Ülkemizde 8 Mart 1995 tarihinde yürürlüğe giren 4077 Sayılı Tüketici Hakları Kanunu’nda tüketicinin tanımı şu şekilde yapılıyor: ”Bir mal veya hizmeti, bir fayda etmek amacıyla satın alan ve kullanan nihai kişidir”.

Öyleyse; hepimiz birer tüketiciyiz. Süpermarketten peynir satın alarak da tüketici oluyoruz, ayakkabıcıdan ayakkabı alarak da...

1995 Yılında yürürlüğe giren 4077 sayılı Tüketicinin Korunması hakkındaki kanunun kapsamının genişletildiği 6502 sayılı ikinci Tüketici Kanunu da 7 Kasım 2013 tarihinden itibaren hizmet veriyor.

Her 2 kanunda da görüleceği gibi; satın aldığımız birçok sanayi malının da “garantisi vardır” ve bu garanti süresi 2 yıl gibi oldukça uzun bir süreç olarak tespit edilmiştir. Mevcut Tüketici Kanunları: ayıplı/özürlü çıkan bir malı yasal süresi içinde değiştirebileceğimizi, yerine bir başka mal alınabileceğimizi ve hatta parasını geri alabileceğimizi söylüyor.

Birçok vatandaşımız tarafından çok fazla bilinmemesine rağmen, ülkemizdeki 4077 sayılı Tüketici Kanunu ve 6502 sayılı ek kanun tüketicilere önemli haklar vermektedir. Bu kanunlar ile; hakları yenen ve mağdur olan tüketicilere büyük kazanımlar getirilmiştir.

Kısacası: artık ülkemizde de “satılan mal geri alınmaz” dönemi bitmiştir. Ayıplı malları satın alanlar, bu malın iadesi yapabilir, değiştirilmesi veya parasının geri ödenmesi gibi yasal haklarını kullanabilir.

                           İZMİR DEPREMİ NEYİ AKILLARA GETİRDİ..?

Biliyoruz ki; hepimiz birer tüketiciyiz. Buzdolabı, televizyon, otomobil, koltuk takımı ve buna benzer birçok ürünü satın alabilir ve sorun yaşadığımızda da yasadan gelen haklarla hakkımızı arayabiliriz.

Ya  konut satın alan tüketicilerin ne gibi hakları var ?...

Bu konuda bu ülkede çok kötü örnekler yaşandı.2 Şubat 2004 tarihinde Konya’da kötü malzeme ile üretilen ve kurallara uymadan yapılan henüz 4 yıllık lüks bir apartman çöktü ve 92 vatandaşımız canını yitirdi. Konya’nın Selçuklu ilçesinde yaşanan Zümrüt apartmanı faciası, bu ülkede konut satın alan ve aldıkları evin çökmesi sonucu zarar gören vatandaşların hakları açısından da önemli bir örnek oluşturmuştu.

En son ve en güncel örnek ise; 30 Ekim’de yaşanan 6,6’lık Seferihisar-İzmir depreminde yıkılan binalar… Yaşanan orta şiddette bu depremde; İzmir’de  tam 17 apartman çöktü. Felakette;115 kişi öldü ve 1.034  kişi de yaralandı. Yüzlerce hasarlı ev var şu anda bu güzel kentimizde…

İzmir Bayraklı’da çöken ve içinde 32 konut ile 5 işyeri bulunan 8 katlı Rıza Bey Apartmanı dahil hasarlı birçok apartmanda da tüketici hakkı ihlalleri yaşandı tabii ki…Bu son deprem de ülkemizde sağlıklı, güvenli ve hatta garanti belgeli sağlam konut yapımının zorunluluğunu ortaya çıkardı.

Zemin nasıl olursa olsun, o zemine uygun sağlam binalar inşa edilebileceği gerçeğinin bilimsel ışığı altında…

                              BİNALARA EN AZ 5 YIL GARANTİ SÜRESİ Mİ..?

Yıllarca tasarruf yaparak bir ev sahibi olmaya çalışan dar gelirli insanların binlerce lira ödeyerek satın aldıkları evlerinin çökmesi, doğal olarak tüketici haklarını da gündeme getirmektedir. Beyaz eşya satıcısından aldığımız bulaşık makinesinin, nasıl 2 yıllık garanti süresi varsa, satın alınan evlerin de bir garantisi ve en az 5 yıllık garanti süresi olabilir. Bu süreyi; bakanlık, konu ile ilgili STK’lar ve Tüketici Dernekleri belirleyebilir.

Garanti belgeli ev satın almak, her tüketicinin evrensel bir hakkıdır aslında…

Sattıkları konutlara garanti veren ve bunu bir belge ile kanıtlayan çağdaş konut üreticisi ile satıcılarının, Türkiye’de yeni bir dönem başlatması artık bir zorunluluktur. AB ülkelerinin çoğunda; tüm konutlar garantili ve sigortalıdır. Ülkemizde de konut tüketicilerinin evlerinde güvenle oturmaları için, bu uygulama mutlaka başlatılmalıdır. Bir deprem ülkesi olan Türkiye’de ürettiği eve güvenen ve bunu garanti belgesi vererek kanıtlayan konut üreticilerinin,  diğerlerinden birkaç adım değil metrelerce öne çıkacağı gün gibi aşikardır.

Günümüzde tüketici mutluluğunu ön plana çıkaran firmaların, daha çok kazandığı gerçeğini yaşıyoruz. Öyleyse, konut üreten ve satan firmalarda bu ürünlerine garanti belgesi vererek, tüketici mutluluğu yaratabilir. Tüketiciler de, bu garanti belgeli evlerinde güvenle oturabilir.

İnsan hayatı önemlidir. Yaptığı evin arkasında duran ve bu binaya garanti belgesi verecek kadar kendine güvenen inşaatçılar, Türkiye’de yeni bir dönem başlatacaktır.

Peki...Var mı böyle bir inşaat mühendisi, müteahhit veya bir inşaat şirketi..?

                                    PREFABRİK EVLERE 50 YIL GARANTİ

Garanti belgeli ev üretmek, aslında bir inovasyon çalışmasıdır. Para kazandıran farklılık ve yenilik anlamını taşıyan inovasyonun, bu sektörde garanti belgeli sağlam konutlar üreterek sağlanabileceğine yürekten inanıyorum.

Öyleyse… Bu farkı yaratan kişi ve kuruluşlar, yüksek taleplere ve kazanca da ulaşacaklardır.

İlk kim başlatacak bakalım bunu...? Kim başaracak bu güncel inovasyonu…?

Kendisine ve malına güvenen inşaatçı, belki de bu ülkede veya yaşadığımız şehirde bir ÜTOPYA yaratacaktır konut tüketicilerine… Bu deprem ülkesinde “Benim yaptığım ev EN AZ 5 YIL yıkılmaz. Bunu garanti ediyorum” gibi çok önemli bir iddiayı dile getiren mühendis ve müteahhitler, işte o zaman çağı yakalamanın mutluluğunu da yaşayabilirler.

Son günlerde deprem nedeniyle oldukça revaçta olan prefabrik evlerde; bazı firmalar 10 yıl hatta bazıları da tam 50 yıl garanti veriyorlar. Çoğunluğu tek katlı ve hafif malzemelerden yapılan bu gösterişli/güzel prefabrik yapılara verilen garanti süresi biraz abartılı bulunsa da, inanıyorum ki yaptığı apartmanlarına “kale gibi sağlam” diyerek güvence veren ve inovasyonun nimetlerinden faydalanan konut üreticileri çıkacaktır mutlaka…

Görün bakın o zaman… Fiyatı ne kadar yüksek olursa olsun, bu tür garantili konutlara çok müşteri çıkacaktır bu ülkede ve Bursa’da…

Önemli olan; insan sağlığı ve yaşam güvenliği ise eğer…

ÖZLÜ SÖZLER: Hayatın yüzde 10’u başıma gelenler, yüzde 90’ı da benim bunlara verdiğim tepkimdir. (Lou HOLTZ)