Kuşkusuz ki, sosyo-ekonomik bir olgu olan faiz konusu ile ilgili değerlendirmeler sürmektedir, sürecektir...

Çünkü faiz olgusu ile ilgili olarak “Ekonominin bel kemiği ve lokomotifi” şeklinde yapılan değerlendirmeler yanında “Ekonomileri iflasa götüren sömürü aracı” gibi ifadeler ekonomik yaşamın bilinen gerçeklerindendir.

Buna dini inançlarımızı da kattığımızda gerçekten içinden çıkılması zor bir durum ortaya çıkmaktadır.

Bu arada faizin oran, zaman ve zemini ile ilgili ortaya atılan değişik görüşler kimilerinin kendi dünya görüşünü temellendirirken başvurduğu önemli malzemeler olarak değerlendirilmektedir.

Sonuçta günümüzdeki faiz konusu salt İslami duyarlılıklara sahip insanların değil bütün herkesin konusu-sorunu olduğu genel kabul gören bir gerçektir.

* * *

Faiz, genel anlamda bir borç anlaşmasının satışı sonucu elde edilen gelir oranı olarak tanımlanmakta.

Bir başka anlatımla da üretim amaçlı girdi olarak kullanılan sermayenin gelir oranı…

Bankaların aldığı, verdiği faizin İslam dini açısından ne olduğu, nasıl karşılaması gerektiği üzerine çeşitli görüşler vardır.

Genel kanı enflasyon üzerinde olmayan faizin haram olmadığı yönündedir.

Çünkü İslam dininde paranın değerinin korunmasına yönelik de hükümler vardır.

‘Enflasyon üzerindeki faiz ise haramdır…’ şeklinde genel bir kanı vardır.

Bununla birlikte aslında yüksek faize toplumsal yapıyı bozup, huzursuzluğa yol açması açılarından bakmak gerekir.

* * *

90’lı yıllara oranla bu günlerde faizler düşük gibi görünse de bu oranların bile fiyat artışlarına neden olması açısından Başkan Erdoğan tarafından sıkça dillendirilip, faizlerin düşürülmesi taleplerini duymaktayız sürekli.

Başkan Erdoğan’a göre faiz sonuç değil, bir nedendir.

Kimi ekonomistlere göre de tersi…

Ancak, yüksek faizin yatırımcıya maliyet olarak yansıdığı gerçeği Başkan Erdoğan’ı haklı çıkarmaktadır.

Ne ki, bunun tersini savunanlar da yok değil…

Bunlar enflasyonu yükselten şeyin faiz değil, tam tersine faizi yükselten şeyin enflasyon olduğunu ileri sürmekteler.

Yani faizin neden değil sonuç olduğunu belirtirler...

Hangisinin doğruluğunu, alınan kararlar kapsamında önümüzdeki süreç gösterecektir hiç kuşkusuz.

* * *

Enflasyon oranı üzerinde alınan, verilen faizin haram olduğu gibi aynı zamanda toplumsal huzursuzluklara neden olduğunu belirtmiştik.

Her hangi bir biçimde sermayeyi ele geçiren birinin hiçbir iş yapmadan, üretmeden, insanları sömürdüğü ve oturduğu yerde büyük kazançlar elde edebildiği günümüzde, insanlık, ülkeler faizsiz bir sistemin kurulup, kurulamayacağını tartışmaktalar.

Eski Başbakanlarımızdan Prof. Dr. Necmettin Erbakan, daha 1975 yıllarında yayınlanan “Milli Görüş” isimli kitabında faizi kaldırmanın olası olup olmadığını ele almıştı.

Burada Erbakan, faize dayanmayan bir ekonomi düzenin kurulabileceğinden söz etmekteydi.

Bankalara yatırılacak paranın faiz yerine hisse senetlerine yatırılması yoluyla faiz aracını kullanmamak olasıydı ona göre.

Bu sistem ülkemizde geliştirilebilirse, paraları yine bankalar toplayacak ama bu paralar faize verilmek üzere değil, yapılacak girişimlere kâr ortağı olarak iştirak etmek üzere kullanılacak.

Ne ki, ‘Merkez Bankaları’nın Bağımsızlığı’ tartışmalarının yoğun olarak yapıldığı günümüzde faizi tamamen kaldırmak sanırım zor görünse de, amaç banka ve kredi politikalarında yatırıma ve kâr ortaklığına dönük bir siyaset olmalıdır.