Hava Durumu

SÖZDE MÜCAHİTLERİZ (2)

Yazının Giriş Tarihi: 17.11.2024 18:26
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.11.2024 18:26

Bu ülkenin hükümetleri 1975 yılında ABD’nin isteklerine boyun eğmedi. Hem de ekonomik ve siyasal açıdan en zayıf olduğu bir dönemde, bağımsızlığından taviz vermeyerek 1975 yılında ABD’nin 21 üssünü kapatarak, beşbinden fazla askerini yurt dışına çıkardı. Hem de ABD üslerinin kapatma işini de yapan, siyasete zayıflık olarak addettiğimiz, Sayın Demirel’in RP, ÇGP ve MHP partilerinden oluşan koalisyon hükümeti yaptı. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtını içine sindiremeyen ABD senatosu, Türkiye’ye karşı ambargo kararı aldı. O günün CHP ve RP’den oluşan koalisyon hükümeti bu ambargoya karşı, ABD üslerinin faaliyetlerini durdurma kararını alacağını anlayınca, koalisyonu bozdurdu.Ancak yerine gelen Demirel-Erbakan-Türkeş koalisyonu , tarihi bir karar alarak Türkiye’deki ABD üslerinin kapatıldığını ABD’ye bildirildi.Kapatma kararından sonra bir hafta içinde ABD Senatosu kısmen ambargoyu kaldırdı,bu da yetmedi 1978 yılında tamamen ambargoyu kaldırmasına rağmen,o günün hükümetleri büyük bir sabır ve metanet göstererek üsleri açmadılar.Fakat 12 Eylül 1980 darbesinden sonra kurulan hükümetin ilk işi,tüm üsleri yeniden açmak oldu.İşin garibi o tarihte üsleri kapatanlar Zincirbozanda hapiste idiler.

Bugünün iktidarı, mecliste çoğunlukta olup, tek başına kapatma kararı alabilecek siyasi güce sahip… Kaldı ki üslerin kapatılmasını muhalefet partilerini de dillendirmekte. Meclisin tümünün desteği ile hükümet, ABD üslerini kapatma kararı alabilecekken,dış güçler diyerek meydanlarda salvolar ve tehditler savurduğu güçlerden mi korkuyor da kapatma kararı almıyor? Bu millet artık hükümetin başındaki zattan gerçek bir mücahit gibi davranarakABD üslerini kapatma ve İsrail’e siyasi ve ekonomik ambargo uygulanmasını bekliyor. Yoksa dünya lideri diyerek pohpohladığımız, mücahit diye sloganlar attığımız hükümet neden ve kimden çekiniyor? Meydanlarda ey Makron ey Biden diye hava attığımız liderimiz, neden uçağına binip de devlet olarak tanıdığımız Filistin’e ayak basmıyor. Dikkatederseniz, ABD, Fransa ve İngiltere başkanları İsrail bombalamaya başladıktan sonra hemen uçaklarına binip Netanyahu’yu ziyaret ettiler de biz niye aynı hareketi çekemiyoruz. Maalesef hükümetimiz Filistin meselesine dış güçlerin nazarından bakıyor. Türk halkının gazını almak için de miting yapmaktan öte gidemiyor. Bizim mücahitliğimiz sadece lafta ve miting meydanlarında… İktidarın mitinginden sonra, ortalıkta ST Kuruluşları ve vatandaşlar tarafından organize edilen büyük çapta yürüyüşler ve protestolar göremiyoruz. Zira hem millet olarak hem de hükümet olarak bir atımlık barutumuz vardı.Onu kullandık ve bitti. Şimdilerdeherkes, cumartesi ve pazar tatillerinden fedakârlık edip de sokaklara ve meydanlara dökülemiyoruzuz. Zira artık ümmet olmayı geçtik ,millet olarak mazlumun yanında olma gibi hasletlerimizi de millet olarak kaybettik. Sadece ferdi olarak kınamalar başladı. Bu kınamalarda da ne kadar samimiyiz, o da sorgulanabilir. İnternetmedyasında vatandaşın ikiyüzlü tavırlarını da her güngörüyoruz. Bugünlerde çokça gördüğümüz sokak röportajlarında sunucu,İsrail’e Filistin yanında çarpışmak için Gazze’ye gider misin sorusuna verilen cevapta vatandaş önce ‘’onlar mazlumlar, bizim kardeşlerimiz elbette seve seve saflarında çarpışmaya hazırım, cevabındansonra’ ’efendim bizler Filistin’e gideceklerin telefon ve adres bilgilerini alıyoruz. İki gün sonra sizi telefonunuzdan arayacaklar deyip iş ciddiye bindiğinde mücahit kardeşimiz hemen ‘’ben memlekete gidiyorum, bazıları da evden izin alamam gibi bahanelerle, hemen tornistan yapıp kayış attıklarına şahit olduk. İşte millet olarak bizim mücahitliğimiz de laftan öteye geçemiyor. (DEVAMI VAR)

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.