Hava Durumu

#Adana

Yeni Marmara Gazetesi - Adana haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Adana haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Park Yeri Tartışması İki Aydır Sürüyor Haber

Park Yeri Tartışması İki Aydır Sürüyor

Adana'da iki aile arasında park yeri nedeniyle çıkan tartışma iki aileyi karşı karşıya getirdi. Adana'nın Yüreğir ilçesi Kazım Karabekir Mahallesi'nde park yeri nedeniyle başlayan gerginlik, iki aile arasında aylardır süren bir husumete dönüştü. İddiaya göre, evinin önüne park edilen araç nedeniyle defalarca uyarıda bulunan Nazmiye Polat, aynı kişi tarafından darbedildiğini, biber gazına maruz kaldığını ve ailesinin sürekli tehdit edildiğini ileri sürdü. "Biber gazı sıkarak yüzümden bıçakladı" Konuyla ilgili açıklamada bulunan Nazmiye Polat (61), "İ.S. isimli kişiyi ne tanırdım ne bilirdim. Benim kapımın önüne 2 arabasını birden park ettiğini gördüm ve uyardım. Eve girmekte zorlandığımı ve başka bir yere park etmesini söyledim. Kendisi bana ağza alınmayacak küfürler ederek arabayı üzerime sürdü. Diğer gün arabasını yeniden benim evimin önüne koyduğunda tekrar uyardım ve kendisi beni darp etti. Aynı kişi eşimin 3 tane dişini kırdı. Eşim KOAH hastası, ben kanser hastasıyım. 27 Kasım günü benim oğlum kapının önünde dururken oğluma laf atıyor. Bende dışarı çıktığımda bana biber gazı sıkarak yüzümden bıçakladı. Her tarafımı mosmor yaptı. Kolumun bir tanesi hiç kalkmıyor. Mideme tekme attı nefes almakta zorlanıyorum. Evlerini terk ettiklerini söylemişler ama evlerindeler. Bu adam 2 aydır burada bize kan kusturdu. Kızlarıma ve bana ağza alınmayacak küfürler etti. Ben bir şey demeye kalkınca beni kameraya almaya başladı. Beni ve kızlarımı gördüğü her yerde kayda aldı. Bunu sayısız defa denedi ve en sonunda bunu yaptı. Zaten planlı olmasa bir adamın elinde biber gazı olur mu?" dedi. "Beni her gördüğü yerde tahrik edip sözlü tacizlerde bulunuyordu" Nazmiye Polat'ın oğlu Furkan Poyraz ise, "Kapının önüne çıktığımda evimizin önüne geldi. Bu adam beni her gördüğü yerde tahrik edip sözlü tacizlerde bulunuyordu. ‘Sen de bekle, sana yapacaklarımı göreceksin' diyordu bana. Bunu söylemesinin nedeni ise annemi ve babamı darp etmiş olması. Her seferinde aynı şeyi yapıyordu. Beni burada defalarca öldürmekle tehdit etti. Peşime mafya tarzı adamlar taktı. Bana yine laflar söylediğinde ben konuşmaya başladığımda telefonu çıkarıp videoya almaya başladı. Videoda da göründüğü gibi ağır bir tahrik var. Buna rağmen ben gitmesini söyledim. Bıçakla anneme saldırınca ben annemi korudum. Paylaştığı videoda kesikler var. Kestiği yerlerde bana hakaretler tehditler yağdırdı ve sonra tekrar kayda başladı" şeklinde konuştu. İddiaların hedefindeki İ.S., eşinin otomobilinin dikiz aynasının kırıldığını, bu nedenle tartıştıklarını ve kendisinin de darbedildiğini belirterek aileden şikayetçi oldu.

Suç Makinesi Kameralara Yakalandı Haber

Suç Makinesi Kameralara Yakalandı

Adana’da 120 suç kaydı bulunan şahıs, çekici sürücüsünün indirme işlemiyle meşgul olduğu anda fırsat kollayıp kabinden telefonu çaldı. Hırsızlığın anbean kameraya yansıdığı olayda şüpheli yakalanıp tutuklanırken "Hırsızlığı yaptığı içim pişmanım, telefonu satıp alkol aldım" dediği öğrenildi. Olay, 21 Kasım'da merkez Sarıçam ilçesine bağlı Acıdere Mahallesi’nde meydana geldi. Çekici sahibi M.K., bir otomobili indirmek için aracının arka bölümüne geçti. Bu sırada bir otomobil ile gelen C.G., çekici sahibinin aracı indirmekle meşgul olduğunu gördü. C.G. otomobilden inip, çekicinin içerisinden cep telefonu çaldı. Ardından tekrardan aracına binerek olay yerinden kaçtı. Hırsızlık anı ve çekici sahibinin araçta cep telefonunu araması anbean güvenlik kamerasına yansıdı. Asayiş Şube Müdürlüğü Hırsızlık ve Yankesicilik Büro Amirliği ekipleri, ihbar üzerine bölgeye geldi. Yapılan güvenlik kamera çalışmalarında olayı gerçekleştiren şüphelinin hırsızlıktan 120 suç kaydı bulunduğu ve 10 ay hapis cezasıyla arandığını belirledi. "Banyoda yakalandı" Polis şüphelinin Yüreğir ilçesine bağlı Yavuz Mahallesi’ndeki evine operasyon yaptı. Yapılan operasyonda C.G. evinin banyosunda saklanırken yakalandı. Emniyete götürülen C.G., "Hırsızlığı yaptığım için pişmanım. Telefonu çaldıktan sonra bilmediğim bir telefoncuya sattım. Elime geçen parayla da alkol alıp içtim" dediği öğrenildi. İşlemlerinin ardından adliyeye sevke dilen C.G. çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Öte yandan, hırsızlık sırasında otomobili kullanan İ.E.’in ise yakalama çalışması devam ediyor.

Adana'da Korkunç Manzara At ve Eşek Kalıntıları Dereye Atıldı! Haber

Adana'da Korkunç Manzara At ve Eşek Kalıntıları Dereye Atıldı!

Adana'nın merkez Yüreğir ilçesinde, dere yatağına kimliği belirsiz kişiler tarafından at ve eşek kalıntılarının atılması mahalle halkını isyan ettirdi. Çevreye yayılan ağır koku ve artan sinek sorunundan şikâyet eden vatandaşlar, durumun hem sağlık hem de çevre açısından büyük tehdit oluşturduğunu belirtti. İlçeye bağlı Bahçelievler Mahallesinde kesilen at ve eşek kalıntıları açık olan atık su dere yatağına atılması vatandaşların tepkisini çekiyor. Özellikle sıcak havalarda dayanılmaz hâle gelen koku yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürüyor. Bu durum hem sağlık hem de çevre açısından büyük tehdit oluşturuyor. "Burada felaket bir koku var" Vatandaşlardan Mehmet Mustafa Köroğlu, "Buraya at ve eşek kemiği atıyorlar. Burası artık oturulmaz hale geldi. Kime şikayet edeceğimizi de bilmiyoruz. 50 defa şikayet ettik ama sonuç alamadık. Elimiz kolumuz bağlı kaldı. Burayı anlatmaya gerek yok; yol üzerinden bakınca bile kemik kaynıyor. Burada felaket bir koku var. Kapı penceremiz yaz kış kapalı. Koku ve sinekler nedeniyle hastalıktan kurtulamıyoruz" dedi. "Güvenlik kamerası takılsın kim atıyor tespit edilsin" Bölge sakini Rıdvan Dağlıgül ise dere yatağına güvenlik kamerası takılıp, at ve eşek kesenlerin tespit edilmesi gerektiğini anlatarak şöyle devam etti: "Buradan geçilmez hale geldi. Artık yaşanılmayacak bir ortam var. Koku, sinek ve hastalık nedeniyle durulmayacak bir hal aldı. Su zaten akmıyor. Atılan pisliklerin haddi hesabı yok. Sabaha karşı buraya at ve eşek kalıntılarını atıyorlar. Biz atanları görsek müdahale ederiz. Buraya güvenlik kameralarının kurulmasını istiyoruz. Kimin attığı oradan tespit edilebilir. Yetkililerin bunun üzerinde durmasını rica ediyoruz." Dağlıgül, "Bu at ve eşekleri kesip maalesef halkımıza yediriyorlar. Bilmeden biz de yemiş olabiliriz. Bu kesimlerin sayısı belirsiz. Köpekler bu leşlerin üzerine geliyor. Çocuklar okula gidemez hale geldi" diye konuştu. Mahalle sakinleri, sorunun bir an önce çözülmesini ve dere yatağının düzenli olarak denetlenmesini istedi.

Adana’daki Zorlu Maden Çalışmaları: Madenciler Alın Teri ile Çinko Üretiyor Haber

Adana’daki Zorlu Maden Çalışmaları: Madenciler Alın Teri ile Çinko Üretiyor

Adana'nın Feke ilçesinde yerin 700 metre altında zorlu mesai yapan maden işçileri, savunma sanayinde de kullanılan çinko üreterek hem kendilerinin hem de ülkenin geleceği için alın teri döküyor. Feke ilçesinde dünyanın en zor meslekleri arasında yer alan maden işçiliğini yerin yüzlerce metre altında mesai yaparak ülke ekonomisine katkı sunan işçiler 4 Aralık Dünya Madenciler Günü'nde de çalışmalarını sürdürüyor. Ülke ekonomisine katkı sunmak için 550 milyon yıllık fay dokuları arasında çinko cevheri çıkaran madenciler, zorlu şartlara rağmen kasklarındaki fenerler ve maden ocağı içindeki aydınlatma ile dayanışma içinde zorlu mesailerini sürdürüyor. Günlerini karanlık galerilerde geçiren madenciler, hazırlanan kontrol listelerini tamamlayıp tüm güvenlik tedbirlerini aldıktan sonra üretime başlıyor. Yaklaşık 50 kişilik ekip, yer altı ve yer üstünde oluşturulan güvenlik zinciri ile özellikle son yıllarda savunma sanayisinde yoğun kullanılan çinko madenini aylık 500–750 ton arası cevher üreterek ülke ekonomisine kazandırılıyor. İhlas Haber Ajansı muhabirleri, yerin 700 metre altındaki bu zorlu mesaiyi yerinde görüntülerlerken maden işçilerinin aldığı tedbirler ve zorlu mesaileri de kameralara yansıdı. Depremler nedeniyle güvenlik seviyesini en üst düzeyde tutan madenciler, çatlak ve gevşemeleri titizlikle kontrol ederek galerileri adeta ilmek ilmek işliyor. Maden mühendislerinin incelemesine göre cevher üretilen bölgedeki fay dokularının yaşı 550 milyon yıl olarak tespit edildi. "Sevdiğimiz iş olduğu için zorluk yok" 30 yıllık madenci ve ocak çavuşu Sıtkı Özcan, yerin altında çalışmanın disiplin gerektirdiğini belirterek "Yaklaşık 300–400 metre derindeyiz. Sevdiğimiz için bize zor gelmiyor. Tahkimata, çatlaklara ve kavlaklara dikkat ettiğimiz sürece burası da güvenlidir. Dalgınlık en büyük risktir. Daha önce kömürde çalıştım, çok zordu. Atletle 30 derecede çalışıyorduk. Şu an bu maden onlara göre cennet" dedi. "Zincirin bir halkası koparsa sistem yürümez" H2O2 Peroksit Enerji ve Üretim A.Ş. İşletme Müdürü Raşit Kemal Sönmez ise, üretim süreçlerini titizlikle ve üst düzey tedbir ile ilerlediğinin altını çizerek " Adana'nın Feke ilçesinde çinko madenciliği yapıyoruz. Eski ocaklar 400–450 metreye kadar iniyor fakat bizim üretim kotlarımız 740–750 bantlarında. Cevheri tesisimizde işleyip ülke genelinde sevk ediyor ve İran'a ihraç ediyoruz. Toplam 55 kişiyiz, 40'ı yer altında çalışıyor. Günlük 500–750 ton cevher üretiyoruz. Çinko, savunma sanayisinden telefon üretimine kadar birçok alanda kullanılıyor. Bu işin temeli samimiyet ve ekip çalışmasıdır. Zincirin bir halkası koparsa sistem yürümez" diye konuştu. 12–13 yıldır madencilik yapan Ali Altınsoy ise " 600–700 metrelerde çalışıyoruz" derken 7 yıllık madenci Abdullah Topuz da" yer altı da güzel, yer üstü de. Çatlak ve patlamalara karşı dikkatliyiz, tedbir olduktan sonra çalışmalara devam ederken çok severek yaptığımız bir iş" diye konuştu. 15 yıllık madenci ve ateşçi Emrah Köken, ailesinin yer altında çalıştığı için kaygı duyduğunu belirterek "Deprem ve kaza ihtimali nedeniyle tedirgin oluyorlar. Ama biz içeri girdiğimiz anda dışarıdaki her şeyi bırakıp işe odaklanırız. Emekli oldum ama devam ediyorum. İşin zorluğu var ama alışınca kolaylaşıyor "ifadelerini kullandı. "Biri zarar görse bize olmuş gibi üzülüyoruz" 22 yıllık baş çavuş Oruç Ergen, yer altı psikolojisinin farklı olduğunu kaydederek " Tüm ekibin can güvenliğinden sorumluyuz. Nizami yapılmazsa tehlikeli bir iştir. Metal madenlerinde de göçük ve su baskını riski vardır. Çalışanlarla bir can bağı oluşuyor, biri zarar görse bize olmuş gibi üzülüyoruz. Bu yüzden önce dikkat ve güvenlik" diye bilgi verdi.

Kazım Koyuncu şarkısı paylaştı, 50 bin TL'lik telif davası açıldı Haber

Kazım Koyuncu şarkısı paylaştı, 50 bin TL'lik telif davası açıldı

Adana'da, Kazım Koyuncu'nun 2005 yılında çıkardığı "Uy Aha" adlı şarkısını sosyal medyada kullanan öğretmen Kadir Can Uslu'ya telif nedeniyle suç duyurusunda bulunuldu. Uslu, şarkıyı paylaştığı video ile ilgili olarak, Kazım Koyuncu'nun mirasçılarından 50 bin TL tazminat talebiyle karşı karşıya kaldı. Trabzon'da yaşayan tır şoförü Salim Kalfa, 15 Haziran'da Ayasofya Mahallesi'nde evinin balkonundan cep telefonu kamerasıyla kayda aldığı 1 dakikalık görüntüye, çok sevdiği Karadenizli sanatçı Kazım Koyuncu'nun 21 yıl önce Trabzonspor için bestelediği 'Uy aha' adlı şarkısının nakarat müziğini ekleyip, sosyal medya hesabından paylaştı. Paylaşımdan 4 ay sonra Kalfa hakkında, sanatçının yasal mirasçısı kardeşi tarafından Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 71'inci maddesi kapsamında 'Manevi, mali ve bağlantılı haklara tecavüz' edildiği gerekçesiyle, Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunuldu. Suç duyurusu dilekçesinde 50 bin TL tazminat talep edildi. Aynı olay Adana'da da Kadir Can Uslu isimli bir öğretmenin başına geldi. Öğretmenin Portakal Çiçeği Karnavalı'nda hazırladığı görseller üzerine Kazım Koyuncu'nun "Uy Aha" şarkısının müziğini koyarak TikTok'ta yaptığı paylaşımdan dolayı Kazım Koyuncu'nun mirasçıları telif istedi. Koyuncu'nun yakınları telif nedeniyle öğretmen hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunduğu için öğretmen polise giderek ifade verdi. "50 bin lira tazminat istiyorlar" Polise konuyla ilgili ifade verdikten sonra açıklamalarda bulunan öğretmen Uslu, bu durumda binlerce kişiye ceza vermeleri gerektiğini belirterek, "Herkes sevdiği sanatçının müziğini yüklüyor. Sosyal medya hesaplarına attığımız eserler bize ceza olarak dönecekse hiç müzik koymayalım. Kazım Koyuncu sevdiğimiz bir sanatçı, hatta Artvin'e mezarını ziyarete dahi gittim. Benden 50 bin liraya yakın para istiyorlar. Sosyal medya platformu ödüyordur diye yükleme yapıyordum. Telifli müzikleri sosyal medya platformlarının ya sessize alması gerekiyor ya da anlaşması lazım. Çok saçma geldi, inşallah ceza ödemeyiz. İnsanların telif haklarına önem vermesi gerekiyor. Sonuçta bir emek verilip şarkı yapılmış. Ancak bilmediğimiz için sevdiğimiz müzikleri yüklüyoruz. Bu müziklerin telifli ya da telifsiz olduğunun belirtilmesi gerekiyor. Bu telifleri sosyal medya platformlarının ödemesi gerekiyor. Ben ödediklerini biliyordum" dedi. "Ticari amaç yoksa telif olmaz, O zaman şarkıyı her mırıldayandan da telif alınsın" Avukat Nazan Akça, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun olduğunu hatırlatarak, "Bu kanunun 71. maddesi, fikir ve sanat eserleriyle ilgili cezai müeyyideleri düzenliyor. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, kullanımın ticari kazanç amacı taşıyıp taşımadığıdır. Vatandaşlar diledikleri müzikleri dinleyebilir, bu müzikleri sosyal medya hesaplarında kişisel kullanım amacıyla paylaşabilir. Bu durumda herhangi bir cezai ya da maddi yaptırım söz konusu olamaz. Önemli olan, bu eserleri ticari amaçla yayıp yaymadığındır. Eğer ortada bir maddi kazanç yoksa ve sadece kişisel olarak paylaşım yapıyorsan, ne cezai ne de hukuki bir yaptırımla karşılaşamazsın. Zaten aksi düşünülecek olsa, şarkıları mırıldanan kişilere bile ceza kesmek gerekir; bu durumda 85 milyonun tamamı cezai yaptırıma maruz kalır" diye konuştu.

Adana Şalgamı'na AB'den Tescil Onayı Haber

Adana Şalgamı'na AB'den Tescil Onayı

Adana Ticaret Odası tarafından 2014 yılında şalgama coğrafi işaret tescili almak için yapılan başvuru tamamlandı. Avrupa Patent Enstitüsü başvuruyu uygun bularak Adana şalgamının tescil sürecini onayladı. Adana'nın yöresel lezzetleri, coğrafi işaret çalışmalarıyla ulusal ve uluslararası düzeyde tescillenmeye devam ediyor. Adana şalgamı için Adana Ticaret Odası tarafından 12 Aralık 2014 tarihinde Türk Patent Enstitüsü'ne yapılan başvuru, 6 Mart 2020'de sonuçlanarak patent alındı. Kentin önemli lezzetlerinden biri olan şalgam için ticaret odası 19 Nisan 2023'te bu kez de Avrupa Patent Enstitüsü'ne uluslararası koruma altına alınmak üzere başvurdu. 21 Kasım 2025 tarihi itibarıyla Avrupa Patent Enstitüsü başvuruyu uygun bularak Adana şalgamının tescil sürecini onayladı. "Bu kadar uzun sürmesinin sebebi AB'nin şalgamı bilmemesi" Adana Ticaret Odası Başkanı Bayram Yücel, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, şalgamın 2014 yılında başlayan tescil sürecinin başladığını belirterek, "2014 yılında başvuru yapmıştık. Bir hafta önce Avrupa Birliği başvurumuzu kabul etti. Aslına bakarsanız tescilini en kolay alacağımız ürün şalgam. Bu kadar uğraşmamızın sebebi, Avrupa'nın şalgamı bilmemesi. 1980'li yıllarda mahalle aralarında fıçılarda yapılırdı. Daha sonra ulusal boyuta ulaştı" dedi. Şu ana kadar tescil alınan 10 ürün olduğuna dikkat çeken Yücel, şöyle devam etti: "Tescil aldığımız ürünlerimiz; Adana kebabı, şalgam, içli köfte, analı kızlı, aşlama, bici bici, karakuş, taş kadayıf, halka tatlı ve şırdan. Ayrıca 3 bekleyen müracaatımız var. Adana sıkması, yüksük çorbası ve turunç reçeli de tescil için bekliyor. Şalgam, Adana için çok önemli bir içecek. Daha önce Adana dışına çıktığımız zaman hediye olarak şalgam götürürdük. Ama şu an şalgamımız her yerde var." "Kebap gibi almak isteyen işletmelere tescil vereceğiz" Şalgamın artık patentli ürün olduğu için tüm üreticilere ve satıcılara kebapta olduğu gibi belge vereceklerinin altını çizen Yücel, "Ürünlerin doğru koşullarda üretilip üretilmediğini denetleyeceğiz. Bizden belge alan Türkiye'nin bütün illerindeki işletmeleri denetliyoruz. Her patent aldığımız ürünü denetliyoruz. Şalgam artık herkesin evine girmeye başladı. Evlerimizdeki çoğu içecek yabancı ve asitli içecekler. Ancak şalgam, Türkiye'ye mal olmuş bir içecek. Belki de yarın Avrupa'da satışı başlayacak" diye konuştu.

Kendilerine balonlu sürpriz yapıldığını gören öğrenciler mutluluktan duygusal anlar yaşadı Haber

Kendilerine balonlu sürpriz yapıldığını gören öğrenciler mutluluktan duygusal anlar yaşadı

Adana'da aynı okula giden iki öğrenci, aynı dönemde kansere yakalanıp bir yıl uzak kaldıktan sonra, aynı doktora gidip kanseri yenip tekrar okula döndü. İki öğrenci, okullarında öğretmen ve öğrenciler tarafından balonlarla karşılandı. Merkez Çukurova ilçesi Yurt Mahallesi'ndeki Piri Reis Anadolu Lisesi 10. sınıf öğrencisi Abdullah Yavuz Erkan (15) geçen yıl kasım ayında lösemi türü kansere yakalandı. Yine o okulda 12. sınıfta okuyan Mehmet Çağrı Kandemir (17) de aynı dönemde lenf kanserine yakalandı. İki öğrenci de kanser olunca kemoterapi tedavisi aldıkları için okula gelemedi. Uzun bir tedavi sürecinin ardından iki öğrenci aynı doktora giderek kanseri yenmeyi başardı. Yaklaşık bir yıl aradan sonra tekrar okula gelen iki öğrenciye öğretmen ve öğrenciler 'hoş geldin' sürprizi hazırladı. İstiklal Marşı programı yapıldığı sırada bütün öğrenciler ellerine aldıkları uçan balonları gökyüzüne bırakarak arkadaşlarının kanseri yenmesini kutlayıp onları tebrik etti. "Kendimi çok mutlu ve değerli hissettim" Hastalığa yakalandığı süreci ve verdiği mücadeleyi anlatan Mehmet Çağrı Kandemir, "Lenfoma kanseriyim. 2024 yılı Kasım ayında teşhis konuldu. Ondan sonra hiç okula gelemedim. Derslerime uzaktan eğitimle devam ettim. Şu an 12'nci sınıftayım ve sınava hazırlanıyorum. Hastalığı yendim. Genç olduğum için aşırı zor bir süreç değildi ama yaşlı birey olsaydım zorlanırdım. Çünkü kemoterapi çok zor bir süreç" dedi. Okula geldiğinde kendisini İstiklal Marşı için çağırdıklarını belirten Kandemir, "Bir anda balonları görünce çok mutlu oldum. Onlarca balon uçurdular. Diğer arkadaşımla beraber balonları keyifle izleyip dönüşümüzü kutladık. Kendimi çok mutlu ve değerli hissettim. Okuldan ve arkadaşlarımdan ayrı kaldığım için çok üzülüyordum. Arkadaşlarıma uzak olmasam daha kolay bir süreç olabilirdi. Karantina dönemi gibi evdeydim ve tek başımaydım, kimse yoktu. Bu hastalığa yakalanan kişiler inancını kaybetmesin. Her türlü iyileşirsiniz, o yüzden inancınızı hiç kaybetmeyin. Ben okuyup uçak mühendisi olmak istiyorum" diye konuştu. "Kimse inancını kaybetmesin siz inandıktan sonra her şeyi başarırsınız" Kanseri yenerek okula dönen Abdullah Yavuz Erkan ise, "Akut lenfoblastik lösemi rahatsızlığım vardı. Bu hastalık, löseminin bir alt türüydü. Kalbimde 13 santimetre büyüklüğünde bir tümör vardı. İlk başta tüberküloz teşhisi konuldu ancak kalbimden alınan biyopsi ile kanser olduğum anlaşıldı. Kemoterapi uygulamasına başlandı. İlk zamanlar çok zorlandım. İlk 6 ayın sonunda hastaneden çıktığımda çok dağılmıştım. Normalde spor yapan biri olarak merdiven bile çıkamıyordum. O süreçte okula hiç gelemedim, hep uzaktan eğitim gördüm" ifadelerini kullandı. Kanseri tamamen yendiğini anlatan Erkan, "Şu an tamamen hastalıktan kurtuldum. Sadece kontrol amaçlı ilaçlarımı kullanıyorum. Ayrıca diğer arkadaşımın da benimle aynı doktora gittiğini yeni öğrendik. Yapılan kutlama karşısında çok mutlu oldum. İstiklal Marşı sonrası herkesin elinde balon vardı, inanılmaz mutlu oldum. Kanseri yenen biri olarak kimse inancını kaybetmesin. Daima inançlı olun. Siz inandıktan sonra her şeyi başarırsınız. Okuyup psikiyatrist olmak istiyorum" diyerek sözlerini tamamladı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.