Geçtiğimiz yılların popüler kültürünün önemli bir figürüdür Tarzan ve tabii ki yavuklusu Jane… Genelde Jane hep sıkıntıya düşer Tarzan da gelir onu kurtarır. Yani aslında başını belaya sokan ve zor durumda ismin kendisidir Jane…
Ancak bu kez senaryo farklı… Konu futbol olunca hangi senaryo başka değil ki zaten… Özellikle de mevzu Bursaspor ise gerisi ne kadar teferruat değildir ki?
Sezonun geneline baktığınızda 35 hafta geride kalırken, ‘neden Bursaspor değil de Tarzan zor durumda’ diye aklınızdan geçirenleriniz olmuştur…
Zaten bu soruyu da bekleyerek, cevabını da tam da aşağıdaki satırlarda iliştirmek için bekliyorum…
Malumunuz Bursaspor hale hazırda sezonun finaline 4 hafta kala düşme hattının tam da göbeğine konuşlanmış durumda.
Gençlerbirliği beraberliği sonra büyük bir karamsarlık içine giren, ‘bitti bu iş’ diyerek flamaları ve bayrakları rafa kaldıranlar kadar, son ana kadar direncini ve umudunu koruyanların da olduğu gerçeğini hepimiz biliyoruz.
Aslında önemli bir dönemeç olan Denizlispor galibiyeti bu yüzden de pırlanta bulmuş kadar bizi mutluluğa sürükleyen unsurlar arasında ilk sıralarda yer alıyor.
Bu takıma veda etmek de bu takımdan vazgeçmek de deveye hendeğe atlatma galeyanı kadar olağandışı zor…
Bitmiyor kardeşim, bu sevda bu yürekte bitmiyor… Amatöre düşüp asfaltta destek hadisesini bilmem ama konuyu oraya getirmemekte şehir olarak direncimizi artırdık ve vidaları sıktık
İşte bunun da yansıması mağlup duruma düşülen Tarzanlar yani Manisa FK’ya penaltı kaçırışlarından itibaren zor anlar yaşatmamız olarak karşımıza çıktı.
Tam bilek güreşini kaybedecekken, ilahi bir güçle yeniden doğrulup Tarzan’ın bileğini devirip onu zor duruma düşürmemiz de ondan…
Ve şimdi Ümraniye… Bereket Sigorta Ümraniyespor…
Süper Lig’e çıkmalarından dolayı kutlarım, tıpkı kardeşim MKE Ankaragücü gibi…
Bu maçtaki motivasyonlarını bilemem ama bizim onlardan daha fazla kazanma inancımız fazla olacaktır. Elde ettiklerini görmek mümkün Süper Lig’in şu an için 7’nci İstanbul takımının…
Biz ise her maç ‘o yolun başında’ olmaya devam ediyoruz. Büyük bir denizde elimizde bir fener ve kendimize olan inancımızdan küçük olan teknemizle karaya çıkmaya çalışıyoruz.
Dalgaları gerektiğinde ellerimizle savuşturma hırsıyla ilerliyoruz.
Haydi çocuklar, gazanız mübarek olsun!