İkinci Dünya Harbi bizim tek partili yıllarımıza denk düşüyor. Savaş, birbirleriyle dalaşan devletlerin yanında, çevrenin savaş dışında kalanlarını da etkiliyor. İkmal yollarının daralması, hayat için zaruri tüketim mallarının temininde güçlükler yaratıyor. Bu zorlamalar, geride kalanları türlü çeşitli ahlaksızlığa yöneltiyor...
Aslında bu olan bitenlerin tuhaf karşılanacak yanları da yok. İnsanın ferdiyetçi duyguları, bölüşüm ortamında öncelikle kendisini ön plana çıkarıyor. Ardından, geleceğini düşündürerek birikime yönlendirilen insan, eline geçen imkan ve fırsatlardan yararlanmayı kendine tanınmış bir hak gibi görüyor…
xxxx
Darbe ve ihtilaller gibi kuraklık ve yangınların ekonomik hayatta kısa süreli de olsa yol açtığı tahribatlar, özellikle, zaruri tüketim mallarının alım satım ve teminde darlıklara yol açar. Bu gibi nadirattan zuhuratlar, eşyanın tabiatını zorladığında, insanoğlu, ayni hamurun mayasından olunca, yakaladığı fırsatlardan faydalanmaya yönelir.
Ve görüyoruz ki, hep öyle de oluyor..
xxx
Korona savaşının yanında, halen dünyayı yakıp kavuran mevsim değişikliği de pazardaki daralmaların sebebi. Doğulu ve Batılısı olsun, insanın mayada benzerliğine versek de, düşündürücüdür yine,
Gıda maddelerinde Avrupa’nın en yüksek fiyat artışı neden Türkiye’de?
Türk denildiğinde, akla ilk gelen Müslüman ve Müslümanlık oluyor. Avrupalı hıristiyana nispet, Türk müslümanı daha mı zalim ve vicdansızdır yani!..
Sütü ve yoğurdu çok severim. Bilhassa yoğurdun kaymağını. Lakin nerede o eski tava yoğurdunun kaymağı ?..
İki gün oluyor, sütlü ürünlerin dört büyüklerinden birinin İstanbul’daki bir şubesinin önünden geçerken üç litrelik bir şişe süt alalım dedik..
“Yoğurdumuz sağlam olsun, temiz olsun ve sağlıklı olsun diye kendimiz mayalıyoruz ya.” Kasadaki görevli hanıma yirmi lirayı verdiğimde daha üzerini istedi. Oysa ben, kendisinden paranın üzerini bekleyecektim…
Sordum…
Ne kadar ?. İki lira elli kuruş daha imiş. Yani “Yirmi iki buçuk lira”.Oysa, üç gün önceki ay başında, on altı lira idi.. Öfkeyle atar gibi bırakıverdim şişeyi tezgahın üzerine..
Sordum yine, “Hayrola”…
Dediler ki, “Zam geldi”…
Utandığımı bildirdim. Utanan sadece ben miydim acaba?
Ama sonunda, yine de bu zammı, insanoğluna has eşyanın tabiatına verip, normal karşıladım…
Korona ile savaş halinde değil miydik?..
Savaş hali bu. Anladım ki, bu gibi durumlarda her türlüsü mübah, vicdansızlarla güçlü, kuvvetli, arkası da kalın olanlara..
Hata ve eksiklik nerede? Dinde mi idarede mi?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ATİLLA ÖZDÜR
SUÇ NEREDE ?
İkinci Dünya Harbi bizim tek partili yıllarımıza denk düşüyor. Savaş, birbirleriyle dalaşan devletlerin yanında, çevrenin savaş dışında kalanlarını da etkiliyor. İkmal yollarının daralması, hayat için zaruri tüketim mallarının temininde güçlükler yaratıyor. Bu zorlamalar, geride kalanları türlü çeşitli ahlaksızlığa yöneltiyor...
Aslında bu olan bitenlerin tuhaf karşılanacak yanları da yok. İnsanın ferdiyetçi duyguları, bölüşüm ortamında öncelikle kendisini ön plana çıkarıyor. Ardından, geleceğini düşündürerek birikime yönlendirilen insan, eline geçen imkan ve fırsatlardan yararlanmayı kendine tanınmış bir hak gibi görüyor…
xxxx
Darbe ve ihtilaller gibi kuraklık ve yangınların ekonomik hayatta kısa süreli de olsa yol açtığı tahribatlar, özellikle, zaruri tüketim mallarının alım satım ve teminde darlıklara yol açar. Bu gibi nadirattan zuhuratlar, eşyanın tabiatını zorladığında, insanoğlu, ayni hamurun mayasından olunca, yakaladığı fırsatlardan faydalanmaya yönelir.
Ve görüyoruz ki, hep öyle de oluyor..
xxx
Korona savaşının yanında, halen dünyayı yakıp kavuran mevsim değişikliği de pazardaki daralmaların sebebi. Doğulu ve Batılısı olsun, insanın mayada benzerliğine versek de, düşündürücüdür yine,
Gıda maddelerinde Avrupa’nın en yüksek fiyat artışı neden Türkiye’de?
Türk denildiğinde, akla ilk gelen Müslüman ve Müslümanlık oluyor. Avrupalı hıristiyana nispet, Türk müslümanı daha mı zalim ve vicdansızdır yani!..
xxx
Çiçek yağını, kırk liradan seksen liraya yükseltmişler…
Sütü ve yoğurdu çok severim. Bilhassa yoğurdun kaymağını. Lakin nerede o eski tava yoğurdunun kaymağı ?..
İki gün oluyor, sütlü ürünlerin dört büyüklerinden birinin İstanbul’daki bir şubesinin önünden geçerken üç litrelik bir şişe süt alalım dedik..
“Yoğurdumuz sağlam olsun, temiz olsun ve sağlıklı olsun diye kendimiz mayalıyoruz ya.” Kasadaki görevli hanıma yirmi lirayı verdiğimde daha üzerini istedi. Oysa ben, kendisinden paranın üzerini bekleyecektim…
Sordum…
Ne kadar ?. İki lira elli kuruş daha imiş. Yani “Yirmi iki buçuk lira”.Oysa, üç gün önceki ay başında, on altı lira idi.. Öfkeyle atar gibi bırakıverdim şişeyi tezgahın üzerine..
Sordum yine, “Hayrola”…
Dediler ki, “Zam geldi”…
Utandığımı bildirdim. Utanan sadece ben miydim acaba?
Ama sonunda, yine de bu zammı, insanoğluna has eşyanın tabiatına verip, normal karşıladım…
Korona ile savaş halinde değil miydik?..
Savaş hali bu. Anladım ki, bu gibi durumlarda her türlüsü mübah, vicdansızlarla güçlü, kuvvetli, arkası da kalın olanlara..
Hata ve eksiklik nerede? Dinde mi idarede mi?