Shakespeare’in Hamlet oyununda, Horatio’nun; “Nereye varacak bunların sonu?” sorusuna Marcellus, tiyatro tarihine geçecek şu yanıtı verir:
“Çürümüş bir şeyler var Danimarka krallığında.”
Kimi gazetelere (!), televizyonlara(!); medya yalakalıklarına; manşetlerdeki yalanlara; algı operasyonlarına; itibarsızlaştırma hilekârlıklarına; gerçeği gizleme telaşlarına bakınca hemen Marcellus kulağıma eğilir ve bu repliği fısıldar:
“Çürümüş bir şeyler var Danimarka krallığında.”
YURTSEVER
Bugün katledilişinin 28. yıldönümü basın şehidimiz Uğur Mumcu’nun.
Suikast haberini aldığımda vücudum acıyla kasılmıştı; o kahroluş, o eli böğründe kalış, o derin suskunluk, o yakıcı çaresizlik içimde hala taze.
Mütevazı bir Renault arabası vardı; sokakta, her türlü alçakça tuzağa açık halde dururdu. Mumcu, 24 Ocak 1993’te Karlı Sokak’ta kontağı çevirdi ve patlamayla hepimiz sağırlaştık.
Uğur Mumcu; Anadolu aydınlanmacısıydı. Atatürk devrimlerinin Cumhuriyet değerlerinin savunucusuydu.
Uğur Mumcu; vatanının, halkının sevdalısı; örnek alınası bir yurtseverdi.
Uğur Mumcu; mangal yürekli bir gerçeğin gazetecisiydi.
Uğur Mumcu; sosyalistti; ideolojik omurgası eğilip bükülmedi hiç.
************************
Lisedeydim; Uğur Mumcu’dan okuduğum ilk kitap “Sakıncalı Piyade’’ydi. Oyunlaştırılınca da izlemiştim “Sakıncalı Piyade”yi.
Sonra köşe yazılarının, kitaplarının tutkunu oldum; gazeteleri önüme koyduğumda okuduğum ilk köşe yazarıydı Uğur Mumcu.
Mumcu keskin zekasının yaratıcılığıyla; mizahla beslerdi yazılarını. Gülümseterek anlatırdı en acı hakikatleri.
GAZETECİ DENİNCE AKLA GELEN
Bazı insanlar yaşadıkları hayatla, mesleklerini icra edişleriyle bir kavrama dönüşürler tıpkı Uğur Mumcu gibi.
“Gazeteci’’ denince Uğur Mumcu anlaşılıyorsa bu yüzdendir.
Mumcu düşünsel emek; tarih bilinci; kültürel-politik donanım isteyen bir tutumla; en hayati konuları somut belge ve bilgiye dayanarak yazar, kimseye iftira atmazdı.
Eğer her gazeteci her gazete okuru kendince bir Uğur Mumcu olabilseydi Mumcu bu kadar kolay hedef yapılamazdı.
PUSULA
Bir gazeteciyi aydın yapan üç nitelik var: Uzmanlık, bilgi, deneyim biriktirmiş olmak. Dogmalardan arınıp; bilimden, felsefeden, sanattan beslenen bir bilinçle gerçeği arama tutkusu; gerçeğe sadakat. Ve bütün bu özelliklerini halkı için yaşama geçirmek. Uğur Mumcu toplumcu aydındı; gazeteciydi.
Onun gibi kişilikler başka türlü yaşayamaz, yazamaz; “aydın namusu’’ denen şey budur.
Uğur Mumcu’nun gazetecilere bıraktığı miras “Gerçeğin gazeteciliği’’dir.
Sevgili okur; Mumcu’yu anmakla yetinmeyelim kitaplarını alıp okuyalım. Mumcu’nun kitaplarında bu güne ilişkin o kadar çok şey var ki; bir “pusula’’ edinmiş oluruz.
**********************************
Ve Uğur Mumcu’nun karşısında biz gazetecilerin boynu büküktür; anmakla yetiniyoruz sadece.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
CAN ERTAN
UĞUR MUMCU’NUN KARŞISINDA BOYNUMUZ BÜKÜK
Shakespeare’in Hamlet oyununda, Horatio’nun; “Nereye varacak bunların sonu?” sorusuna Marcellus, tiyatro tarihine geçecek şu yanıtı verir:
“Çürümüş bir şeyler var Danimarka krallığında.”
Kimi gazetelere (!), televizyonlara(!); medya yalakalıklarına; manşetlerdeki yalanlara; algı operasyonlarına; itibarsızlaştırma hilekârlıklarına; gerçeği gizleme telaşlarına bakınca hemen Marcellus kulağıma eğilir ve bu repliği fısıldar:
“Çürümüş bir şeyler var Danimarka krallığında.”
YURTSEVER
Bugün katledilişinin 28. yıldönümü basın şehidimiz Uğur Mumcu’nun.
Suikast haberini aldığımda vücudum acıyla kasılmıştı; o kahroluş, o eli böğründe kalış, o derin suskunluk, o yakıcı çaresizlik içimde hala taze.
Mütevazı bir Renault arabası vardı; sokakta, her türlü alçakça tuzağa açık halde dururdu. Mumcu, 24 Ocak 1993’te Karlı Sokak’ta kontağı çevirdi ve patlamayla hepimiz sağırlaştık.
Uğur Mumcu; Anadolu aydınlanmacısıydı. Atatürk devrimlerinin Cumhuriyet değerlerinin savunucusuydu.
Uğur Mumcu; vatanının, halkının sevdalısı; örnek alınası bir yurtseverdi.
Uğur Mumcu; mangal yürekli bir gerçeğin gazetecisiydi.
Uğur Mumcu; sosyalistti; ideolojik omurgası eğilip bükülmedi hiç.
************************
Lisedeydim; Uğur Mumcu’dan okuduğum ilk kitap “Sakıncalı Piyade’’ydi. Oyunlaştırılınca da izlemiştim “Sakıncalı Piyade”yi.
Sonra köşe yazılarının, kitaplarının tutkunu oldum; gazeteleri önüme koyduğumda okuduğum ilk köşe yazarıydı Uğur Mumcu.
Mumcu keskin zekasının yaratıcılığıyla; mizahla beslerdi yazılarını. Gülümseterek anlatırdı en acı hakikatleri.
GAZETECİ DENİNCE AKLA GELEN
Bazı insanlar yaşadıkları hayatla, mesleklerini icra edişleriyle bir kavrama dönüşürler tıpkı Uğur Mumcu gibi.
“Gazeteci’’ denince Uğur Mumcu anlaşılıyorsa bu yüzdendir.
Mumcu düşünsel emek; tarih bilinci; kültürel-politik donanım isteyen bir tutumla; en hayati konuları somut belge ve bilgiye dayanarak yazar, kimseye iftira atmazdı.
Eğer her gazeteci her gazete okuru kendince bir Uğur Mumcu olabilseydi Mumcu bu kadar kolay hedef yapılamazdı.
PUSULA
Bir gazeteciyi aydın yapan üç nitelik var:
Uzmanlık, bilgi, deneyim biriktirmiş olmak.
Dogmalardan arınıp; bilimden, felsefeden, sanattan beslenen bir bilinçle gerçeği arama tutkusu; gerçeğe sadakat.
Ve bütün bu özelliklerini halkı için yaşama geçirmek.
Uğur Mumcu toplumcu aydındı; gazeteciydi.
Onun gibi kişilikler başka türlü yaşayamaz, yazamaz; “aydın namusu’’ denen şey budur.
Uğur Mumcu’nun gazetecilere bıraktığı miras “Gerçeğin gazeteciliği’’dir.
Gerçeğin gazeteciliğini yapmak, göğsünü gere gere gazeteciyim demenin yegâne yoludur.
*********************************
Sevgili okur; Mumcu’yu anmakla yetinmeyelim kitaplarını alıp okuyalım. Mumcu’nun kitaplarında bu güne ilişkin o kadar çok şey var ki; bir “pusula’’ edinmiş oluruz.
**********************************
Ve Uğur Mumcu’nun karşısında biz gazetecilerin boynu büküktür; anmakla yetiniyoruz sadece.