Hava Durumu

TOPLUMDAN FARKLI YAŞAMAK = DELİLİK

Yazının Giriş Tarihi: 07.02.2021 15:55
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.02.2021 15:55

Her toplumun kendine has kuralları, doğruları, yanlışları ve de tabuları vardır. Her vatandaş ise bu kurallara uymaya zorlanır. Eğer bu alışagelmiş kuralların dışına çıkan bir hareket yaparlarsa ise, günah keçisi ilan edilir ve hatta bazı ekstrem örneklerde ise toplum tarafından deli olarak adlandırılır.

Çevremize aykırı yaşadığını düşündüğümüz, toplumdan bağımsız yaşayan, kendi doğrularına ve yanlışlarına sahip birçok insan var. Peki, bu insanlar çevre halk tarafından nasıl değerlendiriliyor? En popüler olan yakıştırmalar; ‘’Deli, serseri, anarşist’’ olsa da, toplumdan topluma farklılık gösterecek yakıştırmalar da mevcut.

Bunlardan en popüleri olan deli kavramını ele alıp, örneklerle pekiştirmek en doğru analizi sağlayacak bizlere. Geçmişe doğru yolculuk yapalım ve delilikle suçlanmış birçok sanatçıya göz atalım. İspanya’ya gittiğimizde Salvador Dali’yi örnek verebiliriz, ve de Hollanda’dan örnek verecek olursak Van Gogh. İkisinin de ortak noktaları var, ikisinin de sanatı dönemlerine göre üst düzey. Aynı şekilde, ikisinin de suçlandığı kavram: delilik.

Yine Avrupa içinde yolculuğa devam edip Almanya’ya uğrayalım. Gerek fikirleri, gerek tarzı, gerek de yaşayış biçimi olarak Almanya’ya ve dünyaya yeni bir soluk getirmiş olan Friedrich Nietzsche yetişkinlik yıllarında akıl hastanesine sevk edilen bir yazardı. Dönemin limitli koşullarıyla kesin bir teşhis konulamıyor tabii ki, ama halk ve çevresi tarafından yapılan yakıştırma: delilik.

Aslında Nietzche çok daha önce yaşadıklarını ifade etmişti. Söylemiş olduğu bir söz, ki şuan aforizma olarak da kullanılmakta, toplumla arasındaki farkı ifade etmişti; ‘’Ben bu kulaklara göre ağız değilim’’.

İşte böyle bir şey yaşamak, toplumun normlarının ve değerlerinin dışına çıktığınız zaman alnınıza birçok etiketi yapıştırabiliyorlar. Yenilikçi olanları, çağının ilerisinde olanları, gelişmiş insanları, edebi düşünen, edebi yaşayan aydın insanları sevmiyorlar, sevemiyorlar ve sevmeyecekler. Çağının ilerisinde düşünenler deli olarak adlandırılmaya devam edecek, ta ki bir sonraki nesil o aydının değerini bilene dek.

Avrupa örneklerinden sonra, olayın uluslarası bir problem olduğunu tespit etmek için, Brezilya’ya doğru bir yolculuk yapalım. Günümüzün en sevilen yazarlarından, tüm dünyada tanınmış, sevilmiş yazarlarından birisi olan Paulo Coelho’nun yaşadıklarını inceleyelim. Yüzlerce dile çevrilmiş olan Veronika Ölmek İstiyor kitabının arka kapağında, kendi ağzından, kendi yaşadıklarını kısa da olsa şöyle ifade ediyor Coelho, ‘’Tıbbi dosyalarımdaki nedenler bayağıydı. Okulda içine kapanık, hasmane ve mutsuz olduğum belirtiliyordu. Deli değildim oysa, sadece gerçekten yazar olmak isteyen 17 yaşında bir çocuktum. Bunu kimse anlamadığı için aylarca kilit altında tutuldum ve gırtlağıma kadar sakinleştiriciye boğuldum. Tedavim sırf elektroşoktan ibaretti. Bir gün bu yaşadıklarımı yazacağım ve böylece genç insanların hayatlarımızın en erken aşamalarından itibaren kendi rüyalarımız uğrunda savaşmak zorunda olduğumuzu anlamalarını sağlayacağım konusunda söz vermiştim kendime.”

 

Bu  yazıda sadece dört kişiyi kaleme alabildim ve tabii ki daha binlercesi var. Sadece yazarı, sanatçısı değil, günümüzde birçok insan benzer sebeplerle, toplumdan farklı yaşadığı için deli olmakla suçlanıyor.

Medeniyetin gelişmesine bir katkıda bulunabiliyorsak, çağımızdan farklı düşünüp, gelecek için yaşıyorsak, herkesin dogma olarak kabul ettiklerini eleştirip, doğruyu bulmak adına çaba gösteriyorsak; bırakın da deli desinler.

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.