Yıllardır her büyük deprem sonrası mutlaka artçı depremler olduğunu bilir, görür ve yaşardık...

Artçı depremler zaman içerisinde seyrekleşir ve büyüklükleri azalırdı. Artçı depremlerin hasarlı binalarda zarar vereceği bilinir ve ona göre davranılırdı.

Ama bu kez öyle olmadı...

İngiliz deprem bilim uzmanı Dr. Stephen Hicks ve Türkiye’de birçok uzman ve özellikle ünlü deprem uzmanı Prof. Dr. Ahmet Ercan Kahramanmaraş merkezli çifte depremi "olabilecek en kötü senaryo" olarak değerlendirdi.

Ve hatta Prof Ercan; açıklamasında “Bana 7,7’lik depremin ardından aynı yerde 7,6’lık bir deprem olur mu diye sorsalar, olmaz derdim’ diyerek şaşkınlığını dile getirdi.

Çifte depremin arama kurtarma çalışmalarına olumsuz etkisinin de olduğu yaşanarak görüldü.

9 saat arayla aynı bölge ve aynı güçte deprem 10 ilimizi vurdu ve binlerce can kaybına, on binlerce insanımızın yaralanmasına yol açtı.

Yüreğimiz yandı...

Başın sağ olsun Türkiye...

* * *

17 Ağustos 1999 Gölcük depremi üzerinden 24 yıl geçti.

İnsanlarımız, devlet, yerel yönetimler o günden bu yana konut yapımına hız verdi.

Depreme dayanıksız yapıların yenilenmesi için epey çaba harcandı, harcanmakta.

Yeni yapıların daha korunaklı olacağı düşüncesiyle avunduk!

Kuşkusuz yeni yapıların kurallara uygun olarak yapılması korunmayı arttıracağı açık...

Ne ki, Kahramanmaraş ve çevresindeki 9 ilde görüldü ki, dayanıksız eski binalarla birlikte yeni yapılan binalar da yıkılmış, hasar görmüş.

Bu bize kurallara tam anlamıyla uyulmadığı, denetimlerin yetersiz yapıldığı gerçeği ile yüz yüze bıraktı.

Son depremde meydana gelen yüksek can kaybı ve hasarın Türkiye'deki yapılaşma kuralarının yeterince sıkı olmamasından kaynaklanmış olabileceğini düşündürüyor.

7,7 büyüklüğünde yaşanan depremin bir de yüzeye 10 kilometreden daha yakın uzaklıkta meydana gelmesi de "bir başka en kötü senaryo" olarak tanımlanabilir.

* * *

Devlet, sivil toplum kuruluşları arama-kurtarmada elinden geleni zamanında yaptığı görülüyor.

Daha depremin üzerinden 24 saat geçmeden 8 bine yakın insan enkaz altından sağ olarak çıkartıldı.

Ağır yaralılar ambulans helikopterlerle çevre illere ve İstanbul’a taşındı.

Ülke genelinde 7 günlük Milli Yas ilan edildi...

Yüreğimizi kanatan deprem ile Türkiye tek yürek olurken, yurt dışından gelen sayısız devlet ve kuruluştan gelen destek ve yardım teklifleri de insanlığın ölmediğini göstermiş oldu.

* * *

Evet, deprem gerçeği kendisini unutturmuyor...

Coğrafi konumu nedeniyle deprem kuşağında yer alan Türkiye'deki herhangi bir sarsıntıda gözler Marmara'ya, İstanbul’a çevrildi.

Jeoloji Mühendisi, Prof. Dr. Şener Üşümezsoy önlemlerin yetersizliğini dile getirirken en risksiz yerin, İstanbul'un da içinde bulunduğu Kuzey Marmara olduğunu belirtmesi dikkat çekti.

Prof. Üşümezsoy'a göre asıl tehlike İstanbul'da değil, ülkenin farklı noktalarında.

Her neresi olursa olsun, fay hatlarının bulunduğu bütün bölgeler risk altındaymış gibi bu deprem gerçeğine toplum olarak daha fazla eğilmek zorunda olduğumuz gerçeği ile baş başa olduğumuzu bilmemiz gerekmiyor mu?