Hava Durumu

YAZIYOR, YAZIYOR, YAZIYOR! BURSALI KUŞÇUBAŞI, YAZILAMAYANLARI YAZIYOR!..

Yazının Giriş Tarihi: 07.02.2021 18:55
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.02.2021 18:55

52 YILLIK GÜVENİN ADI ARİF TAK'MIŞ!, KAYMAKAMLAR, MÜFTÜLER, ZEYTİNCİLER, BANKAMATİKÇİLER,

VAKIF MALI YİYENLER, EYT'LİLER, İŞÇİLER, İŞSİZLER, ESNAFLAR VE BURSA SİYASETİ NE ALA!"

(Tam tekmil bu yazıda)

EN KAHRAMAN BELEDİYE BAŞKANI!..

(Yazımız, gazete yönetimi tarafından buzdolabına kaldırıldı.)

"CEVİZ KIRANLAR,  KIRILMIŞ CEVİZİ KABUKLARINDAN AYIRIP YİYENLER (BÖLÜM-2)"

(Yazılar, belgeler, ekran görüntüleri resimler ve videolar, gazete yönetimi tarafından derin dondurucuya kaldırıldı. İlgili makamlar, yetkili kişi ve kuruluşlar gereğini yapmaz ise buzlar çözüldüğünde. )

"BURSA'NIN UFAK TEFEK TAŞLARI DEĞİL, BÜYÜK TAŞLARI!.. ESKİ BURSA MİLLETVEKİLLERİ ŞİMDİ NE YAPIYOR (BÖLÜM-2)"

(Gelecek yazımızdan sonraki yazımızda.)

"Yiyin efendiler yiyin! Doyuncaya,  tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!.." diyor tam 109 yıl önce 1912 yılında yayınlanan şiirinde Tevfik Fikret. 109 yıldan bu yana ülkemizde ve dünyamızda baş döndürücü çok değişiklik oldu ama yiyiciler cephesinde değişen hiçbir şey yok!.. Yiyiciler cephesinin en önünde ne yazık ki gazeteciler geliyor.

(Çuvaldızı kendimize, iğneyi başkasına batıralım ki hakkaniyetten ayrılmayalım.)

 

‘BURSA SİYASETİ NE ALA’ DEDİRTEN GELİŞMELER...

Yiyici gazeteci gruplarının izahatına geçmeden, Bursa siyaset dünyasına dair birkaç cümle edelim. Geçtiğimiz hafta yapılan AK Parti kongresi ile Bursa'daki siyasetin fay hatları değişti. (Bursa'daki ses tesisatını kuran firmaya yürekten teşekkürler. Ellerine sağlık. AK Parti'nin Bilecik İl Kongresi'nde yaşanan ses skandalı, ilimizden ve ülkemizden uzak olsun. Bilecik ilimize geçmiş olsun. Hiçbir ilimizde ve hiçbir partimizde yaşanmaması temennisiyle, Bilecik'teki kongrede ses tesisatını kuran firmaya ve çalışan teknisyenlerine teessüflerimi bildiriyorum.)

AK Parti Bursa İl Başkanlığı'na seçilen Davut Gürkan'ı tebrik ediyor, zorlu görevinde başarılar diliyorum. Davut başkan ile ilgili Bursa kamuoyunun ilk izlenimi; akçeli işlerden uzak durmuş, kucaklayıcı, nazik, kibar ve beyefendi bir kişilik. Bursa siyasetinde değişen fay hatlarının yansımaları, Yıldırım Belediyesi'nde yoğun olarak hissedildi ve bazı belediye başkan yardımcıları görevden alındı. Bursa kamuoyunun önemli bir kısmında, başarılı bir performans gösterdiği belirtilen Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz'ın, hangi isimleri başkan yardımcısı olarak görevlendireceği merak konusu. Her zaman yerli ya da ithal siyaset abisi bulunan Bursa'nın, son dönemde yaş itibarıyla abi olarak kabullenilemeyen ama atanan ve de seçilen kadroların belirlenmesinde büyük emek veren siyaset büyüğümüzden rahatsızlık duyan siyasi cenahta, "Çavuş'un ardından Bursa siyaseti ne Ala!.." sesleri yankılanıyor. Yankılanan bu sesler; kısa-orta-uzun vadede kimleri koltuklarından edecek ve boşalan koltuklara kimler oturacak, ya da oturacak koltuk kalacak mı, hep beraber göreceğiz nasipse...

YİYİCİ GAZETECİLER, 5 (BEŞ) GRUBA AYRILIR!..

Kısa siyaset kulisinin ardından, esas konularımızdan ilkine geçebiliriz.  Yiyici gazeteciler de kendi arasında 5 (beş) gruba ayrılır. Çorbacılar, köfteciler, zarfçılar, ihaleciler ve helalciler. (Yiyici gazetecileri kadın-erkek ve cinsiyeti belirsiz diye bir ayrıma tabi tutmadan genel olarak yazıyorum. Kadın ve cinsiyeti belirsiz yiyici gazeteci meslektaşlarımızın bir kısmının, güzel ve çekici görünmek uğruna katlanmak zorunda kaldığı makyaj ve benzeri giderleri ile diğer sıkıntılarını ayrı bir yazı konusu yapacağım. Sadece erkeklere ayıracağım yazı ise birden fazla olacak nasipse.)

ÇORBACILAR: En az yiyebilen gazetecilerdir. Çapları ve etki alanları ile mütenasip şekilde sadece çorbaya razıdırlar ve buna şükrederler. Bu gruptaki gazetecilerin bekleme süreleri yaklaşık 6 ay ile 36  ay arasında değişir. Çap ve kapasite yoksa, ömür boyu beklerler.

KÖFTECİLER: Çapları ve etki alanları bakımından çorbacılardan bir tık daha yukarıda olup, her zaman olmasa da köftenin yanında piyaz da yedikleri vakidir. Ne zaman ki köfte ve piyazın yanına kaymaklı tatlı eklendiğinde, jet hızıyla bir üst gruba terfi ederler. Ortalama bekleme süreleri, çaplarına ve kapasitelerine göre 1 yıl ile 5 yıl arasında değişir.

ZARFÇILAR: Oldukça uzun yıllar çorbacı ve köfteci olarak zaman geçiren bu gazeteciler, gelinen noktada sınıf atlayarak zarfçı olmuşlar ve ne yiyeceklerine kendileri karar verme şerefine erişenlerden oluşur. Ziyafet sofrasındaki menünün zenginliği, alınan zarfların kalınlığı ile doğru orantılıdır. Gelen zarfların bir kısmının, gazete patronlarından saklandığı ortaya çıkarsa, küçük kıyamet kopuyor ve zarfçılara kapı gösteriliyor. Eleman çok, köfteci grupta bekleme süresini tamamlayanlar, hemen bu gruba yükseliyorlar.

İHALECİLER: Bunlar emekçilerden olmayıp, patronlar katında yaşamaktadırlar. Medya sektörü dışındaki ticari şirketlerinin, kamu kurumlarından ihale alması, bu gruptakiler için yaşamsal öneme sahiptir. Olmazsa, olmazlarıdır. Ömürleri uzun olmasına uzundur ama huzurları ve ağız tadı nedir hiç bilmezler. Münhal  kadrolarında; her zaman kafi miktarda çorbacı, köfteci, zarfçı gazeteci istihdam ederler.

HELALCİLER:  Yaptıkları yayıncılığın 'kamu hizmeti' olduğuna inanan ve bu sorumluluk ile hareket ederek aziz milletimizin haber alma hakkının en büyük teminatı olan, tehdit, şantaj ve her türlü pespayelikten uzak duran, toplum mühendisliğine ve siyaseti dizayn etmeye soyunmayan, farklı görüş ve düşüncelere sayfalarını, köşelerini hep açık tutan, kişilik haklarına saldırmayan, hakaret etmeyen, cevap hakkına saygı duyan, kanunlara ve yürürlükteki mevzuata uygun faaliyet gösteren, vergisini, sigorta primlerini, personel maaşlarını zamanında ödeyip (parası olmasa da ata toprağını satıp, büyüklerinden fırça yiyen), kaynağı belli olmayan kirli sermayeleri reddedip, Basın İlan Kurumu'ndan resmi ilan ve reklam desteği alan, gazete satışı ve özel reklam gelirleri ile kıt kanaat geçinen eli öpülesi patronları, sırtı sıvazlanası muhabirleri, editörleri, grafikerleri, düzeltmenleri ve yazarları ile kar-kış demeden gazeteleri abonelere ulaştıran fedakar dağıtıcıları, haberleri ve yazıları dijital dünyaya dağıtan enerjisi bitmek bilmeyen  sosyal medya editörleri ve daha birçok isimsiz kahramanlardan oluşan gazete ve gazeteciler de 'Helalciler' grubunu oluşturur. Bunların bekleme süresi yoktur. Vicdan ve cüzdan arasında kalırlarsa, kalemini kırarak satmayanlardan oluşur. Helalci gazetecilerin sayısı, ne yazık ki diğer yiyici gazeteci gruplarına göre çok azdır.

"Eyy Kuşçubaşı! Peki, sen hangi gruptansın?" diye sorduğunuzu hissediyorum. Hemen cevap vereyim. Helalcilerdenim. Açlık sınırının altındaki 2.826 TL (İkibinsekizyüzyirmialtı) asgari ücret maaşımla (Buna şükür, binlerce işsiz gazeteci var), en kahraman gazeteci! olma yolunda emin adımlarla ilerliyorum. Tek tesellim; aynaya baktığımda utanmayacağım bir yüz görüyorum. Bana bu yazılarımı yazma fırsatı veren Yeni Marmara Gazetesi'nin pek sevgili ve kıymetli patronu Orhan Efe'ye, en içten teşekkürlerimi bir defa daha arz ediyor, saygılarımı sunuyorum.  Hiçbir zaman unutmamak gerek; az helal, çok haramdan iyidir ve bereketlidir. (Yenişehir Müftülüğü'nde zeytinleri paylaşan çalışanlar! Duydunuz mu? Ben demiyorum, Kaymakam bey öyle diyor.)

52 YILLIK GÜVENİN

ADI ARİF TAK'MIŞ!..

Yiyiciler derken, pandemi nedeniyle uygulanan kısıtlamalar, yeme-içme sektörünü gerçekten çok zor durumda bıraktı. Lokantacılar, kebapçılar, köfteciler sadece paket servisi yapabiliyor. Bu gelirleri de işletmenin en temel giderlerini bile karşılamıyor. Kahveciler, düğün saloncular, çalgıcılar, özel tiyatrocular, sinemacılar başta olmak üzere burada sayamadığım birçok sektör, daha da zor durumda. Aşçısı, garsonu, komisi, bulaşıkçısı, çaycısı, ocakçısı işsiz kalmış. Zor günler için saklanan hanımının bileziğini bozduran, kredi kartlarındaki limitleri tüketen, borç almadık eş dost bırakmayan bu arkadaşlarımızın işi gerçekten çok ama çok zor. Kredilerini öteleyen, vergi ve sigorta borçları ile oda aidatlarını yapılandıran esnaflarımız; borçların ilk taksidinin ödeme günü olan 28 Şubat 2021 tarihini büyük bir endişe ile bekliyor.

Esnafın hali perişan iken, 1971 yılından itibaren görev aldığı Bursa Lokantacılar Odası Başkanlığı'nı 52 yıldır sürdürme başarısını gösteren (Z Kuşağı asla örnek almamalı) Bursa Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (BESOB) Başkanı Arif Tak, Bursa'da yayınlanan 'İhaleciler Grubu'ndan bir gazeteye; "52 yıllık güvenin adı Arif Tak" başlıklı manşet olabiliyor. Esnafın sorunlarına kulak tıkayan, Kestel Çataltepe'deki  Esnaf ve Sanatkarlar Toplu İşyeri projesini eline yüzüne bulaştıran Arif Tak, maaş ve huzur hakkı ücreti almakta çok yetenekli. Sayıları, A-4 kağıdını dolduracak kadar çok olan oda, birlik, kooperatif, federasyon, konfederasyon ve benzeri yapı ile birçok şirketten gelir elde eden Arif Tak'ın tekeri hep düz giderken, lastikleri patlayan esnaf, jant üzerinden sağa sola savruluyor. Bence suçlu Arif Tak değil, onu 52 yıldır 'tabii senatör' gibi bu makamlarda tutan lastiği patlamış, aküden yiyen, tekrar marşa bastığında motoru çalıştıramayacak esnafımızda!.. 'Kendi düşen ağlamazmış...' diyorum ama her şeye rağmen kıyamıyorum esnafımıza ve tercüman olup, seslerini duyurmaya çalışıyorum acizane. Her yazıda ne diyorum ben; "dün yediğin hurmalar, bugün seni tırmalar!.. Eyy Arif Tak! Kestel Çataltepe'de yediğin iddia edilen hurmalar, seni nerede tırmalar..?"

Hakkını verelim, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Başkanı İbrahim Burkay, pandemi sürecinde zor durumda kalan iş dünyasına yönelik talepleri, siyasetin en tepelerine kadar taşıdı ve yetersiz de olsa bazı tedbirlerin alınması konusunda netice elde etti. Hakkaniyet ölçüsünde; eleştiri de övgü de bizim yazılarımızda itina ile yapılır.

ARİF TAK

YENİŞEHİR'DE ZEYTİNLERİ

KİM YEDİ!?..

Geçtiğimiz hafta yayınlanan; "Yenişehir tarih boyunca böyle bir Kaymakam görmedi" başlıklı yazımız, internet üzerinden yaklaşık 250 bin kişiye ulaşmış. (Benim yazılarıma tıklamanız beni sevindirir, radarıma girip ben tıklarsam sizi hüzünlendirir.) Yazılı olarak sabahın erken saatlerinde tükenen ekmek kapımız Yeni Marmara Gazetesi, ek baskı yapmış ve Yeni Marmara Gazetesi'ni talep eden tüm okuyucularına ulaştırmayı başarmış. Gazete tirajlarının yerlerde süründüğü böyle bir dönemde, yazılarım sayesinde adeta kapış kapış satılan Yeni Marmara Gazetesi'nin patron odasına gidip maaşıma zam isteyeyim derken, neredeyse geç bulduğumuz köşeyi erken kaybedip, işsiz gazeteciler kervanına katılıyorduk.

Pek sevgili ve kıymetli patronumuz Orhan Efe'nin; "Ne zammı ulan! Biz ihaleci miyiz? Maaşını aldığına şükret!.. 30 yıllık çalışmadan sonra sigorta emeklisi olan ben, 1.598.-TL (Binbeşyüzdoksansekiz) Türk Lirası maaş alırken, yazıların biraz fazla tıklandı diye zam istemeye utanmıyor musun? Zaten her yazından sonra, cep telefonum susmuyor. Sözde dostlarımızı üzüp, yeni düşmanlar sarıyorsun başımıza" diye adeta kükreyince, masasının kenarında bulunan tabaktan, küçük bir parça abdal fırının sıcak simidini alıp, usulca sıvıştım odadan...

Yenişehir Kaymakamı Sayın Suat Seyitoğlu, yanıt hakkını kullanarak bana cevap vermiş. Aldık, okuduk, gazeteye bastık, internette de yayınladık ve çok güldük... Öyle böyle gülme değil, adeta kahkaha tufanına kapıldık.

ÖN AÇIKLAMA:  (Yazımızın sonunda yer verdiğimiz izahatı, ön açıklama diye buraya da koyarak verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dilerim.) "Yenişehir Kaymakamı Sayın Suat Seyitoğlu'nun tekzip açıklamasının tek cümlesi ile ilgili izahatımız, bu haftaki yerimizi doldurdu, taşırdı. Diğer cümlelere de tafsilatlı izahat vermek istesek, kitap yazmamız gerekecek. Olsun, biz üşenmeyiz, yazarız. Ne de olsa ekmek paramızı, yazdıklarımızdan kazanıyoruz..."

Kaymakam bey diyor; "Müftülükteki 1 tane zeytin ağacındaki zeytinler de orda ki çalışanlar tarafından paylaşılmaktadır. Şahsım ile ilgili bir durum söz konusu değildir."

Kuşçubaşı diyor; "Bu nasıl devrik ve imla kurallarına uymayan bir cümle? Türkçe ve edebiyat öğretmenlerine selam olsun. Vefat etmişseler duble rahmet, yaşıyorlarsa uzun ömür diliyor ve kulaklarını çınlatıyorum. Öğretmenlerimize çok da haksızlık etmeyelim. Rahmetli Erbakan hocanın tabiriyle; 'Bursalı Kuşçubaşı beyefendi! Biz, öğrencilerimize ders anlatırken, Suat Seyitoğlu arka bahçede top oynuyordu' diyebilirler."

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın; "Bize Ömerler lazım" diyerek verdiği mesajları hiç duymadınız mı?  'Ömer' derken, 'Turist Ömer'i değil, "Devlet işinde devlet mumunu, kendi işinde kendi mumumu kullanırım" diyen Hz. Ömer'i kastettiğini idrak etmekten aciz misiniz?

İmla hataları ile dolu bu tek cümle bile, onlarca soruyu Yenişehir Kaymakamı Sayın Suat Seyitoğlu'na, Yenişehir Müftüsü Sayın Muammer Kavşak ile yetkili, etkili, sorumlu kişi ve kurumlara sormamızı gerektiriyor. Baştan uyarayım, sorular birazcık zor ve çalışmadığınız yerden geliyor.

Yenişehir'de cevap aranan soru; zeytinleri kim yedi?

SORU-1: Bilecik Caddesi'ndeki Yenişehir Müftülük binasının olduğu arsanın vakıf malı olduğunu bilmiyor musunuz?

SORU-2: Yenişehir Müftülüğü'nün vakıf malı olan bahçesinde, 1 tane değil 3 tane zeytin ağacı, 2 tane meyve ağacı, üzüm asması ve 3 tane çam ağacı bulunmaktadır. Yenişehir Kaymakamı Sayın Suat Seyitoğlu, Türkçe ve edebiyat dersinin yanı sıra, matematik dersinde de arka bahçede top mu oynadı acaba?

SORU-3: Yenişehir'de görev yaptığınız yaklaşık 5 yıl süre içinde, vakıf malı arazide, vakıf malı zeytin ağaçlarından toplanan zeytinleri ve meyveleri paylaşan müftülük çalışanları ile ilgili hangi kanuni işlemi yaptınız Kaymakam bey?

SORU-4: Vakıf malı ağaçlardan toplanan ürünleri, halk arasında Fakir Fukara Fonu olarak bilinen Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu aracılığıyla Yenişehir'deki fakir fukaraya neden dağıtmadınız da müftülük personelinin paylaşmasına sessiz kaldınız Kaymakam bey?

SORU-5: Yenişehir Müftüsü Sayın Muammer Kavşak! 3 (Üç) tane zeytin ağacından, kaç kilo zeytin çıkar? 2 tane meyve ağacı ile üzüm asmasından kaç kilo ürün toplanır? Vakıf malı arazide, kaç yıldır bu hasadınız sürüyor? Kaymakam bey, ıslak imzalı cevap metninde; "zeytinleri müftülük çalışanları paylaşmaktadır" diyor. Siz devletten maaş almıyor musunuz? Devlet sizin sigorta primlerinizi yatırmıyor mu? Emekli olurken 150 ile 300 bin Türk lirası arasındaki kıdem tazminatını size vermiyor mu? Emekli olduğunuzda, emekli maaşınızı ödemiyor mu? Vakıf malı ürünlerin paylaşılmasına neden göz yumdunuz, neden kanuni işlem yapmadınız? Vakıf mallarına sahip çıkmayanlara, haksız olarak yiyenlere, içenlere, bunlara göz yumanlara, kanuni işlem yapıp ilgili kurumlara göndermeyenlere, dünyevi ve uhrevi ne tür felaketler beklediğini ben mi öğreteceğim size Sayın Kavşak Hoca!? (İşinizi ben öğretiyorum, maaşı siz alıyorsunuz. Ne güzel dünyanız var!)

Yenişehir Müftüsü Sayın Muammer Kavşak

SORU-6: Belediyenin ışıklarını kapatıp, çay ve kahve ikramını kaldırıp, tasarruf yaptığını zanneden ve benim Nevşehir ile ilgili yazımı, basının darbe girişimi olarak değerlendirip ilçesini ve partisini tek vücut birleştiren 'En kahraman belediye başkanı'na geçtiğimiz haftalarda verdiğim; "Herkesle dalaş, Yeni Marmara Gazetesi'ni dolaş" tavsiyemden bihaber Yenişehir sokaklarında dolaşan Sayın Kavşak Hoca! "Benim, basınla işim olmaz" diyerek telefonu yüzüne kapattığınız 'Helalciler basın grubu'ndan olan gazetemiz yöneticileri, bu davranışınızı yeni kaybettiğiniz muhterem eşinizin acısına vermiş ve üzerinde durmamış. Ama ben yöneticilerimiz kadar sabırlı değilim. Yoksa sizin; çorbacı, köfteci, zarfçı, ihaleci basın grupları ile mi işiniz olur Sayın Kavşak Hoca!?

SORU-7: Nasıl sorular? Soruları; kolaylaştıralım mı, zorlaştıralım mı? Vakıf malı yiyenler ve iklim değişikliği nedeniyle, kuraklığın hakim olduğu dünyamızda, ülkemizde, ilimizde, ilçemizde su sıkıntısı yaşanırken, Devlet Su İşleri'nden ruhsat almadan, su sayacı taktırmadan müftülük bahçesinde derin kuyu pompası kullanmak da suç değil midir, kul hakkı değil midir Sayın Kavşak Hoca!? Yayaların yürüyüş yolunu daraltarak yaptığınız otoparkı, daha sormuyorum bile...

SORU-8: Devlet memuru kadrosunda olup; müftülük, vaizlik, imamlık, Kuran kursu öğretmenliği maaşı alıp, mesai içinde-dışında ticaret yapan, kasiyer, tezgahtar, sanatkar ve benzeri işlerle bir maaş daha alıp stres yüklenen ve bu stresini camiye gelen çocukların üzerinde atan ve onları kovalayan (gürültü yapıyorlar mazeretiyle)  personelinizden haberiniz var mı Sayın Kavşak Hoca!?

SORU-9: Yaşadığımız pandemi nedeniyle; çekini, senedini, BAĞKUR primini, vergisini, dükkan kirasını, elektriğini, doğalgazını, suyunu, personelinin maaşını ve sigortasını, dükkanında satmak için aldığı ürünün parasını ödeyemeyen onurlu Yenişehir esnafının zehir içerek hayatına son verdiğini sen biliyor musun Sayın Kavşak Hoca!?

Bu paragraftaki soruyu ise başta kendim olmak üzere, insan olan herkese soruyorum. Empati yapıp, muhakeme yeteneğini kaybettiği bir anda intihar eden Yenişehirli esnafın eşinin, çocuklarının, torunlarının yaşadığı acıyı hiç hissettik mi?

SORU-10: Maaş kartını bankamatike sokup, 'tıııırrrrtttt' diye para sesini duyarak ellerini ovuşturan bankamatikçi kardeşler!.. Titreyin, kendinize gelin ve şükür edin. Sırtınızı dayadığınız devlet ayakta kalsın diye emeğini, alın terini, sermayesini feda eden işçi, Emeklilikte Yaş'a Takılan işsiz (EYT)'liler'e, çiftçi, esnaf ve iş insanlarına asla 'devlet benim' diyerek tepeden bakıp, sakın saygısızlık etmeyin!..  Hem ayıptır, hem de çok günahtır!.. Titreyip, kendinize gelip, şükrettiniz mi?...

(Sıradan, kimliksiz gazeteci Bursalı Kuşçubaşı'nın soruları bu kadar zor ise, yetkili kişi ve kurumların dünyadaki soruları mutlaka kazık olur. Uhrevi alemde ise sorular yanıtlanamazsa, işte o zaman yandınız! Huriler yerine Nuriler'i bekleyin derim...)

Yenişehir Kaymakamı Sayın Suat Seyitoğlu'nun tekzip açıklamasının tek cümlesi ile ilgili izahatımız, yerimizi doldurdu, taşırdı. Diğer cümlelere de tafsilatlı izahat vermek istesek, kitap yazmamız gerekecek. Olsun, biz üşenmeyiz, yazarız. Ne de olsa ekmek paramızı, yazdıklarımızdan kazanıyoruz...

ALTI ÇİZİLESİ NOT: Müftülük, imamlık, müezzinlik ve Kuran kursu öğretmenliği, devletimizin ve milletimizin en önemli kurumları ve görevlileridir. Bu makamların yıpratılmaması; halkımızın, sivil toplum örgütlerinin, yazılı ve görsel basının sorumluluğundan çok daha fazla, o makamlarda oturan ve görev yapan kişilerin sorumlu davranışları ile mümkündür.

Birkaç gün önce Yenişehir'i ziyaret eden ve Yenişehir Kaymakamı Sayın Suat Seyitoğlu, Yenişehir Müftüsü Sayın Muammer Kavşak ile birlikte Kurtuluş Mahallesi'nde yapılan cami ve 100. Yıl Mahallesi'nde yapılan Kuran Kursu binasında incelemelerde bulunan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Sayın Ali Erbaş'a, vakıf malı zeytinlerden ikramda bulunmak gibi bir davranışın içinde olacağınız ihtimali bile beni rahatsız ediyor. Umuyorum ki böyle bir ikram gerçekleşmemiş olsun.

ÖNEMLİ NOT: Yenişehir Kaymakamı Sayın Suat Seyitoğlu, Yenişehir Müftüsü Sayın Muammer Kavşak, BESOB Başkanı Sayın Arif Tak başta olmak üzere, bu yazımızda ismi geçen kişi ve kuruluşlar, cevap hakkını istediği zaman kullanabilirler. Yeni Marmara Gazetesi'nin sayfaları, kendilerine her zaman açıktır.

ÖNEMLİ DİPNOT: Yazılarımın içeriği ile ilgili sinema filmi çekmek, kitap yazmak isteyen çok değerli yapımcılar ve yatırımcılar! Yazdıklarımın her kelimesinin telifi, Marmara Mevkute Mecmua Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi'ne aittir.  Reddetmesi çok zor teklifler ile aklımı karıştırmayın. Yazının başlarında ne demişti Bursalı Kuşçubaşı; "Az helal, çok haramdan iyidir ve bereketlidir."  Yazının sonunda da diyor ki Bursalı Kuşçubaşı; "Mesafe kısa, peynir büyükse, yüzde 99,9 kapan vardır. Fareler büyük peynire dayanamaz ve kapana yakalanır. Ben, kediyim kediiii!.."

Konunun önemine binaen, geçtiğimiz hafta yazdığım son paragrafı tekrarlamak istiyorum. "Gazetecilik; birilerinin yayınlanmasını istemediği haberleri yazmaktır, gerisi halkla ilişkilerdir" demiş George Orwell. Eyy George abi! Bursalı gazetecilerin alayı (küçük bir kısmı hariç), halkla ilişkilerci oldu. Bursalı Kuşçubaşı, hepsinin ayarını bozdu, aziz milletimiz de sayemizde gazeteci gördü.

Sizi gidi kimlikli gezen kimliksiz, kişiliksiz, çorbacı, köfteci, zarfçı, ihaleci gazeteci müsveddeleri, köşe yastıkları sizi!..

Geç bulduğum, çabuk kaybetmek istemediğim köşemin ömrü varsa, her Pazartesi günü Yeni Marmara Gazetesi'ne beklerim efendim. Hem güldürüp hem de düşündürmeyi başarabiliyorsam, ne mutlu bana...          

Bursalı Kuşçubaşı

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.