Hava Durumu

#Ağrı

Yeni Marmara Gazetesi - Ağrı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ağrı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

"Günde 3 saatten fazla telefon kullananlar dikkat" Haber

"Günde 3 saatten fazla telefon kullananlar dikkat"

Aşırı telefon, tablet ve bilgisayar kullanımının, bir kas iskelet sorunu olan "Text Neck" sendromuna yol açtığını belirten Fizyoterapist Mustafa Özcan, "Günde 3 saatten fazla ekran kullananlarda bu sendrom daha çok görülüyor. Ekran süresini sınırlandırın, 20-30 dakikada bir mola verip boyun egzersizleri yapın" dedi.   Teknolojinin gelişmesiyle birlikte telefon, tablet ve bilgisayar kullanımı arttı. Hal böyle olunca birçok kişide boyun, sırt ve baş ağrıları ortaya çıktı. Uzmanlara göre bu ağrıların birçok sebebi olabiliyor ancak en yaygını "Text Neck" sendromu. Konuyla ilgili Acıbadem Adana Ortopedia Hastanesi Fizik ve Tedavi Bölümü Uzman Fizyoterapist Mustafa Özcan, İhlas Haber Ajansı'na açıklamalarda bulundu. Fizyoterapist Özcan, sendromun uzun süre akıllı telefon ve tablet kullanan bireylerde artmış baş ve boyun esneklik postürü nedeniyle görülen bir kas iskelet sistemi problemi olduğunu ifade etti.  "Vücuda 5 kat fazla ağırlık biniyor"  Normal duruşta insan başının omurgaya yaklaşık 5 kilogram yük bindirdiğini belirten Fizyoterapist Özcan, "Öne eğilerek kambur durduğumuzda yani teknoloji boynu duruşunda boyun omurlarına binen yük dört kattan fazla artarak 25 kiloya kadar çıkıyor. Boyna binen yükün zamanla, kaslarda gerginlik, boyun ve sırt ağrıları, duruş bozuklukları, baş ağrıları ve hatta boyun fıtığına yol açabiliyor. Bu hastalıkta tedavi mümkün. Telefonunuzu göz hizasına kaldırın. Düzenli boyun ve sırt egzersizleri yapın. Uzun süreli telefon, tablet kullanımını sınırlayın" diye konuştu.  "Rakamlar alarm veriyor"  Teknolojinin gelişmesiyle vakaların arttığını aktaran Fizyoterapist Özcan, "Rakamlar alarm veriyor. Son yıllarda, özellikle gençler ve ofis çalışanları arasında text neck sendromu vakaları ciddi oranda artmış durumda. Eskiden sadece masa başı çalışanlarda görülen duruş bozuklukları, artık çocuklarda bile yaygın. Akıllı telefon bağımlılığı, sosyal medya kullanımı ve uzun süreli bilgisayar başında çalışma, bu sorunun önemli tetikleyicileri arasında. Araştırmalara göre, gün içinde 3 saatten fazla ekran karşısında vakit geçiren bireylerde text neck sendromu görülme ihtimali yüzde 60 daha fazla. Günümüz insanı farkında olmadan bir postür bozukluğu içinde yaşıyor" dedi.  "20-30 dakikada bir mola verin"  Düzenli egzersizlerin sendromdan kurtulmak için önemli olduğuna vurgu yapan Fizyoterapist Özcan, daha sonra şunları söyledi:  "Teknoloji hayatımızın vazgeçilmez bir parçası, ancak yanlış kullanımı ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor. Bunun önüne geçmek için birkaç basit ama etkili önerimiz var. Cihazınızı doğru konumlandırın. Telefon veya tabletinizi göz hizasında tutun, böylece boynunuzu sürekli eğmek zorunda kalmazsınız. Ekran süresini sınırlandırın, saatlerce telefon, tablet kullanmak yerine, 20-30 dakikada bir mola verin ve boyun egzersizleri yapın. Özellikle boyun, sırt ve omuz kaslarını güçlendiren hareketleri hayatınıza dahil edin. Çalışma ortamınızı doğru şekilde ayarlayarak doğru oturma pozisyonu edinin. Sağlıklı bir boyun, sağlıklı bir duruşla başlar. Teknolojiyi hayatımızdan çıkaramayız, ama onu bilinçli kullanarak sağlığımızı koruyabiliriz." 

Nöroloji Uzmanı Dr. Nurhan Yılmaz: "Dünyada en sık görülen sağlık problemi baş ağrısıdır" Haber

Nöroloji Uzmanı Dr. Nurhan Yılmaz: "Dünyada en sık görülen sağlık problemi baş ağrısıdır"

Memorial Kayseri Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Nurhan Yılmaz dünyada en sık görülen sağlık probleminin baş ağrısı olduğunu söyleyerek, "Baş ağrılarının yüzde 90 sebebi primer ve migren baş ağrılarıdır" dedi.  Dünyada en sık görülen sağlık probleminin baş ağrısı olduğunu söyleyen Nöroloji Uzmanı Dr. Nurhan Yılmaz, "Her insan hayatının bir döneminde mutlaka baş ağrısıyla karşılaşmıştır. Gerek ülkemizde gerek de dünyada en sık görülen sağlık problemi baş ağrısıdır. Bu yüzden oldukça önemlidir. Bu baş ağrısı kişinin günlük yaşantısını etkileyecek kadar şiddetli de olabilir. Baş ağrısının birçok sebebi bulunmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü tarafından da baş ağrısı sınıflandırılmasında 14 ana başlık belirlenmiştir. En sık olarak görülen ağrıların yüzde 90 sebebi de primer baş ağrıları dediğimiz baş ağrısı ve migren baş ağrısıdır. Baş ağrısı nereden kaynaklanır baş ağrısının sebepleri nelerdir kısaca ondan bahsetmek istiyorum. Beyin dokusu yapısı gereği ağrıyı duyarlı bir yapı değildir. Ancak etrafını saran dokular ağrıya duyarlı olduğu için kafamızın yani beynimizin etrafındaki olayların beynimizin etrafındaki bütün yapılardaki patolojiler baş ağrısına sebep olabilir. Bu yapılar beyin zarı, beyni besleyen atardamarlar, toplardamarlar, göz, kulak, burun, sinüsler, diş etleri kafamızın etrafını saran kas dokusu, sırt ve boyun kasları ile ilgili bütün patolojilerde baş ağrısını görürüz. Baş ağrısının yüzde 90 sebebine birincil baş ağrıları demiştik. Bu baş ağrılarında en sık görülen baş ağrısı gerilim tip baş ağrısıdır. Kadınlarda erkeklere göre daha fazla görülür. En sık sebebi de kaygı anksiyete ve strestir. Genellikle tüm başı saran, sıkıştırıcı vasıfta olan, 10-15 dakikadan tüm güne kadar sürebilen hafif şiddetle bulantı kusmanın olmadığı ışık ve ses hassasiyetlerini çok beklemediğimiz baş ağrılarıdır. Birincil baş ağrıları arasında ikinci en sık gördüğümüz migren baş ağrısıdır. Migren baş ağrısı, çocuklarda da görülebilir. Çocukluk döneminde kız ve erkek çocuklarda eşit miktarda görünürken, ilerleyen yaşlarda yani ergenlikten sonra kadınlarda erkeklerden daha fazla görülür. Genelde tek taraflı, zonklayıcı vasıfta, şiddetli bir baş ağrısıdır. Bulantı kusma eşlik edebilir. Işık ve ses hassasiyeti vardır ve kişinin günlük yaşantısını etkiler. Fiziksel aktiviteyle artar ve genetiksel yatkınlık çok fazladır" dedi. "Erkeklerde daha fazla görülür"  Dr. Nurhan Yılmaz, baş ağrısı tedavilerinin kişiye özel olduğunu söyleyerek, "3'ncü gördüğümüz birincil baş ağrısı küme baş ağrısıdır. Bunu daha nadir görüyoruz. Erkeklerde daha fazla görünür. Genelde 15 dakika ile 3 saat arasında görülebilir. En bilinen özelliği gece uykudan uyandıran çok şiddetli baş ağrısı olmasıdır ve buna eşlik eden tek taraflı gözde kızarma, yaşarma, akma, göz bebeğinde küçülme, göz kapağının düşmesi, terleme bozukluğu eşlik eder. İkincil boş ağırlığı çok önemli tabii ki. Birincil baş ağrılarının tanısını zaten biz genelde hastanın anlattıklarıyla ağrının karakterini, yerini, süresine, sıklığına ve eşlik eden teşhislere göre birincil baş ağrılarının hangisini içerdiğini, hangisi olduğunu biliyoruz. Fakat ikincil baş ağrıları dediğim gibi beynin etrafını saran bütün o yani saran bütün yapılardan kaynaklanabilir. Şu dönemde çok sık gördüğümüz şey enfeksiyonlar. Yani gözle ilgili enfeksiyonlar, kulakla ilgili enfeksiyonlar, sinüs enfeksiyonları en sık gördüğümüz baş ağrısı sebepleridir. Yine gözle ilgili kırma kusurları, glokom baş ağrılarının sık sebeplerinden. Demin de bahsettiğim gibi beyin zarıyla ilgili bütün patolojilerde bu enfeksiyonla da olabilir. Baş ağrısıyla kişi başvurabilir aynı zamanda beyin atar damarları ve toplar damarları ile ilgili problemler de baş ağrısı olabilir. Buna örnek verirsek anevrizmalar da beynim toplar damarları tıkanıklığında yine beyin arter büyük damarlarının yırtılmasında da biz baş ağrısını görmekteyiz. İlaçlara bağlı baş ağrıları olur. Aşırı ilaç kullanımı ile özellikle bu ilaç grubu da genelde ağrı kesiciler olur ve aşırı ağrı kesici kullanımı da paradoksal olarak baş ağrısını tetikleyebilir. Aynı zamanda hormon ilaçları da tetikleyebilir baş ağrısını. Hipertansiyonda baş ağrısını çok sık görüyoruz. Baş ağrısının tedavisi kişiye göre eşlik eden faktörlere göre, sebeplerine göre baş ağrılarının tedavisini kişiye özel düzenliyoruz. Fakat kişi ne yapabilir baş ağrısını minimalize etmek için dersek bol sıvı tüketimi çok önemli. Düzenli uyku çok önemli. Stres ve kaygıdan durmamız gerekiyor. Magnezyum ve B vitamini takviyesi uyguluyoruz hastalarımıza. Yine hazır gıdaların tüketilmesini önermiyoruz. Eğer kişinin bir gıdaya karşı intoleransı varsa hassasiyeti varsa o gıdaları almasını önermiyoruz. Yüksek histamin içeren sistemler baş ağrısını tetikleyebiliyor. Bunlar nelerdir dersek, salam, sosis, süt ürünleri, hazır yoğurtlar bunlar baş ağrıları etkileyebilir. Bunlardan olabildiğince paketli gıdalardan baş ağrısı olanların uzak durmasını istiyoruz" ifadelerini kullandı.  "Hangi hastanın acile başvurduğu önemli"  Acil servislere en çok başvurulan sağlık sorununun baş ağrısı olduğunu söyleyen Yılmaz, "Tabii bizim için baş ağrısında hangi hasta acile başvurmalı kısmı da önemli. Çünkü söylediğim gibi baş ağrıları çok sık görülen rahatsızlıklar ve acillerde de en sık başvuru sebeplerinden birisidir. Eğer kişi her zamankinden farklı bir baş ağrısı yaşıyorsa, çok şiddetli bir baş ağrısı yaşıyorsa, bulantı olmadan kusma eşlik ediyorsa, eşlik eden nörolojik teşhisler varsa, hasta çift görmeye başladıysa, bulanık görmeye başladıysa, güçsüzlüğü geliştiyse ve önemli bilinç kaybı da varsa hastada acil olarak hemen bir sağlık kuruluşuna başvurması gerekiyor" diye konuştu. 

Toplumda bel ağrısından sonra ikinci sıklıkta görülen omuz ağrılarının sebebinin omuz sıkışması sendromu olduğu bildirildi Haber

Toplumda bel ağrısından sonra ikinci sıklıkta görülen omuz ağrılarının sebebinin omuz sıkışması sendromu olduğu bildirildi

Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Op. Dr. Murat Baloğlu, bel ağrısından sonra toplumda ikinci sıklıkta görülen omuz ağrılarında en önemli nedeninin omuz sıkışması sendromu olduğunu bildirdi.   Memorial Antalya Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Op. Dr. Murat Baloğlu, omuz sıkışması ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi. Bel ağrısından sonra toplumda ikinci sıklıkta görülen omuz ağrılarında en önemli nedenin omuz sıkışması sendromu olduğunu belirten Baloğlu, "Omuz sıkışmasında genellikle kadınlar giyinirken ya da mutfak rafına uzanırken, erkekler ise arka ceplerinde cüzdan almaya çalışırken veya kollarını yükseğe kaldırırken bir ağrıdan bahseder. Omuz sıkışması çok basit hareketlerde bile ağrı ve hareket kısıtlılığı nedeniyle, kişilerin günlük yaşantılarını olumsuz etkiler. Özellikle kolu baş üstüne kaldırma ya da arkaya doğru götürmede sıkıntı yaşamaya başlanıldığı anda hastaların doktora başvurması, ağrı şikayetlerini önleyecek ve zorlu tedavilerden kişiyi koruyacaktır" dedi.  "Hareketi kısıtlıyor"  "Omuz sıkışması omzun içindeki bir tendonun şişip dokuya veya kemiğe sürtünerek kol kaldırıldığında ağrıya neden olmasıdır" diyen Baloğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Zorlanma, yaralanma veya yıpranma nedeniyle oluşabilir. Genellikle birkaç hafta veya ay içinde iyileşir. Omuz sıkışması; omzun üzerine yatıldığında, kollar baş üstü seviyesinden yukarı kaldırıldığında ya da arkaya atıldığında ağrı ile kendisini gösterir. Ağrı arttıkça omzun hareket kabiliyeti kişinin de o bölgeyi oynatmama isteğine bağlı olarak kısıtlanmaktadır. Bu durum günlük hayatı zorlaştırmaktadır."  "Ev hanımlarında daha sık görülüyor"  Op. Dr. Murat Baloğlu, omuz sıkışmasının fazla ev işi yapan kadınlarda ve fırlatma hareketine dayanan sporlarla ilgili kişilerde daha sık görüldüğünü kaydederek, "Omuz hareket ederken doğal bir açıklığa ihtiyaç duyar. Omuz eklemini oluşturan öncelikle kol kemiği ve kürek kemiğinden, omuzun çatısına uzanan akromion adı verilen bir kemik vardır. Bu kemiğinin altında omzun hareketi sırasında içeri doğru omuzu oluşturan tendonların kayacağı bir boşluğa ihtiyaç duyulur. Bu boşlukta omuz 90 derecenin üzerine kalktığında bir miktar sıkışır. Ancak arada bursa denilen, bu sıkışma sırasında o böyleyi rahatlatan bir kesecik bulunmaktadır. Herhangi bir sebepten dolayı burası daraldığında omzun üst tarafını saran tendon yapısı sıkışır ve ödem oluşur. Omuz sıkışması fazla ev işi yapan kadınlarda, gülle, cirit gibi fırlatma hareketine dayanan sporlarla uğraşan kişilerde, elleri sürekli yukarıda çalışmak zorunda olan boya, tamirat ve cam silme işi ile uğraşanlarda daha sık görülür" dedi.  Yüzme, beyzbol, voleybol ve tenis gibi sporların da omuz sıkışmasına neden olabildiğini aktaran Baloğlu, omuz sıkışması sıklıkla, yapısal sebeplerden ve yaşlanma sürecinde oluşmuş osteofit denilen kemik çıkıntının omuz bölgesinde darlığa neden olmasından kaynaklandığını söyledi. Sıkışma sonucu oluşan ödem ve şişen kese mevcut boşluğun daralmasına neden olduğuna işaret eden Baloğlu, "Yaşlanma veya fazla kullanıma bağlı olarak da tendonların kırılgan hale gelmesi ile yırtıklar ve şiddetli ağrılar oluşabilir" diye konuştu.  "Erken dönemde ameliyatsız tedavi mümkün"  Omuz sıkışmasının erken dönemde ameliyatsız tedavinin mümkün olduğunu da sözlerine ekleyen Baloğlu, "Omuz ağrısı şikayetleri geçmediği takdirde mutlaka doktora başvurulmalıdır. Ödem ya da o bölgedeki ağrısı baskılayıcı ilaç tedavisi, bölgenin rahatlatılmasına yönelik çeşitli fizyoterapi uygulamaları ve omzun hareket açıklığını korumaya yönelik egzersizlerin planlaması yapılabilir. Ya da bu bölgeye bazı enjeksiyon uygulamaları ile rahatlama sağlanır. Omuz sıkışmalarında ağrı hafif başladığı için hastalar bu sorunun üzerine gitmeyip ağrılar uykudan uyandıracak kadar dayanılmaz hale geldiğinde doktora başvurmayı tercih etmektedir. Bu seviyeye gelene kadar bölgede ciddi anlamda daralma görülür. Bu durum da hastanın ilaç ya da fizik tedavi şansı kalmadan ameliyat olmasını gerektirebilir. İlk basamak tedavilerin yetersiz kaldığı durumlarda cerrahi yönteme başvurulur. Cerrahi tedavide artroskopi yöntemiyle küçük kesilerden bölgede dokuların temizliği ve varsa kas yırtıklarının onarımı yapılır. Eğer kemikte bir yapısal gagalaşma veya osteofit adı verilen bir çıkıntı söz konusuysa tıraşlama işlemi gerçekleştirilir" ifadelerine yer verdi. 

“Gerçekten delirten bir hastalık” Haber

“Gerçekten delirten bir hastalık”

İzmir'de hayatının 4 yılını halk arasında ‘delirten ağrı' olarak da bilinen trigeminal nevraljiyle ızdırap içinde geçiren Zekiye Öztaran, ‘gasser ganglion radyofrekans termokoagülasyon' tedavisiyle sağlığına kavuştu.   Karabağlar ilçesinde yaşayan 68 yaşındaki Zekiye Öztaran, yaklaşık 4 yıl önce yüzünün sağ yarısında ‘elektrik çarpması' şiddetindeki ağrıları nedeniyle hastaneye başvurdu. Hastanede yapılan tetkiklerde yaşlı kadına, halk arasında ‘delirten hastalık' olarak da adlandırılan ‘trigeminal nevralji' tanısı konuldu. Öztaran, ilaç tedavisine rağmen yıllarca ağrılarından kurtulamadı. Ağrıları nedeniyle uyuyamayacak ve iş yapamayacak hale gelen hasta, son olarak İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvurdu. Burada Algoloji Uzmanı Doç. Dr. Emre Gölboyu kontrolünde, ‘gasser ganglion radyofrekans termokoagülasyon' tedavisi uygulanan Öztaran, ağrılarından kurtularak sağlığına kavuştu.  “Bir daha olursam herhalde yaşayamam”  Tedavi olmanın mutluluğunu yaşayan Zekiye Öztaran, “İlk önce diş çekimine gittim ve dişimi çektirdim. Yaklaşık 10 gün sonra yüzümde şimşekler çakmaya başladı. Tekrar aynı doktora gittim ve ‘elektrik çarpması var' dedim. Doktorum da beni acil olarak nöroloji uzmanına yönlendirdi. Orada tedavi uyguladılar. Allah kimseye vermesin, düşmanıma bile. Yemek yerken elektrik çarpması gibi bir acı oluşurdu. Arkasından ağrı girerdi. Çok kötü bir şey. Bir daha olursam herhalde ben yaşamam. Şimdi 15-20 gündür elektrik çarpması yok. Fakat biraz ağrılarım var. Eskiye göre gayet iyiyim”  “Kısa süren ancak hayatı zindan eden bir hastalık”  Hastalığa dair bilgiler aktaran Doç. Dr. Emre Gölboyu, “Hastamızın ağrıları ilaç tedavisine rağmen iyileşmiyordu. Bu hastalık, hastanın yüzünün bir tarafında, ‘şimşek çakması' gibi ağrılar olarak kendini gösterir. Hastalık, kısa süren ancak hayatı zindan eden, yemek yemesini, diş fırçalamasını engelleyebilecek düzeydedir. Hastaların kilo vermesini, bazen yanlışlıkla bütün dişlerinin çekilmesine kadar sebep olabilecek kronik bir hastalık” dedi.  Doç. Dr. Gölboyu, uygulanan tedaviye yönelik yaptığı açıklamada, “En başta hastanın yaşını dikkate alıyoruz. Eğer çok genç yaştaysa ya da bunun sebebi bir MS hastalığıysa, böyle hastalarda daha çok ‘gamma knife' tedavisi öneriyoruz. Ancak cerrahi süreci kaldıramayacak ya da yaşı ileri hastalarda Algoloji tarafından yapılan radyo frekans yöntemlerini öneriyoruz. Biz de kliniğimizde günübirlik işlem şeklinde, floroskopi denilen röntgen makinesi kullanarak buradaki sinirlere ulaşıyoruz ve bu sinirleri geçici bir süre yakıyoruz. Bu sayede hastalarımız yaklaşık 2-3 yıl kadar, ağırlığında azalma, günlük işlerinde ve hayat kalitesinde artış, kilo alma, yemek yerken daha rahat etme gibi dönüşlerle bize gelmekteler” diye vurguladı.  “Hastamızın ağrıları giderek azaldı”  Hastalığın tedavisinin sadece ameliyat ve ilaç olmadığını, aynı zamanda ekip halinde çalışmanın da bu süreçte önemli rol oynadığına dikkat çeken Doç. Dr. Gölboyu, şunları kaydetti:  “Hastanın bu tedavi bütününe dahil olması önemli. Hastamızın şu an için ‘şimşek çakma' tarzındaki ağrıları giderek azaldı. Yemek yemesi daha rahatladı. Yüzüne dokunabiliyor, yüzüne rüzgar geldiğinde ağrı hissetmiyor. Göreceli olarak daha rahat ancak ilaçlarını da tamamen bırakamıyoruz. İlaçlarla takibine devam ediyoruz.”  “Sadece Algoloji tarafından yapılmalı”  Uygulanan tedavi yönteminin sadece uzman Algoloji hekimleri tarafından yapıldığını söyleyen Gölboyu, Türkiye'de Algoloji uzmanlık sayısının giderek arttığına da dikkat çekti. Türkiye'deki büyük merkezlerde sayılarının artmasıyla da ülkenin her yerinde bu tedavinin uygulanmaya başlandığının altını çizen Gölboyu, bu işlemin özellikli bir işlem olduğunu ve sadece Algoloji tarafından yapılmasını da önemle vurguladığını belirtti.  “Gerçekten delirten bir hastalık”  Zekiye Öztaran'ın oğlu Polat Kocaarapoğlu ise “Annem, sırf bu ağrıları yaşayacak diye sabahları kahvaltı yapmak, duşa girmek istemezdi. Yüzünü yıkayamazdı, dişlerini fırçalayamazdı. Çok az yemek yiyordu ve şiddetli ağrıları başlıyordu. Ağrıdan dolayı yerinden zıplıyordu. Sağ olsun doktorumuz bizimle çok ilgilendi. Şu an ağrıları yok, çok iyi. Gerçekten delirten bir hastalık” ifadelerine yer verdi. 

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Yeni Marmara Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.