle kalabalık alışveriş merkezlerinde ya da yoğun saatlerde daha belirgin hale geliyor. Maalesef, müşteri memnuniyeti pek de öne çıkarılmıyor bazen.
Bir de müşteri olarak beklemek meselesi var. Özellikle bir şey satın almak için mağazaya gittiğimizde, kasada ya da başka bir yerde sıra beklerken zaman geçmek bilmez. Hani şöyle bir his vardır: "Beni neden bu kadar bekletiyorsunuz, bir çözüm bulsanız olmaz mı?" Beklemek, yalnızca fiziksel değil, psikolojik olarak da yorucu olabiliyor. Ama maalesef, Türkiye’de birçok işyerinde hizmet hızından çok, işin "yavaş ve adım adım" yapılması tercih edilebiliyor.
Bir de internet üzerinden alışveriş yapmak var. Evet, online alışveriş her geçen gün daha popüler oluyor. Ama orada da işler biraz daha karmaşık hale gelebiliyor. Mesela, ürün geldiğinde beğenmediğinizde, iade etmek istediğinizde karşılaştığınız zorluklar ve müşteri hizmetlerinin verimsizliği, moral bozucu olabiliyor. "İade süreci şu kadar zaman alır" gibi belirsiz açıklamalarla karşılaşıyor ve nihayetinde ürününüzü geri göndermek için aylarca uğraşmak zorunda kalıyorsunuz.
Türkiye'de müşteri olmak, bazen eğlenceli, bazen ise stresli bir deneyim olabiliyor. Ama unutmayalım ki, her müşteri, yaptığı alışverişin ya da aldığı hizmetin en az işletme kadar önemli bir parçasıdır. Bizim harcadığımız her kuruş, işletmelere katma değer katıyorsa, onlar da bize en iyi hizmeti sunmak için çalışmalıdır. Bizler, "Müşterinin her zaman haklı olduğu" bir toplumda daha fazla müşteri memnuniyeti talep etmeli ve bunu da hakkımız olarak savunmalıyız.
Sonuç olarak, müşteri olmak bazen sadece alışveriş yapmak değil, aynı zamanda sesini duyurabilmeyi ve haklarını savunabilmeyi gerektirir. İşletmelerin de bu bilinçle hareket etmesi, hem onların hem de bizim için en verimli sonucu doğuracaktır...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
OZAN ÖZTÜRK
Müşteri olmak...
Hepimiz, bir şekilde “müşteri” rolünü üstlenmişizdir. Marketten alışveriş yaparken, internet üzerinden bir şeyler sipariş ederken veya bir hizmet almak için telefona sarıldığınızda, aslında birer müşteriyiz. Peki, müşteri olmak gerçekten bu kadar kolay mı? Türkiye’de müşteri olmanın ne gibi zorlukları var, bir bakalım.
İlk bakışta, "müşteri her zaman haklıdır" diye bir deyim var ama bu deyimi ne kadar doğru kabul edebiliriz? Müşteri olmak, haklarımızı savunmak ve hizmet almak kadar, bazen sabırla beklemek ve bazen de hak ettiğimiz ilgiyi görememek anlamına geliyor. Özellikle Türkiye’deki bazı alışveriş deneyimlerinde müşteri olarak hakkımızı almak, zorlu bir sınav gibi olabiliyor.
Öncelikle, alışveriş yaparken ya da bir hizmet alırken karşımıza çıkan tavırları ele alalım. Birçok yerde, güler yüzlü, yardımsever ve samimi bir çalışanla karşılaşmak adeta bir lütuf gibi. Ama bazen, çalışanlar o kadar meşgul ve yorgun olabiliyor ki, müşteriye karşı gösterilen ilgi biraz eksik kalabiliyor. Bu durum, özellikle kalabalık alışveriş merkezlerinde ya da yoğun saatlerde daha belirgin hale geliyor. Maalesef, müşteri memnuniyeti pek de öne çıkarılmıyor bazen.
Bir de müşteri olarak beklemek meselesi var. Özellikle bir şey satın almak için mağazaya gittiğimizde, kasada ya da başka bir yerde sıra beklerken zaman geçmek bilmez. Hani şöyle bir his vardır: "Beni neden bu kadar bekletiyorsunuz, bir çözüm bulsanız olmaz mı?" Beklemek, yalnızca fiziksel değil, psikolojik olarak da yorucu olabiliyor. Ama maalesef, Türkiye’de birçok işyerinde hizmet hızından çok, işin "yavaş ve adım adım" yapılması tercih edilebiliyor.
Bir de internet üzerinden alışveriş yapmak var. Evet, online alışveriş her geçen gün daha popüler oluyor. Ama orada da işler biraz daha karmaşık hale gelebiliyor. Mesela, ürün geldiğinde beğenmediğinizde, iade etmek istediğinizde karşılaştığınız zorluklar ve müşteri hizmetlerinin verimsizliği, moral bozucu olabiliyor. "İade süreci şu kadar zaman alır" gibi belirsiz açıklamalarla karşılaşıyor ve nihayetinde ürününüzü geri göndermek için aylarca uğraşmak zorunda kalıyorsunuz.
Türkiye'de müşteri olmak, bazen eğlenceli, bazen ise stresli bir deneyim olabiliyor. Ama unutmayalım ki, her müşteri, yaptığı alışverişin ya da aldığı hizmetin en az işletme kadar önemli bir parçasıdır. Bizim harcadığımız her kuruş, işletmelere katma değer katıyorsa, onlar da bize en iyi hizmeti sunmak için çalışmalıdır. Bizler, "Müşterinin her zaman haklı olduğu" bir toplumda daha fazla müşteri memnuniyeti talep etmeli ve bunu da hakkımız olarak savunmalıyız.
Sonuç olarak, müşteri olmak bazen sadece alışveriş yapmak değil, aynı zamanda sesini duyurabilmeyi ve haklarını savunabilmeyi gerektirir. İşletmelerin de bu bilinçle hareket etmesi, hem onların hem de bizim için en verimli sonucu doğuracaktır...