Hava Durumu

TRENLE GELEN DÜĞÜN, BAYRAM !

Yazının Giriş Tarihi: 16.03.2023 17:18
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.03.2023 17:18

Bu hafta Not Defteri içinden öyle bir sayfayı açtım ki, eminim hem şaşıracak, hem de Bursa’nın içinden geçen trenin ve bir çalışanının çok ilginç öyküsüne tanıklık edeceksiniz.

Durup, dururken bu konu aklıma düşmedi tabii…Hemen anlatayım. Çocukluk arkadaşım ve de şu anda birlikte çalıştığımız  gazeteci Cevat Türe, bir kez daha kayınpeder olacağı güne beni davet etti. Küçük kızının nikâhı Merinos Tren İstasyonu olarak bildiğimiz tarihi binada yapılacakmış. Birden aklıma çok ilginç bir öykü geldi. Şimdilerde Merinos İstasyon Kafe olarak bildiğimiz yer, geçmişte Mudanya Treni’nin Muradiye istasyonudur. Burada görevli İbrahim Tunabay’ın başından öyle bir olay geçer ki, “böylesi bir daha görülmez” denecek türdendir.

 İşte bu ilginç tarihi öyküyü, sağlığında Tunabay’dan bizzat dinleyerek kaleme almış ve bundan 13 yıl önce bir yayın organında yayınlamıştım. Bu öyküyü ikinci kez anlatmak boynumun borcu oldu. Çünkü yarın aynı binada, İbrahim Tunabay’ın telli duvaklı eşine kavuştuğu yerde bir nikah kıyılacak. Gelin birlikte bu çok ilginç düğün merasimine ve “Muradiye Tren İstasyonu” nun tarihçesine bir göz atalım.

Görev, tren ve gelin…

Bir türlü Bursa’ya ulaşamayan Hızlı Tren ve hattını bekleyen ve iki bölgede çalışan tramvayı ile Bursaray  güzergahlarının gündem oluşturduğu Bursa’da, yıllar önce Bademli kelimesi ile anılan bir demiryolu hattı vardı.

Kapitülasyonları andıran bir anlaşma ile Osmanlı döneminde yaptırılan bu hat, Cumhuriyet döneminde Devlet Demiryolları İşletmesi’ne geçti.

Geçmesine geçti ama, bir süre sonra “zamanı geçti” diye hat kapatıldı.

Ardından raylar söküldü… Sökülen o raylarla birlikte anılar, üzüntü ve sevinçler de yitirildi. Oysa, Mudanya treni halkın ta kendisiydi.

Yıllar boyu, köylüye, öğrenciye, malını ihraç eden üreticiye yol arkadaşlığı yapmıştı. Bursa’ya gelen padişahların, ya da ünlü konukların güvenliği için  de kullanılmıştı. Bu konuklardan biri de Gazi Mustafa Kemal Paşa idi.

Deniz yoluyla Mudanya’ya gelen konuklar, tren ile Bursa’ya ulaşabiliyordu.

Üstelik bu hat Bursa-Marsilya arasında ticaret köprüsü görevini de başarıyla görmüştü. Avrupa emperyalizminin, Amerika kapitalizmine dönüşmeye başladığı yıllarda,  Mudanya treni için de çanlar çalmış ve sonunda kaçınılmaz karar alınmıştı.Türkiye, demiryolu yerine, karayolunu seçecek, ardından akaryakıt ve motorlu taşıtları kapitalizmin merkezlerinden temin edecekti.

Öyle de oldu…Gerekçe de çok geçerliydi! Hat, verimli çalışmıyordu…!

Demiryolunun  içinde, öyküler ve yaşanmışlıklarda vardı şüphesiz…

En yalın ve gerçek olanı, o zamanki ismiyle Muradiye, sonraki adıyla Merinos istasyonunda kontrol memuru olarak çalışan İbrahim Tunabay’a aitti.

Bugün 93(2010 yıllarında)  yaşının verdiği deneyim, olgunluk ve sevecenlikle söyleşimizi gerçekleştirdiğimiz İbrahim Tunabay, tam bir centilmen…

Sözlerine “efendim” ile başlıyor ve anlaşılır ve duru bir Türkçe ile anılarını şöyle tazeliyor…

Tren, Geçit’teki Koru durağından hareket ettikten sonra, meyve bahçeleri ile çevrili bir köye geldiğinde,uyan Bademli’ye geldik diye bağırılırmış. Trenin yavaşlamasına gönderme yapılırmış bu çağrıda…”

Doğrumu ?” diye sorduğumda, Tunabay gülümsedi ve müstehzi ifadesini bozmadan ve hafif bir sitemle devam etti:

“Bu aslında trenler için değil de o zamanlar Bursa'dan Mudanya'ya malzeme, koşulu arabalarla taşınıyormuş onunla ilgili…O zamanlar şimdiki gibi trafik de sıkışık değil, halk tabii arabada uyuyormuş. Atlar kendisi asfalttan gidiyorlar ve arabacılar arasında bir şey varmış, kimin atları yorulmadan, durmadan o yokuşu çıkacak, onun arabası ve atları daha değerli…”

İbrahim Tunabay’ın bu açıklamasından Mudanya Treni için dilden dile dolaşan bir efsanenin gerçeğini de öğrendik.

Bademli efsanesinin gerçeğini öğrenirken, Tunabay’ın işletmeye nasıl girdiği sorusunu sormayı unuttuğumu fark ettim ama geç olmamıştı…

“Ben 1943 senesinde intisab ettim, Mudanya'da göreve başladım. Ondan   6-7 ay sonra, Merinos İstasyonu ki o zamanlar Muradiye'ydi ismi; o arkadaş ya askere gitti veyahut da başka yere, orası münhal açılınca beni verdiler ve 1948 senesinde ne yazık ki istasyonu kapatmak da bize düştü.”

Bu hüzünlü yanıtın ardından, tren seferlerinin zamanını öğrenmek biraz zor oldu. Yine de İbrahim Tunabay ciddiyetini bozmadan, Mudanya'dan sabah bir trenin Bursa’ya geldiği bilgisini verdi.. Bu seferin ardından vapur karşılığı olarak öğlen saatlerinde bir seferin daha yapıldığını öğreniyoruz Tunabay’dan… İhtiyaç halinde eşya, yük ve kömür taşımak için tarifesiz tren seferlerinin de yapıldığı bilgisine de ulaştık.

Merinos İstasyonu kontrol memuru İbrahim Tunabay’ın yaşadıklarını büyük bir keyifle dinlerken, Mudanya Treni’nin Bursalılar için sadece bir ulaşım aracı olmadığını anlıyoruz. Bursalılar, özellikle Cumhuriyet sonrası Mudanya’yı, hafta sonu deniz ve kumdan yararlanmak için özellikle seçiyor, hatta bazı aileler, demiryolu hattının kenarında günü birlik piknik yapıyor.

Bursa’nın tatil sembolü olmasının yanı sıra, Mudanya treninin diğer bir özelliği olan sanayiye katkısı, Osmanlı döneminden sonra 1940 lı yıllarda yine ön planda...Merinos Fabrikası’na gelen kömür ve diğer ara mallar Mudanya Treni ile taşınırmış. Tren, Merinos istasyonuna geldiğinde, fabrikanın özel lokomotifi gelir vagonları alır ve silolara boşaltırmış…Merinos’ta üretilen iplikler çileler halinde İstanbul’a gönderilmek üzere trene verilirmiş. İbrahim Tunabay bilgiyi, hem DDY mensubu, hem de öncesinde Merinos çalışanı olarak paylaşıyor.

 

İstasyon’da sıra dışı bir düğün

Önce Merinos Fabrikası, sonra da Merinos İstasyonu’nda görev yapan İbrahim Tunabay, bu iş değişikliğinin bir farkını ya da faydasını eşine az rastlanır bir olayla yaşamıştı.

Bu olayın öyküsünü Tunabay’ın cümleleriyle öğrenmek daha doğru olacaktı…

“ Düğün günü tespit edilmişti, davetiyeler verilmişti. Fakat istasyon şefi arkadaşın acele bir işi çıktı, Trakya'ya gitti. Ben yalnız kaldım istasyonda. O akşam da orada, istasyonda düğünüm olacaktı. Tren istasyona yaklaştı, perona çektim, karşılayacağım treni. Meğer gelin arabası da gelmiş. Ben şaşırdım; treni mi karşılayayım, gelin arabasını mı? Şeftren tanıdıktı, hemen gereken muameleyi yaptı. Treni sevk ettim, gelini aldık. O akşam çok güzel bir düğün oldu. Çünkü Merinos personeli ile bir samimiyet vardı aramızda… Gayet güzel süslediler istasyonu. O akşam istasyon gece görmedi, çünkü her tarafı lambalarla süslenmişti…”

 

Tren hattı neden kapatıldı?

Bu soru yıllardır farklı yanıtlandı… Gerekçe hattın rantabl olmayışıydı ama, Mudanya Treni’nin hayatta olan personeli İbrahim Tunabay, belki de ilk kez duyacağınız açıklamalar yaptı bu konuda…Osmanlı döneminde hattı kuran Fransızların, Mudanya demiryolunun kapatılmasında da etkisi olduğunu anladım bir anda…Amerika’nın kara yolu dayatmasının dışındaki bu kapatılış nedeni, Osmanlı döneminde yapılan sözleşmelerin 1940 ların sonunda bile Türkiye Cumhuriyeti’ni sıkı sıkıya bağladığını anlatıyordu adeta…

“ Mardin’deki Çobanbey-Nusaybin arasındaki hattı  bir Fransız şirkete vermişler eskiden... 1 Ocak 1948'de o imtiyaz sona eriyor. Devlet demiryolu sözleşmesini uzatmayacağız diye kendi bünyesine alıyor. Ben bu hatta karşılık Mudanya bağlantısının kapandığını akla daha yakın görüyorum.”

Merinos Tren İstasyonu kontrol memuru İbrahim Tunabay, tüm bu gelişmelere karşın Bursalı bazı şirketlerin, hat kapanmasın diye girişimlerde bulunduğuna tanık olduğunu belirtiyor. Bir toplantıda duyduklarını bugün gibi hatırlıyor…

“Zarar ediyormuş... Ben bunu kabul etmiyorum. Çünkü o zamanlar demiryollarının karşısında öyle ciddi bir rakip yoktu. Artık bu hattın kapanma kararı alındıktan sonra o zamanki Genel Müdür Galip Gürhan Bursa'ya geldi ve Belediye binasında bir toplantı yaptı. Ben de tabii resmi elbisemi değiştirdim. Çünkü, evet, hat kapanıyor ama biz ne olacağız, nereye gideceğiz? O merakla ben de gittim, sivil elbise giyindim ve dinledim Galip Gürhan Bey'i. Aynı şeyi anlattı: Bu hat zarar ediyor onun için. O zamanki nakliyat ambarları Buntaş,Yeşil Bursa ve Halk Ambarı çeşitli tekliflerde bulundular kira ile bize verin diye… Hayır, dedi, olmaz, bu demiryolu imtiyazı yalnız demiryollarında çalışmaya aittir, kiraya verilmez.”

Bir dönem Bursa’nın sembolü olmuş bir demiryolu hattı ile bir tren personelinin iç içe geçmiş bir yaşamını kendi cümleleriyle öğrendik.

Bu söyleşiden de bir çok sonuç çıkardık…Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığını nasıl kazandığını, Cumhuriyet’in ilk yıllarında kamu yatırımlarının önemini ve bir devrin nasıl kapandığını ve de sıra dışı bir düğün töreninin bizde bıraktığı izlenimleri aldık. Söyleşimiz bittiğinde, bizler geçmişteki bir gelişmeyi ilk kez öğrenmenin heyecanı, İbrahim Tunabay da, yıllar boyu hafızasında taşıdığı yaşanmışlıkları aktarmanın mutluluğunu yaşıyordu.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.